23 Şubat 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

23 Şubat 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

revlilerin yetkileri ve görevleri birine karışmıştı. Ama, bunun için- den çıkmak için Ankaradan yardım istenmesine veya Ankaradan bir he- yetin meseleyi halletmek için İstan- bul Radyocuna gelmesine hiç de lü- zum yoktu. Yıllardanberi bu islerde çalışanların, radyoların dertlerini yakından bilenlerin, İstanbul Radyo- sunun yeni Program Müdürünün haklı olarak yapmak istediği deği- şikliklerden sonra meydana çıkan aksaklıkları kendi aralarında hal- letmeleri kadar tabii bir şey olamaz- dı. Gelgelelim, Ankaraya intikal et- tirilen durum, radyolardan sorumlu Müşavirin müdahalesini (gerektirdi. İstanbul Radyosunun yeni Prog- ram Müdürü Naci Serez, işe başlar başlamaz yenilik yapmak istemekte yerden göğe haklıydı. Fakat onun da, riyle de bunları konuşması gerekir- di. Aslında Naci Serezin, Radyonun önemli sayılmazdı. Çünkü, sadece ser visler arasında değil, aynı o serviste çalışanlar arasında bile işbirliği ara- mak boşunaydı. Giren girene, çıkan çıkana! Buna rağmen, yeni Program Müdü- rü bir şeyler yapmak istedi ve işe, spor ve özel programlardan başla- mayı düşündü. İlk olarak, İstanbul Radyosundaki 1 saatlik özel ram, yarım saat daha uzatıldı. ra bazı gazetelerin spor yazarların- dan kurulu bir heyete, maç anlatma işi verildi. Önemli maçlarda spiker denendi, bazı elemanlar Radyonun "canlı" mikrofonunda harcandı ve spor konusu birdenbire Radyonun di- ger programlarından daha ön plana çıktı.. Gerçi Naci Serez çok kısa bir sü- re önce işe başladığı için henüz di- ger programlara el atmaya zaman bulamamıştı. Fakat spor dinleyicisi ne kadar çok olursa olsun ve spor konuşmaları ne kadar cazip bir şe- kilde yapılırsa yapılsın, İstanbul Rad- yosu dinleyicilerini yarım saatlik bir spor röportajı, ardından da 1 saat 45 dakika sürem naklen maç yayını ile meşgul etmek pek âdil sayılma- yacak bir programcılık anlayışıdır. Hele, maç spikeri yetiştirmek için a- çılan kurslardan birinde (o mikrofon tekniği öğretilmesi' için İstanbuldaki yabancı haber merkezlerinden birin- den yardım ummak ise, belki işin en acıklı veya -"güleriz ağlanacak ha- limize" kabilinden- en komik taraf- larından biridir. Özel programın u- zatılmasınâ gelince bu, servisler ara- sında bazı karışıklıklara sebep oldu. Çok daha değerli programlar üzerin- de durmak varken, mevcut şartlar altında zaten iyi bir şekilde yapılma- sına imkân olmayan bu program gü- nün konusu haline getirildi. Bütün bu dertler ve koordinas- yonsuz yapılan işlerin sonuçları, ki- RADYO min haklı, kimin haksız olduğunu bir türlü ortaya çıkaramadı. İstanbul Radyosundaki toplantı sona erdiği zaman, elde sadece iyini- yet dileğinden başka bir şey kalma- dığı görüldü. Bizde fazlasıyla bulu- nan iyiniyetin ise hiçbir işe yara- madığını söylemeğe lüzum yoktur. Basın - Yayın ilgililerinin işi gevşek tutmaları veya esas mesele- lere dokunmadan işlerin düzene girer ceğine inanmaları, radyoların gele- ceği için pek hayırlı olamıyacaktır. Bu sebepten, İstanbul yolculuğu en çok, yeni Merkez Program Müdürü- nün işine yaradı. Müdür, gerçeklerin ele alınmamasından ötürü yeni göre- vinden istifa etti!.. AKİS —99 AKİS/38

Bu sayıdan diğer sayfalar: