8 Ekim 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

8 Ekim 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER münistler olduğu ise herkes tarafın- dan görüldü. Netice HH biterken tozkoparan fırtına ükünet bulmuşa benziyordu. A- ma kalkan tozdan gözgözü görmez haldedir. Eldeki tek zincir, Kızılay hadiselerinin halka halka sağladığı zincirdir. Bu netice, çok kimsenin gözünü açacak ve tertiplerin' aslın- da rejime müteveccih okluğunu gös- terecektir. Şimdi, A.P. den beklenen tahriklere derhal son vermek ve par- tala başına mutlaka felâket getire- cek idareci unsurlardan temizlen- mektir. Buna mukabil 27 Mayısçı İ niyetli kuvvetler sinirlerini lam tutmak ve itibarlarını yitirme- mek zorundadırlar. Partilerin bir a- raya gelerek beyanname yayınlama- ları ve rejimi müştereken o koruya- caklarını bildirmeleri bir temayül o- larak haftanın sonunda başkentte ta- raftar toplamaya başladı. Ama bu Ferhat Nuri Yıldırım Okkanın altında tarz "Yuvarlak Masa", "Dört Köşe Masa" toplantıları dejenere edilmiş Sebeptalihsizliko jşişleri Bakanı Sahir Kurutluoğlu için Hükümetteki yerini bırakmak zamanı gelmiş bulunuyor. Kurutlu- oğlunun vakit geçirmeden çekilme- si sadece kendi siyasi hayatı için iyi olmayacak, aynı zamanda Hükü- meti de ferahlatacaktır. Bu değişik- likler, buharın fazla sıkıştırdığı dev- relerde başvurulan supaplardır ve su papların basiretli kullanılması lâ- zımdır. İçişleri Bakanının ziyadesiy- le yıpranmış olduğunu görmemek imkânı yoktur. Devlet adamlarının hayatında her şey başarıları veya başarısızlık, lan ile ayarlanmamaktadır. Bir ta- kım talihsizlikler çok politikacının başını yediği gibi bazen şans da baş- ka politikacıları ileriye doğru itmiş- tir. Sahir Kurutluoğlu için, ne şahsı ve ne de icraatı bakımından elle tu- yoktur. Ama, öyle biri peşine gelmiştir ki yükünden kurtulması kabil olma- mıştır. Bir tek Koçero bir İçişleri Bakanına, hele bu telsiz ve heli- kopter devrinde felâket getirmeye yeterken şehir içindeki, güpegün- düz, adeta herkesin gözü önünde ırza geçme vakaları buna tuz biber ekmiş, Akşemseddinoğlunun firarı tarifsiz vehamette yara vermiş, Ba- kanın bunu hatalı tefsir farzı fi- yaskoyla neticelenmiş, nihayet ca- na ve mala tecavüz hadiseleri kar- şısında kayıtsızlıklarının fotoğraf- ları en yüksek tirajlı (o gazetelerde yayınlanan emniyet kuvvetlerinin sorumluluğu gene Kurutluoğlunun omuzlarına yüklenmiştir. Bu du- rumda yapılması lâzım gelen şey "İstifam bir çareyse, istifa ede- yim" demek değil, talihsizliklerden dolayı da olsa taşınamayacak ha- Sahir Kurutluoğlu Kader bu kadarmış ve taahhütler bilhassa A.P. ile Os- man Bölükbaşının elinde millet için hiç bir şey ifade etmez hale gelmiş- tir. Durumu süratle düzeltecek olan, bezirganların eline düşmüş ve biraz kazanç için her şeyi yapabilecek, memleketi satabilecek i malarına mani olacak tedbirleri bul- maktır. Zira o fesat kazanları kay- nadığı müddetçe doğan infialler tep- kilerini mutlaka gösterecektir. A. P. Köprüden geçinceye kadar.. yi gece yarısını geçmiş, yorgun ve şaşkın insanlar henüz bir ka- rara varamamışlardı. Sayıları o kır- kın üzerindeydi. Her kafadan bir ses çıkıyor, herkes bir şeyler söylüyor- du. Söylenenlerin içinde en fazla kul- lanılan kelimeler "Ben ne dediydim”", "Ben sana demedim miydi", "Bu işin labilirama... le gelen emaneti götürüp teslim etmektir. Böyle bir davranış kar- şısında ise Başbakana düşen, şah- sına karşı duyduğu bütün sevgi ve yakınlığa rağmen Kurutluoğlunun istifasını kabuldür. Daha doğrusu, rağmen" değil, "dolayı". Tıpkı Sü- veyş Meselesinden Sonra (oEden'in istifasını kabul eden İngiltere hü- kümdarı gibi.. Sahir Kurutluoğlunun yerinde bir başkası olsaydı, başka bir şey mi yapabilirdi ? Muhtemeldir ki, ha- yır. Ama bu, onun istifası olurdu. Bugünkü İçişleri ın yerini muhafaza etmesi sebebi değil. Yer boşaldığında Başbakan- dan beklenen Sahir (o Kurutluoğlu kadar güven verici ama ondan da- ha enerjik, süratli okarar verme ve bunu süratli tatbik etme kabi- liyetine sahip, şüphesiz ki onun de- recesinde sevimli değil fakat çev- resine hakim olabilecek o sertlikte kaşlarını çatmasını da bilen otori- ter bir İçişleri Bakanını memleke- tin elden geçmeye ziyadesiyle muh- taç emniyet kuvvetlerinin (o başına getirmektir. Asayişsizliği ve teh- likeli genişlik alan otorite buhranı- nı önlemenin tek çaresi budur. Demokrasilerde İçişleri (o Ba- kanları kadife eldivenlidirler. Ama o eldiven içinde demirden bir el bulunur. İsmet İnönü bu iki şartı nefsinde birleştiren adamı aramak e bulmak zorundadır. AKİS, 8 EKİM 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: