23 Eylül 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

23 Eylül 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

23 Eyli 1937 Willy Fritseh Amerikaya davet edildi , f . W ö Çe akat gitmiyor Willy Fritsehin iki filimdeki garip vaziyette resmi ve sokak hali Sinema âleminin en çok tanınmış * simalarından biri de hiç şüphesiz Wiliy Pritsehdir. Wily Fritsch on $€- nedenberi Avrupanın en çok filim çe- viren ve en çok rağbet gören ar- tistidir. Hele Almanyada ve şimal memleketlerinde çok populerdir. Her- | kes kendisini sever. Bilhassa Alman genç kızları Wily'ye bayılırlar, Willy Fritseh daha sessiz filim za- manında şöhret kazanmış, en mu- vaffakıyetli jön prömye olarak ta nınmıştı. Sözlü filim çıktıktan sonra şöhreti azalmadı, bilâkis arttı. Bir birini müteakip çevirdiği operet #k limler her tarafta büyük rağbet gör- dü. Aşk Valsi, Cennet Yolu've saire gibi filimler elân hatırlardadır. Willy Fritseh sözlü filim çıktıktan sonra bir çok operet filimi çevirme sine rağmen sadece bir operet artis- ti değildir. O, gülmesini bildiği ke dar kaşlarını çatmağı, ciddi vaziyet almağı da bilir. Dram ve ağır kome- dilerde de çok muvaffak olmuştur. Bunun için bildiğimiz operetler den başka bir çok ağır komedi, dram filimleri çevirmiştir. Willy Fritseh filim çevirmek üzere Bollivuta davet edilmiştir. Artist bu daveti kabul etmemiş, Almanyada Willy Fritseh icabında kaşlarını çatmasını da bilir kalmağı tercih ettiğini bildirmiştir. | Wiliy Fritsch'in hayatı tuhaftır. Ar- İ tist bunu şu suretle anlatıyor: | «Katovitz şehrinde doğdum, kü- | çük yaşta Berline geldim. Babam ma- den amelesi idi. Beni sağlam bir sa- | nat sahibi yapmak istiyordu. Bunun | için bir makine fabrikasına çırak i olarak vermişti. . Ben çocukluğum- | danberi aktörlüğe hevesli idim. Ba- | bam da bu hevesimi öldürmek isti. yordu. Berlinde makine fabrikasında ça- İişırken vakit vekit figüran olarak sahneye çıkıyordum. Bu sırada ufak tefek rolleri / ezberlemeğe başladım Bir akşam Hameltte bana küçük'bir Tol verildi, Rol pek ehemmiyetsizdi Fakat ben öyle bir şekil vermiştim ki derhal bü rol ehemmiyet kazan- | mıştı. Ayni zamanda bana bir mu- kavele teklif edilmişti. Bir müddet Berlinde çalıştım, ora- Artistin gazetemize hediye ettiği bir resmi dan Brem şehrine gittim. Bu aralık bir filim için “iyi gülmesini bilen bir genç âranıyordu. On kadar müra- caaiçi arasından ben seçildim. İlk rolümde çok muvaffak oldum. Artık mesleğim tekarrür etmişti. Sinema artisti oldum.» Wiliy, sözlü filim çıktıktan sonra bir çok filimlerini Lilian Harvey ile çevirmişti. İki artist ekseriyetle bir- likte gezdiklerinden aralarında bir aşk macerası olduğu ve evlenecekleri rivayetleri çıkmıştı. Bu rivayet, iki- si tarafından da tekzip edildiği hal de halk bu tekziplere inanmamakta ısrar ediyordu. nın dilim çevirmek üzere git tiği Amerikadan Avrupaya dönme- sini, Willyden ayrı yaşayamadığına atfedenler olmuştu. Halbuki bunların | doğru olmadığı tahakkuk etmiştir. Artist bir kaç ay evvel genç bir Al | mân kazı İle evlenmiştir. Tarih sergisinin eski el yazıları, kıymetli kitaplar, kıymetli vesikalar ve minyatürlerin bulunduğu paviyo- nundayız. Burası Türkiye mikyasında, memle- ket mikyasında değil, dünya mikya- sında kıymetli eserlerle dolu ve tan- zimi itibarile «şahesero denilebilecek küçük bir müzedir, İşte en eski Türk ressamı Osman tarafından yapılmış gayet nefis ve zengin bir minyatür önündeyiz. Mü- kellef bir sünnet düğünü. O zamanki sünnet düğünleri Sultanahmed mey- danında, açıkta yapılırmış. Padişah dikili taşın öbünde oturmuş. Karşı- sında bronz yılanlı taş var, Sünnet düğününün merasimi ica- bınca İstanbulun bütün esnafı ku- maşçılar, bakkallar, kasaplar, ayak- kabıcılar padişahın önünden geçit resmi yapıyorlar. En önde kumaşçı- lar var. Ellerinde memleketin milli kumaşlarından büyük bir bayrak tu- tuyorlar. Başka bir kitap ve içinde son dere- ce sanatkârane bir resim... On altın- cı asırda İstanbulda bir bakkal dük- kânını gösteriyor. Ressam son derece nükteli ve şen bir adammış. Bakkal dükkânındaki bütün kavanozları, çu- zuna kadar her şeyi, her şeyi gayet iyi göstermiş. Hattâ dükkânın kedisi bile çuvalla- rın önünde yalanıyor.. Bir fare bir çuvala giriyor. 16 ncı asırda da demek bakkal dük- kânları öyle temiz filân değilmiş... İşte en eski kitaplardaki en eski minyatürler, Peygamber, kurumuş bir hurma ağacına hayat veriyor... Peygamberin yüzü örtülü. Şu kenar- daki minyatür resim de 16 ncı asırda bir Türk evinde bir doğum vakasını gösteriyor. Napoleor -Dartın türkçe mektubu Şimdi en kıymetli vesikalar, el ya- ları, mektuplar, Kitaplar arasında- yiz. Bize izahat veren kiymetli rehberi- miz — İşte. diyor, Napollon Bonapar- tın Ahmed paşaya yazdığı mektup... Bakınız mektup arapça.. yalnız imza- 8 fransızca... O zaman Napoleon da» ha imparator olmamış... Kâğıdın üs- tünde de Fransa cumhuriyetinin fir- valları, fıçıları, hattâ zeytin kavano- | Sahire 9 Tarih sergisinde bir saat Napoleon Bonapartın yazdığı Türkçe iki mektup 16 ncı asırda bakkal dükkân - Sultanahmedde sünnet düğünü - 8 metre uzunluğunda Kanunünin bir mektubu Tarih sergisinde teşhir edilen kıymetli eserlerden bir kaçı ması var... İmzasını da sadece Napo- leon diye atmış... İşte şu da Napoleon Bonapartın imparator olduktarı sonraki bir mek- tubu... Bu türkçe... Selimi Salise ya gılmış... O zaman artık kendisi impa- Tator olmuş... Kâğıt cumhuriyet fir- masını taşımıyor ve imza da Bona- Napolenun * türkçe (Oomektubua baktım... Öyle bir ifade ki gülmemek imkânsız. 8 metre uzurluğunda bir mektu- bun önünde durduk. Mektup «Kanuni Sultan Süleyman. imzasını taşıyor- du. Rehberimiz: — İşte, dedi, Kanuni Sultan Süley- manın birinci Fransuaya yazdığı mektup. İbrahim paşanın kral Şari- kene yazdığı mektup.. Üçüncü Mustafanın el yazısı... Bir şehir plânı önünde durduk. Rehberimiz izahat verdi: - Kanuni zamanında İstanbulun şehir plânı... Son derece mükemmei bir Amerika haritası... Piri reisin yaptığı Amerika haritası... O zaman bu derece mükemmel Ame rika haritası yapmak için Türk de- nizelliğinin ne dereceye kadar llerile- miş olduğunu hesab etmeli Lüt kavminin boğulması Müthiş bir tablonun önünde dur- duk. Büyük bir Türk ressam tarafın. dan yapılan bu minyatür Lüt kavmi- nin batışını gösteriyor. Su her tarafı sarmış, dalgalar arasında çırpınan insanlar, Daha ileride hayvanlar içinde bit insan... Merak edip sordum: — Süleymanın hayvanlarla konuş. ması, Bir çiçek kolleksiyonu nazarı dik. katimi celbetti. Bana şu suretle iza hat verdiler: — Bu bir sümbül kolleksiyonudur, O zaman sümbüllerin çeşidi çok fazla imiş. 100 den fazla sümbül cinsi tes bit etmişler. Bakınız ne muhtelif isimler var: Elmasi, Bühtefza, Gülsi- ma ve saire ve sâire.. Eski Türkler çi- çeğe son derece meraklı imişler. Güzel, şık bir kitabın önündeyiz... Meşhur «muhabbetname» eseri... İçip de vek şairane resimler var. Rehberim bir kitabı gösterdi E.T (Devamı ön birinci sahifede)

Bu sayıdan diğer sayfalar: