20 Kasım 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

20 Kasım 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hattâ, kendisine gönderileri sureti O. kuduğunda bunun, bazı çevrelerce ge- ne bir "İnönü Tertibi'" diye gösteril- mek isteneceğini düşündü ve gülüm- sedi. Ama bu, meseleyi ciddiyetle ele almasını elbette ki önleyecekti. Nitekim Satıra, ertesi sabah saat 10 da, Mecliste bulunacağını bildirdi. O gece Satır, Çankayadaki evden gece- nin oldukça geç bir saatinde ayrıldı. Hükümetin 1 ve 2 numaraları beraber- ce çalıştılar. Mektubun mahiyeti Ertesi sabah, Baş- kanlık Divanı o- dasındaki toplantıyı Fuad Sirmen açtı. Derhal, mektubun Türkiye bir defa okunması- na geçildi. Sirmen, Başkanlık Oo Divanı adına toplantı da- likte toplandıkları günüm, tupla Parlâmentoya u. Meclisteki toplantı mektubun okun- masıyla açıldıktan sonra siyasiler (söz aldılar. Hayretle görüldü ki bunlardan bir kısmı meseleyi usuli bakımdan ele almaktadırlar. C.KM.P, Başkanı Ah- met Oğuz bu tiplerden Biri oldu. O- Şuz bu tip bir mektubun, Genel Kur- may Başkanı tarafından yazılıp yazı- lamıyacağı konusu üzerinde durarak: — Önce çok önemli bir usul mese- Mânasız Gizlilik Büyük Millet Meclisinde Meclis ve Senato Başkanları Başbakan, bazı Bakanlar; Parti Liderleri ve partilerin Grup Başkanlarıyla bir- hattâ öğleden sonra Başkentte he- men herkes Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Cevdet Sunayın bir mele- başvurduğunu ve toplantının bu müracaat üzerine akşamında, YURTTA OLUP BİTENLER deyiz. Ancak, bu mektup yazılmıştır ve biz de burada toplanmış bulunuyo- ruz. O halde bir takım usül ve forma- lite tartışmalarını bir yana bırakarak gerekli tedbirleri (o görüşmeliyiz.." şek- almasıru elbette ki önleyecekti. Nitekim Satıra, ertesi sabah saat 10 rine geçti. Daha önce Oğuzun konuşmasını başlarını sallıyarak dinle- yenler, bu sefer de Alicana hak ver- diler. Ortada liderler seviyesinde bir toplantıyı recek Önemde bir mesele vardı ve bu- nun, derhal alına- cak tedbirlerle mut laka bir hâl çare- sine bağlanması ge rekiyordu. Mektubun yazılışı nın usüle uygun o- lup olmadığı mese- lesine gelince, bu. vetini yaparken par yapıldığını — biliyordu, Halbuki toplananlar, daha toplantının başında, Su- tamamen Oo Genel tilerin (o liderlerini nayın o mektubundan bahsedilmemesi ve bu müracaat üzerine toplanıldı- Kurmay Başkanı- mektuptan haber- ının duyurulmaması için karar atmışlardır, o Frenklerin tabiriyle bu, nın bağlı bulundu- dar etmişti, Sunay mektubun- “maskaranın sırrı'dır. lünç ve maksatlı pim tane tefsir çıkmıştır. huriyet gibi ciddi bir gazetede dahi Nitekim bu yüzden ortaya birbirinden zararlı, Düşünmek lâzımdır ki Cum- Sunayın Meclise 28 Kasıma kadar gu Başbakanlığı il- gilendiren bir hu- sustu. Kaldı ki, top gü- da, Ordu mensup- süre tanıdığı, Silâhlı Kuvvetlerim bir müdahalesinin yapılacağım söyle- lantı için davet Ge İştinin kendilerine diği (o yazılabilmiştir. Tabii, Cumhuriyet gibi bir gazetenin böylesine nel Kurmay Başka karşı (o Parlâmento hafif davranabilmiş oolması kol affedilecrek oOmesleki oOkusur (odeğil- nından değil, usüle mensuplarından ba r. Zira insan aklını, mantığını kırk paralık çalışırsa bugün Türkiyede (o Uygun olarak, Mil- zılarınca yöneltilen bir Genel Kurmay Başkanının böyle mektup yazmayacağım, tarihli ül let Meclisi Başka- isnat ve ithamlar- timatom vermeyeceğini anlar. Ama bu hata Cumhuriyet de dahi işlen- nından gelmişti dan dolayı memnu- niyetsizlik ve huzur suzluklarından bah sediyor bunlara kar şı gerekli tavrın sa kınılmasım istiyor- du. Sunayın istediği gayet açıktı ve man tıkiydi: Ya komu- tanlar, Ordu men- supları hakkındaki miştir. Bu, açık bir rejimde mânâsız kapalılık hevesinin ne kadar sarar ver- diğinin yeni bir delilidir. Açık bir rejimde kim, kalabalık zümrelerin temsilcisi olan bir dü- zine insanın katıldığı toplantıların o zabıtlarının değil ama sebeplerinin ve mahiyetinin gizli kalabileceğini sanıyorsa onun aklından şüphe et- mek lâzımdır, Eğer bu basit gerçek hatırda tutulsaydı ve "Genel Kurmay Başkanı Meclise şu müracaatı yapmıştır.” odenilseydi zihinlere hiç bir gölge düşmez, herkes cereyan eden hâdiseyi anlar ve ferahlardı. Nite- kim Orgeneral Sunay Ordunun şikâyetini kulağa — fisıldamamış, gizli mektupla o bildirmemiş, doğrudan doğruya Türkiye Büyük MiUVet Mecli- sinin Başkanlığına resmi bir müracaatla duyurmuştur. Bunda da çok iyi Disiplin ve hiyerarşi Genel Kurmay Başkanı, mektu- bunu niçin Parlâ- mentonun Başkan- larına (o yolladığını haftanın ortasında ki tekzibinde açık- ladı. bu ithamlar doğruy du, o zaman ordu- nun bunlar hakkın da tedbir alması lâ yapmıştır. zımdı, yâni itham- kım "maskaranın sırrı" ların ispatı gerekti, Açık ya da bunlar if tira ve hakaret- ti, o zaman bunu söyleyenler, teşrii dokunulmazlığa da sahip o bulunsalar sözlerinin sorumluluğunu yüklenmeli, cezalarım görmeliydiler. Ordu aleyhin- de bir haksız ve asılsız kampanyanın devamına elbette ki Meclis müsaade e- demezdi. Sunay mektubunda Ordunun bir takım hâdiseler karşısında, içinde bulunduğu ruh haletini milli iradenin temsilcisi (oParlâmentonun iki başka- nına açık açık ve hulüs ile anlatıyor- AKİS, 20 KASIM 1964 Zira bizimki gibi yeni kurulmuş ve doğru çekten milletçe ve memleketin sağlam kuvvetlerince gayr Jedilen bir rejimde akılları bulandırmanın en emin çâresi ortaya bir ta- rejimlerin çıkartimaktan ibarettir. isimleri üstündedir: lesini hâlletmek mecburiyetindeyiz, İc- çası olan Genel nusu olabilir mi? Bence bu doğru de- ğildir" dedi, Ekrem Alloan ise, gene aynı temayı işlemekle beraber, meseleyi bir başka yönden ele aldı ve: "— Böyle bir mektubun yazılamıya- cağı hususunda hepimiz ittifak halin- yolda katması için ger- ortak gayret Bunlar açıklıktan hoşlanırlar. mektubun bir baş- ka mânası ve ma- olduğudur. Ordu, kendi içinde ki Juntalara, klik- lere, tabanca üze- rine yemin eden gruplara son yer- miş ve birliğini emt. Meşhur tâbirle emr-i manda zinciri te- şekkül etmiştir ve “Orduyu Genel Kur- may Başkanı temsil etmektedir. Ordu, Hükümetin emrinde olan Genel Kur- may Başkanının idaresinde, milletin ve vatanın hizmetinde bir bütündür. Ama, devleti teşkil eden çeşitli bü- tünler gibi Ordunun da meseleleri var dır, Bunları Ordu mensupları ayaklan- ma, silâhlı tehdit, darbe teşebbüsü tar saT- 9

Bu sayıdan diğer sayfalar: