30 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

30 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİSADİ Reformlar Bilmediğini bilen Bakan Geçtiğimiz hafta Cuma günü, Baş- bakanlığın önünde, etrafını çevi- ren gazetecilerle tatlı bir sohbete dalmış olan AP'li Tarım Bakanı Bahri Bağdaş, gazetecilerin, — Beyfendi, Toprak Reformu Kanun Tasarısını ne yapıyorsunuz? AP'nin tek başına iktidara gelme- bulunan tasarıyı tadil ediyormuşsunuz. Si- zin hazırladığınız tasarı neyin nesi- dir? Kamulaştırma dışı bırakılacak olan arazi sınırları genişletilmiş. Ne diyorsunuz?" sorusuna şu karşılığı veri rdi: '— Vallahi, ben bilmem. Tasa- rıyı değişiriyomz, Kamulaştırma sınırları değiştiriliyor mu, onu da bilmem. Bunları ilmi heyet bilir. On- lar raporlarım verdiler." Gazetecilerin, Bakan Dağdaşa hayret ie sordukları, i ama, siz Bakansınız. Böyle bir tasarıda bilim adamları diyeceklerini derler ama, önemli konulardaki temel prensipleri (Ode siz ortaya korsunuz. Bu, sizin revinizdir. Böyle bir şey (olmadı m1?" şeklindeki soruyu ise Bakan duymazlıktan geldi ve soru sahibi gazeteciyi atlayarak, bir başkasına döndü. Bu arada, ilk soru sahibi ga- zetecinin, "Bu ilim heyetindeki pro- fesörler kimler?" soruşuna (o Baka- nın cevabı: "— Hepsi de rımızdır. oldu ; muhterem hocala- İsimlerini osöyliyemem.." Bakanın "muhterem hocaları- mız" dediği kimseler ise gerçekten renklendirecek şahsiyetlerdi! Çünkü, Tarım kanlığında ne kadar aklı başında, çağdaş meseleleri (o uzaktan - yakın- dan bilen uzman ve sorumlu kimse kızağa çeken 'la- nın Bakanı Dağdaşın, Toprak Re- formu Kanun Tasarısı hazırlıkların- da emeği geçen bütün kişilere kar- şı anlaşılmaz bir allerjisi (o vardır Bunun sonucu olarak tasarı, lıklarında -eğer varsa- gelip fikirle- rini söylesinler diye çağrılan, fakat hiçbir toplantıya lütfedip gelmeyen, Nuh Nebiden kalma "hocalar"a ve- rilmiştir. Ziraat Fakültesinin bu "muhterem hocaları ise, tasarıyı 30 Temmuz 1966 VE MALI gerçekten kuşa çevirmekte büyük bir başarı göstermişlerdir. Olacakla- rı bildiği için, Bakan bu "muhterem hocalar"ın isimlerini bile' vermek- ten çekinmiştir Meslek hayatlarıyla, fikir hayat- larıyla AP kafasına tıpatıp uyan bu "muhterem hocalar"ın tasarısı hak- kında konuşmak istemeyen Dağdaş, "ser verir sır vermez" edası içinde, bir soruyu şu sözlerle cevaplandır- dı: ” "— Bizim, ii reformu diye bir gayemiz yo akam a yanındaki uz- man sayısı dörde çıkınca, Dağdaş lafı, değiştirdi ve — Biz, garplı terimi kullanalım Bahri Dağdaş "Söz gümüşse, süküt altındır” istiyoruz. Ziraat reformu diyoruz" dedi. Gazetecilerin: — Eh öyleyse, siz de;toprak re- onu istiyorsunuz. Sadece, terim- ler farklı olsun diyorsunuz, değil mi efendim?" sözlerine ise Ba "— Bilmiyorum... Bizim Ma meselâ yüz madde olacaksa, bu yüz maddelik ziraat reformu kanun ta- sarısının bir maddesi tabii ki top- rak reformu olacaktır. Zira, zira- at reformu herşeyi ihtiva eder" ce- vabını verdi. İnci bolluğu Gazetecilerle Oo eğlendiğini (o sanan AP'li Tarım Bakanı Dağdaşın bu sözleri, gazetecileri ziyadesiyle gül- dürdü. Bakan, kendinden başkası- SAHADA nı mektep medrese görmemiş, hat- tâ birkaç kitapçık dahi okumamış sanmanın verdiği rahatlık içinde, konuştukça konuştu. Gazeteciler: — Beyfendi, biliyorsunuz, top- rak reformu veya, sizin dediğiniz gi- bi dersek, ziraat reformu yapan ül- kelerde temel olarak iki yol izlen- miştir. Birisinde, bazı ülkelerin, ön- ce toprak mülkiyetindeki adaletsiz- liği ortadan kaldırmak, mülkiyete yeniden âdil bir biçim vermek, son- ra da bu temel üzerinde, tarım üre- timini artırıcı bir seri tedbir almak yolu izlenmektedir. Bazı ülkelerde ise, işin adaletliliği veya adaletsiz- liği ile ilgilenilmemekte ve 'tarım- da verimi artırmak esastır' denilip, adaletsiz bir yapı içinde kredi, güb- re vs. gibi imkânlar artırılarak, üre- timi, yükseltmek esas alınmaktadır. tasanda hangi yolu izleyeceksiniz?" diye sordular. AP'li Bakanın buna cevabı şu Idu: "— Bilmiyorum. Bunları bilim adamları, muhterem hocalarımız bi- lir." Ne var ki, her soruya muhteşem bir “bilmiyorum'"la karşı çıkan Ba- kan, yine de durmadan LOŞ. du. Bir soruya şöyle dedi: "— Biz, Batı manasıyla, bir bü- tün halinde zirai reformu istiyoruz. Bunun üzerinde çalışıyoruz. Toprak mülkiyetini herşeyden önce ma bağlamak esas olacaktır. Oysa, Bakanın sözlerinin bilim açısından hiçbir ciddi yanı yoktu. Cehaleti de aşan, bir takım ard niyet lerin ürünü olan bu tarz konuşma, aslında, Batının da canına okumak- tadır. Bizde, Batının ne olduğunu bilmeden devamlı surette Batıdan bahseden bir takım kimselerin söy- lediklerinin aksine, Batılı bilim a- damları açıkça yazmakta, söyle- mektedirler ki, "toprak reformu, zi- rai reformun içinde mündemiç de- gildir. Toprak reformu olmadan, az gelişmiş bir ülkede zirai reform o- la z." Zira, sağlanacak (o gübre, kredi, âlet vesaire gibi imkânlar- dan gene büyük toprak sahipleri yararlanacak, ürünleri köylüden ge- ne bunlar ucuza toplayacaklar, pa- zara bunlar mal çıkarabileceklerdir. Zirai reform vaktiyle Çarlık (o Rus- yasında denenmiş, kırsal bölgelerin zenginliklerini o-maddi ve manevi- büyük merkezlere akıtan, sosyal ve iktisadi erozyona yol açan, mantık- 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: