4 Mart 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

4 Mart 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mart > s'a AKŞAM 7 İtfaiye n asıl çalı şır? İşareti aldıktan tam üç dakika balar garajdan çıktı sonra ara yp yılında Yransadan İstanbula 6 ye geldi, Bu Fransızın gayesi ie İmak ve para kazanmakta. İki 60- ite dolaşıp durdu ve gözü- den T şeyden önce, her gün bir iki yer- © işkıran alevler çarptı. Istanbul, Mr İki kere, bir iki bucağından tu Yor ve ateşi kova ve kırbalarla H yı yarak, halat ve kancalarla evle Bu söndürmeğe çalışıyorlardı. e iki sene bu hali görüp dü- dn Ge ten sonra 1716 da müslüman ol- arı, eek Davud ismini aldi ve bir tu- Diz Yaptı. türe ele göre 1716 da bir rivayete Mide lag de -kimi Sultanselimde ki- Ena phanede diyor- çıkan bir yan- Hürdierçek Davud tulumbasını gö- Ve abeşi söndürdü, AŞ yangında bu tulumbanın İşg i rem anlaşılınca Gerçek Davuda da ip 2 7 verildi, Yeniçeri ocağın Ba tulumbacı ocağı kuruldu ve ocağı Yüz yirmi akçe gündelikle bu e başına geçirildi. day, bacılar ocağınıri bir kethü- dar, bir kâtibi, bir çavuş yamağı, bir hiçe dört neferi vardı, Ocak Ye- Yün, kurumunun ilgasına kadar de m <UL Yeniçeriler dağıldıktan s0n- talumbacılar ocağı tulumbacılar bur adım aldı. Efradma asker ei- gayler zapliye müşürlüğü, 1869 da sane “tireleri tesis edildikten son- tulum, âitelerin merkezlerinde birer için za bulundurdular ve bunu idare Yüz nefer kullandılar. Yünü başka her mahallede bir tu- YAKI, tulumbayı yangınlarda m ei delikanlılarının idare etmesi- 150, Verili, na, 1 de Beyoğlu baştan başa yanın- İrülerey, bir mütehassıs ge- PR İstanbulda ilk itfalye teşki- Kadı, Bu teşkilât 1923 tarihine etti, öde sl faizin temeli ald. ,000 lira İle idare edilen it- ma ün 358,800 lira ile idare edil- Müz İr. Bu rakkam itfaiye teşkilâti-" Hdi Me kadar geliştiğine en bariz de- al itfaiye teşkilâtı eylül 1923 de toe (© başlamış ve o tarihten 1985 yı En 3 kadar İstanbulda 5115 yan- 3 Hır. Bu 12 sene zarfında da bar, 448. defa yalan yere yangın 1884 de 1935 senesine kadar en 2x hiz 19) okan sene 1925 senesidir. Yal- Bin Yangın çıkmıştır. En fazla yan he 554 sene de 1935 senesidir. O s0- Yangın çıkmıştır. e ... kur, 0dem itfaiye grupu İstanbulda Bir ay sonra Beyoğlu ile ve bir müddet daha sonra , İstinye ve Adalarda itfa- teşekkül etti. dan itibaren itfaiye teşkilâtı te- pi rektörü bay İhsandan bu malümatı al- dım. Bundan sonra direktörlük bina- sına girdik. Fatihteki merkez grupu binasında zi- yarelçinin ilk gözüne çarpan şey di- rektörün titizliği, binanın temizliğidir. Fatih itfalye merkezini gezenler, İstan» bulun en temiz yeridir iddiasını çekin- meden görebilirler. İtfaiye merkezle- rimiz muhakkak ki, Cerrahpaşa hasta nesi kadar temizdir. Direktör bay İh- san da, Cerrahpaşa başhekimi doktor Rüştü gibi vazife sever bir idareci, Fatih itlaiye merkezinde temizlikten sonra göze çarpan ikinci şey disiplin | ve terbiyedir. İtfaiye efradı ve müstah- demler çevik, gürbüz, dinç insanlar, Ye- yapılan aydınlık dersahaneler- de oturuyorlar, havuzlu bahçede gezi- yorlar, düzgün bir sahada jimnastik yapıyorlar, ferah yemek salonlarında iyi ve kimya ile kontrol edilmiş malze- meden yapılmış yemek yiyorlar, büyük yalakhanelerde yatıyorlar. Her yeri ayrı ayrı geziyoruz. Her oda- nın duvarında bir ok ve bu okun ucun- da üç yuvarlak. Yangın işaretleri. Her renk bir grupun rengi, yangın zili ça- Unca, bu renklerden biri, iksi icabın- da üçü birden yanıyor, Zil sesile uyanan efrad her şeyden Evvel işarete bakıyor. Yanan hangi grupun rengi ise o grup efradı yerlerin. den fırlıyorlar, diğerleri gene gözleri- ni kapayıp uyuyor. Yerlerinden fırlıyanlar giyiniyor ve | garaja iniyorlar. Amma merdivenden değil. Yatakhaneden garaja Uzanan si rıklar var, Efrad bu sırıklardan garaja kayıyor, otomobillere atlayıp yangın j İstantul İtfaiye efradı hortum kullanma tglimlerindş Ben bir düğmeye dokundum. Bir zil çaldı. Zil çalınır çalınmaz loş ve boş garaj birdenbire bir arı kovanına dön- dü, Motörler homurdandı. Kapana vur- du, Kapılar açıldı, Otomobiller hareke- te başladı. Ben zile bastığım zaman saat tam bire on üç vardı. Gözümü saatten ayır- mıyorum. Yalnız garajın gürültüsünü dinliyorum. Son otomobil garajdan çi- kıyor. Saat bire on var.., “Yangın! İşaretini alan itfaiyenin bu- lundukları yerden garaja inmeleri ve otomobilleri harekete getirip garaj- dan çıkmaları 3 dakika sürüyor... Gecenin herhangi bir anında yan- gıni işaretini alan İtfaiyenin garajdan çıkması 3 buçuk dakika sürüyor. 80 sa- niye giyinmek haklı! İnanılır şey değil. Fakat doğru. İn- san harekete geçen itfaiyenin süratini görünce zaman mefhumunu biran kay- bediyor amma, sonra vaktin kıymetini çok daha iyi anlıyor... Geçen sene İt- faiye töreninde Taksim stadyomundan telefonlu yangın haberini alan Beyoğlu grupunun telefondan 5 daklka sonra stadyoma geldiğin! batırlarlarsa, itfal- yemizin saniyeye verdiği değeri dahâ iyi kavrarlar, — &. İ. Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişi: Kurtuluş caddesinde Nec- det, Taksim: Nizameddin, Beyoğ- lu: Kanzuk, Yenişehirde Baronak- yan, Bostanbaşında İttmad, Gala- ta: İsmet, Kasımpaşa: Vasıf, Has- köy: Halıcıoğlunda Barbut, Emin- önt: Yemişle Bensason, Heybelia- da: Tomadis, Büyükada: Merkez, Fatih: Veznecilerde Üntversite, Ka- ragümrük; Mehmed Arif, Bakır- köy: Hüdi, Sarıyer: Osman, Tarab ya, Yeniköy, Emirgön, Rumelihi- sarındaki eczaneler, Aksaray: Zi- ya Nuri, Beşiktaş: Süleyman Re- cep, Kadıköy: Pazaryolunda Mer- kez, Modada Faik İskender, Üs- küdar: Öm Kenan, Fener: Defter- darda Arif, Beyazıd: Yeni Lâleli, Küçükpazar: Hikmet Cemi, Sa- malya: Kocamustafapaşada Rid- van, Alemdar: AH Riza, Şehremini: Ahmed Hamdi, «İttihad ve Terakki » nin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar Cemiyet nasıl battı? Teceddüd fırkası niçin doğdu, nasıl dağıldı? Tefrika No. Smmm, Yazan: Mustafa Rağıb Şehremeni Bedri beyin ilk günlerde aldığı tedbirler - emanette iktisad müdürlüğü teşkili «İTTİHAD VE TERAKKİ» KİMLERE İSTİNAD EDİYORDU?. Başta Talât bey olmak üzere (Merkezi umumi), meşrutiyetin ilânındanberi edilen kuvvetlerin eskisi kadar «İtti- had ve Terakki; hesabına artık fay- da Verici mahiyetlerini kaybettikleri- ne kani idi, Cemiyet, meşrutiyetin ilânında en büyük kuvveti orduda bulmuştu. Ordu - o zamanki telâkki- ye göre - «hüriyetin, İltihad ve Te- rakkinin nigehbâni» idi, Fakat araya giren hâdiseler ve Balkan muharebe- si gibi tesirlerden sonva ârtık Osman- Yu ordusu «İttihad ve Terakki için es- kisi kadar kuvvetli bir mesned olmak- tan çıkmıştı. Bahusus Enver paşa harbiye nazırı olduktan sonra - bütün emir ve idare- Yi bizzat kendi elinde toplamak için - orduyu (Merkezi umumi) nin arzula- rma müzaheret eden bir vaziyetten uzaklaştırmıştı. Binaenaleyh Talât bey ile (Merkezi umumi) Enver paşa gibi bir kumandan ve harbiye nazırı- nın idaresinde bulunan bir ordudan cemiyet hesabına istifade edemiyecek- lerini anlıyorlardı. Talât beyle arkadaşları, hükümet memurlarının da cemiyet için sağlam bir istinadgâh olmıyssaklarını tec- rübe İle görmüşlerdi. Meşrutiyetin ilânındanberi «İttihad ve Terakki» ye hararetli taraftarlık eden bazı yük” sek memürların Gazi Ahmet Muhtar İve Kâmil paşaların kabineleri zamanında, cemiyetten nasıl yüz çevirdikleri ma- lümdu, Şu takdirde daima iktidar mevkiinde bulunan hükümetin ada- mı olan devlet memuvlarmın ekseri- yetine dayanmak abesti, Şu halde «İttihad ve Terakki; ye manen, maddeten bağlı olacak bir sı- nıf vücude getirmek ve bu'sınifa da- yanmak zarüreti vardı, İşte esnafın, tüccarın İştirak ve menfaatlerini te- min etmek üzere teskil edilen şirket- lere dahil olanlar «İttihad ve Terak- kis için en Kuvvetli, en sadik bir un- sur olarak meydana gelecek ve cemi- yet mevdana getirdiği bu yeni Bur- juva sınıfile varlığını koruyacaktı. BEDRİ BEY ŞEHREMİNLİĞİNE TAYİN EDİLMİŞTİ Talât beyle arkadaşları sırf men- faat esasına dayanan bu sınıfın har- bin bidayetindenberi «İttihad ve 'Te- rakki» ye karsı gösterdikleri rabıtayı yakından görmüşlerdi. Onlar, bili- yorlardı ki harp ve harbin doğurdu- ğu vaziyetler ne safhaya girerse gir- sin menfaatlerini cemiyetin bu teşek- küllerinde bulanlar, işin sonuna ka- dar dayanacaklar ve hiç bir menfi te- sire ve propagandaya kanmıyarak ce- miyete karşı sadakatlerini muhafaza edeceklerdir. Şimdi, sabık sehremini- nin aldığı tavır ve hareket ve tuttuğu siyaset İle bu zümre arasında sarsılan bu rabıtayı takviye edecek birini şeh- remanetine tayin etmek lâzımdı. Ta- Jât bey kararını verdi: Kendi kendine Ayrı bir siyaset ve noktal nazarda takib etmesine imkân olmıyan ve Ka- ra Kemal bey ve (Merkezi umumi) ile en İyi şartlar altında geçinebilecek olen polis müdürü umumisi Bedri bey, şehremaneti için en muvafık bir şahsiyeti, Esasen Bedri bey, şehir ve belediye işlerine de yabancı değildi: Cemil pa- şrının, İsmet beyin zamanlarında ce- miyeti umumüiyei belediyede çalışmış, bir aralık ta Avrupaya giden Cemil paşaya vekâlet etmişti. Bu düşünce- nin neticesi olarak bir gün sonra Bod- ri bey İstanbul vilâyeti vekâleti ile şehremanetine tayin edilmiş vebu suretle selefinin zamanında şehrema- neti ile (Merkezi umumi) arasında meydana gelen derin ihtilâf ucuru- mumu kapatmağa muvaffak olnruştu. Bedri beyin tayini, Kara Kamel beyle arkadaşlarını çok memnun et- mişti, Talât bey, Bedri beyi şehreminliği- ne tayin etmekle beraber, sabık şeh- remini ile aralarında geçen mülâkat safhasını «küçük cfendia ile arkadaş- larına izah etmeği de doğru bulmu- yordu. Çünkü dahiliye nazırı Canbu- lat beyi muaheze ettiğini sabik şeh- remininin muarızlarına anlatmakla Kara Kemali beyle arkudaşlarının bundan gururlanacaklarını düşünü- yordu. Talât bey, cemiyet mensupla- rı arasındaki muvazeneyi bozacak ve birinin diğerine tefsvvuktle başlı ba- şına bir kuvvet teskil edecek derece- de teferrüd efnesini de maslahata uygun görmüyor ve yakında gene ken- disinden istifade edilecek olan osbık şehremininin nüfuz ve havsiyetinin muhafaza edilmesi iâzemgeldiğini dü- şünüyordu. Talât beyin, Canbulat beyle araların- da geçen münakaşayı Kara Kemal beyle arkadaşlarıma oisittirmek iste- memesi bundan ileri geliyordu. 4 HAMİD BEY, DEDİKODULARA MERAK ETMİŞTİ Ancak kendisine verilen bir çok ka- nüni ve nizami süâhiyetlerden sonra - hiç beklenmiyen bir anda - birden- bire memuriyelini, terkeden sabık şehremininin vaziyeline ve son gün- lerde dönen dedikodulara uzaktan #8 yirci kalan dahiliye nezareti heyeti teftişiye reisi Hainid bey (maz ve $© ker inhisarları heyeti teftişiye reisi iken 928 senesinde füceten vefat öden) bu dedikodulara merak etmişti. (*) Hamid bey, ne Çanbulat beyin, ne'de Kara Kemal beyin taraftarı değildi. <İttihad ve Terakki» nin siyasetine esas itibarile taraftar olmakla bera- ber, o, her şeyden evvel kendisini bir devlet memuru olarak tanıyor ve İtti- hadeılar arasndaki parti çekismeleri- ne iştirak etmiyordu. Binaenaleyh bu vaziyet karşısında tamamile bitaraf bir halde bulunuyordu. Fakat Hamid beyin bütün icraatında çok cesur ve dürüst olması, başta Talât bey oldu- ğu halde - hangi zümreye mensup olursa olsun -'bütün «İttihad ve 'To- rakkis mensuplarının itimadını ka- zanmıştı. 'TALÂT BEY, BÜTÜN HAKİKATLERİ ANLATMIŞTI Heyeti teftişiye reisi, bir gün “Talât beyin odasında mazırla görüşürken şehremanetindeki son değişikliklerin sebebini sordu, Talât bey, Hamid bey gibi dürüst ve cemiyet dahilindeki muhtelif zümre cereyanlarından hiç birine tâbi olmıyan muhatabından meseleyi seklıyamazdı. Dahiliye na- zırı, taşradaki yilâyetler teşkilâtınm ve dahiliye mezaretindeki bütün muamelâtım eri mükemmel mürâkıbı olan Hamid beyi hiç bir hususta gü- cendirmek, olan biten isleri ondan dahiliye nazırı böyle hareket etmek. le de - Hamid beyin yüzünden - hiç bir zaman bir zarar da görmemişti. (Arkası var) (*) Merhum Hamid bey, yakın alera- bamdandı. «İttihad ve Terakkiş nin su- kutundan sonra kendisile arasıra görü- gür, eski hatıralarını sorardım: İnhisar lar heyeti teftişiye toisi iken bir gün söz, Harbi umumideki iaşe işlerine ve bu m- rada Canbulatın şehremanetinden ayrıl ması bahsine intikal etti. Merhum, benim bu gibi tarihi hâdiselere ehemmiyet ver- diğimi yakından bildiği için, Talât bağ- den aldığı malümatı olduğu gibi bana anlattı ve: 4Sirası gelince bir gün ya zarmn!> dedi. İşte dahiliye nezaretinin bir odasında Talât ve Canbulat beyler arasında cereyan eden bu gizli mükâle- meye bu suretle vökif olmuştum. Dünl üfa tarihi 29 wisan 1332 olarak yazıla- cakken İ33İ olarak gösterilmiştir. Özür diler ve tashih ederim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: