26 Haziran 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

26 Haziran 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SPOR At yarışları Şimdi de İstanbul 954 senesi resmi yarış programının en hararetli ve kritik kısmını teş— kil eden İstanbul yaz koş ziranda, Bakırköy kazasınm Velıefen di denı en eski bir mesire yerindeki çayırlığında başladı. Bu yazıyı okuya- cak olan yarış idarecileri ve meraklı- ları İstanbul koşularının nerede ya- pıldığını pekâlâ bilirler. Bizim de ye- ni müşterilere yol göstermek gibi ba- sit bir düşünce ile hareket etmek ak- lımızdan geçmıyecegme göre, maksadı açıklayalım İstanbul gibi ne taralından baksa- nız güzellik, ne tarafından bahsetseniz cazibe, ne tarafından — seyre dalsanız cana yakınlılık ifade eden bir şehrin binbir kusura ve eksikliği içinde bir de modern hipodroma ihtiyacı olduğu yeye davet edildi. Şimdiki çayır gez- dirildi. O da baktı, bir kroki çıkardı. Arkadan bir daha eldı 60 bin lira a- vans aldı, plânlara başlamak üzere gitti Mükemmel değil mi? İstanbul hi- podroma kavuşuyor demek. Sevinebi- liriz!. Bılmem sevinebil enler var mı? fabrikalar bölgesidir. O gövdeli, upuzun bacalı so- kaklarından sabah, akşam onbinlerce amele ve işçinin aktığı bir yere, bir zarafet numunesi, park güzelliği, spor sitesi havası taşıması icap eden bir tesis yapılmalı Şehir planında Edırnekapı surları- nın arkasındaki saha hipodrom için ayrılmıştı. Buranın masrafı fazla olur, deniliyor. Henüz Veliefendi çayırı da ihtilaflı' durumdan tulup, Tarım Vekâletinin veya — jokey kulübünün malı olmadigma göre İstanbulun daha münasip boş tarlası mı yoktu?!. Kadıköy tarafının bilhassa yaz ay- larındaki — hus usıyet nazarı dikkati celp etmemelı miydi? n da bir tarafa bırakalım. Kabul edelım ki plânlar hazırlandı, faaliyet başlayacak Faaliyet ne ile başlar?. Para... Para, nereden temin edilecek? Uzun vadeli bir çalışma ile dahi bu- nkü durum baki kaldıkça İstanbul bir hipodroma kavuşamaz. Kendi geliri dahi tam olarak, hipodrom ınşasına sarfedılemıyecektır Başladık, diye dâvanın hallolunduğunu kabul edeme- yiz. Ikmcı mesele: İstanbul yarışları, Jo- ulübünün bir senelik bütün masraf açıklarını kapayacaktır. Bu de- mektir ki, Türkiyede jokey kulübünün tertip ettıgı koşuların her bakımdan en mühimi İstanbulda cereyan ede- cektir. Ankara yarışlarında tamamen müş- AKİS, 26 HAZİRAN 1954 Milli ilâ maç mevzuu bizim — memle- kette büyük dedi-kodu hal ne gelir. Spor münekkitleri (!) teşkil edilen takımı beğenmezler. Ahmedin yerine Mehmedi isterler. Sanki Mehmet tek başına vatanı kurtara— cak arslandır, — filânca şunu ist ca bunu ister. Bir istekler silsi— lesidir gider! Meseleyi açmağa uğraşalım. Dâ- mak değildir. ve olçusunu va, behemehal kazan Futbolumuzun değer göstermektir. Bu değer ve ölçü m bet ise, netice daime ikinci planda kalacaktır. Çok iyi oynayan bir ta. imin da bazan mağlup olduğu, fut- bolde daima görülen şeylerdendir. Milli karşılaşmayı yurt dışında n bu ve öl- yapıyorsak o zama çü meselesi busbutun buyuk rol oynar. Futbolumuz hakkında bizim Fakat yabancı— lara bir fikir verebilmek için neti- ceden önce düzgün futbol şarttır. Düzgün futbol oynuyor muyuz? Hem evet, hem ha Çünkü düz- gün oynadığımız zamanlar da var- dır, oynamadığımız zamanlar da... Halbuki futbol seviyemizin bir not alabilmesi için evvelâ muayyen bur derece şarttır. Biz bugünkü halimiz- le bu dereceyı maalesef bulmuş d ğiliz, 10 üzerine 2 bıle alamıyacak bir maçtan so 10 üzerine 8 not alabilecek maçlar çıkarıyoruz Bu iki rakam arasında bir grafik çizer- seniz Zzikzakların büyüklüğü — fut- bolümüzün aleyhine bir nottur. Hal- buki her zaman 5 veya 6 not Üüze- rinden oynayabilsek, futbolumuzun muayyen bir seviyesi ve rakipleri a- rasında bir mevkii olur. Bugün zikzaklariyle futbolumuzu hangi se- viyeye ve rakiplerimizden — hangisi- nin peşine ekleyebiliriz? B ir spor muharririmiz, bir yazısın- da yana yakıla dertlerini dökü- yordu: Falancayı götürmüşler, bun- ca masraflara katlanmışlar, sonra ta- - Biz tamamiyle ayrı kanaatteyız İyi futbol oynamakta, iyi futbolu çok seyretmiş olmanın büyük rolü . Dışarıda yapacağımız maç— lara, hele İsviçrede yapılmakta olan dünya kupası maçlarına 15 . 18 kişi- lik değil, fakat 50 kişilik bir kadro ile gidilse idi hata edilmemiş olunur- du. Milli oyucularımızdan kaçı, tri- bünde rahat rahat oturarak iyi bir futbol seyredebilmiştir? İngiliz - fut- bolunu iki kere nakavt eden Macar terek bahis tertipçisi olarak hareket e- den jokey kulübü idarecileri, İstan- bulda ilâve programın 7 haftasınm Ön- - Önce büyük bir organizasyona ALEMİNDE temas meselesi Sacid Öget futbolünde hiç merak ettiğimiz bir taraf yok mudur? Fakat, meselâ bi- zim maçlar bittikten sonra ları Macarların yap seyretmek için İsviçrede birkaç gün alakoysalar, feryatlar başlayacaktır: — Maça değil, gezmeğe gittiler!.. — Böyle idareci mi olu Bereket, böyle cesaretlı idareci yok da, bunlara meydan kalmı- yor. Bizim futbolümüzde — herşeyden yaç vardır. rımızın içinde kald mız , sakat n ni günün ihtiyaçlarına göre ayarla- yaca aktır. Fakat ah!.. Bu kafanın içini organize etmek de hiç kolay iş Halbuki idareciliği bir ke- nara, fakat futbol oyunu bile ayak- la oynanmasına Tağmen tamamiyle bir kafa işidir. B ir hastalığımız daha vardır; Şöhre te kapılmak.. Takım teşkil edilir- ken birçok idarecilerimz bunun te- siri altındadır. Seçecekleri eleman- ları daha ziyade bu tesirin altında seçerler. Dışına çıktıkları man da spor efkârı umumiyesini temsil ettiklerini zanneden ya- zarlarımızın feryadı başlar. Bunlara lak asmayan 1darecıler başlangiçta hırpalanırlarsa da sonunda muvaffak oldukları gorulmuştur Bir arkadaş şöyle dedi: — Milli takımın üç muhacimi lik maçlarında — Kasımpaşa müdafaasını geçemiyen ve gol Aatamıyan Fener İ nd Müdafilerinden bir tanesi de Kasımpaşa hücum hat- tını tutamıyarak mağlüp olan Fener müdafaa hattından Şu,halde Fakat milli takim teş- kil ederken latıfe dediğimiz nokta- ların bile üzerinde durmak lâzım gelir.. Biz muhtelif tarzlarda oynayan rakiplerin karşısına aynı kadro ile sıkacak ve taktik değiştirerek oyna- yabilecek bir kadroya sahip değiliz. halde yapılacak şey rakibe — göre takım teşkili yoluna gitmektir. Bu- nun tek çaresi bol elemanla kampa girmek, bol elemanla maktır. seyrederken öğrenecekleri şeyler ya rınki futbolumuzun temeli olacaktır. u temele sarfedilecek — paraya asla yazık olmaz. ceden yapılmış ve en mühimi ilân e- dilmiş bulunmasından belki de mem- nun değildir. Mevcut programın ha- 33

Bu sayıdan diğer sayfalar: