8 Haziran 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

8 Haziran 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

&3* VA di. Noticedo maddeler ve tııırıııın tü- mü kabul edildi ve Erzu: lacak olan Auı.ulrk Ünıversıtul kuv— veden fiile cıkarıldı. k Üniversitesi kanununun ka- n bir takım Do- n orlardı. Zira yıl- lardan beri bu Üniversite lÂfı dillere dolanmış. hattâ seçim propasandala- rına bile âAlet edilmişti. Doğunun he- men her ili Üniversitenin kendi sine- sinde kurulmasını arzu ediyordu. Bu bıkımdan ıller arasında bir — yarış mıiıştı. r ilin seçmenleri kendi milletvekillerinden vaadler almışlar- dı. Öyle ki, bir aralık Van, Diyarba- kır, Sivas. Kayseri, Erzincan ve Er- zurumlu vatandaşlardan müteşekkil heyetler Ankaraya taşınmışlar ve Ü- niversitenin kendi şehirlerinde kurul- masını temin için calmadıkları kapı bırakmamışlardı. Ama işte görlülli- yordu ki varışmayı Erzurumlular ka- zanmıştı Üniversite Erzurumda ku- rulaca Dokudı. Erzurumda kurulacak o- lan bu Üniversite tamamen Amerikan Üniversiteleri sistemi Üzerine kurulu- yordu. Gaye Doğu Anadolunun İçti- mal, kültürel, lktisadl ve teknik ba- kımlardan kKalkınmasını hızlandır- maktı. Ünlversitenin kuruluş hazır- lıkları Amerikanın meşhur Nebras ka Üniversitesi ile işbirliği yapmak suretiyle hazırlanmıştı. Hattâ hatır- lanı.bileceğı gibi devrinin meşhur Mil- 1 versitesi olacaktı. Yani halk tarafın- dan tesis edilip gene halk tarafından yaşatılacaktı. Amerikalılar bu tip Ü- niversitelere Iand Grand Üniversite diyorlardı. Bunlar Amerikada halk tarafından tesis ve idare ediliyor, yaptıkları araştırmalar halka mal e- dilkyor ve halkın istihsal metodlıırın ıslah ve hayat seviyelerini yükseltme- demühim rol oynuyordu. Atatürk Ü- niversitesi de memleketimiz şartları- na göre bu yolları takip edecekti. Ü- niversite faaliyetleri yalnız sınıftaki alebeye değil halka da teşmil edile- cekti rk Üniversitesi esas itiba- yle 4938 sayılı Üniversiteler Kanu- nuna göre idare ed ma ma sat ve gayeye daha çabuk varılabilme &i için bu fİniversitenin Millt Egiti 3akanlığına bağlanması uygun gö- rillmüştü. Üniversitenin teşkilinde bir yenilik de Üniversite bünyesinde bir "Mlüşavirler Heyeti” nin vazife gör mesiydi. Bu heyet hnkümet ile hı.llı r türk Üni niliklerden blrı de n seçim yerine taylnle başa geti- rll'melerl ve lki sene yerine Rektörün baş, dekanların da dörder sene yerle- rinde kalmaları ve yeniden aynı yerle- re tâyin edebilme hakkına sahip bu- lunmalarıydı. Atatürk — Üniversitesi Kanununun kabumvlç memlelktetimiz- döki Üniversitef Sayısı -beşe çıkmış oluyordu. “AKİS, 8 HAZİRAN 1957 Beyinlere Çimento oma'nın sonunun yaklaştığı gün lerda Iidarecilerin tek kavgu- su çılgınca eğlencelerla ahaliye günlük sefaletini ve boşluğunu ©- nutturmaktı. Gladyatör dövüşleri, hunharca y şlar, — arenalagrda an yüzbinlerle Romalı- h—ukotln homurtusu- nu m-wttlrmlvemku Günlük en- dişeler, yoksulluk ve hastalıklar bu her ta ral'ındnıı çatırdamakta, irtikâv ve hırsızlık memleketi her tarafından sarmaktaydı. Fakat yarış mey- danlarında çılgın hir kalabalık im- paratora döpll,vor: “ —. Ey Serar, bize ekmeğimizi ve eğlencemizi ver. yeter!.." diyor- du. Ancak, gün geldi ki Sezar ek- mek dah; veremez oldu. Sefalet ve delice eğlenceler daha da arttı. Fa- kat “son” yaklaşıyordu. Bu Veziiv'- ün gazahından da zorlu ve kahre- dici oldu. Koca devletin külleri Pompel'nin harabelerine karıştı gitti... irkaç hafta evvel atadyumda arş maçlar, bunların basın ve radyo- çalışma günleri dahi tertip edilmeye haş- lanan bi basit eğlence programla- rı başımızda bin dert varken hiç de hayırlı alAâmetler değildir.. Elbet- dyo ve dolayısiyle bü- tiln hnlk efkârı ne kadar boş vi liüzumsuz şeyle uğraşsa - veya uğ- raştırılaa - icabeden şeyleri ııöv- lemeğe - hattâ düşünmeğe . dar az zamanları kalauıktıı- nıı yazış ve karşılaşma palikarzu ve gürültüsü, bunlara sun't — şekilde verilen heyecan ve ehemmiyet bize asıl davalarımızı, aıııl endişelerimi - zi unutturmaktadır. Bu hayhıya, mize sıkılan çimentonun ilk neti- celeridir. Memleket tmumi efkâ- rından öyle şeyvler lııltiıı öğrenme- ve basladık ki çİmenton! unı:nlı an ııı:ıı" yaptığına hükmetme lâzımdır... “Yüzbinlik stad!..” Su İstan- l 'a et girmeyen şu anrbılluların şehrinde. mlnı hâ—îe%-ı in yaşamak İçin as 875 liravı ıroaleriıı de korkunc hlr coğunluğun bunun üçte biriyle “sil- * Aydemir BALKAN rllndükn" şu memlekette başka dâ- & Mmı yoktur, Yarabbi!.. akat kabahati kitleda aramak ne dereceye kadar doğrudur? Radyolarda Ayin müziği, kahveler- dea din sohbetleri, basında futbol haberleriyle senelerdir sıkılan bu şırınga. nerede, hangi rı bırakır? Hele b Şu zim zavallı busın... l9.)l-.)1 yılla- rında ömrünün en zelil, en düşük devresini yaşıyan "şanlı" basını- mi Anayasanın çiğnendiği, par- tllerin bir günde ellerinden mallu- rının alındığı veya kapatıldığı, hâ- kimlerin, profesörlerin ulndlrlldlğl günlerde “Vefanın antre çından” veyahut “Adalı—nn &ol ha- kinden” bahseden ve bunlar üze- rine sütunlar. sayfalar dolduran basın.. Ga: iler hapishaneleri oldururken, € eri “görülen lüzüum ilzerine” emekliye sevkedilirken hafta ı maçlar haberleriyle “toplum — vazifesini” yapan şanlı Türk basını.. “Bakkal” tâbiri bunlara azdır bile.. Radyo saatlerinin da bitip tü- kenmek bilmeyen yalel havalariy- le doldurulması da beyinlere sıkı- lan bu,şırınga metodunun bir çe- şididir. * A ncak bunlar da kâfi değildir. Vaziyet kötliledikçe veni çare- aranır. İçerde kuvvetli olmayan her iktidar gibi, yeni dış tehlikeler dış düşmanlar “icad” edilerek yeni bir hava ya- ratılır. Bu hava içinde yeniden be- yinlere yeni çimento — sıkılmaya başlanır. Millete iç sıkıntılarını u- nutturmak için dış bahaneler uy- durulur. Yenl bir şırınga daha.. İmar hamlesi adı altında, aklı başında ve “işten anlıyan” herkesin güldit- kü bir başıbozuk ve keşmekeş ha- reketi başlar.. Fakat yıllarla tale- belerine ahlâk ve fazilet dermi ve- ren Teknik Üniversite profesörleri dillerini yutarlar, hattâ “hınk” de- larlar! ar!.. Bütün bunlar bir zincirin tane- leridir. Fakat hepsi bir metadun, bir sistemin, bevinlere, beyinleri- lerine sıkılan bu cimento, yeni fah- rikalarımızın iİstihsal seviyesinden kat kat fazladır. ütün bunlara rağmen sonumunz oma ve Pompel olmıyacaktır. Çünkü Vezüv'ün haomtrtusunu ve lavlanmış cesedleri hatırlayanları mız elbet bir gün içlmlzdeıı ııvn- hp çıkacaklardır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: