21 Eylül 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

21 Eylül 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS'in Yazı Müsabakası Demokratik Rejim içinde Yaşamağa Azimli Milletler Ne Şekilde Hareket Etmelidirler? H iç bir rejimde yurttaşlık so- rumluluğu demokraside — olduğu kadar ağır değildir. Demokrasiyi, en ileri olduğu gibi en zor idare şek- li yapan şey, halkın politikaya ve yurt işlerine yakın ilgi ve katılma- sının vazgeçilmez ilk şart oluşudur. Ulusun kendi kendisini idaresi, ülke- nin dertleri üstünde duşunmeyı, di- lek, ürlü yol- lardan milletvekilleri ıle hukumet yonetıcılerıne duyu zorunlu kılar. Bu rejimin ustunlugu, halk temsilcileri ve doğrudan doğruya u- lusun, idareci akımı durmadan de- netlem de tutm dan ileri gelir. Hükmedici azınlıkla tek başlarına hiç bir çağda, bıç bir ülkede ek- ksız duzenl erdemli idareler k uramamışları d Çünkü — iktidar- lar ellerındekı yetkıyı aşmak, güç- lerini arttırmak eğilimindedirler. B etkinin ulus zararına kullanıl- maması için hesap sorma, tartış- ma ve tehkid, kısaca, bitmeyen bir ulus-iktidar — çekişmesi gerektir. Baştakiler dürüst ve dirayetli ise- ler bir zaman işler yolunda gıdebı- lir. Fakat demokrasi, yurt kaderi- ni baştakılerın iyi niyetlerine bıra- kan rejim değildir. İnsan hakları ve temel hürriyetler üstüne kurul- muş bir teminatlar idaresi; çoğun- luğun buyruğu altında — azınlığın, korkusuzca, eşit hak ve şereflerle yaşadığı bir nizamdır. Bu yaşayış şeklinin teminatı, ya- salardan önce, bu ideal düzeni amaç bilen ulusların azimlerinde saklı- dır. Demokrasiyi yürütmek, — hele bu yola yeni girmiş uluslar için, sağlam bir gelenek kurmak, bir ka ana ilkeyi (prensibi) dini inançlar gibi kutsal tanımakla mümkün ola- bilir: Söz ve yazı hürriyeti, toplanma hürriyeti, oyunu serbestçe kullan- ma hürriyeti ve bağımsız adalet! Demokratik nizam içinde yaşamağa azimli bir ulus ana hakları ve hür- riyetleri üstünde tartışma ve pa- zarlık kabul etmedıgını ıktıdarlara yılmadan anlatmalıdır. s ki onda demokrasi aşkı bagımsızlık duygusu kadar güçlüdür, hep uya- nık ve hesap sorunudur, böyle bir ulusun hakları ve hürriyetleri — ile oynayabilmek için idareci takımın, iktidar hırsı ıle, gerçekten gözle- ri dönmüş olma Yurttaş, siyasi inancını ayartısı AKİS, 21 EYLÜL 1957 XIT etkilerden korumalı, nimetler ve im- ıyazlar karşılıgı oyunu satmamak, seçimlere yüksek bir vaz ıfe duygu- su ile katılmalıdır. Köydeki çoban- dan, kentteki aydına kadar herkes Muhalefet - İktidar tartışmaları— nın dikkatli hakemi olmalı Yı suzluklar, haksı zlıklar veya totali— terlık eğılım erı karşısı! ında ulusun sım satılık basının halkın tepkileri- ni görmezden gelmesi önemli sayıl- mamalıdır. Gerçekler, yaşayışlarım kamu fikirlerini savunmağa başla- mış gazetelerden kolayca yayılabı- lir. Bir haksızlık, bir baskı, bir hür riyet kısma belirtisi, azınlık çoğun- luk farkı gözetilerek yapılan mua- meleler, basından ve üniversite ay- dınlarından sert tepkiler görürse tekrarı ıçın yapanlarda cesaret kal- maz. Hürriyet ve demokrasi pren- sipleri söz konusu olunca yurttaş particilik duygularını bir yana ata- bilmelidir. Aydınlar, halka, seçimden seçi- me saııdık ba na gelmenı demok- için yet olmadığı gerçegını ogretmelıdırler Ulus seçimler sında ses yukseltışlerı ve davı şıyla güvenini veya güve sızlıgını belli etmelıdır Aydınlar ve politika- cılar, medeni aretleri, demokra- si şuurları ıle ornek olmalıdırlar. Bir ülkede bu takım yıldırılmış v daha kötüsü "bir parmak bal" il susturulmuşsa, basit — yurttaştan kim ne yüzle siyasi kanısından dön- memeyi, oyunu satmamayı isteyebi- lir? ©© Demokraside kader birliğine i- nanmak gerektir. Bir gazeteci hak- sız yere susturulduğu veya bir üni- versite hocası gerçeklerı savunduğu için kürsüsünden edildiği zaman bü- tün gazeteciler ve aydınlar hırleşıp seslerini duyurmuyorla ş daki yangının çok geçmi eden en- di evlerini saracağını bilmelidirler, Öncülük, uyandırıcılık, yetiştirici- lik ve yüksek ilkeleri savunma öde- vini başaramıyan bir aydın ve po- litikacı takımı ile demokrasi gemisi yürütülemez! Kamunun sesini duyurmadığı ülkelerde ıdare edenlerle edılenler arasındaki zik kuvvet — denges halk z arına, çok çabuk bozulur İlk kotu belirti tenkide tahammül- Atalay YÖRÜKOĞLU guzluktur "Dış tehlike", "iç anarşi" kısıntılar, ormülü ile açıklanmağa kalkışılır. Hele hak ve hürriyetler yol, Uman baraj ve fabrikalarla değiştirilme- ye başlanmışsa tehlike çanları çalı- yor demektir. Toptan bir uyanış ve silkinme kaçınılmaz olmuştur. Gev- şeklik ve, umursamazlığı bu derece- ye kadar vardıran bir ulus egemen- liği büsbütün elinden gittiği gün şaşmamalıdır. Seçimler, ulusa basiret ve ira- desini göstermek ıçın verilmiş fır- ır. Bu dön e de "demok- rasi sağduyusu" nu çalıştıramıyan bir ulus için ümit kapıları kapanmış demektir. Bu sağduyunun kültürle paralel gitmediğini biliyoruz. Türk Denemesi" ve Hint demokra- sisi sağduyularını çalıştıran kültür ve yaşayışça geri ulusların da de- mokrasiyi sindirebileceklerini gös- teren iki taze örnektir. Buna karşı- hk sağduyularını vaktinde kullana- mayan Almanya ile İtalya gibi me- deni uluslar, son dünya savaşından önce, iki azılı diktatörlüğü kendi elleriyle beslemek büyütmek duru- muna düşmüşlerdir. Ancak ilk iki örnekte önderlerin samimi dilek ve çabalarını görmeden geçemeyız İyi niyetli ve demokrasiye inanmış ön- derlere sahibolmak büyük talihtir. Fakat ulus gerisini getiremez, bir İki gerekli imtihanı atlatamazsâ en sağlam başlangıçlar bile boşa git- mekten kurtulamaz. Gerçekte, bü- tün yurttaşların destek olmadığı bir- demokrasi çarkı dökme su ile çalı- şan değirmen misâli — bir saman sonra dönmez olur. İstendiği kadar değil de verildi- ği kadar hürriyet ve refaha kanaat eden topluluklarda demokrasi ge- reksizdir, lükstür. İşlerin nasıl yü- rütüldüğüne aldırmayan, yurt gidi- şinde kendi payına ödevler düştü- ğünü görmeyen insanlar istibdat idarelerine yakışırla Goethe "Hurrıyete ancak onu her gun yenıden fethedenler lâyık- tırlar." der. Bu sözü demokrasiye uygulayarak Demokrasıye, ancak onun gereklerini her gün yerine ge- tirmesini bilenler hak kazanırlar! diyebiliriz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: