21 Eylül 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

21 Eylül 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K |I BİNBİR GECE (Hazırlayan: Suat Taşer. Basım - Yayınevi, Ankara - 364 sayfa, 500 kuruş) inbir gece masalları biyatında yer yapmış, yüzyıllar boyunca agızdan agıza dilden dile dolaşmış ve günümüze kadar ehem- miyetinden ve değerinden hiç — bir şey kaybetmeden gelmiş bir — halk şaheseridir. Bu masalların kaynağı- nın Arap halk edebiyatı olduğu söy- lenirse de, masallarda işlenen motif- lerden, bazı tiplerin tahlilinden de tahmin edilebileceği — gibi muhtemeldir ki Binbir Gece ları Araplara uzun üddet altında kaldıkları Acemlerden, cemlere de Hint edebiyatından geç- miştir. Olsa olsa bu masallar Arap edebiyatında en olgun safhasına u- laşmış ve yazılı metinler haline gel- miştir: Dolayısı ile de rap edebi- yatı vasıtasıyla dünya edebiyatında nam salmıştır MASALLARI Emek 1957. dünya ede- kuvvetle Masalî Binbir Gece Masallarının bugü- ne kadar Batı d lerine, bilhassa Fransızca ve Almancaya — yüzlerce tercümesi yapılmıştır Bu tercüme- lerin hemen her biri bu diller için birer hâdise olmuş ve hemen — her tercüme gereken alâkayı — görmüş- tür. Türkler için de Binbir Gece Ma- salları bir hayli eski bir zamandan beri malumdur. Muhtemeldir ki is- lâmiyet dolayısı ile Türklerin Arap- larla ilk temasları sırasında Binbir Gece Masalları Arap dilinden Türk diline de aktarılmış -ve önce ağızdan ağıza nakledilen bu masallar, Türk halk dilinde de' bir hayli bıçım ve şekil değiştirdikten sonra âdeta mil- lişerek büyükannelerin torunlarına anlattıkları, hemen hepimizin bir veya bir kaç tanesini — dinlediğimiz masallar haline gelmiştir. Türk di- linde yazılı olarak Binbir Gece Ma- salları ancak Ondokuzuncu Asrın sonlarına doğr örülmüştür. Tü kiyede latin harflerının kabulunden sonra Binbir Gece Masalları parça parça ve çoğu taş baskısı — olarak yayınlanmış ve bilhassa halk arasın- da buyuk bir rağbet görmüştür. An- cak, günümüze kadar Binbir Gece Masallarına edebi bir eser olarak bakan bu masalları bu yönden işleyen bir Türk muharriri çıkma- mıştı. İlk defadır ki Suat Taşer bu işi kendine dert edinmiş ve Binbir Gece Masallarını yeni baştan kale- me almıştır. Masal uslübuna kolay- lık ve ustalıkla uyan Suat Taşer bu beynelmilel çaptaki masalları ken- dine has akıcı ve tatlı üslubuyla â- deta yeni baştan kaleme almış ve bin- bir gece sürdüğü Trivayet edilen ma- salların 32 geceliğini bir araya topla- mıştır. Elimizdeki 364 sayfalık ka- lınca cilt Suat Taşer'in — kalemiyle dilimizden derlenmiş 32 masalın bir araya gelmesinden meydana gelmiş- AKİS, 21 EYLÜL 1957 TAPLAR tir. İyi "bir şair, iyi bir mütercim ve tiyatro oyuncusu olarak nam yapmış olan Suat Taşerin en mü- him — başarısı masalları — dili- mizde yeni baştan yazması ve bir kıtap halinde toplamasıdır. Daha önce Ankara ve Kıbrıs Radyolarında yayınlanan, Vatan gazetesinde tef- rika edilen bu masallar gerek rad- yo dinleyicileri gerekse gazete oku- yucularınca büyük bir alâka görmüş ve bu alâkadan aldığı cesaretle Su- at Taşer, masal edebiyatımıza son derece kıymetli olan Binbir Gece Ma- sallarının hiç değilse bir kısmını ki- tap halinde kazandırmıştır. Taşerin bu başarısı ne kadar öğülse azdır, Bilindiği gibi, Binbir Gece Masal- ları Şehriyar adında bir hükümdara anlatılmış binbir masaldan ibarettir. Şehriyar, her gece bir kızla evlenir Suat Taşer Daha 969 gecesi var ve gerdeğe girer; ertesi sabah da gerdeğe girdiği kızı vurup öldürür- müş. Bir zaman sonra hükümdarın ülkesindeki kız ana ve babaları kız- larının boyle bir kapris uğruna kur- ban edilmesi karşısında feryat ve figana başlarlar. Pek çok aile evini ocağım terk eder başka memleketle- re kaçar. Nihayet öyle bir gün gelir ki şehirde hemen hiç bir kız kalmaz. Buna fena halde içerliyen Şehriyar, Baş Vezirini çağırır ve bu akşam ne yapıp yapıp bana bir kız bula- caksın, yoksa senin kellen gider der. Baş vezir çaresiz, üzgün evine gi- der. Evde Şehrazad ve Dünyazad anr dında iki kızı vardır. Bunlardan bü- yugu olan Şehrezad babasının derdi- ni sorar ve bu derdi öğrenince de hükümdarın karısı olmaya gönüllü olduğunu babasına söyler Babası razı olmazsa da kız israr eder ve ni- hayet saraya gider. Şehrazad öylesi- ne güzel, Öylesine tatlı dilli ve akıllı- dır ki daha ilk gecesinden hükümda- rın gönlünü çeler ve ona son derece meraklı bir masal anlatmaya başlar. Masal o kadar meraklı, kız o derece güzeldir ki ertesi sabah güneş do- ğarken hükümdar bir türlü Şehraza- dın idam emrini veremez. Hele şu masalı bu akşam da dinleyeyim di- ye bekler. Şehrazad ikinci akşam, üçüncü akşam derken tam 1001 ak- şam hükümdara kendisini dinletir ve hem şehrinin kızlarım kurtarır hem de kendi hayatını... İşte Suat Taşer elimizdeki kita- bında binbir gece devam eden bu ma- sallardan 32 gecede anlatılanlarını bir araya toplamış. Kitabın başına önsözden de anlaşılabile- i masalları binbire ta- mamlamağa — çalışacağa — benziyor. Böylece de Türk masal edebiyatı, De- de Korkut masalları, Eflatun Cem Güney'in topladığı Türk — masalları ve nihayet Suat Taşer'in Binbir Ge- ce Masalları ile mükemmel bir masal kitaplığına kavuşmuş olacak. KARAYAR KÖPRÜSÜ (Refik Erduran'ın üç perdelik oyu- . İstanbul yayınları. Şehir Matba- İstanbul . 1957. 103 sayfa. 200 urk Tiyatrosunun, piyes yazarları, ile meydana gele- bileceğine inananlar için, son gunlerın kitap halinde çıkmış bır piyesi, bu yönde de gene gençlerin önayak ola- cağı müjdesini veriyor. Genç muhar- Refik Erduranın "Karayar Köp- adlı piyesi, bu ümidi tam ma- nasıyla destekliyen bir sahne eseri. Erduranın piyesinde bir sahne e- seri olarak ne bir eksik, ne bir kusur Var Eser Sınemacıların "Demir Se- naryo'larına benzer bir titizlik ve tanrılıkla işlenmiş. Öyleki eseri sahne- ye koyacak olan rejisör, kitaba ta- mamen sadık kalmakla dekor, mizan- sen ve bütün efektleri en iyi şekilde elde edebilecektir. "Karayar Köprüsü" cemiyetimizin iflâs etmiş kişilerini söz konusu edi- yor. Genç ve şöhret sahibi mimar Cem, yalnız kendine inanan bir insan- dır. Amcası Doktor Şerif ise ilmini ticaret metaı haline getirmiş bir be- zirgan. Farkında olduğu suçu, onu kindar ve kıskanç yapıyor. Mesuliye- tini karısı Semranın üzerine atmak gayretinde. Semra -Cem'in yengesi- bir hastabakıcı iken Doktorun karısı olması ile lükse, paraya, kişiliğe ka- vuşmuş. casının —"kendini bana medyunsun" teranesi onu çileden çı- karıyor. Yardım — edebileceği, adam yerine konulup, faydalı olabileceği alâkalar peşinde koşuyor Bu yüzden de, genç âşıklar ediniyor. Kon Ayşe, gençtir, güzeldir, kaygısız ve heye- canlıdır Birinci perde Cem'in modern, zen- gin, zevkli evinde başlıyor. Cem has- tadır, hastalığının ne olduğunu o gun gelecek laboratuvar raporu ile öğre- necektir. Amcası ve yengesi, kızları ile beraber yazı onun evinde geçiri- 23 ancak Türk

Bu sayıdan diğer sayfalar: