8 Ekim 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

8 Ekim 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

sonu budur" sözleriydi. Toplantının yapıldığı oda, Mecli- sin ikinci katındaki A.P. nin Grup İ- dare Kuruluna tahsis edilmiş, küçük salondu. A.P. Meclis Grubu üyeleri- nin tamamının o saatlerde bulunma- sına imkân olmadığından salon ge- lebilenleri almış, fazlaca da izdiham olmamıştı Görüşmelerin şiddetli hatibi, es- ki Devlet Bakanı Nihat Su oldu. Su, müfrit AP. filerin gözlerinin içine baka baka: "— Şimdi ektiklerinizi biçiyor- sunuz. Gelin, işin içinden sıyrılın. Biz size bazı hadiseleri naklederken bi- zimle adeta alay ettiniz. Bizleri kü- çümsediniz. Haydi buyrun, pirincin taşını ayıklayın" dedi. Müfrit sayılan, bir zamanlar or- talığı velveleye veren, demediğini komıyanlar seslerini çıkarmadılar. Bu belki de olayların hızına kendilerini alıştırmadıklarından veya henüz du- rumun muhasebesini kendi kendileri- ne yapacak kadar toparlanamadık- larındandı. A.P. Genel Grup İdare Kurulu- nun salonunda toplanan kırkı askın milletvekili ve senatör bir teviye buna benzer sözlerle münakaşa et- tikten ve Grup İdare Kurulunu ada- makıllı tartaklayıp rahatladıktan sonra kendilerine geldiler. A.P. mutedil kanadını teşkil eden millet. vekilleri, partinin görüşünü Meclis kürsüsünden belirtmeyi ve A.P. nin tutumunu açıklamayı, böylece umu- mi efkâr önünde düştükleri müşkül mevkiden kurtulmayı teklif o ettiler. Nümayişler sonunda kendi merkez- leri, kendi yayın organları tahrib edilmişti. Ama bunun sorumluluğu- nun, hiç olmazsa sebebiyet (verme kusurunun kendilerinde bulunduğu- nu görüyorlar,, umumi efkârın da aynı inanç içinde olduğunu hissedi- yorlardı. Teklif kabul edildi. Tazıya tut ncak, A.P. Grubunun fikrini kim kürsüden ifade edecekti?. A.P. Grubunun Başkanı pek şöhretli Saa- dettin Bilgiçtir. Yardımcıları ise on- dan hiç aşağı kalmayan Cihat Bilge- han ile Ferruh Bozbeylidir. Bunların ilk ikisi kırgız beglerinin ideal arka- daşıdırlar, üçüncüsü ise ifrat kanadı- nın bir başka temsilcisidir. Toplan- tıda bulunanlar bu tipler A.P. adı- na kürsüye çıktılar mı, bir o çuval incirin berbat olacağını ve kaş ya- payım derken gözün çıkarılacağını kolaylıkla farkettiler. Buna rağmen, toplantıya alelacele gelmiş bulunan Gökhan Evliyaoğlu ile takımı Boz- beylinin üzerinde durdu. Mutediller, zaten başlarına bu işleri açtığından Muhittin Güven Ortada bir adam dolayı kızgın bulundukları meşrebi belli delikanlıyı hiddetle terslediler. Daha yetmemiş miydi?,Grup sözcü- sü olarak, 1. Koalisyonun başarılı İçişleri Bakanı Ahmet Topaloğluyu teklif ettiler. Topaloğlu otoplantıda- ki konuşmasında "İnönüyü yalnız bi- rakmamak lâzım. Etrafında toplanı- lırve meselelere medeni şekilde par- mak basılırsa kendisiyle (o anlaşma- manın imkânı yoktur. Bu hususa dik- kat etmek lâzımdır. Partinin idara- sinde yanlışlıkların devamı, hâdise- leri daha vahim hale getirebilir" de- mişti. Bu sözleri, müfritlerce dahi "İnönist!", "Partiye ihanet ediyor- sun!" naralarıyla değil, tasviple kar- şılanmıştı. Ama bu, oyunlarına de- vam azmindeki ırkçıları pirelendirdi. Sözcünün demokratik usulle seçilme- sini teklif ettiler. Topaloğlu, büyük ekseriyetle se- çildi. Ancak 1. Koalisyonun Bakanı itizar beyan etti. Tansiyonu çok yüksekti. Heyecana gelemiyor- du. Ufak bir hareket hayatını tehli- keye düşürebilirdi. Eh, kürsüden A. P. adına bu sırada yapılacak konuş- ma da az heyecanlı bir iş değildi Bu defa mutedil milletvekilleri Muhittin Güvene yöneldiler. Güven sözcülüğü yapacağını, ama bir şar- tı okluğunu söyledi. Daha evvel Grup İdare Kurulunun hazırladığı bir met- İçişleri YURTTA OLUP BİTENLER ne sadık kalmak gibi mecburiyeti ü- zerinden atması gerekliydi. Zira Sa- adettin Bilgicin başkanlık ettiği Grup İdare Kurulu bu toplantıdan evvel bir araya gelmiş ve bir metin hazır- lamıştı. Sözcünün bunu okumasını is- tiyorlardı. A.P. li milletvekillerinin büyük bir çoğunluğu Güvenin iste- diğini tereddüdsüz kabul etti. Grup İdare Heyeti de bundan sonra tek kelime söylemedi ve Senatoda İhsan Sabri Çağlayangilin, Millet Meclisin- de ise Güvenin sözcülük yapması ka- bul edildi. Güven ve Çağlayangil, mutedil birer konuşma yaptılar. Zaten İnö- nü de Hükümet için Muhalefetin ko- runmasının şeref meselesi okluğunu ni mesele Meclislerde tatlıya "Tavşanlı Arcak, A.P.nin başına en sonda bir büyük felâket getirecekleri (omu- hakkak "taktisyenler", böyle her hâ- disede olduğu gibi alaturka hesapla- ra girişmekten geri kalmalılar. İnönü vardı ya.. İnönü, rejimi korumaya yüzde yüz azimli ol- duğundan, kendilerini de koru- mak zorundaydı. O bakımdan, par- ti olarak öyle fazla eğilip bükül- meye lüzum yoktu. Kendi taraftar- larının karşısına, gene pek âlâ kah- ramanlık şarkılarıyla çıkabilirler, ça- lum satabilirler, üst perdeden konu- şabilirdi. Organlarında (yayınlarına devam edeceklerini cakayla ilan e- deceklerdi. Ne gam! Müşkil mevkide İnönü kalacaktı. Tıpkı 23 Ekimden sonra olduğu gibi, tıpkı 22 Şubattan sonra olduğu gibi A.P. nin bu "taktisyenler"! İnö- nünün demokratik düzeni yaşatma çabasının gölgesinde istikbale ait ya- tırımlar için partilerinin idarecileri- ni teşvik ettiler ve bunda başarı da kazandılar. Tehlikeyi bu sefer görüp oayrı- lan bir, İhsan Köknel oldu. A.P. nin Ankara milletvekili istifasını verdi. Buna mukabil mutediller, bütün o eski hadiselerde olduğu gibi, kendi- lerini oOdehşete veren tehlikenin bu sefer de geçtiği hayali i- çinde ohareketsizliklerini devam ettirdiler, partilerinde bir iyi ni- yet cephesi kurup bela kumkuma- larım temizlemeyi göze alamadılar. Irkçı ekalliyet ise, yapılanları sade- ce ve sadece komünist tahrikine ve C.H.P. nin teşvikine bağlamak sure- tiyle ateşin üzerine benzin dökmek- ii ye Paşa denilen talihsizlik Tedi, bütün bu gelişmede I numara- lı rolü A.P. gibi muhataralı bir partinin başında bir kukladan fazla

Bu sayıdan diğer sayfalar: