October 8, 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

October 8, 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

edilecektir. Sonra, yurt çapında mi- tinglerle protestolara ( girişilecektir. Eğer bununla da yetinilmez, olayla- ra mani olunulmazsa toplu halde Meclisten Mi Bilinmeyen. Meclisten çekilenle- rin arkalarında kaç kişiyi bulacak- larıdır. Çankaya ziyareti P' Paşa, cemaatini toplayarak ertesi gün de Çankayada Cum- hurbaşkanını ziyaret etti. Görüşme, daha da uzun sürdü. İki tarafın ü- zerinde mutabık göründükleri nok- talar olmadı değil. Ama Cemal Gür- sel, geçen ilkbahardakinden çok da- ha ihtiyatlı şekilde, A.P. Genel Baş- kanının dikkatini kendi partisi ta- rafından gelen tahriklere çekti. Bu- na mukabil, hâdiselerin komünist tahrikiyle geliştiğini ifade etti. Bu görüş, A.P. lilerin hoşuna gitti. Ni- tekim bunu Basına duyurmakta ace- le gösterdiler. Kafile içinde bulunan e A.P. nin Genel Başkan adayların- dan İhsan Sabri Çâğlayangil par- tisinin değil de kendi şahsi görüşü o- larak böyle zamanlarda bir (o Milli Koalisyonun görev başında olması- nın faydalarını izah etti. Bunun Ce- hurbaşkanı bir kati cevap vermedi. Parti liderleriyle bu konuda görüşe- bileceğini söyledi, fakat planın ger- çekleşmesini pek mümkün bulmadığı- nı da saklamadı. Sonradan A.P. Çağlayangilin bu çıkışını reddetti. Bunun partiyi il- zam etmediğini bildirdi. Koalisyona girmek niyetinde bulunmadığını a- çıkladı. Mevcut Hükümeti rejim Ko- nusunda desteklediğini belirtti. o Bir de, teşkilâtına tamim yaparak mu- kabil miting tertiplemeye kalkışma- malarını istedi. Ancak partideki di- siplinin derecesi burada (kendisini gösterdi. Çok yerden gelen cevapta şöyle Kl ai "Gümüşpala da kim oluyor!" Tabiiler "Geçmiş zaman olur ki " Mucip Ataklı, pek as sonra başlaya- cak Senato toplantısında gün- dem dışı söz alıp konuşmak isteğini izhar ettiğinde, elips masanın etra- fında toplanan eski M.B.K. cıların bir kısmı, samimi ve heyecanlı Gene- rale "Değmez" gibilerden birer işa- ret çaktılar. Şükran Özkaya ise i- şaretle yetinmedi. Sükünetle: Paşam, sakin olmak lâzım.. Hükümet gereken cevabı kendileri- ". Altında da kalınabilir! Yarın, İhtilâlin tarihi yazıldı- gında, eski M. B. K. üyele- rine düşecek en büyük seref, pa- yı iktidara gelmelerinden Zziya- da iktidardan gitmeleri olacak- tr. İdareyi ellerine aldıkları gün verdikleri namus sözünü çeşitli güçlüklere, hatta arala- rında beliren aksi istikamette temayüllere rağmen tutmuş, ol- maları onları milletimizin unu. lulmaz simaları yapacaktır. Köprülerin altından pek çok sulargeçecek, sular bu gerçek- ten başka her şeyi silip götüre- cektir. Bugün, kendilerine hak- sız yere reva görülen bir taktın tecavüzler veya artık ifadesin- de milli mahzur bulunmayan haklı tenkitler karşısında zaafa, yeise düşerek bu en güzel e- serlerini bizzat kendileri kem gözle görmeye kalkışırlarsa, hele onun aleyhinde, çalışırlar- sa hataların en büyüğünü iş- lerler. Eserlerinin neticesinin ümit ettikleri kadar iyi çıkma- mış olduğunu görmenin verdi- gi hüznü anlamak kabildir, A- ma onu öldürmeye çalışmak, kendilerini Türk tarihinin la- netle anılan simaları hâline ge- tirir. İçlerinde bu küçük hevesi besleyenler, gerektiği zaman ik- tidarı vermenin akıllılık değil aptallık olduğunu sananlar, ar- kadaşları tarafından yakın ma- zinin bedbahtları, Boyarlar ve Menderesler kendilerine hatır- latılarak uyarılmalıdırlar. Türkiyede, adına demokratik düzen denilen binayla oyna- yanlar az değildir. Bunların her biri bina yıkıldığında altında kendisinin değilde ötekinin ka- lacağı hayali içindedir. Tarih şahittir ki böyle anlarda hiç bir şey belli değildir ve en fazla gerçekleşen hal bir yarış dışı yeni kuvvetin, ingilizlerin dedi- gi gibi bir "outsider'in gelip temelin üzerine oturduğudur. Ama bugün bizde bir husus kesin şekilde ortadadır: Altta kalacakların başında mutlaka tabii Senatörlerimiz buluna- caktır. YURTTA OLUP BİTENLER ne veriyor. Zaten adamlar ne yapa- caklarını şaşırmış vaziyetteler" de- di. Masanın etrafındakiler (o Özka- yayı tasvip eder şekilde ( başlarını salladılar. Aralarında Ahmet Yıldız bile vardı. Yıldız konuşmama taraf- tarıydı. Olayları akışına obırakmak ve bir müddet seyirci kalmak kendi- leri için çok daha iyi olacaktı Meclisin birinci katındaki salon- larında, Senatonun oturumuna git- meğe hazırlanırken alelacele bir toplantı yapıp hareket tarzlarını tes- bitte fayda gören eski kurmaylar, A.P. nin yapacağı konuşmaya cevap vermek veya nümayişler konusunda birşeyler söylemek fikrinden böyle- likle vazgeçtiler. Ancak o sırada Kurmayların bir olaydan haberi yok- tu- Aşağıda, Senato salonunda bir başka silah arkadaşları söz sırası- nın kendine gelmesini (bekliyordu. Osman Koksal iki gündür, olaylar hakkında Senatoda müzakere açıl- dığında konuşmayı o kararlaştırmış, görüşme yapmayı aklına koymuştu. Ancak Köksalın, Komiteci arkadaş- larıyla bütün siyasi münasebetlerini kesmiş olduğunu ve artık onlardan sayılmadığını bilmek lâzımdır. Nitekim Köksal, Başkandan gün- dem dışı söz isteyip oldukça fırtına- lar yaratan konuşmasına başlayın- ca arkadaşlarından çoğu şaşırdı. A- ma gene de memnun göründüler. Eski silah arkadaşlarını Oo avuçları patlayıncaya kadar alkışladılar. Eski ihtilâlci meseleleri bir o as- kerin mantığıyla ortaya döktü. An- cak bu sırada söylediği. "Ekim ayı olaylara gebedir" sözü, diğerleri ka- dar arkadaşlarım da hayrete garketti. Eski M. B. K. üyesinin bu cüm- le üzerindeki gerekçesi sanıldığı ka- dar -kendince- korkunç değildir. Köksal, Ekim ayında af kanununun belirtmeli istemiştir. Ama Köksalın sonradan böylesine izah etmeğe ça- lıştığı cümlenin başında ve sonunda bazı deyimler. mevcuttur ki, bunlar sonradan gelen istim şeklindeki izaha fazla uymamaktadır. Nümayişler kim ne derse desin en fazla eski M.B.K. üyelerini se- vindirdi. Hele ikinci gün "Milli Bir- lik çok yaşa" sesleri, eski ihtilâlci- leri çoktandır özledikleri bir rahat- lığa kavuşturdu. Nümayişlerin bir başka faydası eski M.B.K. üyelerini tam manasıyla birbirine yaklaştır- mak ve arada hâlâ mevcut ufak buz parçalarını eritmek oldu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: