4 Ekim 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

4 Ekim 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tefrika numarası: 140 -ABDÜLHAMİT Fikret bey diri diri mezara girer gibi, yere| yatmıştı. Melâhat n «Haydi, çabuk.. cenazeyi kaldırınız..! Melâhat karanlık bir yoldan geçerken, harem ağasını tamamile elde etmek için boynuna sarıdı. 'a öpmeğe başl Fikret bey, toprak rili olan yatağın üzerindeki örtüyü aldı. — Madamki beni kurtarmağa geldi yapacağım. Siz doktor Ali beyi de kurtarmıştınız! terek bir kenara çektiler. Vakit çok dardı. Melâhat, Fikret beyin kolundan çekti. — Haydi, Nazanın 'yerine şimdi — Çünki Nazan sizi zehirle- meğe gelmişti... Güya sizi öldür- müş gibi davranacaksınız! şuraya uzanınız bakalım... Fikret bey hayretle sordu: — Sonra...? — Ben başımı örtüp dışarıya çıkacağım ve kapının / önünde bekliyen nöbetciye: “Haydi gelin, cenazeyi kaldırın!, diyecegim. Sizi bir halı parçasma sarıp buradan çıkardıktan / sonra, benim adam- larım gelecek ve sizi kaçıracak. haydi vakit kaybetmiyelim. ikret bey afallamıştı. — yatıyorum... Melâhat sabırsızlanıyordu. —Ne düşüniyorsun..Şimdi yaka- lanırsan görürsün! — Bir insanın kendi ihtiyarile mezara girdigini şimdiye kadar işitmemiştim.. Rica ederim, beni azarlamal İşte yatıyorum. Fikret beyin dizleri titremeğe başladı. Şüpheli nazarlarla Melâ- hate bakarak yere uzandı. — Ben şimdi öldüm, öyle mi? Diye söylenerek gözlerini kapa- di Melâhat doktorun başı ucuna eğildi. Elini almına koydu. | — Niçin terliyorsun? — Ölüm teri döküyorum.. — Bana itimat et.l enin canlı canlı | girdiğin var mı? | — Buraya mezar çok uzak.. — | | — Allah aşkına çabuk ol.. ne yapacaksen yap; beni sahici ölü- e sürükleme! — On dakika sonra gelip ala- caklar. Yukarıya — çıkınca, ben sizi hemen mezarlığa gönderlirim. Merak etmeyin! Ginrikle Ünmn M 2 — Taliplerin matlup evrak fidlirli 1— Müfettiş muavinliği müsabakası” 16/11929 tarihine müsadif cumartesi gününe talik edilmiştir. ve vesaiki lâzime) VE AFRODİT Yazan: İskender Fahreddin etciye seslendi arabın dudaklarını Melâhat ince bir örtü ile başını kapadı ve yavaşca demir kapıyı araladı | Nöbetci ile Cafer ağa, dehlizin inde dolaşıyordu. Harem ağası, kapının aralandı- ği görmüşt Melâhat bir kaç adım ileriledi. — Nöbetçi -! Nöbet; Asker başını çevirdi. Odadan çıkan kadını, — odaya ilk giren kadın — zannetmişti . Zaten başka türlü zannetmek ve şüphelenmek ihtimali yoktu. Melâ- hatın içeriye girdiğini görmemişti. Melâhat emreder gibi, müta- hakkimane bir tavırla: —Haydi, dedi, içeridekini kal- dırınız! Nöbetçi silâbını duvara dayadı ve pençerenin kenarında duran halıyı koluna sıkıştırarak - içeriye girdi. Melâhat önde, Cafer ağa ar- kada.. Sarayın zemin katından uzaklaştılar . Karanlık ve gizli yolun başın- da durdular. Melâhat , birdenbire , ağasının boynuna sarıldı. — Her günahın ve her cina- yetin kaybolduğu bu - korkunç karanlıklar arasında öpüşmekten hoşlanır mısın, Cafer ağa? Harem ağası korktu. Karanlıklar içinde ışıldayan göz- leri, iki parlak yıldız gibi, Melâ- hatin gözlerine temas etti. du- dakları da mengeneye / kısılmış bir et parçası gibi, Melâhatin du- dakları arasında yapışıp kalmıştı! Harem ağasının camı yandı. — Ahhh.. Dudaklarımı koparı- yorsun! Çıldırdın mi, küçük ha- mım.? Melâhatin başı, beş on saniye sonra, arabın başından ayrıldı. Gözlerile birbirlerini görmiyor. lardı. Harem ağası derin bir hayret ve şaşkınlık - içinde, söyliyecek söz bulamıyordu. Melâhat, Fikret beyin öldürüle- ceğini evelce keşfetmiş ve bunun için onu görmek ve harem ağası- harem nin bu husustaki — muavenetini azami derecede temin etmek istemişti. — Cafer ağal -dedi- Fikret beyi kaçıracağız.. Anladın n? — | (Mabadi var) iliğinder: rapten - Umüm Müdürlüğe hitaben yazacakları istidayı Ankarada Umum Müdürlüğe ve İstanbulda Gümrükler Başmüfettişliğine 5/11/929 tarihine kadar tevdi edecekleri 3 — Tayin olunan günden sonra islida kabul edilmiyeceği ve noksan evraklı olan istidaların hilzedileceği Derlet deniryolları İlaresinder: Devlet drmır,u caya da vakıf olanlar tercih olunur. K ö 1 ve limanları umumi idar Jisanlarına bihakkın vakıf ve bu iki lisandı tercüme yapmağa muktedir bir mütercime ihtiyaç vardır. lamak için taliplerin U. M. lük kalemine müracaat etmeleri, ilân olunur. Te İmanları Tn de Türk ve Fransız | kdiğerine mük Şeraiti an. | Alman- Telsiz telefon 'Telsiz telefonun ıslahı için düşünülen şeyler Türk telsiz telefon şirketi dürü Hamdi bey şirket işle hakkında şu - beyanatta bulun- muştür — Hükümetle şirket arasında eskiden mevut bir mukavelename | vardı. Bu mukavelenamenin bazı maddelerinin tadiline ve yeniden bazı maddeler ilavesine lüzum görüldü. Mukavelede şirket zarar else de etmese de - hükümete karşı / bazı — taahhüdatını — ifaya mecbur bulunyordu Ba hal ise binnetice hüküme- tin arzu ettiği şekilde şirketin inkişaf edememesini intaç etmek- te idi. Bu cihetler nazarı dikkate alınarak teşebbüse girişildi. Yeni bir mukavele teklif edil hayet bu son mukavele hüküme- tin tesip ettiği şekillerle birleşti- rilerek kesbi kat'iyet etti. Bu su- retle şirket senevi hasılatı safiye | sindsn bir mıktarını her sene hü- kümete verecektir. Ayni zamanda Ankara için umümi bir ajan da tesis edil cektir ki bu ajan şirketi temsil edecek ve şirket hesabıma işe başlıyacaktır. Ayrıca Anadolunun bazı yerlerinde ve ezcümle Eski- şehir, Afyon, Adana havalisinde telsiz telefon satış ajanları temi- nine çalışılacaktır; bütün muamele taksitle yapılacak, taksitler uzun vadeli olacak ve ucuza mal edile- cektir. *t Ankarada makinelerin de abonman usülile temin İstanbul - Beyoğlu ara- sında posta idaresi tarafından bir hat temin edildiği takdirde şirket kışın Beyoğlu ve Darülbedayi piyeslerini, dinletebilecektir. Ay- rıca Viyana ve Peşte istasyonla- rının (retransvision ) suretile meş- hur eserler nakledebilecektir. Bu süretle mükemmel bir tesisat da 110 liraya temin edilebilecktir. Memleketimizdeki abane mik- 'tarı diğer yerlere nisbeten pek azdır. Halbuki memleketimizde 5-6 bin radyo istimal edilmekte olduğu malümdur. (150) bin liralık bir sermayesi vardır. şam H alk sıitunu iş aranıyor.. sum b şanı Zayi vesika K aa l ( eyledi amma, zamanız || Boccace'ın | bikâyeleri Sienne şehrinde, Renaut isimi, gayet iyi aileden, gayet yakışıklı de bir genç, yeni evli Agnös adlı güzel bir kadıma âşık oldu. Fakat, ondan yüz bulamıyınca, inkisarı hayale uğruyarak manas- tıra girmeğe, târiki dünya olmağa karar verdi. Gerçi rahipliğe sülük gene târiki dllnyı olamadı. Zira , asrımızda papaslar alelâde halktan bile daha mükellef, daha mutantan, | daha şatafatlı bir hayat yaşa- maktadırlar. Havariyunun giye- cek yamalı esvapları bile pek bulunmazdı. Bizim rühbanın ise, | ipek kaftanları çifter çifterdi Hücreleri, ibadethaneden ziyade bakkal dükkânına benzer. Burada neler yoktur, ne reçeller, ne pey- nirler, ne nevaleler. Bunları yiyeyi- ye, papaslar damla hastalığına ya- kalanırlar; rahibelerle olmadık re- zaletler yaparlar. Bu rezaletlerini saklamak lözumunu bile hissetme- mektedirler. Mütavazi ve mahçup üvercinler gibi dolaşacaklarına ibikleri havada mağrur borozlar gibi gezerler. İşte, Renaut da, yöyle bir rahipler mubitine düş- tü Bittabi, burada, târiki dünya olmak söyle dursun, büsbütün azdı; büsbütün fenalığa meyleyledi. Renaut , sevgilisi Agnös'ten vazgeçemiyordu. Allem etti, kab- lem ettiş onun kacasila - tanıştı iyice; ahbap — oldu; © çıkmağa başladı. Hat çocuğuna — vaftiz, babalığ Genç kadının mükavemi gittikçe güzelleşip, şıklaşıp kuvvetlenen rahip karşısında az. lıyordu. Bir kaç sene müddetle bir hayli defa, Renaut Agnös'i baştan çıkarmağa uğraştı. Lükin kadın, her seferinde: — Amanl Günah! Hasıl olur? - diyordu - Bilhassa, siz, rahipsi- niz. Sizin için çifte günah! Birgün, Renaut kolayını buldu. Dedi ki: — Ben, çocuğunuzun vaftis ba- basıyım. Peki, çocuğun bir baba- sila her gece sabahlara kadar | aynı yatakta yatıyorsunuz da vaftis bahasila bir kere yatsanız me | çıkar? Kadın, hernedense, bu sözleri, | müskit ve mantıki buldu. Rahibe, vücudunu teslim etti. « Elbette tahmin buyurmuşsunuz- dür ki, Renaut, bir kerecik naili yusal olmakla kanmadı. Agnğs'in | kocası evde bulunmadığı zaman, papasla kadın, çecuğu uyuturlar; yatak odasına çekilerek, gel key- fim gell kekâ, Fakat, birgün, bir aksilik oldu. Tam âşıklar yatakta iken, mer- | â'Musta paşadi A İ neşriyat İctihat (Herkes ictihadında hürdür) || 281 inci sayisi cikdi. Dr. Ab, | Djevdet Beyin “ma'nevi gidala mürakebe luzumu,, adli mekalesile Dr. İzzettin Beyin Psyehanalyse ce Tevfik Fikret mekalsi dikkete şayandir mutalaasi tevsye Edebi ve ilmi ve iktisadi Tt da eti muasından yukarıki im He dında serbesttir. E leri varlır da böyle yazmışlardır. | diye aynen darcediyoruz . | çok î | DG | divenlerde ayak - sesi — işitildi ! Vayyy! Kocası geliyor!!.. Kadın, hemen yataktan firladı. Sırtına 'uzun gömleğini ve ayaklarına is- gezaamamamam |EYLİ ve NEHARİ karpinlerini geçirdi ise de, papas sın giyinmesi haylı mesele. Şak varı var, mintanı var, sandalları ve cüppesi var. £ Kadın: — Mahvoldum! - dex çabuk giyininiz. Ben, uydurup kocamı dışarda lâfa tü- tayım. Ne yalan uydurduğuma ku- lak verin. Rahip, hem alelâcele giyinmeğe, | höm de dışarıda konuşanları din- lemeğe başladı. Agnös, pürhey- can, kocasına diyordu ki: — Secdei şükrana kapan! Sec- dei şükrana kapan da oğlumuzun vaftis babası rahip Renaut'nun bugün buraya Hızır gibi vaktinde | ine hamdüsena et kocacı- | müm! — Ne oldu, ne var! —Ne olacak ?! Oğlumuzun üzerine fenahık geldi. Gözleri kâydı, inlemeğe başladı. Az daha ölecekti. Bereket versin, rahip hazretleri onu kucağına aldı da | nefes etti. Nefes yaradı, çocuk kurtuldu. Teşekkür ede muh- terem rahibe, teşekkür edelim. — Bütün bu muhavere cereyan | ettiği sırada , rahip giyü mişti. Yatağında yatan çocuğu | kucağına alarak, mütebessim, ilâbi bir çehre ile kapının eşiğinde gö- ründü. oğlunu için ona binbir abıru döktükten sonra çocuğa döndü: — Öp rahip hazretlerinin eli yavrum. — Neye, baba? ” — Neye olacak? Senin üzetine — fenalık gelmiş. Gözlerin kaymış, inlemeğe başlamışsın. Az daha - | ölecekmişsin! Bereket versin a | bip hazretleri seni kucagına al- miş nefes etmiş de kendine gel mişsin! — Papazın elini ben öpmem, baba! Annem öpsün! — Niçin? | — Çünkü, benim değil, on stüne fenalık geldi. Onun göz: leri kaydı, o inlemeğe başladı. Pahip hazretleri onu ” kucağına — aldı. İhliya pihliya ihliya pihliya — | bir nefes etti, bir nefes etti ki, annemi - kurlardı. annem öpsün babal — Papazın elini — Nükili: ( Hikâyeci ) Senenin ilk balosu Halkfırkası müfettişi ve İstan- Hakkı Şinası paşa inin himayelerinde 3 teşe rinlevel perşembe günü akşamı —| Kadıköyümle Süreyya salanunda “Moda.Deniz,, kulübü menfaatına güzide bir hey'et tarafından ter- tip oluhan — mühteşem balo, mü- kemmel cazband, zengin kotiyon, ve sürprizler tertip edilmiştir. TKIZ ve ERKEK ŞİŞLİ TERAKKi LİSESİ Ana, ilk, örta, kayt edilmektedir. Tedrisata başlangıç tarihi 28 eylül ı Nişantaşı Halıl Rifat paşa konağı | Beyoğlu 2517 Ana, ilk ve orta kısımlarına - k mb a ve Tise ikinci devre birinci sınıflarına talebe Fatihde Çarşambada kız ve erkek leyli ve nehari HAYRiİYE ORTA MEKTEPLERİ caat Orta k:

Bu sayıdan diğer sayfalar: