24 Kasım 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

24 Kasım 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

cce 0000000000000 ee Sahife 8 3 Akşam | ZA Teşrinisani 1931 Paris mektupları | Pul merakı Edisona dair hatıralar Büyük muhteriin eski Müstemlekât sergisi bü- yük bir açıkla kapandı Otobüste şişle karısına bluz ören efendinin hikâyesi Pariste Ben Nuvel Paris 18 (Hususi) — Altı ay- dan beri açık duran müstemlekât sergisi nibayet üç gün evvel ka- pandı. Sergi münasebetile dünya- nın dört tarafından gelmiş olan insanlar kafile hâlinde memleket- lerine dönüyorlar... Bunların ara- sında bulunan Senegal zencileri, Madagaskarlılar vesair Afrikadan gelenler havaların soğuması üze- rine çok sıkıntı çekmişlerdi. Bu zavallıları bir türlü ısıtmak kabil olamıyordu. Bunun için serginin kapanması en ziyade zencileri memnun etmiştir. Fransızlar müstemlikât sergisini büyük ümitlerle açmışlardı. Bu sergi için bir seneye yakın çalı şılarak bir çok binalar vücude getirilmiş, dünyanın dört bir tara- fından muhtelif renkte insanlar getirtilmişti. Serginin bir köşesi Hindiçini mabetleri, oradan gel- miş insanlarla adeta Hindiçinin bir köşesi Kalini almıştı. Diğer bir tarafta bir Senegal köyü ve içindeki zenciler Senegalı yaşatı- yorlardı.. Bu tenevü dolayısıle sergi çok eğlenceli ve cazipti. Fakat Fran- sızların ümütleri tahakkuk etmedi, yani serki masrafını çıkaramadı ve büyük bir açıkla kapandı. Müstemlikât sergisi için sarf edilen para 400 milyon franğa yani 34 milyon liraya yakındır. Buna mukabil varidat 250 milyon franğı geçmemiştir. Yani hasılat ancak masrafın yarısını temin edebilmiştir. Buna sebep: iktisadi buhrandır. Eger böyle bir sergi bundan beş altı sene evvel açılmış olsaydı bütün masrafını çıkardıktan başka mühim bir kârda bırakırdı. Halbuki iktisadi buhran yüzün- den ecnebi memleketlerden sergiyi ziyarete gelenler pek az olmuştur. Yapılan istatistiklere göre sergiyi 35 milyon insan ziyaret etmiştir. Bunun otuz milyon kadarı fran- sızdır. Sergi büyük bir açık vermekle beraber bu buhranlı zamanda bir çok kimseleri Fransaya çektiği için memleket kazanmıştır. Gelen- ler otellerde, lokantalarda pek çok para bırakınışlardır. Sergiye sarfedilen (milyonlar dolayısile kapanmanım gecikdiril- mesini veya serginin gelecek yaz tekrar açılmasını isteyenler ol- muştur. Fakat Asya ve Afrika- dan gelen insanları soğukta daha fazla alıkoymak kabil olamıyaca- ğından müddetin uzatılmasından vaz geçilmiştir. Serginin gelecek sene tekrar açılmasına gelince bunun için Afrika ve Asyadan gelen binlerce insanı memleketlerine gönder- 7 bulvarı mek ve sonra tekrar getirtmek lâzım geliyordu. Bunun için pek çok para sarfı lâzım geleceğinden bu tasavvurdan da vaz geçil- miştir, » “. Son günler zarfında Paris bulvarlarından birinde bir oto- büste garip bir vaka cereyan etmiştir. Bu sene şişle örülmüş kadın bluzları çok modadır. Bu- nun için bir çok kadınlar şimen- düferde, tıramvayda, otobüsle giderken bunları örerler. Geçen gün Parisin kenar ma- hallelerinden gelmekte olan bir otobüste yaşlıca bir erkek te elindeki çantayı açmış, içinden bir yamak yün ve iki şiş çıkara- rak bunları örmeğe başlamıştır. Şimdiye kadar bir erkeğin şişle iş işlediği görülmediği için bu bâdi- se herkesi hayrete düşürmüştür. Nihayet bir kadın dayanamıya- rak kendisine neden şiş ördüğünü, bunu nasıl öğrendiğini sormuştur. Adamcağız hiç tetiğini bozmadan ve işine devam ederek şu iyabatı vermiştir: “ — Ben çocukken annemi çok severdim ve onun yanından ayrıl- mazdım. Annem el işlerinde çok usta idi. Hele şişle bir çok şeyler örerdi. Dikkat ede ede ondan bunu öğrendim. Senelerdenberi annem dünyada yoktur. Ona olan muhabbetimi zevceme hasrettim. Kadıncağız bütün gün ev işile uğraştığından el işine vakit bulamıyor, Ben her gün subah akşam ve öğle vakti dört nöbet otobüse binerim bu esnada yarımşar saattan iki saat boş vaktim vardır. Işte bundan istifade ederek kendisine bir bu- luz örmeğe başladım, yakında bitirerek hediye edeceğim.,, Bütün kadınların bu marifetli ve muhabbetli kocaya gıptayle baktıklarını (o söylemeğe lüzum yoktur sanırım... E. Veli Çabuk ve zahmetsizce: iş bulmak işçi tedarik etmek Ev, apartman kiralamak Emlâk satıp almak için bir tek çare vardır: AKŞAM gazetesine bir Küçük ilân koydurmak! Bir ilân 40 kuruş Eski bir pul 80 bin liraya satılıyor ! Ingiliz Güyanına ait bir posta pulu vardır. Bu pulun kıymeti on bin İngiliz lirası tahmin edil- mektedir. Aslen bir santim kıy- metinde olan bu pul, 1856 sene- sinde tedavüle 'çıkarılmış, o sene Güyanda mevcut (pullar tüken- diği cihetle, Londradan pullar gönderilmesi zamana mütevakkıf bulunduğu cihetle, mahalli posta müdürü, oradaki matbaalardan birinde gayet basit bir şekilde bir kısım pullar tedarik etmiş ve ibtiyacatı temin etmiştir. Posta memurları bunların taklit edilmesine mani olmak için sat- mazdan evvel üzerlerine damga vuruyorlardı. İngiltereden istenilen pullar, gelince bu iptidai pullar ortadan kaldırılmış ve üzerlerine vurulan damga klişesi de tabrip edilmiştir.Bu pullar,pek az basıldığı cihetle, bunları tedarik etmek gayet omüşküldür. Geçenlerde Güyan gençlerinden biri, büyük pederinin çekmecesini karıştırır- ken bu nadir pullardan bir tane bulmuş ve Amerikada bir pul meraklısına 6,000 İngiliz lirasına satmıştır. Pul meraklısı bu nadir pulu satın almak için fahiş bir fiat vermemiştir. Zira bugün buna biçilen kıymet 10,000 sterlin yani bizim paramızla 80,000 Türk lirasıdır. Harpte ölenler için Fransanın her tarafında harpte ölenleri hatırlatan bir takım abi- deler yapılmıştır. Fakat köylerde, küçük kasabalarda abide yapacak kadar para toplanılamadığından buralarda büyük ve yüksek fe- nerler yapılıyor. Bu fenerler her gece yakılıyor. Resmimiz bu fe- nerlerden birini gösteriyor. damadı neler anlatıyor? Edison kızını işaret etti ve dediki: “İşte en büyük eserim..,, Edisonun gençliğine ait bir resmi Geçenlerde vefat eden büyük mubteri Edisonun eski damadı Miralay “Oeser,, oldukça meşhur bir Alman kumandanıdır. Miralay şimdi Leipzik'de otur- maktadır. Edison'nun ölümü ha- beri geldikten sonra, bu büyük adamın damadının şehirlerinde oturtuğunu bhatırlıyan gazeticileri miralayı ziyaret ederek eski hatı- ralarını; sormuşlardır. Oeser, Edisonun kızı ile evle- nişini uzun uzadıya anlatmıştır. Ozaman, yani 1894 senesinde, de 104 üncü alayda zabit imiş. 45 günlük bir izin alarak bu müddeti “Lausitz,,de “Neusalza,,da ailesinin yanında geçirmek için yola çıkmış. Genç zabit tasarruf maksadile en eski elbiselerini giyiyormuş. Halbuki evlerinde, Edison'un kızını misafir olarak bulunca bu kıyafetinden mahcup olmuş.. Edisonun kızı “Marion Estelle Edison,, büyük âlimin ilk karısın- dan olan çocuğudur. Amerikada canı sıkılan genç kız Avrupaya seyahate çıkmış, hastalanmış, ve Dresden de kalmağa Omecbur olmuş. Orada kendini büyük bir ihtimamla tedavi eden (hasta ba- kıcı kız “Luise Yüchtzer, ile iyi dost olmuş, ve iyileşdikten sonra biraz istirahat etmek üzere, onun tavsiyesi ile Oeser ailesinin yanına pansiyoner olarak girmiş. İşte iki genç böylece birbirile tanışı- yorlar. Marion Ingilizce, ve güzel Fran- sızca konuşuyor, lâkin Almanca bilmiyor. (OOeser, Almanca ve biraz Fransızca konuşuyor. Bunun üzerine karar veriyorlar: Marion, genç zabite, İngilizce ve Fransızca o da mütekabilen Almanca öğre- tecek.. Ve birbirlerile gittikçe daha iyi anlaşan iki genç, nihayet evlenmeye karar veriyorlar. Şimdi bu hatıratını anlatan oeser, o vakit bu geç kıza hay- ran ve aşık olmamış bulunduğunu ilâve etmeği de unutmayor.. Oeser bundan sonra Edisonun adetlerini anlatıyor: Edison her türlü dini itikat ve âdetlerden uzak olduğundan ço- cuklarını vaftiz ettirmemiş, onun için evvelâ 9 eylül 1894 tarihinde Marion Estelle Edison 21 yaşında olduğu halde vaftiz edilmiştir. Edi- son akrabasından birini Avrupaya yollayıp zabit hakkında tahkikat yaptırdıktan sonra bu evlenmeye razı olmuştur. Gayet basit, sade bir düğünle evleniyorlar. Karısına âşık olma- dığını iddia eden zabit bu dügün ziyafetinin listesini hâlâ sakla- makta imiş.. Düğün | teşrinievvel 1895 tarihinde Drestende yapıl- mıştı. 1911 senesinde (Edison aileleri ile Avrupn'ya bir seyahat yapmış ve o zaman damat ile kayın peder tanışmışlar ve seya- hatı hep beraber yapmışlardır. Bu seyabat 3 otomobil ile ve Avusturya - Macaristan, Bohemya Saksonya dahilinde yapılmıştır. Büyük mubteri ile görüşmek istiyen bir gazeteci de Paristen gelerek bunların peşi sıra dolaş- mış ve bir gün Edisona şu suali sormuş: “150 yaşıma kadar yaşıyacağım demekle, ne kastediyorsunuz?,, Aldığı alaylı cevap ta şu: “Şunu kastediyorum ki, eğer ben 75 sene çalışırsam, bu sizin 150 sene çalışmanıza bedeldir!,, 1911 senesinde Edison hemen de hiç işidemiyecek kadar sağır- laşmış.. Yanında bulunan ikinci karısı onun ellerinin üzerine Mors harflerini vurarak anlaşa bili- yormuş. Bir gün damadı, Edison'a en büyük ibtiramın hangisi olduğunu sormuştur. Bunun üzerine Edisen kızı OMarionu göstererek: “En büyük eserimi sen aldın!, de- miştir. Bu tanışma münasebetile Edison damadına Amerikada ilk yapılan otombillerden: birisinin ve kendisi tarafından ilk yapılan fonograf makinelerinden de birini hediye etmiştir. Bundan sonra Oeser kayinpe- derini bir daha görmemiştir. Büyük harpte cepheye giden kumandanın karısı Almanya ve Isviçrede Alman dostu olarak dolaşmış isede, mütarekeden sonra bilhassa oWilsonun mahut 14 maddesi, ve bunlarin mağlupların aleyhinde bir silâh olarak kulla- nılması Amerikalı olan Marion ile, alman kumandanın aralarını açmış ve nihayet boşanmışlardır. Marion Estelle şimdi Amerikada yaşamaktadır. Salıncak ipi bir çocuğu boğdu Bursa, 22 (Hususi) — Altıpark caddesinde bir evde oturan tes- tereci Nazmi efendinin zevcesi, bir buçuk yaşındaki kızı Nezaheta salıncakta yalnız bırakmış tekrar odaya gelince salıncağın kapak- lanarak ipinin Nezaheti boğdu- ğunu görmüştür. Mesele tahkik ediliyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: