23 Eylül 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

23 Eylül 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Filmin başından beri yanımız daki uyuyor. | — Peki amma © uyuyor diye beni | neye uyandırıyorsun?.. | Hasisler Karı koca biribirlerinden hasisti, Yemeklerini gizli pişirirler, gizli yı lerdi, Bir gün kadın yemeği getirdi. Ko- cası; l — Yemeği masaya Koy da kapıyi kapa, dedi Kadın başını salladı: — Hayır, evvelâ kapıyı kapiya- yim de sonra. Yemeği masaya ko- yuncıya kadar belki biri geliverir. Plâjda Adam nihayet dayanamadı, arka- daşına dedi ki — Parayı vermek sırası senin oldu- ğu gün dikkat ettim gazinoya Mayo ile geliyorsun!., i Dalgınlık Bayan Hafifmeşrep kendisini çok sevdiğini, ölecek olursa ar- kasından yaşayamıyacağını söy- lediği baya bir aralık bir kâğıd uzattı: — Terzimin faturası... — Dün gösterip parasını dındı ya... — Ay, o sen miydin?. al Peygamber Peygamberlik iddia eden birine bir gü — Mademki peygamberim diyor- sun, bize bir mucize göster, şu kihidi, anahtarsız aç bakalım. — Ben size çilingirim demedim, | İ peygamberim dedim. NN N 4 — Neye yerde yatıyorsun?.. — Karyolamın altına hırsız sak- lanmasın diye?... il — Acaba bu kıvrımlar permant | mı? Darbı meseller Dul kadın soğuk kebaba benzer. * Boyanan ihtiyar kadın yaldızlan- muş tenekeye benzer. * Âşık herkesi kör, onu da herkes deli sanır, ö İnciye âşık olan denize dalar, Gelmiyen Çok kötü piyano çalıyordu. Bir gün bir ahbabına dedi ki: Piyanonun önüne oturunca elim- den geleni yapmağa çalışırım... Kapağını kapamak elinden gel- miyor mu Yolda baktım, iki tarafa yalpa vu- rüyordu: — Sen akıllanmıyacaksın dedim, | işte gene sarhoşsun.. Yemin etti: - Değilim, dedi, şuracıkta yarım | saat oturduk, ahbaplarla birer kadeh | rakı içtik — Birer kadeh öyle mi?. Ya elinde- ki şişe nedir? — Şey Birazrakı Amma yar- si benim, yarısı Ahmedin.. — Mademki çok rakı ve içmek içmediğini ediğinizi yapmak kabil değil bunu ispat et, bir fedakârlık yap, kendi payını dök. — Emredersin amma, dediğini yap- İ mak kabil deği. — Neden? — Çünkü benim payım şişenin di- istemediğini söylüyorsun, | dinde!.. Şişli tramvayında bulunan mevzu Evime gidiyordum, Şişli tramvayında; Ne güzel kız diyordum, Şişli tramyayında... | Melek, huri değil: Kız; Kız değil: Kalbimi yaktı cu Şişli tramvayında... Gökte yıldız, — | Yalvardım bilelçiye Yollar uzasın diye Şişli tramvayında... | Baktıkça bu periye Sevdaya mi tutuldum, Ne bileyim ne oldum, Böyle bir mevzu buldum Şişli tramvayında,.. R.K. Aradığımı anlamıyacak ne var? Aydın Köftehor o akşam pek keyif- liydi. Açıktan beş on kuruş para ka- zanmış, ömründe bir kere hesapsız rakı içmek üzere meyhaneye girmişti. Kafayı adam akılı çekti, Ahbap: | larile gülüp söyledi. Nihayet gitmek zaman: geldi. Ahbapları birer ikişer gittiler. Aydın Köftehor gârsona 809- lendi. Bana telefon rehberini ver. Rehberi aldı, başladı karıştırmağa. Bir müddet sonra garson sordu: — Ne arıyorsunuz?.. — Aradığımı anlamıyacak ne var, evimin adresini arıyorum! Eski hikâye Oduncunun biri ormanda bal bul- du. Balı köye getirip bakkala sattı. Yere bir damla bal damladı. Bu dam- laya bir sinek kondu. Sineği bakka- | ın kedisi kaptı. Oduncunun köpeği | bakkalın Kedisini parçaladı. Bakkal | oduncuyu öldürdü. | cukları bakkaldan intikam almak is- Nasıl Salamoh müslüman oldu. Rama- zahda oruç yediğini görenler ayıpla- dılar, Bunun üzerine Salamon dedi | ki - Kırk sene Yahudilik ettim, din- dar bir müsevi olamadım, kırk gün içinde dindar bir müslüman nasıl olayım? ——— — Jül Sezar hakkında ne biliyor- sun?.. — Hiç bir dedikodu duymadığıma Oduncunun ço- |â köy biribirine girdi, kana İfa göre fena adam olmasa gerek... — Orada ne yapıyorsunuz? — Balırımuhiti sandalla geçece | Ben anlatırım ,o dinler. — Ben iki senedir karımla ko- fi nuşmuyorum. — Dargınmısınız? — Hayır, sözünü kesmek İste- miyorum da... Korku Bir kör, bir sağır, bir cascavlak, bir de kötürüm hırsızlığa karar ver- diler ve yola çıktılar. Bir aralık içle- rine yakalanmak korkusu düştü. Kör: — Peşimizden gelenleri görüyo- rum, dedi. Sağır: — Ayak sesleri duyuyorum, dedi. Cascavlak: — Başımdaki saçlar diken diken oluyor, dedi, Kötürüm: — Haydi koşarak kaçalım, dedi. Sevdiği Bir gün bay, güzel kadına sordu: — Dünyada en çok kimi seversin? Bayan bir ayna çıkardı, evvelâ bak- tı, sonra bayın yüzüne tuttul.. — Neden bu kadar genç öldü... © — Yaşamasını bilirdi de ondan... | met etmiştir. Şüphe yok ki dünyanın en eski"kü- tüphaneleri gene şarkta ecdadımız tarafından kurulmuştu. Arkeo! rın yeraltında keşfede! leri tuğla üzerine yazılar o (Ninive) de (Assur- banipal) in saray harabelerinde bu- lunmuş, sonra İranda ve Misirda ma- bedlerin yanında kütüphaneler bu- Tunduğuna kansat hasıl olmuştur. Şarkın münevver varisleri sayılan Yunanlılarda (Euripâde) in (Aris tode) un hususi kolleksiyonları mev- cuddur. Ondan başka halk kütüpha- neleri tesis edilmiş, bunların en eski- si de Atinada (Pisistrate)in kütüpha- nesidir. Bir tarihte Bergamadeki kü- tüphanede 200,000 cild eser bulundu- ğu rivayet edilmektedir. Atina mede- niyetinin varisi olan Romada İsanın doğumunun dördüncü yılında yirmi dokuz kütüphane varmış. Barbarların istilâsı kütüphaneler için bir felhket olmuştur. Kurunu vüstada İse kütüphaneler papazların imtiyazı altına girmiş ve her kilise. nin yanında dini bir kütüphane tesis edilmiştir. 1447 de Vatiganda papala- rin büyük kütüphanesi kurulmuştur. Tabii matbaanın keşfi kitapların büyük bir süratle çoğalmasına hiz- Bu süretle dünyanın dört bucağında halkın istifadesine elverişli kütüphaneler tesis edilmiş- tir, Bugünün kütüphanelerinin. inşa“ yere en çok kitap yerleştirebilmek, memurlar tarafından kolaylıkla bü- lunup çıkarılabilmek için salonları aydınlık yapmak, yangına karşı ihti- yatlı bir tedbir olmak üzere kütüpha- İ ne binalarına daima ayrı bir dalre İ tahsis etmek, ayni boyda olan kitap- ları bir reyona koymak, eserleri alfa- be sırasile yerleştirmek. Veya müellif- lerin isimlerine göre bir alfabe sıra- sile bir araya toplamak, Pariste” (Bibliothögue “nationale) himmetile çok zenginleşmiştir. Dün- yanın en mükemmel kütüphanesidir. Matbu olarak 4 milyon kitap vardır. 123,000 de el yazısı eser vardır. Gene Pariste (A“<enal) bu da halk 'kütüphanesidir.- İçinde 700,000 cild matbu, 8,000 el yazısı eser vardır, (St. Genevieve) de 400,000 matbu, 4,000 el yazısı, (Mazarine) de 300,000 matbu, 5,000 el yazısı kitap vardır. Bunlardan o bâşka mebusan, âyan, (İnstitut de France) akademisi, Üni- versite, konservatuar, (Collâöge de France), pedagoji müzesi ve nezaret- lerin de oldukça büyük kütüphaneles ri vardır, Parisin bütün belli başlı şehirlerin- de halkın istifadesine açılmış yeni ve eski eserleri ve bütün dünya gazete- lerini havi kütüphaneleri vardır, Almanyanın bütün üniversite şe- hirlerinde kütüphaneleri vardır. Berlin kütüphanesinde 1,450,000 matbu, 30,000 el yazısı, (Dreste) de 800,000 matbu, 6.000 el yazısı, Mü- nihde 1,100,000 cild matbu, 50,000 el > Cihan kütüphanelerine bir nazar! Kütüphaneler ne söyler? sında hâkim olan fikir şudur: En az | on dördüncü Lili devrinde Colbertin | Mardinde yeni Ziraat bankası | binası 43 Eyltl 1997 Yazan: Selim Sırrı Tarcan yazısı, udgartda 500,000 matbu 3,800 el kitap vardır İngilterede (British Museum) 1735 de kurulmuştur. Kütüpllanesinde 2,000,000 matbu, 60,000 el yazısı (Ox- ford) kütüphanesinde 460,000 matbu, 30,000 el yazısı, (Cambridge) de 700,000 matbu, 6,000 el yazısı kitap vardır. Viyana (o kütüphanesinde 1,000,000: matbu, 27.000 el yazısı, 100,000 Papiros, üniversite kütüphs- nesinde 200 bin cild matbu, Macaris- tan milli üktüphanesinde 400,000 matbu, 20,000 el yazısı kitap vardır. Danimarka Kopenhag şehir kü- tüphanesinde 700,000 matbu, 20,000 el yazısı kitap vardır. İtalya Vatikan o kütüphanesinde 250,000 matbu, 24000 el yazısı, Milâno belediye o kütüphanesinde 200,000 matbu, 15,000 el yazısı kitap vardır. Çekoslovakyada Prag şehir kütüp- hanesinde 200,000 matbu,. 8,000 el yazısı kitap vardır. Amerikada halk kütüphaneleri on sekizinci âsırda tesis edilmiş, bunla- rın en eskisi (Massachuset) de (Har- waârd) kollejinkidir. Tesis (o tarihi 1638 dedir. 1876 da Amerikada 5,842 kütüpha- ne varmış, bunların kitap mevcudü on iki milyon imiş ve bir buçuk mil yon da el yazısı kitap varmış Üniversite kütüphanelerinin ade- di 312 ve meklep talebelerine mahşus kütüphaneler 299 taneymiş. İsviçrede 1887 de 1,734 kütüphane 981,324 matbu, 100,000 el yazısı kitap varmış. Şurası muhakkaktır ki medeni şe- hirlerin okuma ihtiyacı yemek ihtiya» cından sonra halkın ilk gıdasıdır. Zengini gibi fakiri de, genci gibi ihti- yarı da okumağa düşkündür. Nüfusu $ yüz bini geçmiyen şehirlerde elli bin nüsha basan gazeteler pek çok- tur. Her kütüphanede insan istediği kitabı bulur. Kopenhag şehir kütüp- hanesinde bir gün memur kadınlar. dan birinden bir kataloğ istedim. Son- ra Danimarka hakkında yazılmış bir eser intihab edip kendisine söyledim, Çok geçmeden bu sevimli, şirin mat- mazel bana dört kitap getirdi, belki aradığınızı bunlarda bulursunuz! di- ye müdür bu kitapları da verdi, dedi, Benim halimden yabancı olduğumu anlamış olan bu kütüphane memuru kendi memleketi hakkında iyi ve doğ- Tu bir fikir edinmemi düşünerek ba 'na o kitapları getirmişti, Kitaplar, yalnız meraklılarla konu- şan bu süküti dostlar bir memleketin baha yetişmiyen hazineleridir. Orila- rın hiç kötü keyfi yoktur. İstediğimiz dakika bize kalblerini açarlar, Kü- tüphane sohbetine doyulmıyan bir dostlar mahfilidir. Bir şehir evvelâ mektepleri ve son- Ta kütüphaneleri ile iftihar eder, Bir şehrin nüfusuna nisbetle kütüphane- lerine devam edenlerin miktarı, hal- kın irfan seviyesi için bir miyardır sa arım. Selim Sırrı Tarcan va Bİ pi si v n v t » & 8 - mer m Mardin (Akşan) — Burada yeni inşaat muntazaman devam etmektedir, Yapıcılık yalnız resmi sahaya inhisar etmiyor. Bir çok hususi ebniye de yüks selmektedik, Yukarıki klişe yen! yapılan Ziraat Bankası şube binasını gösteriyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: