5 Ağustos 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

5 Ağustos 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN İki Münasebetsiz İyi niyetli iki Hükümetin başı, şu sırada iki patavat- ız, yahut en hafifinden, aşka geldiklerinde ne söy- lediklerini ve ne yaptıklarını bilmeyen iki münasebet- siz yüzünden derttedir. Bunların biri, Türkiyeyi ziya- ret eden Papa VI. Paul'dür. öteki, Kanadaya giden Fransa Devlet Başkam General de Gaulle. Her ikisi de hem misafiri oldukları memleket basınında, hem de kendi basınlarında o şiddetle tenkit edilmektedirler. Bunda gazeteler haklıdır. Zira iki misafirin düşüncesiz hareketleri bir takım hisleri fena şekilde tahrik et- miştir. Papanın Ayasofya müzesinde diz çöküp dua etme- sini "İlâhi ilham"a vermek imkânı yoktur. Papa A- leksandr Borjiyanın kızı Lükres Borjiya ile münase- beti hangi nisbette "ilâhi ilham" ise Papa VI. Paul'- ün davranışı da ancak o kadar "ilâhi ilham" sonucu- dur. Mukaddes davetlimiz o jestiyle Ayasofyayı hâlâ bir kilise olarak gördüğünü hristiyan alemi önünde tescil etmiş, bu dâvadan vazgeçmediklerini belirtmiş- tir. . Bu kadar açık bir hareket karşısında Dışişleri Ba- kam İhsan Sabri Çağlayangilin Papayı savunma tar- zına gülmemek imkânsızdır» Çağlayangil alınanların, bizim bir dini bayramımızda Kolonya katedralini iş çilerimize açıp namaz kıldırdıklarını hatırlatmış, "A- yıp! Ayıp! Biraz medeni olalım.." mânasında lâflar etmiştir. Bu, elmalarla armutları birbirine karıştırmanın tipik örneğidir ve tam demagojidir. Kolonya katedra- li bir mabettir. Orada, aynı Tanrıyı tanıyanlar kendi dinlerinin ibadetini yaparlarsa hiç bir münasebetsiz- lik yoktur. Eğer Papa Süleymaniye camiine gidip te dua etseydi bundan ancak memnunluk duyulurdu. Ama Ayasofya Atatürkün ince bir düşüncesiyle mabetler arasından çıkarılmış, tarihi yerler arasına sokulmuş- tur. Ayasofya mabet niteliğini omuhafaza edecekse, minareleriyle bir camidir, kilise değil. O itibarla, Pa- pa bir mabette değil, bir müzede dua etmiştir. Her halde, eğer Hitit veya Topkapı müzesini ziyaret et- seydi Mukaddes Misafirin batırma diz çökmek gel- mezdi. Papa Ayasofyada dua eder, Hristiyan âlemin bu- rası üzerindeki iddialarından vazgeçmediğim belirtir- se ne olur? Ayasofyayı bizden alırlar mı? Fatihin kılı- cının hakkı, ancak başka bir kılıçla ortadan kaldırı- ır ki bugün böyle bir savaş düşünülmez bile.. Ayasof- ya için harbeden çıkacak!. Ama, bir süredir Ayasofya- nın tekrar cami haline gelmesi tarzında, kütlelerce desteklendiği muhakkak bir talebe karşı Hükümet, bundan böyle nasıl karşı çıkacaktır? 5 Ağustos 1967 MetinTOKER Papanın bunu düşünmesi, o düşünmemişse, hadi- se sırasında Mukaddes Misafirin yanında bulunan ve kendisinden Mukaddes Misafir tarafından izin isteni- len Dışişleri Bakanı Çağlayangilin müsaadeyi verme- mesi, hatta Papayı "Burası müzedir" diye ikaz etme- si lâzımdı. İktidar bunun vebalinden uzun süre kurtulamaya- caktır. Kaldı ki böyle; hallerde nasıl davranılacağını da Kanada, gene bu tarz bir münasebetsizlik vesilesiyle pek güzel ortaya koymuştur. Tıpkı Papa gibi Fransa Devlet Başkam General de Gaulle de, resmen ziyaret ettiği Kanadada, bağımsızlık opeşinde koşan fransız asıllı Ouebec halkını tahrik etmeye kalkışmış, fakat Kanada Başbakanı kendisine, kibarca, ancak tereddü- de mahal bırakmayacak tarzda kapıyı göstermiştir. Kibirli General için bunun ağır darbe olduğunda şüp- he yoktur. Ama Kibirli General kendisi kaşınmıştır. Bir misafir düşününüz ki Tunceliye geliyor ve orada "Yaşasın bağımsız Kürdistan!" diye haykırıyor. Misafirliğini bilmeyen misafire misafirlik gösterme- nin elbette ki mânası ve âlemi yoktur. Papa VI. Paul şüphesiz İstanbula, aklındaki "Hris- tiyan kiliselerini birleştirmek" dâvasını gütmek için gelmiş, Athenagoras'ın itibarını arttırarak onun des- teğini kıymetlendirmiştir. Kim ne derse deste, Papa tarafından ayağına kadar gidilip ziyaret edilen bir ruhani lider, dünya çapında şahsiyet haline gelir. Türkiye ise bu ziyaret sebebini anlamış, fakat ha- disenin turistik değerli gözönünde tutarak buna mü- sait davranmıştır. Hattâ müsait davranmaktan da ileri gidilmiş ve protokolde bazı aşırılıklar -âdetimiz ve ga- liba görmemişliğimiz sonucu, yapılmıştır. Ancak bu "Centilmenler Anlaşması"nın Mukad- des Misafir tarafından bozulmaması gerekirdi. Papa- nın Ayasofyanın Türkiye ve türkler için ne ifade et- tiğini bilmemesine imkân yoktur. Papaya her halde, bu konuda kamuoyumuzun hassasiyeti de söylenmiş- tir. Bütün bunlara rağmen Mukaddes Misafirin diz çöküp duaya kalkışmaktan vazgeçmemesi katı bir kasıtın ifadesi olmaktan başka mâna taşıyamaz. Belki Hristiyan kilisesinin bu en kudretli lideri böyle dav- ranmaya mecburdu. Kilisesi mensuplarının kendisin- den bekledikleri bakımından... Anar ne yalan söylemeli, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanından da türklerin bekledikleri, vardı.. Çağlayangilin hafiflikleri biraz fazla çoğalmaya baş- ladı ve böyle hallerde akıllı iktidarlar bu tarz Ba- kanlardan kendilerini kurtarma yoluna giderler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: