2 Şubat 1930 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

2 Şubat 1930 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife & DBBİ MÜSAHEBE,, Verem için... cm hakkında ne söylense, | ııy alsa azdır.. Verem - bizim memleketimizde her taşın alında n, uyuyan bir yılan gibi defa düşününüz hangi aile, uzaktan ve yakından veremden bir veya bir kaç kurban verme- iştir?.. Bu sinsi ve devamlı has- talık, bu müzmin tahrıbat, kole- radan, vebadan, her şeyden daha fenadır. Çünkü bu salğınlar çelip, geçen fırtınalara benzer. Sonra | bu hastalıklar artıp bugün mev- cut aşılarıla eski salgınları yapa- cak kuvvetlerini kaybetmişlerdir.. Fakat verem... le gittikçe artan, çoğalan, bugünkü hayata göre gittikçe şiddetlenen bir afet, yangın halini almıştır.. Bu derdin vahametini görmeliyiz. Ne yap- mak mümkünse yapmalıyız.. Verem — Vefiyatı / harplerdeki vefiyattan daha büyüktür.. H: biter. Lâkin veremin tahribatı bitmez.. Milli serveti eritir, harap eder. Verem girdiği evi, aileyi maddi ve manevi mahveder.. Verem hastaları olan, veremden bastaları ölen aileler fakir düş- müşlerdir. Öyle müreffeh ve rahat bir hayat yaşayan aileler tanıyo- rum ki müteverrem hastalarını kurtarmak- için senelerce uğraş- mışlar, her - şeylerini, evlerin barklarını, iratlarını satmışlar, di- dinmişler, neticede hem yetişmiş, büyümüş hastalarını kaybetmişler, bem de kendileri fakir ve müh- taç bir halde kalmışlardır.. Her ne cihetten tetkik ve tah- ll ederseniz ediniz verem kadar fena bir hastalık, verem kadar muhrip, üzücü bir dert olamaz.. Verem bizim en büyük düşma- mamızdır. - Ondan haklı olarak korkmak lâzımdır. Fakat bizde halk firengiden, veremden ziyade korkarlar. -Veremli — çocuklarla, hastalarıla beraber, bir kapta ye- mek yerler, öpüşürler. Bu pek fenadır, Verem son derecede ir hastalıktır. Halbuki aile- ierinde bir — firegili hasta — olsa hepsi ondan korkarlar, nefret ederler. Bunu pek iyi bilmeli ki bugün firengi hastalığı veremden ehven- Bir defa tedavi edildiği tak- dirde hiç bir zaman aileyi maddi sürette mahvetmez. Firengi artık tedavi ile o şahsa İrası mazarrat edemiyecek bir hale konulabilir bir şekle girmiştir. Firengili bir adam tedavisini yaptırarak çalışır, ailesini geçin- dirir ve kimseye hastalığı geçmi- yecek bir surette kalır. Verem — bunun bütün bütün aksinedir. Müteverrim bir adam, iyide ola artık eskisi kadar yorucu bir halde çalışamaz, daima bakıma, ihtimama mecburdur. Bir. evde - bir verem vakası olunca hastalık en ziyade © hastaya | bakana, hasta ile çok temas edene geçer, onun için doktorlar- da, hasta bakıcılarda müteverrim- ler çoktur, “Ben ıdar veremli hasta ile temas ettim, bana has- tahık geçmedi,, diyenleri görüyoruz. Bunlara — hastalığın — geçmemesi kabil değildir. Hastalık mikrop- larını almakla mutlak - hastalık meydana çıkmaz.. Uzviyetin mü biş bir müdafaa ve mukavemeti vardır. Verem mikropları da — uzyiyeti- mize girince hemen hastalık ker dini göstermez. Bu mikroplar bede- min müdafaa notalarında, bilhassa ukadatı lenfaviyede (bezlerde) se- melerce otururlar. Bu mikroplar hastalığı meydana çıkarmak, bir gün bir noktadan veremin pat- Taması — için vücudun zayıf ve Akşam Yenicami meydanında neler var? Burası hem otel, hem lokanta hem de tuvalet mahalli vazifesini göruyor z y —3 Yeni cami meşdanı İstanbulun en şayanı dikkat yerlerinden biridir. Burası hem bir pazar, hem de çok kimselerin yatıp kalktığı, yemek yediği, istirahat ettiği yerdir. iğleden sonra caminin merdivenlerine sıralanan kadınlar burada saatlerce birbirlerile tatlı tatlı muhabbet ederler. Geçen gün buna dair bir reşim neşretmiştik. Bugünkü fotoğraf ta caminin güneş olan arka kısımımda çekilmiştir. Bu resme bakılacak olursa Yenicami meydanının aynı zamanda hem otel, hem lokanta, hem istirahat edilecek bir yer vazifesi gördüğü anlaşılır.. İşte yorgun bir adamı boylu boyuna uzanmış, derin bir uykuya dalmış, yanında iki kişi yemek yiyor, şedeki zat ta tuvaletini itmamla meşgull.. Berlinde arslan ve kaplana ameliyat.. Bir arslanın sakat ayağı sarıldı, bir kaplanın da ete saplı kalan dişinin kökü çıkarıldı Berlin hayvanat bahçesinde son günlerde iki mühim ameliyat yapılmıştır: Arslanın biri nasılsa ayağını sakatlamış ve müthiş iztirabat duyduğundan deli gibi olmuştur. Hayvanı iztiraptan - kurtarmak için nazil bir ameliyat yapmağa lüzum görülmüştür. Arslan on iki kuvvetli adam tarafından halatlarla sımsıkı bağ- lanmış ve ayağına kalın bir direk konulmuştur. Arslan iztirabından direği dişlerile kemirerek parçalamışsada amel bahçede bir kaplan, dişini parmaklığa vurarak kırmıştır. Dişin kökünü çıkarmak mecburiyeti olduğundan dişçi aranılmış, fakat kolay kolay bulunamamıştır. Hiç bir dişçi elini vahşi hayvanın ağzına sokmak iste- memiştir. Nihayet cesur bir genç dişçi bu işi deruhte eylediğinden hayvan güç belâ zaptolunarak dişinin /kökü çıkarılmıştır. Resmimiz bu il “kuvvetsiz bir zamaman beklerler.. Fazla alkolile uzviyetin zayıf ve müdaffaasız düşmesi, fevkalâde yorgunluk, sui istimaller, büyük, Aağır bir hastalığın nekaheti, aç hk, noksan tagaddi.. Eskiden | aldığımız - fakat bünyemizim mu- kavemetile uyuyan - verem mik- roplarını faaliyete geçirmek için bir amil, bir sebep olabilir... Bizim memlekette verem has- talığı, elde ciddi ve muntazam fat muvaffakiyetle yapılmıştır. Ayni gıdasızlık, sefah hayatın, yaşamanın çok ağır ve güç olmasığ veremi artırmıştır. Nihayet bizdeki cehalet,hastalığa, mikroba karşı olan - itikatsızlık | veremi çoğaltan esbap meyanına girer, Şehirlerin tam — manasile sıhbi ve temiz olmaması, yazın toz ve topraktan kurtulmaması, yiyecek- lerin ve - içeceklerin ferni bir surette temiz olmaması hep verem bastalıkları öldükleri zaman has- tanelerde yapılan fethi meyyi lerde uzviyetlerinin bir çok nok- talarında, — ciğerlerinde — verem mikropları görülmüş, bulunmuş- tur. Demek bunlar “nezle oldum, grip oldum, soğuk aldım, dedik- leri vakıt verem mücadeleleri ge- çirmişler ve iyi olmuşlardır. Verem dünyanın her tarafında mevcut ve yayılmış bir haldedir. Makine gibi çalışan, büyük bir yat pahalil istatistikler olmamakla beraber en | kalabalalık, fabrikaları çok şehir- | Kapea Va aa Pürtalmak mülhiş ve en muhrip bir hastalık- | lerde, küçük ve tenha şehirler: | yerani memlekele azalimele bizii tar. Bugünkü şarsitte uzviyyetinde | den, köylerden daha - fazladır. | için güç bir ge c el verem mücadelesini geçirmemiş | İnsanlar - biribirlerine sokularak, ğ rahat yaşamak ve | kat sağlam, | aa nda Kakaa li A a lak uğraşmağa, bir an bile kayip etmemeğe mecburuz... Ekrem Emin bir insana tesadüf etmek müm- kün olamaz.. Hayatlarında hiç bir ehemmiyetli hastalık çek- memiş — insanların — başka — bir cemiyet hayatları başlayınca, daha doğrusu medenileşince verem art- maştır... Son senelerde gittikçe artan 2 Şubat 1930 ARADASIRADA Öl iyoruz! Bilmem dikkat ettiniz mi, 80- | kaklarda dinç ihtiyarlara tesadüf edilmez — oldu. Elli yaşındaki adamlar — doksanlık — pirifaniler gibi, elleri ve başları titrek, göz- leri fersiz, benizleri solgun, yarı canlı iskelet heyulâları gibi dola- şıyorlar. Hemen - hergün, kırkını aşma- mış — bemcinslerimizin — rahmeti rahmana kavuştuğunu — işidiyoruz. Ömrü tabil yetmişten elliye indi. Böyle giderse kırka düşe- cek. Ölüyoruz... vakitsiz ölüyoruz. “Ölüm geldi cihane , baş ağ- mısı bahane , meseli, — henüz Lokman hekimin mevcut olmadığı devirlerin boş sözüdür. Ölümün çaresi yok, fakat hastalığın deva: vardır. İngiltere kralının hastalığı 'en canlı bir delildir. Medeni bir memlekette altmışından evel ölen- ker aza giderler. Medeni memleketlerde, medeni sanlar, can damarısın midede olduğunu bi Avrupalı için mide bozukluğu vahim — bir — hastalıktır. — Bazı gözü kararan, vücudunda kesiklik hisseden, nezlesi olan bir insan len dışarı çıkmaz, Medeni bir insan gibi hareket etmemiz lâzım gelse idi, sokak- larımız bomboş kalırdı. Kime tesadüf etseniz, kime: — Nasılsın? diye sorarız. — Tamüssıhhayım! — cevabını, yüzde beş kişiden alamazsınız. Hepimiz hastayız. Hastayız çüm kü midemiz bozuk. oruz.. — Vakitsiz ölüyoruz. Gençlik ihtiyarlamadan, beyaz saçlı olmadan ölüyorlar. İhtiyarlar buna- yacak zaman bulomyorlar.Başımız ağrıyor, gözlerimiz kararıyor, mi- demiz bulanıyor.. Ve — gönün birinde gürleyip gidiyoruz. Eş dost: — Vahvah, genç yaşında öldü! diyor. Doktorlar ölümün sebebini gös- teren bir isim takıyorlar. Halbuki biz sadece mide fesadından ölü- yoruz... Mide fesadından ölüyoruz. Belediye son günlerde yiyecek- leri muayene etti. Hepsi müleve ves çıktı. Müzahrefat yiyoruz. Koca şehirdeki bütün yağların yağ olmadız. tespit edildi. Yağ diye yediğimiz şeyler mideyi ifsat ediyor ve gıda olmıyor. Şoförlerin dikiz. aynasını kon- trol edeceğimize insanları - ölüm- den korusak... İstanbulun şeklini değiştireceğimize havayici zaru- riyeyi levsten kurtarsal Eğer bu hal böyle devam ederse İstanbulu yeni şeklinde görmek, kimseye nasip olmıyacak... Ölüyoruz, — mide — fesadından ölüyoruz. Selâmi İzzet Adanada tarla fareleri ı,—cğa'dı Bundan bir müddet evel Kıb- nısta külliyetli - miktarda tarla faresi zuhür ettiğini ” yazmıştık. Şimdi ayni cins fareler Adananın muhtelif köylerinde türemeğe baş lamıştır. Şayanı hayret bir süratle çoğa- lan bü fareler mezruatı feykalâde hasara uğratmaktadır. —1 Bunun / için tarla faresi olan köylerde büyük bir mücadele faaliyeti — başlamıştır. Farelerin öldürülmesi için gayet tesirli ilâç- lar kullanılmaktadır. Bu mücadele köylüyü çok memuun etmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: