6 Ağustos 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

6 Ağustos 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Dış İşleri Bir misafir Alman Lufthansa şirketinin dev u- çağı Esenboğada piste indiğinde, saatler 23.05'i gösteriyordu. Pistin etrafında bekleşen gazetecilerde bir kaynaşma oldu. Foto muhabirleri flâşlarını hazırladılar. Uçak homur- tularını kestiğinde ve merdiven uça- ğın kapısına yaklaştığında alandaki gayret daha da kesifleşti. Fakat or- talıkta, âlâyişten eser yoktu. Saat 23.07'de bütün gözler dev u- çağın açılan kapısındaydı. İlk inen, hasır şapkalı bir kadın - oldu. Onu mühmel kıyafetli bir diplomat takip etti. Daha sonra pistin etrafına çep- çevre sıralanmış olanların bekledik- leri misafir merdivenlerde ogözüktü. Uzun boylu, güleç yüzlü, sempatik eref Salonunun kapısında Ave- roff kendi Elçilik mensuplarının bü- yük ilgisiyle karşılandı. o Averoffun Şeref salonunda ilk istediği şey bir sigara oldu. Yunan Dış İşleri Bakanı bu arzusunu: "— Bir sigara içebilir miyim?" diyerek ifade etti. Bir Türk gazeteci- sinin uzattığı Yeniharman sigarasını da sert olduğu vs alışık bulunmadığı sebebiyle kabul etmedi. Bu defa Yu- nanlı diplomatlar kendisine bir Ma- kedonya sigarası uzattılar. Sigarasın- dan bir kaç derin nefes alan Averoff bundan sonra Ankara Radyosu mik- rofonu ile bir mesaj verdi. Bu mesa- jında Türk - Yunan dostluğundan ve Türkiye başkentinde bulunmaktan zevk duyduğundan bahsetti. o Mesaj fransızcaydı. Daha sonra ise sohbet başladı. Averoff sarı orenkli koltuk- Averoff Erkinle birlikte Esenboğada ziyaret Ticaretsis tavırlı yolcu Yunan Dışişleri Bakanı Averoff - Tossizza idi. Sempatik Dış İşleri oBakanı ağır ağır merdivenlerden inerken foto mu- habirleri harıl harıl çalışıyorlardı. Averoffu i . Averoffun Erkine ilk hitabı: "— Çok yorgunum" şeklinde ol- du. Sonra iki diplomat son derece sa- mimi bir şekilde uçağın bulunduğu kısımdan Şeref Salonuna doğru iler- lediler. Bu arada Averoff meslekda- şı Erkine hafifçe: "— Hangi lisanla konuşalım?" diye sordu. Erkin buna: Fransızca" diyerek cevap eğdi, İşte bundan sonradır ki Türk gazetecilerinin Ooayakları suya erdi. Zira bir kaçı müstesna, hiç biri fran- sızca arılamıyordu. 18 lardan sağda bulunanına oturdu. Ya- nında Feridun Cemal Erkin vardı. Gazeteciler suallere (o başladılar. İlk Averoff bu sual ziyaret ile ilgili idi. suale: "— Bir proğram yok. Görüşme- lerimizde bazı pürüzleri gidereceğiz. Bunun için değerli dostum Erkine i- nisiyatifi bıraktık. Kendisi pürüzleri ortaya koyacaktır" verdi. Bundan sonra bir başka gazeteci ilgi çekici bir'konuya temas etti. Türkiye ve Yunanistanın müşterek bir turizm plânı olacak mıydı? Ave- roff bu suale de cevap verdi: "— Bu suali bana İstanbulda da sordular. Pek' tabii ki iki memleke- tin bu konuda müşterek bir plânı ol- malıdır. Ancak bana bir rivayetten de bahsettiler. Yunanistanda turistle- diyerek cevap' re, Türkiyeye gitmeyin diye propa- ganda yapılıyormuş. Bundan, benim haberim yok. Bu konuda kat'i delil isteyeceğim. Bizim menfaatlerimiz müşterektir." Bir başka gazeteci ise Türkiyeye yapılacak dış yardım meselesine ve kurulan Konsorsiyuma temas etti. Yunan Dışişleri Bakanının bu konu- da fikri son derece müspetti. Averoff bu konuda: "— Hepimiz Türkiyeye yardım etmeliyiz. (Konsorsiyum çok iyi bir şey. Türk hükümeti çok iyi çalışı- yor" diyerek konuştu. Daha sonra da gazetecilerle soh- betini derinleştirerek bazı özel konu- lara dokundu. Averoff her iki mem- leketin basınına bir parça dikkat tav- siye etti. Sonra şöyle dedi: "— Bazı iğneleyici noktalar olu- yor. Bize asıl, siz yardımcı olun." Yunan Dışişleri Bakanı Averoff, bundan sonra yerinden kalktı ve Şe- ref Salonunun kapısında bekleyen em- y Averoffa Ankara oPalasta bir daire tahsis edilmişti. Dostca konuşmalar Yunan Dışişleri Bakanının, geldiği o gece söylediği gerçeğin ta ken- disidir. Ziyaret, iş ziyaretinden çok fazla bir dostluk ziyaretidir. Feridun Cemal Erkin Atinaya NATO toplan- tın dolayısıyla gittiğinde oAveroff kendisini ayrıca bir kaç gün misafir etmiş, iki devlet adamı şahsi ahbaplık kurmuşlardır. XX. Asrın ikinci yarı- sında siyasi temaslar resmi seviyeden ziyade şahsi dostluk masası etrafın- da yapıldığından böyle münasebetler çok faydalı olmaktadır. Nitekim Er- kin bir başka müttefikimizi, İram bu sebepten ziyaret etmiştir. Haftanın sonunda başlayan mü- zakereler, iki memleket arasında bir mesele bulunmadığını, hele dış poli- tika konusunda tamamile aynı görüşe sahip bulunulduğunu derhal ortaya çıkardı. Menfaatleri aynı, düşmanla- rı aynı, kendilerini tehdit edebilecek tehlike aynı olan Türkiye de, Yuna- nistan da Batı blokunun sadık üye- leridir. Averoffun "pürüz" diye ifade ettiği hususlar daha ziyade Türkiye- deki Rumlarla Yunanistandaki Türk- lerin durumu ve Patrikhaneyle İs- tanbul Rum cemaatinin münasebeti- dir. Bunlar, sadece çetrefil ve kökleri uzak maziye dayandığından dolayı bir türlü halledilemeyen işlerdir. Yoksa, ne bir acele ve vahim taraf- ları vardır, ne de ciddi önem taşımak- tadırlar. Konuşmalarla bir başka konusu- AKİS, 6 AĞUSTOS 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: