8 Ekim 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

8 Ekim 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER tur" dediğini imzasıyla öne sürmüş, buna verilen ilk evap, iddiayı yayın- layanları çirkin şekilde (o suçlayıp, meseleye değinmemek olmuştur. Elmalının, Diyanet İşlerine nurculu- gu soktuğu, süleymancılığı himaye ettiği yazılmış. Hoca Efendi ağzını açıp da, "ben nurcu değilim" deme- miştir. Hatta,lam tersine bir tutum- la, Diyanet İşleri Başkanlığı yayın- ları arasında | ılında -Tevfik Gerçekerin başkanlığı o sırasında- tin, geçtiğimiz hafta Elmalıyı har- camasıdır. Bunun da suyun altında yatan sebeplerinin başında, Elma- lının, gerici çevrelerin teşvikiyle kontrolü kaybederek, İktidarın is- tediğinden çok ileri gitmesi ve ken- disini bir bayrak gibi görmeye baş- lamasıdır. Meydana gelen olaylar, Türkiyenin güvenliğini ve cumhuri- yet rejimini tehdit eder hal almış, İktidarın nüfuzu altında olmayan müesseseler konu ile ilgilenmişler- Doğruya doğru! Diyanet İşlerinin başından İbrahim Elmalının alınması kararını takdir etmemeye imkân yoktur. Böyle bir tasarruf için bütün se- bepler, zaten, uzun süredir vardı. Zira, kendisini Şeyhülislâm sanan nurculuğun hakkında çıkarılan "Nurculuk Hak- ve türk müslümanlar adına konuşmak yetkisini kendisinde hayal e- den bu hoca efendi sadece bütün ölçüleri kaçırmış değildi, aynı za- manda çok tehlikeli bazı oyunlara da âlet olmaya başlamıştı. Bu oyun- ların iç ve dış tarafları olduğu bilinmektedir. Hareketin, bunun dışında, A.P. İktidarı lehinde yazılması gere- ken bir tarafı vardır. İbrahim Elmalı, marifetlerinden dolayı, bilhas- sa tarafsız ve muhalif basının, hattâ Muhalefet Partisi ileri gelenleri- nin şiddetli yaylım ateşi altındaydı ve Hoca Efendi bunlarla bir po- lemik yarışma girmişti. Hattâ bir "salyalı ağız" kullanarak.. İktidarın bu tartışmada İbrahim Elmalıyı haksız bulduğu, onu değiştirmesiyle anlaşılmıştır. Ama böyle hallerde çok iktidar -C.H.P. İktidarı, D.P. İktidarı, A.P. İktidarı dahil- Muhalefetin hücumuna uğ- ramış kimseleri savunmayı kendisi için akıllılık, basiret ve iyi politi- ka sanmıştır. İktidarlar bu yola hep "istedikleri bu kelleyi verirseniz, sonra isteyecekleri kelle sizin kendi kelleniz olur" tavsiyesiyle itil- mişlerdir. Halbuki büyük kelleler daima, zararlı küçük kellelerin za- manında verilmesiyle kurtulmuştur. Adamı hem haksız, kusurlu, hat- ta tehlikeli bulacaksınız, hem de, konu Başında tartışılıyor diye onu görevinde, mevkiinde muhafaza edeceksiniz, onun üzerine himaye ka- natlarınızı gereceksiniz! Bu, bir iktidarın yıpranması için tutulabile- cek en kestirme yoldur. P. Hükümeti, Hoca efendi işinde bu kısır çemberi yarabilmiş- tir. Bravo. Darısı, Kabinede Revizyon işinin başına.. zararları ve mahiyeti ir. Bu arada, kendini Şeyhülislâm kında" adlı broşürün dağıtımı ön- lenmiş, Diyanet İşlerine başvurarak, bu bröşürden isteyen o yetkililere -meselâ Yargıtay Başkanına- o 'biz böyle bir broşür tanımıyoruz" ceva- bı verilmiştir. Aslında, AP İktidarının böyle bir Diyanet İşleri oteşkilâtını ve böyle bir başkanı koruması onormaldir Normal görünmeyen, bu Hüküme- 10 zannetmeğe başlayan Elmalı ile Di- yanet İşlerinin bağlı bulunduğu Dev- let Bakanlığı makamını işgal eden Refet Sezginin arası açılmıştır. El- malının Tunus gezisi bu mesafenin daha da genişlemesine sebep olmuş- tur. Bakan bu geziye, daha önce Türkiye ve Atatürk aleyhine propa- ganda yaptığı görülen ve Elmalı ta- rafından Teşkilâta alınmış olan bir AKİS şahsın katılmamasını istemiştir. Fa- kat bu şahıs, resmen katılmadığı bu geziye, turist olarak yurt dışına çıktıktan sonra heyete mülâki ola- rak katılmış ve Bakan bunu duy- muştur. Bu arada Elmalı, gezisi sı- rasında kendisine başvuran bazı a- zınlık mensuplarına meseleleriyle il- gileneceği vaadinde bulunup, misa- firi bulunduğu ülkeleri kızdırmış ve diplomatik gafları birbiri peşine sI- ralamağa başlamıştır. Bunun üzeri- ne geri çağrılmıştır. Elmalı yurt dı- şındayken, Hakan Sezgin, Teşkilâta başkan yardımcısı olarak getirdiği hemşehrisi ve arkadaşı Yaşar Tuna- gürü her gün ziyaret etmiş ve onun- la uzun konuşmalar yapmıştır. Zih- niyet bakımından Elmalıdan farklı olmayan Tunagürün, Diyanet İşleri Başkanlığı makamım ümit ettiği de bilinmektedir. Elmalı, Tunus gezi- sinden dönünce, Bakana kesin su- rette cephe almış, Bakanın adamı o- larak bilinen Yaşar Tunagürün ise yetkilerini kısmıştır. Daha önce de Bakan tarafından gönderilen yazı- ları kaale almayan Elmalı ile Sezgi- nin arası bu derece açılınca, geliş- meler birbirini izlemiştir. Nurcular ve gericilerle AP İktidarı arasına bir tampon olarak giren ve "onlar- dan yararlanmak için beni tutmağa mecbursunuz" edasını takınan El- malıya Refet Sezginin cevabı, nur- culuk aleyhinde bir demeç vermek olmuştur. Bu demecin verilmesinde, Erzurumda nurcuların bir toplantı- sına Elmalının direktifi ile katılan bazı Diyanet İşleri memurlarının bir rapor hazırlıyarak, "Nurcuların artık CKMP'yi desteklemelerini" is- tedikleri yolundaki haberin da rol oynadığı belirtilmektedir. Gerçek- ten, şu anda Elmalıyı destekleyen teşekküllerden biri de CKMP'dir! Bu arada bazı çevreler, rejimi tehdit eden bu gidişin önlenmesi i- çin ağırlıklarını koyunca, Elmalı makamdan yurüyüvermiştir. Görül mektedir ki, Elmalı gibi bir Diyanet İşleri Başkanının varlığının devamı- na Demirel devrinde dahi imkân yoktur! Şimdi İktidar, yeni. bir Diyanet İşleri Başkanı aramaktadır. Eğer bulunacak adam -meselâ bir Tevfik Gerçeker gibi- Cumhuriyete ve Ata- türk devrimlerine tam olarak inan- mış bir şahsiyet olmazsa, durumun değişeceği beklenmemelidir. Çünkü Elmalı devrinde Teşkilât hallaç pa- muğu gibi atılmış ve bilinen renge 8 Ekim 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: