21 Mayıs 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

21 Mayıs 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AAA Aİ LLİa Milletlerin, iktidarlarını seçerken niçin çok, ava çok dikkatli olmaları gerektiği, Türkiyede yedi, sekiz aylık bir zaman parçası içinde gayet kesin suw rette ortaya çıkmıştır. Basiretsiz, tecrübesiz ve son derece iptidai bir idare, başında bulunduğu siyasi partiyi berbat bir vaziyete getirmiştir. Düşünmek Jâ- zımdır ki, eğer Türkiyenin şansı bulunmasaydı ove milletlerarası bazı kritik durumlar hasıl olsaydı bu acemi ellerde sadece parti kaderi değil, memleket kaderi de tehlikeye düşecekti. Hiç bir demokratik rejimde muhalefet iktida- ra rahmet okumaz. Bundan dolayıdır ki böyle sis- temlerde İktidar daima “Muhalefetin muhalefeti”ni hesaba katmalı, onu bir güçlük olarak peşinen kabül etmeli, ona göre davranmalıdır. Ama, A.P'nin Kısa iktidarında başa gelenlerde “Muhalefetin muhalete- ti'nin payı devede kulak ölçüsündedir. Bir defa, se- çimlerden önce “Bu Demirkırat birincinin yolunda giderse, öteki on yıl dayanmıştı, bu on ay dayanamaz” ihtarını yapmış bulunan İsmet İnönü AP. İktidarı na karşı sert hiç bir vaziyet almamıştır. Tam aksi- ne, bütün konuşmalarmda bir ikaz, dostça tavsiye havası estirmiştir. Dalma “Yapmayın, lüzum yok” tonunu muhafaza etmiştir. Liderinden belki biraz da ha ilerde olmakla beraber C.H.P.'nin de aşırı bir muhalefeti olmamıştır. TİP'in dışındaki küçük par- tilgr hep yumuşak, uzlaştırıcı davranmışlardır. A.P.'ye tek ve peşin hücumun hemen adeta TİP'ten geldiği bir gerçektir. A.P. İktidarı kendi başına gelen bütün dertleri, bizzat, eliyle açmıştır. Kendi adımlarıyla ikinci Demirkırat, birinciden de beter yola girmiştir. Şu “Seçim Kanunu Hikâyesi"nin lüzumunu, aca- ba aklı başında bir tek kimse aklı başımda bir tek kimseye anlatabilir mi? Bunun çıkmasına imkân bü- lunmadığı, söylenmemiş midir? Muhalefet Lideri Başbakana kadar gidip bunu anlatmış, kanunun iki ay geriye atılmasını, arada oturulup konuşulmasını tavsiye etmemiş midir? Israrın, ortalığı karıştıraca- gını hatırlatmamış mıdır? Demirele, kurduğu kabinenin Cumhuriyet o tari- hinde kurulmuş en zayıf kabine olduğu, bununla hiç bir işin altından çıkılamayacağı -kendi Grupu tara- fından bile- hulüs ile bildirilmemiş midir? Demireli hiçten vareden çevreler, iş âlemi ve patırdısız bir liberal ekonomi isteyenler bu eski müteahhidi iki tehlikeve karşı ikaz etmemişler mi- dir: Ekonomik meseleleri bırakıp dikenli ve kökü ma» e dayanan siyaset labirentlerine girmek, bir de, tehlikeli cereyanları körüklemek? akan, Muhalefet tarafından bu yolların her hangi birine itilmiş değilken, şimdi hiç yoktan, “Mec- lisin basılması” hadisesini de başına sarmış, bunun sanığını himaye kanadının altına alarak sorumlulu. ğun aş aş belli etmiştir. Hiç şüphesiz, İktidar Tanin 21 Mayıs 1966 Kıssadan hisse Metin TOKER Meclisi bastırırken Muhalefeti çok müşkil duruma düşürecek tesbitler yemin hayal etmiş, bir kumar oynamış, bunu kaybetmiştir. Demirelin, parti- sindeki (omürtecileri, sokak kabadayılarını osavun-j maya kalkması da anlayışının ne olduğunu göstermiş- tir. Bugün A.P.'nin yanımda, Türkiyede gücü olan hiç bir kuvvet kalmamışsa, bunu Muhalefetin eseri say- mak Müuhalefete hak etmediği bir iltifatta © bulun- maktır Eser, Süleyman Demirel adımı taşıyan meçhul şöhretindir. Türkiye, bu meçhul şöhretin iktidar sahibi ol yetersiz çıkmasının demokratik memleketlerde ola- ganüstü hiç bir tarafı yoktur. Başbakanlık bu kadar kolay ve ucuz bulunsaydı, herkes Başbakan olurdu. Bunun, hiç bir devlet ve siyaset tecrübesi, mehareti olmadan o makama havadan, adeta zembille oturt lan Süleyman Demirelin şahsını rencide edecek, kür etmek, nin başarısızlığı bu kadar oradayken gereğini yap- mak en tabii, makul ve akıllı yoldur ve memleketler- için tehlike, başa adamın akımın oradan ayrık alma oyun im!”, “Aman, tesanüdü hozmayalım!”, “Elimizi verirsek kolumuzu alamayız!”, “Bizden kelle istiyorlar.” sloganları İk. tidarları şimdiye kadar bir kaç defa yanlış, sonu acı istikametlere sürüklemiştir. 1946'larda Muhalefet Pe- kere karşı;dı. Ama bu, hem rejimi, hem aslında C.H.P'yi kurtaran “35'ler Hareketi"ni engelleyeme- miş, gereken neyse © yap Buna mukabil 1959 Sonbaharındaki “Yırcalı Hareketi” Dn Grupu- e uğramış halde bir “Ehlisalip Zihniyeti”ne ka melidir. Bugün Türkiyede yükselen m) bir Km ağırlığını hisset Ba ağırlık, A.P.'yi objektif olmaya esere en ml ratik tarzda hissettirilebilir. La

Bu sayıdan diğer sayfalar: