8 Ekim 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

8 Ekim 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tü. Halk bir anda coşmuştu. 27 Ma- yısa karsı cephenin aylardır o savur- duğu hareketlerin, giriştiği tertiple- rin vicdanlardaki infiali patlak ver- di. Nümayişçilerin bayrakları elle- rinden alındı, dövizleri oparçalandı. Sonra birden ve hep bir ağızdan "Ya.. ya..ya..şa..şa..şa.. İsmet Paşa çok yaşa" diye batırılmaya başlandı. Ses bir anda koca Atatürk Bulvarını dol- durdu. Çoluğu, çocuğu, genci, ihtiya- rı, kadını, erkeği tıpkı İhtilal öncesi günlerinde olduğu gibi, gözleri hafif- çe nemli, ta yüreğinden yaralı halde anlatmaktadırlar. Ancak beş sanık da Remzi Yıldız hakkında fazla bir bilgi, verememektedir. Halen o yaka- lanamamış olan Yıldızın atanması- na başlanmıştır. Yıldız hakkında gı- yabi tevkif kararı kesilmiştir. İlk nü- mayişin hazırlayıcısının ele geçme- siyle gerçekler biraz daha aydınla- nacaktı Hadi e günü, Emniyet kuvvetle- rinin muhafaza altına aldıkları onbir kişiden ilk partide dört tanesi suç- suz görüldü. Bunlar, tesadüfen ola- ya karıştıklarını ispat ettiklerinden YURTTA OLUP BİTENLER kezinden kendisini arıyanlar elleri boş döndüler. Yıldırım nihayet cu- ma günü ortaya gıktı. Kendisine ak- rabalık meselesiyle ilgili olarak so- rulan sualleri gülerek karşılıyor ve: — Evet, Şükrü yeğenimdir. A- ma bu, meseleyle benim ilgili olmam demek değildir. Kaldı ki, yetenimin benimle aynı siyasi kanaatte olduğu da iddia edilemez. Bir ailede A.P. li- si olur, C.H.P. isi olur, Y.T.P. isi olur. Nasıl Galatasaraylı, Beşiktaşlı olunuyorsa, böyle de olunabilir.." di- yordu.. haykırıyordu: Ya..ya..ya..Şa..Şa..Şa.. bırakıldılar. Diğerlerinin o sorguları- A.P. Genel İdare Kurulu üyesi Ismet Paşa çok yaşa! na devam edildiği sıralarda, ortaya tertiple ilgisini böylece çürüttükten Sanki, 1960'in Mayıs ayı geri gel- Obir gerçek daha çıktı. Sanıklardan ve bunun ne kendisiyle, ne de A.P. mişti. O zaman anlaşıldı ki, koparı- (o Şükrü Yıldız adında bir gencin, A.P. ile belirli bir bağlılığı bulunmadığı- lan yaygaralar milleti derin surette (Genel İdare Kurulu üyesi ve Ankara nı ortaya çıkardıktan sonra daha da rencide oetmiştir. nefis bir ogerekçe Setler (| yıkılınca, ileri sürmektedir. Kızılayda seller bo- Mİ Ge- Ni 5 5 . nel İdare Kurulu ü- e Durmasını Bilmenin Fazileti yesiyim. Ankara Iler, önüne ta- milletvekiliyim ve lihsiz dövizcile- ri katıp götürdü. ürk milleti, Gençliğine muhtaç bir millettir. Gençlik, 2 teminatı olduğu için değil. Türkiyede Gençlik halin de teminatıdır. İç ve dış güvenliğimizi korumak hasıl Türk Silâhlı Kuvvetlerinin asli istikbalin partinin kurucula- rındanım. Alelade bir insan değilim! e Min göreviyse devrimlerimizin, cumhuriyet rejimimizin ve demokratik dü- Nasıl olur da yeğe- h zenimizin bekçisi Türk Gençliğidir. Atatürkün, eserini Türk Gençliği- nimi böyle bir işe yango idarehana- ne emanet etmiş bulunması boşuna değildir. Miller, erişmesi gereken memur ederim? sinin Önüne kadar seviyeye Gençlik tarafından elinden tutulmak suretiyle yükseltilecektir. Bunun mantıkla a- sürüldüler. Bu sr Yüzünü birden batıya dönmüş, cehaleti yenmek için savaşa girişmiş lâkası yok. Be- rada dört hava al- bir topluluk için başka yol yoktur. nim için D.P. de i- e my Bundan dolayıdır ki Gençliğin, bu mukaddes vazifeyi her gerek yi bir teşkilatçı ol- alıp, Milli Piyan- tiği an yapabilecek kuvvet ve kudrette kalması, yıpranm duğumu ve bu ka- gonun ni, damın almaması, engin prestijini yitirmemesi milli menfaatimizin icabıdır. bul işleri iyi becer- la kip. Sistemimizin temelidir. Tesirli sesler, icap ettiğinde yükselen sesler- diğimi söyliyenler ar p dir. Korkulan yumruklar, mecbur kalındığında kaldırılan yumruklar- Yanılıyor- lı kişesinden içeri soktular. Sonra ka pıyı tuttular ve kalabalığın O içeri girmesine mani ol- dular. Halk, gale- yan halinde bulun- rağmen Ü- subayla- saygıyla dinledi. Dört albay, nüma- yişçileri linç edilmekten korumaya muvaffak oldular. "Ya..ya.. ya.. Şa.. şa..şa.. İ ses- lerine . Çok yaşa.." sesleri eklendi. Bulvarda bir bayram havası esiyordu. İşte, bir haftadan beri obütün memleketi şiddetle alâkalandıran hâ- diselere yol açan tertibin hazırlanı- şı, gelişmesi ve ilk neticesi hakkın- da, suçlu görülerek tevkif edilen beş kişinin adalet mercilerine verdikleri ifadede anlattıkları bu oldu. Beş sanı- ğın da ifadeleri arasında son derece küçük ayrılıkların dışında bir müba- yenet yoktur. Her biri hâdiseyi aşağı yukarı aynı kelimeler ve cümlelerle AKİS, 8 EKİM 1962 lerse, kısacası teği ararız, ama bulamayız. Bundan ise kimler faydalanır, Türk Gençliği bunu mükemmelen görebilecek olgunluktadır. dır. Düzenleyici müdahaleler, hayati günlerde kendini betti eden mü- dahalelerdir. Böyle anlarda sokağa firlayanlar sokakta kalırlarsa, en asil davranışları dejenere ederlerse, bir silâhı oyuncak haline getirir- Eeee!" dedirtirlerse muhtaç olduğumuz zaman o des- lurdum milletvekili Ferhat Nuri Yıldırımın yeğeni olduğu anlaşıldı. A P. li ida- recinin yeğeni verdiği ifadede olay- la ilgili olmadığını, kardeşiyle | bir- likte oradan geçerken yere (düşen bayrağı kaldırmak istediğini, bu yüzden üzerine çullanıldığını ve ne- ye uğradığını rr söyledi! O sırada sinemaya gittiğini (o belirten sanık, haftanın ortasında cuma gü- nü serbest bırakıldı. Ortaya çıkan isim Oraya çıkan akrabalık olayı, A.P. yöneticisi Ferhat Nuri Yıldırımın birkaç gün ortadan o kaybolmasına yol açtı. Ankara milletvekili yer yarılmış da, yok olmuştu. Evin- den, hiç ayrılmadığı A.P. Genel Mer- işlerle meşgul o- Yıldırımın o ge - rekçesinin ( ikinci kısmı, hadiseyle il- gili olmamakla be- raber doğrudur. D. P.nin Ankara İl muhasip üyeliğinden yıllar yılı bir a- dım ileri atamamış bulunduğu kendi- sini tanıyanlarca bilinmekte ve bu vazifesi sırasında sadece V.C. içi gerekli finansman işlerinde başarı sağladığı saklanmamaktadır. Hadiseler aydınlanıyor Hesiselerini. Emniyetçe yapılan tah- ikatı fazla bir netice vermedi. Nümayişler sırasında pasif davranış- larıyla dikkati çeken polis, tahkika- tı şurasında da ataletinden kurtula- madı ve Adalete ciddi deliller vere- medi. Alınan ifadelerin bir kısmın- da "Oradan geçiyordum. Yerde bir döviz vardı. Merak saikiyle eğilip aldım. Bu sırada üzerime çullandı- lar. Sonrasını bilmiyorum" arzın- 7

Bu sayıdan diğer sayfalar: