22 Mayıs 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

22 Mayıs 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KİTAPLAR ÂLEMİNDE ASMALIMESCİT 74 Fikret Âdil (Yeditepe Yayınları s - 100 Krş.) (2. baskı). umhuriyetin ilk yıllarında, sanat hayatımızın Avrupa ile en şid- detli, en geniş karşılaşması o yılların Avrupas ndan "bohem hay nı bize gelirdi. Sanatçılar ondan önce de, on- dan sonra da "bohem ha yata sürmüş- tür ama, o yıllar ayrı bir çağ gibi, ap- ayrı bir hava içinde geçti. Beyoğlunun karmakarışıklığı, -Asmalımesçitte en yoğun noktasına ulaşıyordu. O yılların havasını, ına, sürükleyici kita- bında, Vermiş Fikret Âdil. Kitabının bir yerınde Paristeki bohem hayatını anlattığı zaman, İstanbullu bohemin Parisi yadırga madıgını anlıyoruz. O yılların ileri gelen sanatçılarının yaşa- yışları bir roman havası içinde anlatıl- mış. Fikret Âdil'in kitabı roman değil, üzerine de roman diye yazılmamış ama bir roman yazarmışçasına davranmış yazar. "Sade Hanım"ın hikâyesi, yaşında ölen bir kadın kadınlığı ile sanata arasında çırpınan, kadınlarımız için yeni bir yolun öncü- lerinden bir ressamın hikâyesi; bir ta- rih değeri kazanmış. Kitabın resimleri bile, kitapta sözü edilen ressamlarla daha bir iki kişinin o yıllarda çizmiş olduktan krokiler Bir esinti gibi ge- lip gecen bir çağ. kötü yanları da var; iyi yanlan da. Fikret Adil bunu kita- bının son sayfasında belirtiyor: Ya- şadıgımız dakikalarda "sahi" zannet- ıgımız nice şeyler bir müddet sonra, bize "yalan" görünüyor. iz, bir nehir gibi durmadan akan, "sahi” dedıgımız bir şeyin arkasından koşuyoruz, nasıl o nehir denize dökü- lüp kayboluyorsa, "sahi" de deniz ka- dar derin, onun kadar geniş, bizi, onu içerek tatmak ve tanımaktan meneden acı bir boşlukla kayboluyor... Yalnız yaşanılan dakıkanın "sa- hi" si ve Ben burada onları yazdı "Bohem hayatı" nı bir deg r hali- ne getirmek istemişlerdi o yılların bo- hemleri, onlar da hakikati arıyordu. - 127 MISIR TARİHİ Histoire de T'Egypte - Marcel Brion . (Artheme Fayard 485 . 900 fr.) arcel B Ortaçag ile Renais- sance uzerınde çalışmış, değerli eserler vermiş bir yazardır. Bu eserin- de, Mısır tarihi, Mısır sanata üzerine bütün bılgılen en yeni bulguları der- leyerek sun ısır medeniyetinin başlangıçlarını eldeki elgeler yettiği ölçüde aydınlatmağa çalışmış. Yüzyıl- lar boynaca düşüncenin, dının geçır— diği değişiklikleri, evrimini ince leye- r medeniyetin yükselmesine, sonra da çokmesıne yol açan sebepleri ara- mış. Mısır sanat eserlerinin temeli o lan Renaıssance esthetellerinin sırrını ç 3zmeye — çalı ştıgı "altın kesim" leri, “kutsal sayıları" açıklamak istiyor. AKİS. 22 Mayıs 1954 Bu eserlerin Mısırlılarca büyük, kut- sal değerini belirtiyor. Mısır medeni- yetinin çöküşünü hazırlayan din kav- galarını anlatıyor. ESKİ TÜRKLERDE EVCİL HAYVANLARIN TARİHÇESİ Hüseyin Namık Orkun (Ankara 1954, 43 s. - 2 lira). Sımdıye kadar böyle bir araştır- manın — yapılmamış oldu unu soyleyen yazar, bu küçük kitabı hazır- larken büyük güçlüklerle karşılaşmış olduğunu bildiriyor. Kam (yahut Sa- manların) rahiplik görevlerinin yanı- başında, — göçebe boyların en önemli malı olan hayvanlarla da uğraştıkları- nı, ilk Veterinerlerin de bunlar olduğu- nu gör " rin tanıdıgı hayvanları sayan savaşan, - kement kullanan Türklerin ata Verdıgı önemi belirtiyor, at has- talıklarını nasıl iyileştirmeğe çalıştık- larını, hayvanlarını Öteki boyların hay- vanlarından nasıl ayırdettiklerini anla tıyor. At yarışlarından, atların kaçırıl— masından (Barımta) söz açıyı Os- manlı İmparatorluğunda atın atlının yerini de gosterdıkten sonra koyuna keçiye, sığıra, tavuk, kaz, ordek gıbı hayvanlara, tavşana, arıya bir. lüm ayırarak, adlarının Turk dılındekı yerlerine de dayanarak, taşıdıkları ö- nemi, nereden geldiklerini açıklamağa çalışıyor. Bund. evcilleştirip yetiştirdikleri Orkun, at sırtında u k kitap — veterinerlerden başka, tarih meraklılarının, sosyoloji ile, antropoloıı ile ugraşanların da il- gisini çekebilir. YENİ HİKÂYELER, 1954 (Varlık Yayınları — 126 s 200 Krş.) V arlık Yayınlarının "Yeni Hikâye ler" adıyla her yıl başı yayınladığı kitapların yedincisinde 17 hikaye var: Sait Faik, Orhan Kemal, Umra Na- aldun Taner, Ziya Osman Saba, Sabahattın Kudret Aksal, Ceyhun A. ansu, Muzaffer Hacıhasanoğlu, Tah- sin Yücel Tektaş Ağaoğlu, Kâmuran Şıpal Yıldırım Keskin, Halil T. Acar, uzaffer Orhan Buyrukçu Tarık Dur- s n K., Cengiz Yörük, Müfi dol un hikâyeleri. Yeni Türk hikâye- ciliğinin en yaşlı degerlerınden en genç işçilerine uzanan bir dizi. Hikâ- yecılıgımızde başka başka çığırlar da ama bu çığırdaki hikâyeler daha çok 'yalnız" olanlar. Oysa ki bu kitap- taki hikayecilerin hemen hepsi Varlık çığırı denebilecek bir çığırın hikâye- cileri, aralarında bir hava yakınlığı ; Kitabın kuvvetli bir yanı da bu. ikâye biri kırkını aşmış, Öte- ki kırkına yeni basmış iki "genç" hi- kayecimizin gençlik - yaşlılık konu- sunda davranışlarını — gösteriyor. Sait Faik, son hikâyelerinde bir yazar.okur hesaplaşmasının üzerinde önemle du- Saba, — çocukluğunun "Misafir. derinlerden , çocuk mutlulu- ruyor. İlklerini" ğundan doğan bir dılle anlatıyor. Ağa- oğlu ruhsal çözümlemeler, açıklamalar yapıyor. Taner dagınık ince; eski mi- zahçılarımızın soyundan Çeşitli zevklerı doyuracak bir ki. tap. KAYSERİ TÜRK ANITLARI Alberî GABRİEL — Türkçeye cevi- Ahmet A. TÜTENK Ankara 19 4— 125 s 64 şekil * 76 res Fiyat yazılı değil). k sanatına, Türk — anıtlarına gereken önemin verilmesi, özel- liklerinin tanınması için dur: madan ça- lışan Prof. Albert Gabriel'i ın 1930 yı— lında, İstanbul Üniversitesi Edebiy: Fakultesı ile Anadoludaki ıncelemele— rinin sonucu olarak bastırdığı bu ki- tapta, Türk bilginlerinden, araştırıcıla- rından gördüğü yardımları belirten bir önsözden sonra ünlü sanat tarihçisi ayrı bölümlerde, Tarih ve topograf- ya" yi, "Askeri mimari" yi, "Cami- ler" i, "Medreseler" i, "Türbeler" i, "Sivil mimari" yi, "Kayseri ilinin sı- nırlan" nı ele alarak anıtları bir bir inceliyor. Okunan yazıtlar, plânlar, kitabın sonundaki resimler, açıklama- ların daha kolay anlaşılmasına yardım Or. ROMANCERO Selâhattin Batu (Varlık — Yayınları — 127 s. — 100 Krs "Belles - Let- atı. edebiyatında Btres" diye tanınan bir yazı çeşidi var; yeni edebiyatımız özentiden kaç- tığı, haklı olarak da bu çeşit yazılan özenti örnekleri gördüğü için olacak, u bakımdan yoksul kaldı. üzerine yazılmış güzel kitaplarımızın da bir çoğu yirmi yaşında. Batu'nun Romancero'su her iki çeşite de girer. Her şeyden önce bir yolculuk kitabı, fakat Batu, gezdiği yerlere bakarken, o yerlerin insanlarını görürken, gözü hep bunların arkasında, içinde, başka bir şey arıyor; aklı geçmişini tatmağa uğraşıyor bu yerlerin, bu insanların; bu ulusların sanatı ile bugünkü yaşa- yışlan arasında bir takım bağlar kur- mağa çalışıyor geçmişin — büyüsünde. Bugünü onun ışığında anlamak istiyor, Almanya yolculuğunda kendi geçmiş günlerini anıyor ama öteki bölümler- deki geçmiş çok daha eski, çok daha büyülü olanı. İspanya, Almany, Ital- ya, Kıbrıs, Ege kıyıları bölümlerinden sonra (Yolculuk Üzerine) diye adlan- dırdığı 15 sayfalık bir bölümde yolcu- luğu, insanı, yolcu, gezgin ınsanı an- lamağa, anlatmaga uğraşıyı Bir e başka başka gozlerle ba- kılabılır Batu Güzel Helena'yı yazan şairin gözüyle bakmış. Kimse kınaya- maz. Daha. titiz davransaydı, kitabın- dan daha katkısız bir zevk alırdık, di- yebilirim ama. 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: