24 Temmuz 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

24 Temmuz 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

FEN Feza Tehlikeyi hiçe sayan adam Ç'tadan biraz uzun boylu, sarışın, tıknazca adam, sorulan son soru- yu da, yine aynı neşeli edâ ile cevap- andırdı. Zaten gazete ve foto muha- birlerinin hepsi de, şimdiye kadar böylesine hoşsohbet ve sempatik bir kimseyle basın toplantısı yaptıkları- nı Hatırlamıyorlardı. Son soruyu bir gazeteci değil, A- merikanın ve hür dünyanın bir nu- maralı feza adamı Alan B, Shepard sormuştu: — Denize düşünce ne hissetti- niz? Yüzmekte zorluk çektiniz mi?" diyordu. Basın toplantısının ir m Virgil 1. Grissom -Amerikanın 2 nu- maralı feza adamıdır- dünyaya dön- düğü anda kapsülü denizden çıkara- cak olan helikoptere bağlı tertibatta- ki bir arıza yüzünden kapsülle birlik- te denize yuvarlanmış, kapsül batmış ve kendisi de yirmi metre kadar yüz- dükten sonra kurtarılmıştı. Grissom: — Daha kolay yüzülüyor, daha kolay su üstünde kalınıyor, ama hız- dan kaybediliyor" diye cevap verdi. Olay, geride bıraktığımız hafta- nın ikinci yarısında, cuma günü Grissom'ın yaptığı basın toplantısı- zaya adam gönderme denemesinin başarılı geçmesinden sonra Temmuz içinde bir ikinci denemenin yapılma- sı beklenmekteydi. Nihayet denemenin geçtiğimiz hafta yapılması kararlaştırılmıştı. Ancak salı günü -herhalde sallandı- ğı için olacak- gökyüzünü kaplayan kesif bulutlar bir Otürlü yerlerinden kıpırdamamışlardı. Halbuki, deneme- nin başarı sağlayabilmesi için olduğu kadar, uçuş süresince fotoğraf ve film çekilerek kapsülün hareketleri- nin takip edilebilmesi için de havanın açık ve görüş şartlarının iyi olması- nın önemi büyüktü. İşte bu yüzden deneme çarşambaya, ve sonra da per- şembeye bırakıldı. Hatta o gün Gris- som kapsülün içine kapanarak üç sa- at bekledikten sonra uçuştan vazge- çildi. uma günü, mahalli saatle sabah 120'de ateşlenen Atlas roketinin u- cundaki "Hürriyet 7 Çanı" tam 15 dakika sonra 500 kilometre ilerdeki nir noktada Atlas okyanusuna inmiş- ti. Son dakikadaki denize düşme ela- 22 yı sayılmazsa, deneme teknik bakım- dan tam bir basarıydı. Merkuri projesi Aslında cuma günü yapılan deneme nerikan Milli Havacılık ve Fe- za liresmin - NASA'nın- o program- laştırdığı (o araştırmaların küçük bir saflasıydı. o Çalışmalara uzun yıllar önce başlanmış, önce fezaya fırlatı- lacak ve içersindeki insanlarla birlik- te sağ - salim yeryüzüne dönebilecek kapsüller imâli üzerinde geniş ölçü- de çalışmalar yapılmıştı. Bu konuda zorluklar, fezada büyük hızlara ula- şan cisimlenin tekrar atmosfer içer- sine girişlerinde hava sürtünmesi se- bebiyle yüksek derecelere kadar ısın- maları ve hattâ, yanmalarından ileri geliyordu, Bu problem, uzun laboratuvar de- neylerinden sonra, modeller üzerin- deki çalışmalar sayesinde çözülmüş- tü, Geriye, insan bünyesinin dayana- bileceği ivmeleri geçmeyecek şekilde nce hızlandırmak, sonra da girerken- yavaşlatmak kalıyordu. İnsanoğlu (vücut yapısı bakımından iki ayak üzerinde dim- dik yürüyecek şekilde gelişmiştir. Kalp, kan damarları yardımıyla, vü- cut hareketlerinin kumanda merkezi olan beyine kan gönderebilmek için ortalama i,80 metre yüksekliğe kan basacak bir pompa şeklinde çalış- maktadır, Eğer karım ağırlığı 10 ka- tına çıkarsa kalp, ayni randımanla çalışacağı kabul edilse bile, ancak 18 santimetre yüksekliğe kadar kan gönderebilir. Halbuki, normal boyda bir insanın kalbi beyninden 45-90 santimetre aşağıda olduğundan yer- çekiminin 10 katı kadar büyük bir ivmeye mâruz kaldığı takdirde -vü- cut dikine duruyorsa- beyne kan git- meyeceğinden, felç haline düşecek bir feza adamının kendisini geçici veya devamlı olarak kaybetmesi mu- kadderdir. Bu sebepten, hareket isti- kametinde uzanmak suretiyle daya- mlabilecek en bü; ivme normal yerçekiminin ancak 4 katı kadardır. Buna çare olarak feza adamının kapsülün içine dip tarafa sırtüstü uzanmış durumda yerleştirilmesi, böylece kalple beyinin ayni seviyede tutulması o sağlanmıştır, Bu suretle gerek yerden fırlatılışta, gerek at- mosfere tekrar girişte ivmeyi yerçe- kimi ivmesinin 12 katına kadar, fe- za adamın bayıltmaksızın, çıkara- bilmek kabil olmuştur Diğer önemli bir güçlük, güneş- ten gelen radyasyonlardır. e Güneş, aslında devamlı bir termonükleer re- aksiyon kaynağı olup "Güneş Siste- Grissom uçuşa hazırlanıyor İkinci zafer mi" denilen gezegenlerin ve bu ara- da dünyamızın enerjisini sağlamak- tadır. Milyonlarca yıldanberi devam edegelen bu termonükleer reaksiyon- lar güneşten etrafa çok kudretli 1- şıların yayılmasını doğurmakta ve bunların bir kısmı da fezadan geçe- rek dünyamıza gelmektedir. Şayet dünyamız, ayni zamanda üzerindeki canlı varlıkların yaşamalarını sağ- layan atmosfer tabakasıyla çevrili olmasaydı bu tehliken ışınlar yeryü- zündeki bütün canlıları yokederdi. Atmosfer bu ışınları bir süzgeç gibi süzmekte, ancak tehlikesiz olan e- lektromanyetik dalgalarla ışık rad- yasyonlarının yeryüzüne ulaşabilme- sine imkân vermektedir. Fezaya çıkan insanlar için güne- şin radyasyonları büyük bir tehlike olarak kalmaktadır. Her nekadar kapsülün cidarlarına bu ışınları yu- tacak maddeler -mesela birkaç mili- metre kalınlıkta kurşun levhalar- konulması mümkünse de bu, her- şeyden önce, kapsülü ağırlaştıracak- tır. Sonra, Dr. Van Ailen adlı Ameri- kalı bilginin suni peykler yardımıy- la yaptığı araştırmalara göre, bu tan tikeli ışınların yoğunluğu, yer yuvar- lağının miknatis alanının tesirlerine uyarak, ban bölgelerde çok fazla, bazı bölgelerde ise azdır. Bu bilgile- re göre feza yolcusunu yer yuvarla- rının belli bölgelerinden O fırlatmak ve fezadaki yörüngesini de ışın yo- ğunluğunun az olduğu (kısımlardan geçirmek gerekmektedir. AKİS, 24 TEMMUZ 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: