8 Haziran 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

8 Haziran 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 Haziran 1937 Elektrik şirketi erkânmın muhakemesi Gümrük müfettişi: “Kanaatimce suçluların ba- şında müteveffa direktör Hansens gelir,, diyor Gümrük vergisinden muaf olarak getirttiği elektrik malzemesini Ana- dolu yakası yerine İstanbul şebekesin- de kullanmak suretile gümrük kaçak- Dağın İnikuk müşaviri Teshir, B, Emo- rolciğis ve B. Salamon gelmişlerdi. Önce B. Abdullah dizilendi ve şahid Laçakçılığın ne suretle meydana çıka- | rıldığım şöyle onlattı: «Bendeniz geçen sene eylülün yirmi böşinde Nafıa Vekâleti tarafından Ku- Tülan komisyonin. birlikte çalışmağa Yeemur edildim. Komisyon reisi B. Şe- Ükile dektrik şirketinin mun olarak getirttiği eşyayı diğer yerlerde kullan- Ciğmm haber slmması üzerine Önce Satgazeci şirketinden işe başladık ve gümrük muafiyetine sid mukavele maddelerini tedkik ettik. Bundan sonra teşrinievvelin beşinci günü kömisyon âzalarile Silihtarğa- ya gittik, gezdik. Oradaki havsi pos- tada bulunan âletlerin numaralarını mütehassıs gevat tedkik ettiler. Ertesi gün şebeke baş mühendisi B. Huşim- den bazı izahat alındı. Bu izahat esna- sında B. Heşim, Silihtarağada bulu- nan bam eşyaların gümrükten mun Olarak getirildiğini söyledi. "Teşriniev- vdin dökuzuncu günü Metro hanın duki komisyone, gittiğim zaman Silih- tarağa fabrikasındaki bu âletlerin sö- külmekte olduğunu arakadaşlardan öğrendim. Derhal ben, hukuk müşavir nivayini B. Tahir ve telsiz telgraf mü- kendisi B. Emin fe Silihtarğa Tabri- Küksina gittik. Burada evvelâ B, Rmin terafından iş raporu tedkik edildi. Sonra havni postanın bulunduğu yere gittik ve buradaki âletlerin tamamen söküldüğünü, seksiyonelden başka bir Şey kstmadığını gördük. © — Oradu'bulunan başmühendis B, Ha- şimden bu sletlerin Üsküdar tarafına hekledilğiğini öğrendik. Sonra Haşi- mir ve fabrika müdür muavini Neci- bin ifadelerini aldık. İki gün sonra Üsküdar tarafıma gittik ve Anadolu turafıma geçirilen aletleri kurşun mü- hürle mühürledik. Sonra gene dosya» ların tedikikinden, bir İki aletin Beya- mü ambarına verildiğini anladık. Ora- ya gittk. Kayıdları tedkik ettikten son- ra Çapadaki muhavwile postalarına “ gittik ve oradaki aletin de numarası- hı tesbit ettik, Neticede şirkete suniler Soruldu. Şirket ikrar etti; yanlıştıkda kullanıldığını bildirdi. Halvuki bu işte yanlışlık olamıya- Cağını gösteren sebepler var. 929 se- . hesinden beri muaf getirttiği eşyayı başka yerlerde kullandığını şirket na- 8ılbilmez?, Sonra, şirketin şebeke me- Kiurlarından Corciyadis ve Hüsnü ta- rafından verilen ifadelerde Rumeli ta- Tafınde kullanılan gümrüksüz mal zemeye dair 934 senesinde bir liste tanzim edildiği bildirilmiştir. Ayni za- manda bir yanlışlık olsaydı bunun © zamana kadar hükümete bildirilmesi icap ederdi.» Müfettiş B. Abdullahın bu ifadesi üzerine müddelumumi! kendisine sor- du: «— Eşyaların muafen geçirildiğii nasıl tesbit ettiniz?» «— Şirketin sipariş dosyaları, ikrar- İarı suretile anladık. Bundan başka Şirket getirttiği eşya için gümrüğe be- Yanname verir. Bu beyannamelerde Sipariş numaraları da yazılıdır. On ka» Gar gümrük beyannamesini gözden Beçirdim ve muaf olarak gelen oşya- nin sipariş numaralarında karışıklık gördüm. Bundan sonra muaf malzemenin kullanılmasında kimlerin çalıştığım araştırırken bu ciheti kimsenin üze Tine almadıklarını gördük.» Reis — Elekirik şirketindeki komi- « ©er oradaki erkânm vazifelerini ve ! deleyisile bu işleri kimlerin yapabile- | ceğini bilmez mi? Bu zevat tesbit okun.) ındır? — Tesbit olundu Ki, alikadar ze — Muaf olduğunu bile bile mi ta- yin ediyorlardı? — Onlar bilmediklerini iddia edi- yorlar. Fakat bu cihet Hansensben s0- rTulduğu zaman bu vazifenin mühen- disler tatafından görüldüğünü, ser- vis teknik ve levazım tarafından ida- | ve edildiğini söylemişti. Bundan sonra, tercüman vasılasile suçlulara şahidin İfadelerine bir di- yecekleri olup olmadığı soruldu. Suç- | tulsr süküt ediyorlârdı. Reis; — Bir diyecekleri yokmuş!, Deyince suçlu avukatları itiraz et- tiler. Avukat B. Sad! Riza ayni zeman- da bütün arkadaşları namma dedi ki: — Cevap vermek bize terettüp eder. Bu zevatın sükütu, şahidin iladalını kâbul makamında zanneğilmesin, İle- ride söyliyeceklerimiz vardır. Müfet- tiş B. Abdullahın şehadetinin mahiye- ti ve sorulan Kanaali sırasındaki be. | yanalının cevaplarını müsaadelerile biz vekiller venedeğiz. i Saat yarıma gelmişti. Dinlenemi- yen, fakat mahkemeye gelen diğer şa- hidlerin muvafakatile davanın tali- | kine karar verildi. Geçen celsedeki ka» rar veçhile B. Lazyanın müdür tara- fından vazifesi hakkında yazılan ve bu hususta meclisi idarece verilen ka- rTarın, bonoların imha Jistelerinin, mazmun Sadinin göreceği işler hak- kında şubelere yapılan tamimin gön- derilmesi hakkındaki tezkerelerin te- kidine, Silâhtarağa fabrikasında ya püan hayal hatta aid müzekkerenin keza tekidine, ehlivukuf için yazılan müzekkereye cevap geldiğinden teki- dine lüzum olmadığına ve gelecek cel- Del sa e gi rr © Tifo vakaları Son günlerde vakalar arttı, aşı istasyonları tekrar faaliyete başladı Tifo vakaları son günlerde yeni- den artmağ başladı. Falih, Eyüp, Şehremini, Karagümrük, Kumkapı taraflarında tifo vakalarına tesadüf edilmektedir. Bunlar, mahalli hükü- met hekimleri tarafından tesbit eğil- miştir, Bundan başka son bir baftadan- beri Şişli ve civarında da tifo vaka ları görülmektedir Şehrimizde su, Ağım meseleleri halledilmedikçe, tifo tehlikesini ta miamen ortadan kaldırmak kabil ola- mıyacaktır. Yozgad hususi muhasebesinin varidatı arttı Yozgad (Akşam) — Vali vekili B. Saib Alpsarın ve hususi muhasebe mü- dürü Münib Yazanın devamlı çalışma” ları ve takibleri neticesinde hususi muhasebemiz, yüz bin liralık hususi barçlarını ödediği gibi, 937 mali yılına girerken de 30 bin lira kasa mevcudu devrine muvaffak olmuştur, Vilâyeti- miz, 937 bütçesi varidalı 490,548 llra olarak tahmin edilmiştir, ) i yeler, masallar anlatırlar. Bunların AKŞ z M Kedi davasına dün devam edildi Üç renkli kediler hayvanat enstitüsünden sorulacak | Selimiyede sir- İ kecilik Oo yapan Ahmed, bundan bir müdüet ev- vel Galalada 1o- kantacı Çiki a- dında biri aley- hine dava aç- bir erkek kedi AN bulup getirirsen sana 12 bin öcler veririm. Kediyi Amerikalı bir milyo- nere sulacağım.. demiş, Ahmed bir çok zahmet ve masraftan sonra be- yaz, san ve tekir olmak üzere üç yenkli bir erkek kedi bulap Çikinin lokantasına götürmüş, lokantada muayene edilirken kodi ellerinden Kaçıp kaybolmuştur. Bunun üzctine Ahmed, -Çiki aley- hine dava açar kaybolan kediye | mukabil 360 lira istemişti. İkinci ticaret mahkemesinde bu davaya bakılmış ve bundan evvelki ecisede mahkeme, kedi ticaretinden #snlıyan iki kişinin isimlerinin mak- kemeye bildirilmesini ticaret Oda- sından İstemişti, Dün bu garip davaya devam edil miş ve ticaret odasından gelen ce vap okunmuştur. Bu cevapta İstan- bulda böyle kedi ticaretinden anlı- yan kimse bulunmadığı bildiriliyordu. Dünkü celsede davacı Alımed mahkemede bülünüyordu. Ticaret odasının menfi cevabı üzerine mah- keme 'bu defa da Üuniversite hayva- nat enstitüsünden üç renkli kedile- rin diğer kedilerden ayrı bir kıymet ifkde edip tvimediğinin, nadir bir cins sayılıp sayilmadığınm, eğer makbul adöedilirsç kıymet derecesi- nin, beynelmilei sergilere iştirik Yu- susunda bu gibi kedilerin bir rüchan sebebi teşkil edip etmediğinin sorul- masına ve davacı Ahmedin getire- ceği iki şahidin dinlenmesine karar vererek muhakemeyi başka güne bi- rakmıştır, Çocuklar arasında (Baş tarafı 5 inci sahifede) babam da oruçlu. iftar sofrasında idik. Birdenbire zelzele oldu. Elraf “ sarsılınca çok korktum. Bunun için selzeleden çok korkarım. — Çocukken insana birçok hikâ- arasında en çok hangisi senin hoşuna gider.. en çok serdiğin masal hangisi?. — «Toprak çanak, hikâyesi. onu babam anlattı. Çok hoşuma gitti... — Nasıl «Toprak çansk» hikâyesi?., | Selim şaştı: — Ay siz bilmiyor musunuz? — Bilmiyorum. Belki de bilirim am- Ma unutmuşum.. anlatsana... Selim gülümsedi: — Bir varmış, bir yokmuş. vaktile bir ana, bir baba, bir de onların ço- cukları varmış.. ha az daha unutuyor. dum. Bu'çocuğun bir de ihtiyar, bü yük annesi varmış... Ana ile baba ih- tiyar büyük anneden iğrenirlermiş.. onun için bu ihtiyari solraya almaz- larmış.. Yemekten sonra ona toprak bir çanak içinde çorba verirlermiş.. Bir gün ane ile baba bakmışlar, ço- cukları bahçede topraklar içinde oy- nuyor. Ana ile baba sormuş; V — Ne yapıyorsun orada?.. Çocuk demiş ki: — Topraktan çanak yapıyorum. > Ne yapacaksın topruktan çana- — Siz ihtiyarlayınca bunun içinde yemek vereceğim.. Bunu içittiken sonra ana ile baba ihtiyar büyük anneyi sofraya almış- lar... İşte bu hikâyeyi çok beğenirim... — Bundan ne hisse kaplın Sellim? Sahife 7 “İtikad ve Teraldö,, sin san devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Tefrika No. 117 Yazan: Mustafa Ragıb Es-atlı Cemal paşanın Suriyede müstakil hükümet kuracağı hakkındaki rivayetler tahkik ediliyor Onun bütün gayesi, bütün bu 26- vattan Kimlerin Osmal paşa ile anla- şabilecekleri ve Cemal paşanın kendi etrafında topladığı bu kuvvetlerle nasıl bir harekete geçmek istediğini meydana çikarmaktı. İşte Enver pa şa, yeni müsteşarı İsmsil Hakkı paşa İle umuru ecnebiye şubesi müdürü 'Tevtik beye bu hususta gizli taltmat vermiş ve bu vaziyoli meydana çıkar- mağa memur etmişti. Talât paşanın sözlerinde bir bakikat aramak lâzımdı Müsteşarla umuru ecnebiye şubesi müdürü, ordu içinde Enver paşanın şahsımı istihdaf eğerek başlıyan hoş- mutsuzluk cereyanının mahiyetini ve bu cereyanı idare edenleri meydana çikarmak üzere, Cemal paşanın bu hareketinin mihrakıru teşkil ettiğini gözönüne alarak işe başladılar. Bina- ensleyh Ceran! paşanın gerek Suri- yedeki vaziyeti, gerek şimdi İstanbul- da gizliden gizliye başvurduğu tedbir- leri esaslı surette tahkik etmek lâ- zımgeliyordu. Enver paşa, Cemal pa- şanın bütün gizli maksatlarıma ve tertiplerine müfuz edebilmek için, yalnız ordu sahasında vaziyete hâkim | cimak ve teferrüd edebilmek üzere alacağı mukabil vaziyetten başka, Bahriye nazırının Suriyedeki siyasi faaliyet ve gayesinin de içyüzüne vâkıf olmak istiyordu. Harbiye nazırı - yukarıda izah etti- gim gibi - bundan epey zaman evvel Cemal paşanın Suriyede müstakil bir hükümet kurmak istediği hakkın- da Talât paşanın kendisine söylediği sözlere © vakit büyük bir ehemmiyet vermemiş, daha doğrusu sadrazama, endişesini belli etmemek için bu söz- lere lâkayıt davranmıştı. Halbuki 'Ta- | | Jât paşa o zaman, Cemal paşanın i5- | tikbalde, ezcümle harbin sonunda sl- mak istiyeceği siyasi vaziyetler cira- fmda o kadar ısrarla söz söylemişti ki harbin sonunda elinde bulunacak kuvvetlere istinad ederek Suriye ve Lübnanın istiklâlini ilân edeceğini id- din edecek kadar ileriye gitmiş, hat- tâ ordu erkânı arasında bazı tarnf- tarlar elde etmeğe çalıştığını, bilhas- sa Vehib paşa ile gayet sıkı münase- betler tesis ettiğini de ilâve etmişti. Enver paşa, Cemal paşanın vaziye- ti etrafında. Talât paşanın o zaman verdiği bu izahat otrafında biraz fi- kir yormakla beraber, sadrazamın sözlerini ihtiyatla telâkki etmişti, Fa- kat şimdi orduda göze çarpacak dere- cede başlıyan menfi cereyan karşısın- da Talât paşanın daha pek çok evvel Bahriye nazırının gizli maksadı etra- .inda söylediği sözlerde bir hakikat aramak zaruri idi. Kudüsün sukutundan sonra. Fakat 9 kânunuevvel 1917 tarihin- de Kudüsün sükütu üyerine bir daha Suriye ve Filistin cephesine dönme. mik üzere derhal İstanbula gelen Cemal paşa, Suriye ve Filistinden bü- tün ümidini kesmişti. Çünkü bizzat Cemel paşanın da itiraf ettiğine gö- re: «#Kudüsün sukutu çok fena netice vermişti. Bu hâdise, bütün Suriyenin ve Filistinin elöen çıkması» demek- t1. Binaenaleyh bu kadar meyus bir neticeden sonra ve artık Bahriye na- umrının dördüncü ordu kumandanlı- ğanı terkederek İstanbula geldiği si- rada onun Suriyede - Talât paşanın 1ddla ettiği gibi - bir siyaset takib et- mesine maddeten imkân kalmamıştı. Ancak 1918 temmuzundan sonra vaziyet günden güne fenalaşmağa ve ümldsiz safhalara girdiği sıralarda Cömll paşanın - cephedeki vaziyetin tehlikeli bir şekle girdiğini ileri süre- rek - tekrar Suriyeye gitmek istemesi Enver paşayı büsbütün şüphelendir. mişti, (Zaferi nihat) nin artık ebe diyyen yıkılıp gittiği böyle tehlikeli bir zamanda hiç te şerefli bir netice #stihsal edemiyecek olan Cemal pasa- nin ordu başma geçmek istemesi ne demekti? Cemal paşa, bu perişan or- düyu nasıl tensik eder ve Suriye ile Filistinin mühim bir kısmının ciden giktağı böyle bir sırada nasıl bir mu- paşa, ümitsiz günlerde buna bir türlü akıl eerdiremiyordu.. Cemal paşanın gizli maksadı etrafımda nasıl düşündüler? Acaba Talât paşanın kendisine bun- dan bir sene evvel söylediği sözlerle Cemal paşanın bu son arzusu arasın da bir münasebet var mıydı? Enver paşa, İsmail Takkı pasa ve umuru ecnebiye şubesi müdürü Tevfik beyle Cemal paşanın bu Son teklifi etrafın- da münakaşa ederlerken şöyle bir ih- timal ile vaziyeti mütalea ettiler; İhtimal ki Cemal paşa bütün cephelerin Kati bir mağlübiyetinden evvel, İstanbulda Bahriye nazırlığı makamım işgal etmekle hiç bir fay- da temin edemiyeceğini anlamıştır. Pek iyi bildiği ve kendisine taraftar temin ettiği Suriye ve Filistin taraf- larında -'son karışıkıklan istifade ederek - kendi lehinde bir vaziyet al. mak, hükümet merkezile, yani İstan- bulla slâkasını Kesmek ve <İttihad ve Terakki» nin çökmesi sırasında Ta lâl ve Enver paşaların uğrıyabilecek- leri şu veya bu şekildeki tehlikeden kendisini şahsen kurtarmak istiyor- du Her üçüde bu ihtimal üzerinde bilhassa durmak Tâzvageleceğinde it- Ufak ettiler, Bunun için nezaret mÜS- teşarı İsmail Hakkı paşa, Cemal pa- şanın ordu içinde ve dışında kimlerle sıkı münasebetler tesis ettiğini ve ne- ticede gerek «İttihad ve Terakki» sa- hasında ve hükümette, gerek devle. tin umumi politikasında nasıl bir yol tutacağını; kimlerle anlaşarak nasıl bir vaziyet tesis ettiğini ve edeceğini meydana çıkaracaktı. Enver paşa inanmak istemiyordu, Esasen Enver paşa, Talât paşanın evrelce kendisine söylediği sözleri te- yid edecek bezi rivayetlerle karşılaş» mıştı. Bu rivayete göre Cemal paşa, Suriye ve Filistinde müstakil ve ya- hut muhtar bir idare kurmak üzere hariçten de bazı yardımlar temin et- mişmiş, Gerçi Enver paşa, kendisine büyük bir rakib olmakin beraber, Ce- mal paşanın bu derece şahsi ihtiras- la hareket edeceğine emin değildi. O, bu eski arkadaşının vaziyete hâkim olmak ve sırf şahsı lehinde olmak üzere böyle bir şekilde teferrüd ede- rek «İttihad ve Terâkkis yi yıkacak ve eski inkılâb arkadaşlarından ayrı- lacak bir politika takib edeceğine inanmıyordu. Bahusus Türkiye cami- ası haricinde Cemni paşaya isnad edi- len böyle siyasi “bir emel, onun - bü- tün <İttihad ve Terakki> ricalinden fazla - (Türkçülük) sahasında göstere diği meyiller ve slâkalarla nasıl telif kabul ederdi? Cemal paşanın aleyhinde görülen bu vaziyet karşısında Enver paşanın zihnini işgal eden bu ukdeyi çözmek ve hakikati aydınlatmak behemehal Jâzımdı. Bakalım umuru ecnebiye Şu» besi müdürü Tevfik bey, yapacağı araştırmalarla bu esrarın perdesini nasıl kaldıracak ve ne gibi neticeler alacakti? İsmall Hakkı paşa tahkikata başlamıştı... İsmail Hakkı paşaya gelince: Har biye nezareti müsteşarı ötedenberi Suriyede bulunan ve Cemal paşanın oradaki siyaset ve hareketlerini yar kından takib eden bazı kimselerle yakmdan ve gizlice temas etti. Bun- lardan aldığı malümat, Cemal paşa- run Suriyede müstakil bir hükümdar gibi hareket ettiğini ve çok kere İs- tanbulun emirlerine bile aldırmıya rak idari, siyasi sihada düşündüğünü yaptığı şeklinde idi. İsmann Hakka paşa, Enver paşanın en ziyade ehem» miyet verdiği noktalardan biri de Cemal paşanın ordu erkünından kim- lerle anlaştığım meydana çikarmak- tı. 'Talât paşe, bir hayli zaman evvel Vehib paşa ile Cemal paşa arasında gayet sikı münasebetler teessüs ettiğini iddia etmişti. Şu halde Harbiye neza- reti müsteşarı, bu münasebetlerin İç- yüzüne nüfuz edecek izler keşfetmek (Arkası var) bu | ga; idi, i Ak a la

Bu sayıdan diğer sayfalar: