22 Ekim 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 39

22 Ekim 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 39
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

nnem, kız kardeşimi evlendirme- den hiçbir zaman eylenemiyece- gimi li, Babam, kız kardeşim çok küçükken öldü. Ben hem çalış- tım, hem eve baktım.. Çünkü annemin bir küçük evden başka hiçbir var- lığı yoktu. Yaptığım işten hiç yük- sünmedim, hatta bunu zevkle yap- tım, aşkla yaptım. Bilhassa kız kar- mutluluk duygusu o veriyordu. Z kardeşim ortaokulu Zor bitirdi. Evde işleri hep annem yapar. Şimdi evlen- mek istediğim genç kızı tanıdıktan z kardeşimin ne kadar ben- cil olduğunu daha iyi anlıyorum. Ta- nıştığım genç kız çalışmaktadır, ev lenince de çalışacağını biliyorum. Ben evlendikten sonra anneme yardım e- debileceğim ama, kız kardeşimin de artık çalışması icabettiğini bir türlü anneme söyliyemiyorum. Kız karde- şimin ne zaman evleneceğini ise Al- lah bilir. AR. — İzmir K.S kardeşiniz bencil, fakat siz suç- nuz, sevgili okuyucum. Müte- hassıslar derler ki, "siz babanızın ye- rini almaktan çok büyük bir haz duy- muşsunuz ve bilmiyerek kardeşinize kötülük etmiş, onu, herşeyi başkala- rından bekleyen bir bencil insan ola- rak yetiştirmişsiniz". Gerçeği ancak olduğu gibi anlatın, hayatınızı, anne- nize yapabileceğiniz yardımı onunla plânlayın. Bundan sonra annenize ka- rarınızı bildirin. Evlenmek için anne- nizden izin istemeyin, "müsaadesi lc evlenmeye karar verdiğinizi", plânını zı kendisine açıklayın. Bu konuda yu- muşak davranmak, işi uzatmak hiç bir işe yaramaz. Sizi bu konuda ka- rartı görünce, evdekilerin derhal bir hal çaresi arayacaklarını göreceksi- niz. Kız kardeşinizi "birgün kendi kendisine yeter" olabilecek (| şekilde yetiştirmiş olsaydınız, ona muhakkak ok büyük bir iyilik etmiş olacak- tınız. Ama, yine de iş işten geçmiş değildir. Gİ hemen bir kursa yaz- dırıp, daktilo yazmasını, sekreter o- larak yetişmesini veya -belki- dikiş- gibi sevdiği bir sanat kolunda ilerle- mesini sağlıyabilirsiniz. Yalnız U, evlenme projenizi geciktirmesin, yani evlenmek için kız kardeşinizin iş sa- hibi olmasını beklemeyin. Onu alıştı- ğı uyuşuk hayattan ancak bir emri- vaki, bir şok kurtarabilir. Bu değişik- lik devresinde ona karşı anlayışlı dav- ranmanız, fakat kararlarınızda se- batlı görünmeniz de şarttır. İyi şans lar. Şimdi diyor ki: Anlıyorum, biz birbirimiz için yaratılmş değiliz! o . yay Bir Hikâye ikaye New - York şehrinde, zengin ve aynı zamanda çok zevkli bir Hsekiide döşenmiş bir apartman katında geçer. Salonun kitaplık ha- line getirilmiş bulunan bir köşesinde, bir genç kız, bir genç kadına hayat hikâyesini anlatmakta, ona fikir danışmaktadır. Önce ürkek, çekingen davranan genç kız, yavaş yavaş açılır. Hikâyesi her zaman duyulan hikâyelerdendir: Nişanlısının gündengüne kendisinden uzak- laştığını, kaçtığını hissetmekte, fakat kendisini hissen ondan bir türlü koparamamaktadır. Nişanlısının belki başka ilgileri olmuştur, belki de huyu böyledir, çabuk bıkmaktadır. Genç kız buna henüz bir teşhis koyamamıştır. Genç kadın, kızı bir saate yakın bir eri hemen hiçbir soru sor- madan, dinler, Nihayet söz alır ve sakin bir ses — Bilmiyorum" der ve kızın ruh li patıp anlatır. Genç kız şaşırır. Kıpkırmızı olur. "Yoksa bu kadın, nişanlısını ta- nıyor muydu?", "Yoksa nişanlısı da kendisine fikir danışmaya mı gel- mişti?", "Bütün bunları nereden bilebilirdi?" Genç kadın güler. Hayır, nişanlısını tanımıyor, hayatına ait anlattıklarından başka hiçbir şey de bilmiyordu. Ama bir ara, model çizdiğini, tiyatro konusunda nişan- lısıyla eskiden zevkli tartışmalar yaptıklarım anlatmamış mıydı? oHa- yır hırçınlık etmemeli, nişanlısını her dakika telefonda arayıp bıktır- mamalı, şüpheci olmamalı ve hayatını tıpkı eskisi gibi güzel ilgilerle öğrenme zevkiyle doldurmalıydı. O zaman nişanlısının eskisi gibi onu araması pek ala mümkündü. Genç kadın, kızla daha uzun bir süre konuşur. a genç kız, e kadına hayranlıkla bakar ve içini çeke — n gibi olmak, herşeyi bilmek isterdim" di Bu sö zle er, nedense, genç kadını sarsmıştır. Susar. Odada yalnız kalır kalmaz saatine bakar, sonra telefona koşar, titreyen parmakla- rıyla bir numarayı gevirir. Telefondaki sesi, biraz evvelki sakin sesine hiç benzememekte: — Bugün kendisini beş defa aradım. İşine hiç mi uğramadı?" di- ye sorar ve telefonu kapatır. 33/AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: