24 Mart 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

24 Mart 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dikkat: ———— Bilmece hallini 15 gün zarfında gön- deriniz. İki hafta Sira ile almadığınız he- diyeleri bir daha alamazsımz ! : Iki heceli on kelime bulacaksınız! Bu on kelimenin birinci heceleri 1 numaralı ve ikinci heceleri de 2 numaralı lâvhada tersim edilmiştir. Bunları yanyana getirerek mezkür kelimeleri vücude getiriniz. Oku- yucularımıza bir kolaylık olmak üzere, bu defalık bu on kelimenin ifade ettiği manaları bildireceğiz : 1 - Bir cins peynir, 2 - Saltanat devrinin şehislâmdan sonraki rütbesi, 3 - Kül bastı, 4 - Neticelendirmek, 5 - Akraba, taraf, 6 - Ağacın ilk mahsulü, 7 - Bir mesiremiz, 8 - Kızının kocası, 9 - Söndürmek, 10 - Gülistan. Hediyelerimiz : Doğru halledenlerden 1 inciye zarif bir kol saati, 2 inciye ciltli lügat ve ayrıca 200 kariimize şekerleme, bisküvi, çikolata, kitap, atlas, cetvel, mürekkep, cepdefteri gibi hediyeler vereceğiz. ( Bilmece müddeti 15 gündür | Ankarada ilk mektep yavrularile yarının muallimleri pi i —. Gi Ankara Gazi muallim mekteki son sınıf talebesi tatbikatta Gazi ilk mektep Ikinci sınıf yavrularile bir arada.. ( Küçük “yavruların üzerlerinde mesai ön'ükleri vardır. Önde oturan sınıf muallimi ile Gazi muallim mektebinin meslek dersleri ve tatbikat, muallimi Hasip beydir. | Çocuk şiirleri Fino hasta Teneffüs Ders bitti, zil çalıyor, Sınıflar boşalıyor. Neş'e dolu çocuklar, Çünkü artık oyun var. » Gidiyorlar kol kola, Bahçede sağa, sola, Bağırıp: koşuyorlar. Sel gibi 'coşuyorlar. » Gülüp. eğleniyorlar, Dünya bizim diyorlar. Haklarıdır kahkaha, 'Teneffüse yok baha. Hasan Nahit ez Açık muhabere : O Ankarada Sabri Ziya B— (Resim | — Hiç merak etme, Finocığım! mü mız ) in müddetini nisan Büğü in düştü... S I nih kadar temdit ettik. Resimle- | 2UgüN ateşin düştü... Sana güze: rimizi yavaş yavaş yapıp gönderiniz. O Adanada S. Selim B. Mualli- miyiz size daha yâkındır, Kendisinden masallar okuyayım; bir iki gün daha yatarsan bir şeyin kalmaz! niçin sormadınız? O Izmirde Nazmiye Rıza H. — yaz O Bobok Melâhat Asaf TL. — Hediye. | dIğınIz fıkraları gönderiniz, okuyalım. lerimizle “beraber aldığınız beyaz kartları O Fatihte H. Ramiz B. — Sorduğu nuz kitabın müellif ini bi! iyoruz. na anan Gelecek hafta Uzun müddettenberi devriâlem seyahatinde bulunan ve bugün Istanbula avdet eden CIİINGOZu mühim bir makalesini bekleyiniz! A —ı1 Evvel henüz yedisine Göğün mavi Bu günlerden on bir sene Gelmemişken benim yaşım, örtüsünü Yırtıp çıkan bir baş gibi; ede'nin Şimdi - Fakat bir çok efsaneler - Şimdi mazi bir karanlık, Siz anlayın artık neler Ufuk kadar uzak bana; Taşırken hep küçük başım; O mehtaplı gecelerde, Geçen ayın on beşinde, Cam önünde gizlenir de, Bir uçan yıldız peşinde, Seyrederdim oAydedenin Gözüm ul gölgelere , Geniş ve parlak yüzünü: Birden göründü Aydede, Saçıldı nuru her yana, masalları Bundan geçti böyle ben her Semalara bakmam artık, Bir temiz kalp kadar parlak, v 24 Mart 1932 Akşam bilmecesi İsim: Halli; — —S 24 Mart 932 —2— on bir sene, gece Üstündeki arızalar Aydede'nin yusyuvarlak Ağız, burun ve kaş gibi; Şen yüzünde birdenbire, Bize gökten ışık salar, Göründü bir hoş titreme, | Sonra - yavaş, yavaş dalar, Çocuk gibi ağzı yaydı, İlerliyen o bulutlara. Sevinç ile göz süzüldü, | z Bana baktı güldü, güldü; | Bir çok asırlardanberi Bu bir sessiz kahkahaydı. DM ) Işık veren şu yurtlara, ) Yy Bu şen, sevimli Aydede, Aydede'nin bu gülüşü, (1! X Tanırdı şimdi hep beni, Bana böyle görü ü, | Ki Görünce camda her gece, Verdi beni düşünceye, ) ( Gü msüyordu gizlice, yü Hatırlamış mıdır diye, (| y Bir şen, sevimli baş gibi! Acap bu eski dostum?. (1 ( Titrer yüzünde gölgeler, Siz halledin artık bunu, | K Bana bakar, bakar güler, Karanlığın beyaz beni, |l | Bir eski arkadaş gibi. Tanıdı mı acap beni?.. | e 1932 Kadıköy: H. Adnan > O Masal Bundan bir çok zaman evvel gayet şiddetli bir kış olmuştu. Günlerce tipi ile yağan kar diz boyunu geçmiş, yolları kapatmıştı. Ekseri kimseler dışarı çıkmıyor ve ihtiyaçlarını temin edemeyor- lardı, Bilhassa fakirler, odun almak için parası olmayan kimseler or- manlara gidip odun kesemiyorlar, evlerinde bir birlerine | sarılıp ısınmağa çalışıyorlardı. Çok fakir olan dul “ Barbara,, haftalardan beri kulübesinde hasta yatıyordu. Yanında on yaşındaki çocuğu “Peterl,, den başka hiç kimse yoktu. Bütün paraları sarf etmiş ve yazın güçlükle topladığı odunları çoktan bitmişti. Açlıkve soğuk fakir kulübenin içinde hü- küm sürüyordu, zavallı anne ile oğul açlıktan bitap bir halde idi- ler. Merhametli komşuları bir sı- cak çorba dahi göndermemişlerdi. Bir gün annesi ölüm döşeğin- de yatarken Peterl kendi kendine düşündü: “Hemen şimdi kızağımı alıp ormana gideceğim, biraz odun kırıntıst toplayacağım ve sonra zengin köylü (kadına gider azıcık süt ve ekmek isterim. , Bunun üzerine hemen el kızağını alıp ormana gitti. Paltosu ince oldu- gundan çok üşüyordu, lâkin o kadar, soğuğa (ehemmiyet vermi- yor, annesini bir an evvel |kurta- rabilmek için açele ediyordu. Za- vallı çocuk ormana geldiği vakit inkisarıhayale uğradı. Bütün her şey karla örtülü idi. Çok yorulk muştu, biraz dinlenmek için kıza- ğını yere yatırdı, üzerine oturdu ve soğuktan ellerini koltuklarının arasına koydu. Böylelikle ısınmağa çalışıyordu... Kar bütün şiddetile yagıyordu, yüzünü muhafaza için kasketini alnına kadar indirdi. Şimdi artık soğuk onu müteessir etmiyordu, yalnız biraz uykuya ihtiyacı vardı. kaç gündenberi rahat bir uykuya hasretti, Uyumak istiyordu... Henüz (dalmıştı. Uzaktan iki Orman bekçiliği tane kar beyazlığında tavşan belirdi ve sıçrayarak ona doğru geldiler, merakla bakmağa baş- ladılar. Bunun üzerine Peterlin altında oturduğu çam ağacından bir kuş çıktı, gagasıyle bir kaç defa ağaca vurdu ve amirane bir sesle bağırdı: “Hey aptal mah- luklar ne o, öyle şaşkın, şaşkın duruyorsunuz, baksanıza zavallı çocuk ölü gibi baygın yatıyor, alın onu eve götürün!,, Tavşanlar başlarile kuşu selâm- ladılar ve çocuğu kızağıyle bera- ber alarak karla örtülü ormanın içinden sür'atle götürmeye başla- dılar, onihayet Petrel kendini muazzam bir sarayın avlusunda buldu. Tavşanlar Peterli hay- retler içinde kızaktan indirdiler ve merdivenlerden çıkartarak kapısı altından mutantan bir salona getirdiler. o Burası oçok güzel ve çok sıcaktı, salonun or- tasında bir çamagacı duruyordu, üstünde kandiller, altın elmalar, gümüş cevizler ve bir çok şeker- lemeler asılı idi, etrafında beyaz ipek gömlekleriyle ve altın pırıltılı kanatlariyle melekler uçuyorlardı. Burlardan bir tanesi gelip Peterli aldı ve elinden tutarak onu bir yatağa yatırdı, üzerine kalın ve beyaz bir battaniye örttü. Oh ne kadar rahattı. Peterl hayret içinde müteessir nazarlarla etrafı tetkik ederken oda kapısının kanatları açıldı ve içeriye elinde ufak bir sepetle uzun altın saçlı fevkalâde güzel bir kadın girdi. Elindeki sepet güller ve bir çok güzel şeylerle dolu idi, bunların hepsini çocuğun üstüne döktü. Muattar güller ve ışıldıyan yıldızlar altında Peterl; “Ah dedi,, bunları anneme götüre bilirmiyim? Müsaade ediniz de eve götüreyim, bilseniz ne kadar sevi- neck,,...“sevgili çocuk sen yat ben ona bir melek gönderdim, şimdi nerede ise annen buraya gelir.,, Hakikaten bir az zaman sonra bir melek salona kanatları üze- || rinde bir kadın getirdi. Bu Petrk in annesi idi, fakat üzerinde eski elbisesi ve rengi kaçmış eski baş örtüsü yoktu. Bilâkis uzun beyaz bir elbise giymiş ve başını yeşil bir elbise ile tezyin etmişti, artık, görmiyen gözleri sevinçle parlı- yordu. Peterl annesini görünce “Anne annel,, diye bagırarak boynuna atılmak istedi, fakat yorgan çok ağır oolduğundan kaldıramadı. | Bunun üzerine anası geldi yav-| rusunu kollarının arasına alarak göğsünün üstüne bastırdı; “Artık birbirimizden hiç ayrılmıyacağız, eski günlerimiz bitti, bütün ıste raplarımız, nihayet buldu, bundan sonra burada zevk ve saadet içinde yaşayacağız! dedi. Yanla- rında duran bir melek onların eski acıklı günlerini hatırlayarak içini çekti ve: “Evet artık bütün günleriniz nihayetsiz saadet içinde geçecek.,, dedi... * .. Ertesi gün orman bekçisi Peterli kızağı ile beraber karlar altında donmuş buldular ve alıp evine götürdüler. Odadan içeri girdik- leri vakit annesinide yatağın içinde ölü buldular... Hayatta çok iztirap çeken bu anne oğula bütün köy halkı acıdı. Fakat bilmiyorlardi ki, şimdi onlar, toprak altında çok rahat ve sessiz uyoyurlar. Muvahhit Sezai Çocuk Dünyası karileri arasında açılan RESİM müsabakasına iştirak ediniz. Yaptığınız resimleri Nisan niha- yetine kadar matbaamıza gön- derebilirsiniz. Eserleriniz sergide edilecektir. Kıymetli fatlar alacaksınız. teşhir mükâ- a amm

Bu sayıdan diğer sayfalar: