8 Aralık 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

8 Aralık 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER Orta Doğu Gülünç çırpınışlar G eçen haftanın son günü Bağdat- ta, cakalı Parlamento binasının önünde ayni derecede cakalı bir ha- zırlık seziliyordu. Günlerden cumar- tesiydi. O sabah teşrii meclis çalış- malarına başlayacaktı. — Caddelerde kuvvetli emniyet tertibatı alınmıştı. Binanın önümde askeri merasim kıta- sı, renkli elbiselerile hazırdı. Her ta- rafa kayraklar asılmıştı. Kral Fay- sal II. geldiğinde bando mıllı marşı çal maya başladı. Genç hükümdar da şık ve nışanlarla dolu unıformasını giy- mişti. İçeri girdi ve ananeye uyarak parlak bir nutukla Parlamentoyu aç- tı. Parlamentonun bu suretle resmen açılmasından birkaç saat sonra ayni Kral Faysalın imzasını taşıyan bir emirname yürürlüğe giriyordu: Par- lamento bir ay müddetle tatil edil- miş ve bu karar Başbakan Nuri Said Paşanın talebi üzerine alınmıştı! Her kes dondu kaldı. Mılletvekıllerı durumun normal ol- madığın aysal açış nutkunda tadsız bır haberi verdiğinde anlamış- lardı: Irakta Örfi İdare ilân olunuyor- du. Bütün memleket askeri kontrol al tındaydı. Hükümdar buna sebeb ola- rak, ordunun "arap devletlerinin muş terek müdafaası için" Ürdünle bera- ber hareket etmeye hazırlanırken sü- künetin muhafazası gayesini gosterdı Sir Nuri hükümetinin Örfi İdare i- lân etmeksizin bu süküneti muhafaza kudretinde bulunmadığı böylece or- taya çıkıyordu. Fakat Örfi İdare ile dahi Sir Nuri'nin vaziyete hakim ola- cağı şüpheliydi. Zira bizzat Kral Fay Bal nutkunda Bağdat Paktı kelimele- rini ağzına almamaya büyük bir iti- na gösterdi. İran, Türkiye ve Pakis- tanla, münasebetler kuvvetlendirili- yordu. O kadar! Ama herkes biliyor- du ki bu kuvvetlenme Bağdat Paktı- nın çerçevesi dahilinde oluyordu. Bu- na rağmen hükümdar işin o kısmın- dan hiç bahsetmemeyi tercih etti. Buna mukabil Mısırdan "Sevgili Mı- sır" diye bahsetti. Bu da gösteriyor- du ki Iraktaki Bağdat Paktı aleyh - tarlığı hükümdarı dahi Parlamento- da bu teşekkülden bahsedememeye mecbur ediyordu. Faysal 1I. bütün kuvvetini arap memleketleri arasın- daki dostluğu ve kardeşliği övmeye hasretmişti. Böylece ıraklılar arasın- da gittikçe gelişen milliyetçilik hissi -ve realitesi- pohpohlanıyordu. Bu sırada dünyanın en büyük ha- vadis ajansı olan Associated Press'in Bağdattaki muhabiri William L. Ryan Parlamentonun mecburi tatile sokulmasının sebebini şu şekilde izah ediyordu: "Parlamentonun kapatıl- ması sıyası faalıyetı dondurmakta ve bugünkü Orta Doğu buhranının mü- zakeresini gayrı mümkün kılmakta- dır. Başbakan Said Orta Doğu hava- sının daha sakla hal almasını bekle- 12 mek için gerekli nefes imkânını bu üratle aktadır". şey gosterıyordu ki Bagdadın kuv- e etli adam"ı Nuri Said Parlamentoda dış politikasını izah etmemek için kraldan Meclis çalışma larını tatil etmesini — istemişti. Bu, iktidarda — kalabilmesi için son çare gibi görünüyordu, Sir Nuri'nin ümidi bu buhranlı günleri atlattığı takdir- de mevkiini muhafaza edebileceğiy- di. Galip sayılan mağlüp eçen hafta ayni Birada Kahirenin hemen hemen bütün sokaklarının duvarlarına göz alıcı, kızıl renkte a- fişler yapıştırıldı. Mısır ordusunu tem sil eden büyük bir çizine, yüzlerinde korku okunan bücür Eden, Guy Mol- Albay Nasır Nereye kadar ? let ve David Ben-Gurion'un başları- na inmek üzereydi. Resmin altında "Mütecavizlere Ölüm!" yazılıydı. Camilerde imamlar, halkı mukad- des cihada kışkırtıyorlardı. Gazete- ler Mısırın zaferinden bahsediyorlar- dı. İsrail ordusu önünde uğradığı yüz kızartıcı mağlübiyete rağmen Mısırlı Albay, "Fatih" rolünü oynamaktan vazgeçmiyordu. — Vakıa Nasırın çok yakınında bulunanlar, "galip sayılan mağlüp"un endişe içinde kıvrandığı- nı biliyorlardı. Gecede üç veya dört saatten fazla uyuyamıyor, — Sovyet Rusya ve Amerika elçilikleri arasın- da mekik dokuyordu. Feci bir boğaz ağrısına yakalanmıştı fakat doktor- ların tavsiyelerine rağmen sigarayı bırakmak şöyle dursun, birini sön- dürmeden diğerini yakı rdu. Orta Doğudakilerin en mükemmeli oldu- gunu iftiharla ilan ettiği hava kuv- vetlerinin yansı mahvolmuştu, do- nanmasının üçte ikisi tahrip edilmiş- ti, Hara kuvvetleri tarumar olmuştu. Iktısadı durum ise ordunun hâlinden hat hat beterdi. Memleketin döviz kaynakları kurumuştu. — Süveyşten beş para gelmiyordu, gelecek yılların pamuk mahsulü malardan alınan silâh bedellerinin karşılığı olarak re- hin edilmişti. Siyasi durum parlak olmaktan çok uzaktı. Birleşmiş Milletler kuvvetle- rinin ne rol oynıyacağı henüz bilin- miyordu. Eğer "Mr. H'ın askerleri Kanal ve İsrail meseleleri kafi ola- rak halledilinceye kadar Mısır top- raklarında kalacak olurlarsa, bu, Ka- hirdi Albayın prestijini herhalde art- tırmıyacaktı Maamafih istikbâlin karanlık olma- sına ve ıstırap verici boğaz ağrısına rağmen Mısırlı diktatörün "stil"ine halel gelmemişti. Mısırın müdafaası- nı Üüzerine alan Birleşmiş Milletler Genel Sekreterını Kahırede şu sözler- le karşılamıştı: "Fran ve ingilizle- re boşuna çabaladıklarmı söyleyiniz. Mısır hiç bir taviz vermiyecektir. Zi- ra bütün kozlar bizim tarafımızdadır. Istemedıgımız herhangi bir hal çâre- sini, zorla kabul ettirmek yolundaki teşebbüsler ruslar tarafından kırıla- caktır. Esasen rusların müdahale tak didi, şimdiden ingiliz ve fransız te- cavüzünü durdurdu. Rus tehdidleri, meselenin bizim lehimize halledilmesi yolunda bir defa daha tesirli olacak- tır. Amerikaya — gelince, aleyhimize dönmesi imkânsızdır. Zira Birleşik Devletler, Orta Doğuda mevkiini mu- hafaza etmeye — muktedir tek Batılı devlettir. İngiltere ve Fransanın o- yunu kat'i surette hezimete uğramış- tır. Bağdat Paktı ölmüştür. Ruslar bize her gün yardım ve siyasetimizi destekleme vaadlerini tekrarlamak- tadır. Mısırı bir rus peyki yapmak istemiyoruz. Fakat amerikalılar rus peyki olmamızı bizden çok arsa et- memektedirler. Böyle hür ihtimalden bizi esirgeyeceklerinden eminiz. Batı- lların Süveyş Kanalının kontrolünü muhafaza için dünya harfrini göze alacaklarını sanmıyoruz. Fakat iste- diğimizi elde etmek için uçurumun kenarına kadar gitmek azmindeyiz". Albay Nasır, bir dünya harbi çı- kartmak pahasına bile olsa, her tür- lü şantaja başvuracağım açıkça söy- lüyordu. Ingılızlerle işbirliği yapan- ları ölüüme mahküm —eden emniyet tedbirleri, propaganda servislerinin üstadlığı, fellâhın yeni yeni uyanan milliyetçilik hisleriyle bırleşınce Ka- hiredeki Albay, herşeye rağmen ku- marına devam edebilirdi . Amerika ve Bağdat Paktı Bağdat Paktı, bir Amerikan fikriy- di. Amerika komünist tehlikesine karşı Orta Doğu memleketlerini bir pakt altında toplamak istiyordu. A- merikanın bu teşebbüsünü İngiltere AKİS, 8 ARALIK 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: