19 Mart 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

19 Mart 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Saz şairleri ve Yaşar Kemal basın toplantısında AP'nin kümetin bahsettiği komünist şebe- kesinin bir mensubu ve ortaya çıkan bir ipucu idiyse?.. Neticede, Başmuavin ile Müdür, ahbapları olan bir Birinci Şube men subuna giderek, durumu anlattılar. Yalnız, bu arada, çocuğa bir şey ya- pılmamasını, mümkünse bir şebe- kenin varlığının araştırılması — ile yetinilmesini de rica ettiler. Yakaladum oni! A radan iki gün geçti ve Başmua- vin Gürbüzün tevkif edildiğini öğrendi. Geçen haftanın sonunda Pazar sabahı, Kayaş Kapsül Fabri- kası Müdürü emekli albay kimyager Gâlip Şimşeğin kapısı çalındı. Bir sivil polis, Gürbüzü, bir hususta ifa- desi alınmak üzere karakola götür- mek istediğini söyledi. Çocuk evde hiç bir şeyden bahsetmemişti. Sır- tına bir mongomeri geçirip polisle birlikte çıktı. Ev halkı, meseleyi bil- mediği için fazla meraklanmadı. Si- vil polis, yolda, Gürbüze: — Seni teşvik eden var mı?" di- ye sordu. Birinci Şubede -çotuğun ifadesiy- le Mustafa adında yaşlı bir polis, Gürbüze, hangi partiyi tuttuğunu, kendisini zehirleyen olup olmadığı- nı, evde siyaset konuşulup konuşul- madığım sordu. Başmuavine bahşet- tiği Yılmaz Salibin kim olduğu araş- tırıldı. Gürbüz, bu ismi, Başmüavin kendisini zorlayınca uydurduğunu söyledi. İlk sorgu yarım saat sürdü. 12 boy hedefleri Gürbüzü bırakmadılar. Ablası gel- di, görüştürmediler. Öğleden sonra lahmacun getirttiler. Gürbüz geceyi nezarette, bir sandalye üzerinde ge- çirdi. Pazartesi de beklemekle geçti, öğleden sonra saat 16'da Gürbüze yine lahmacun getirttiler. Gece sa- at 20'de üç polis, Gürbüzü bir jipe bindirerek Adliyeye götürdüler. Ço- cuk kısa bir süre sonra 7. Sulh Ce- za Mahkemesinde nöbetçi hakimin karşısına çıkarıldı. Saat 20.30'da tev- if karan verildi. Saat 21'de Gürbü- zü yine bir "jiple cezaevine götürdü- ler. Cezaevine girerken üzeri aran- dı, nüfus kâğıdı ile evinin anahta- rl alındı ve 7 metre boyunda, 2 met- re eninde'bir odaya konuldu. Odada yeni hapse girmiş, yetişkin dört ki- şi vardı. Hırsızlıktan hapse düş- müş .olanı, Gürbüze, "neden düş- tün?" diye sordu. Gürbüz, geceyi, yorgansız olarak bir ranzanın üzerinde, bu odada ge- çirdi. Uyuyamadı. Sabahleyin saat 7.30'da gardiyan Gürbüzü aldı ve doktora götürdü. Tifo aşısı yapıldı. Sonra Gürbüzü, çocuk suçluların kaldığı 4. Koğuşa götürdüler. Burada 190 çocuk vardı. Gürbüzün gür siyah saçları burada kesildi. Saat 17'de bahçeden koğuşa döndüler. Sohbete devam edildi. Ba- zı çocuklar' sigara içtiler. Bazıları da' Gürbüze dışarıda iken nasıl es- rar içtiklerini anlattılar. Saat 21'de, ekip başı çocuk ıslık çaldı ve uyku AKİS saatini haber verdi. Çocuklar ranza- larda ikişerli yatıyorlardı. Hırsızlık- tan sanık bir çocukla aynı ranzada yatan Gürbüz, biraz geç ve zor uyu- du. "Acaba kurtulacak mıyım?" diye düşünüyordu. Tevkif sebebiyle oku- la gitmediği günleri devamsızlığına ekledi ve sınıfta kaldığı sonucunu çıkardı. Gürbüz, saçları kesildikten sonra, kuru fasulyesini yerken, Ankara niyet Müdürü Çağlar, İstanbuldaki "komünist toplama" faaliyetine pa- ralel olarak Ankarada yürütülen ça- lışmanın sonucunu, ve bu arada Gür- büz Şimşeğin tevkifini gazetecilere memnunlukla açıklıyordu: Komü- nist yuvaları basılmış, tahrikçiler ve komünistler yakalanmışlardı. Radyo ve gazeteler derhal faaliyete geçtiler. Bir yabancı gazeteci "inan- mayıp beni azarlayabilirler" endişe- siyle Gürbüzün tevkifini gazetesine haber vermedi! Yüzkarası gesında mesele gittikçe büyürken, Gürbüzün günleri 4 numaralı ko- ğuşta geçiyordu. Bir koğuş arkada- şına, "En sevdiğin meslek nedir?" diye soran Gürbüz, ondan, "Hırsız- lık" cevabını aldı. Çocuklarla bahçe- de, kum taşıdılar. Gürbüzün eli ya- ralandı. Perşembe günü öğle yemeğinden sonra sıra halinde sinemaya gidildi. Gösterilen film, Türkân Şorayla E- diz Hunun "Gençlik Rüzgârı" idi. Cuma günü de aynı minval üze Te geçeceğe benziyordu. Fakat, saat 16'da posta geldi ve "Gürbüz Şimşek tahliye!" diye bağırdı. Çıkarken nü- fus im verdiler, anahtarını ver- me Gürbüz Şimşeğin, altı gün uzakta kaldığı babaevine m e söylediği söz şu oldu "—Açım!" Annesi ile ablası ağlıyordu. Aslın- da aile yeni yeni uyanmağa başla- mıştı. Hattâ şaşkınlık (yüzünden, Gürbüzün tahliyesi için müracaatı geciktirme tehlikesi de atlatılmıştı. Galip Şimşek ancak Cuma günü ken- dini toparlayabildi ve la müra- caat etti. Avukat, meseleyi öğrendi- ğinde tevkife itiraz için yapılacak müracaatın süresinin dolmasına bir kaç saat kaldığını farketti ve saate karşı yarışarak çalıştı. Derhal, nö- betçi Birinci Asliye Ceza Mahkeme sine müracaat etti. Akşam üzeri ha- kim Necdet Varolun imzasını tası- 19 Mart 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: