21 Mayıs 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

21 Mayıs 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Demokrasimiz yamak, en az kötü olan idare şeklidir. Bazı sa- kıncalarına rağmen, insan haysiyetine en uygun şen, kişilerin mutluluğunu sağlamağa en saza Sarı rejim yine odur. Fakat demokrasi ve çekleştirilme şekli olan “çok partili ehe hayat”, hiçbir zaman toplum hayatımın gayesi sayılamaz. E- ğer bir memleketteki şartlar, çok partili siyasi haya- tı, toplumun -kişilerin büyük çoğunluğunun. açıkça aleyhine işleyen ve onun geleceğini tehlikeye düşüren bir mekanizma haline getirmekte ise, bir “çıkmaz” karşısmda bulunuluyor demektir. Böyle bir halde, iki kötüden birini -daha hafifini. seçmek durumun: da kalınacaktır. Ya demokrasiyi bir süre için askıya almak, yahut da toplumun geleceğini feda etmek! Evet, demokrasinin üstünlükleri ne kadar çok olursa olsun, onu “toplum hayatının amacı” sayabil- mek imkânsızdır. Kişi olarak da, Devlet olarak da “yaşayacaksak, çok partili siyasi hayat içinde yaşa- riz, yahut da hiç yaşamayız” demek, aracı amaçla karıştırmak olur. Demokrasi, “bütün şartlar altında ve ne pahasına olursa olsun gidilecek tek yolu teş- kil edemez. Nitekim Türkiye Cumhuriyetinin kuru- cusu ve Devletin kurtarıcısı olan en büyük türk, şart- ları var olmadıkça çok partili siyasi hayatın kabul edilemiyeceğini bize öğretmiştir. Onun gittiği yolu izleyen Batının tanınmış -demokratik zihniyete sahip- düşünürleri, kendisine hak vermekte ve onu alkışla- maktadırlar. İleri bir toplum haline gelebilmemizin “ve böylece yaşayabilmemizin-. vazgeçilmez şartı olan devrimler tamamen gerçekleştirilmeden, “çok partili siyasi hayatı ve genel oy sistemi”ni kabul etmenin, toplum olarak yaşamam, ve fert olarak gelişme- mizin ciddi surette tehlikeye düşmesi, hattâ sona ermesi demek olacağı, yakın tarihimizde geçirilmiş birçok tecrübelerle de sabittir. Kısacası, bu memle- ketin “ya demokrasi ya ölüm!” diyemiyeceğini bil- memiz lâzımdır. Öte yandan, gelişmiş insanların ruhuna en uy- gun ll. fert için de Devlet İçin de “maceralar. dan uzak bir hayatı garanti altına alan” demokratik düzeni muhafaza edebilmenin, büyük bir nimet oldu- ğunu da unutmamak gerekir. O halde çok partili si- yasi hayat, kişileri ve toplumu huzura, refaha ve gü- venliğe doğru götürecek yerde, huzursuzluğa, geç- mame değil, aynı zamanda m yahut reji- düşmesi sonucunu Bu ger- a ii sok, takranindik | Uyarmalar, genel- likle, her tekrarda önemini kaybederler. Amma “gü- zü kapalı gidiş” devam ettikçe de, uyarmalar da tek- anmak zorunluğundadır. Türkiyenin, “çok partili demokratik düzenin daha uzun süre uygulanamıya- cağı toplumlar”dan olduğuna inanmıyoruz. Demok- ratik hayatın aleyhine olan şartların yanında, lehine olan birçok şart da, toplumumuzda yaratılmıştır. Biz, Batı âlemi kadar demokrasinin kolayca uygulanabi- leceği bir toplum olmamakla beraber, milli birliğini bile sağlıyamamış, siyasi sömürgelikten yeni çıkmış birçok Afrika ve Asya ülkesi gibi de, “çok partili si- yasi hayatın asla yürümiyeceği bir toplum” değiliz. Hele 1946'dan buyana yapılan büyük manevi yatı rumlar, çekilen acılar, edinilen #ecrübeler de hesaba katılırsa, türk demokrasisinin kurtulacağını, bu son krizi atlatabileceğini kabul etmek gerekir, Amma bu gün hâlâ bir çıkmaz karşısındayız. Bunun temelde yatan derin sebeplerinin kısa bir yazıda tahliline ge- çecek değiliz. Sadece şu kadarını söylemekle e lim: Meseleleri çözmede, pratik yolların önmini kü- çümsememek ve önce gözönünde duran engelleri te- mizlemek gerekir. Ancak bu takdirde “zamanın dok- torluğu”na güvenebiliriz. Tekerin altındaki taş alın- madan, arabanın yürümesine imkân yoktur. Araba- nın yürümemesini veya istenildiği gibi yürümesini diğer engellerin giderilmesi, ancak daha sonra düşünülecek bir meseledir. Bugün demokratik düzeni işlemez veya ters isti- kamette işler hale getiren tutumlar ve kişiler orta- dadır. Bunlara karşı gereken enerji ile tepki göstere- bilmek, o kanserli nesiçleri koparıp atmak, türk de- mokrasisini yaşatabilmenin ilk şartıdır: Meclis işle- mez hale getirilmiştir. Yasama Meclisinde fikirler değil muştalar ve yumruklar çarpışmakta- dır. Parlâmento rahatça işlemedikçe, çok partili si- yasi hayat iliyemiyeceğin. göre, demokrasiye inan- dığını söyleyen teşekküller ve milletvekilleri, “Mec- liste adam yaralamağa, pusu kurmağa kadar giden kişilerin alna: derhal kaldırarak, ken- dilerini bir iki gün içinde Adliyeye teslim edebilme- U”dirler, Milletvekilinin sorumsuzluğu, millet adına görüşlerini hiç çekinmeden dile getirebilmesi için ta- nmnmıştır, yoksa millet onuşanları zorbalıkla susturabilmek için değil! Zaten “sorumsuzluk”, sade- ce Meclis a fikir açıklamaları için söz konusudur. Bıçağın, muştanın, yumruğun fikirle il Besa , Meclis içindeki bu saldırı- lar, olsa olsa “dokunulmazlık” konusu olabilir. “Do- ” da, milletvekilinin bir takım iftira ve isnatlar yüzünden yerine getirmesine enge i tanınmış bir kurumdur. Mecliste herkesin gözü cereyan eden eşkiyalıklar ba içinde Solmazerleri, Kabibayları vara- 21 Mayıs 1968

Bu sayıdan diğer sayfalar: