25 Ocak 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

25 Ocak 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ni sürmemekle mümkündü Aman ızar, aman bu kusar endişelerinin dogurdugu tereddütler bu — sebeple son yıllardaki Eisenhower — siyaseti- nin bariz vasfı haline geliyordu. Hal- uki n en kuvvetli memleketinden beklenen tereddüt de- ğil, liderlikti. Orta Doğuda İsrail - Arap anlaşmazlığı — halledilmedikçe sulhu tesis etmeye, komünist sızma- sını durdurmaya imkân yoktu. Dul- les bunu çok iyi biliyordu. Nadiren çıkabildiği balık — avlarının bile, bu meseleler tadını kaçırıyordu. Fakat ne yapabilirdi ki? İki taraftan biri- ni seçmek felâketti, seçmemek yine felâ- ketti Meşimei şeb- den neler doğacağını beklemekten çare yoktu. Dünya- nın en kudretli mem- leketinin dışişleri ba- kanı aciz ıçındeydı Bir ona, bir buna tâ- viZ verrerek ortalığı yatıştırmaya alış- maktan başka bır şey yapamıyordu. Ara- da sırada ümitsizlik- ten gelen bir cesaret- le — "fazla — enerjik" davrandığı da oluyor- du. Nitekim Bağdat Paktına karşı olan tutumunda da tered- dütler mevsimsiz ve çıkışlar eksik — değil- di. Bir taraftan Neh- ru, Nasır ve sa Suudu tatmine, di- ğer — taraftan sadık dost Bağdat Paktı ü- yelerini teskine çalı- şıyordu. Talihsiz Sü- veyş Seferinden son- ra, bir ara Eisenho- wer doktrini sayesin- de Pakt üyeleri ve Pakt üyesi olmıyan- lar arasında bır . sen- rünmüştü. ümit uzun ömürlü ol- madı. Eisenhower dok trini sadece Kral Su- udun dostluğunu ve bu dostluğun yükledi- ği mecburiyetleri ge- tirdi. Nasırsız, fa- kat Nasırın milliyet- çiliğini yürütmeye ça- lışan, İngilterenin an'- anevi düşmanı Suud Bağdat Paktım, emellerinin önüne dikilmiş bir mania olarak görüyordu Pakttan lâfedilme- sini hiç sevmiyordu. Hatta neredey- se, son zamanlarda barıştığı Haşimi hanedanıyla birlikte, TIrakı da Pak- tın dışına goturecekti Bu arada Rusyanın cesaretlendir- diği Suriye ve Mısır da boş durmu- yorlardı. Dulles, Suriye ve Mısırı kendi safına almaya bir türlü mu- vaffak olamamıştı. Eisenhower dok- trinin — muvaffakiyeti bütün Arap memleketlerinin Rusyadan yüz çevirmeleri Zzaruriydi. Amerika bu- AKİS, 25 OCAK 1958 nun üzerinedir ki mecburen her türlü "ikna vasıtası"'na başvurmak zorun- da kaldı. Bu tazyikler beklenenden aksi netice verdi. Az kaldı ÜUrdün bile tamamiyle elden — gidiyordu. Sulhperver Amerika, hiç de Sulhper- verâne olmıyan usuller sayesinde son dakikada Ürdünü kurtardı. Hele Su- riye, tazyikler altında, Rusyanın kol- larına atılmakta tereddüt etmıyordu Eisenhower doktrini iflâğ etmek ü- zereydi. Dulles, Orta Doğu İşleri Mü- dürünü acele Istanbula gönderdi. Du- rum son derece ciddiydi. Fakat Arap memleketlerinin müşterek — vetosu Gene Amerikan gözüyle (Chicago — Beriki hakiki findık, fıstık istiyor karşısında, Dulles sinirlerine hakim oluyor, Orta Doğu plânının muvaffa- kiyetsizliğine mecburen rıza — göste- riyordu. Eisenhower doktrını, Rus- yanın Orta Doğuya girmesine mâni- imdi ne yapmak lâzımdı? Dulles beklemekten başka bir çare göre- nüyordu. Bağdat Paktı memleketleri, bılhassa Türkiye endişedeydi. Men- deres Patisteki seon NATO toplantı- sında, Orta Doğudaki tehlikeli duru- mun isabetli -İsraile temas eden nok- ta hariç- bir tahlilini yapıyordu. Dul- ANKARA KONFERANSI les'in da bölgenin durumu hakkın- da düşündükleri, aslında Menderesin düşündüklerinden farklı değildi. Ama iş, birşeyler yapmaya gelince, fikir- ler ayrılıyordu. Bağdat Paktı üyele- komünist ilerlemesini durduracak tek kuvvetin Pakt' olduğunu düşünü- yorlardı. O halde Pakt kuvvetlendi- rilmeliydi. Bunun için de Amerika- nın artık Pakta katılması lâzımdı. Talihsiz Süveyş seferinden beri Bağ- dat Paktı üyeleri bu taleplerini 1s- rarla tekrarlıyorlardı. Ama komü- nizme karşı en tesirli mücadele yo- lunun Bağdat Paktından geçtiğine Dulles bir türlü ka- naat — getiremiyordu. Bağdat Paktı rinin açıkça bile kulağa soyledık— leri kuvvetli — bir de- lıllerı daha vardı: E- Amerika katıl- mazsa, Bağdat Paktı çökecekti. Irak Hü- ümeti son — derece müşkül bir durum- daydı. Bağdat Paktı ve Arap tesanüdü a- rasında — bocalıyordu. Suriye buhranı sıra- sında, istemiye iste- miye dostu Türkiye- ye karşı Suriyeyi ko- ruyacağını — söylemek zorunda kalmıştı. A- rap tesanüdü —uğru- na, petrol borularının Turkıyeden geçmesi- ne bile rızâ — göster- memişti. Karaşi top- lantısında — Türkiye- nin Kıbrıs dâvasını destekliyeceğini açık- ça — söylemesine rağ- men, İrak, Birleşmiş Milletlerde "üzüle ü- üle" ü yapmıştı. Müşkül du- rumdaki Irak Hükü- meti, Bağdat Paktı kelimesini ağzına al- maktan bile — korkar olmuştu. Kalbi Bağ- dat Paktındaydı, ama ne yapsın, hislerine şimdilik taş basmak zorundaydı. Paktıkur- tarmak lâzımdı ki Irakın çökmesi ma- azallah Batının felâ keti olacaktı! Sir Nuri Said Bağdat İstanbul, Londra ve Washington ara- sında yaptığı müteaddit seyahatler de bu hakikati anlatmaya çalışıyor- du. Dulles, bunca — muvaffakiyetsiz- likten sonra bir de Irakın çökmesine seyirci kalamazdı. Sir Nuri Paşa bin dereden su getirerek, ancak Ameri kanın Bağdat Paktına katılmasını tehlikeyi önliyeceğini söylüyordu. Nuri Paşanın vefalı arkadaşı Men- deres de, Pariste aynı endişeleri nak- letmemiş miydi? Gelgelelim tered- dütler şampiyonu Dulles, hâlâ bir türlü karar veremiyordu. İraksız bir Sun Times) 15

Bu sayıdan diğer sayfalar: