25 Kasım 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

25 Kasım 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Rumeli, Anadolu yakalarını biribirine nasıl bağlamalı ? İstanbulda Ru- meli — yakasının Anadolu yakasına tünel ile mi, yok- sa asma bir köp- rü ile mi bağlan- ması meselesi ye- niden tazelenmiş- tir. Bu hususta mü- hendis B, Muhtar Çiniden bir mek- tup aldık. Mühen- dis B, Muhtar Çilli mektubunda di- yor ki: — Gösbereceği o menfaatler, köprüye nisbetle daba az olmakla beraber evvle- mirde şunu söyliyeyim ki, bazı cihetler- den ve bilhasu müdafaa bakımından tünel, köprüye müreccah olabilir. Fakat Mâve edeyim ki tünel yapmak imkânı yoktur. Bunu izah edeyim: Tünel yapılamaz. Çünkü Karadenize kadar inin en az derin olan .noktası elli metreyi ge- ger. Bu, yalnız suyun derinliğidir. Soyun altında, suyun tesirinden üzüde olarak tünel açılabilecek sağlam zemin, ” acaba kaç metre sonradır. Sarayburnu ile karşı yaka arasında yapılan Foraj gösterdi ki, sağlam zemin 10 - 80 metre derinliğinde başlıyor. Tü- pelin emin ve su basmıyacak sağlam yerde olmasi için yirmi metre katarsak tünelin tabonı deniz yüzünden Sarayburnu ci- varında yüz metre derinliğinde olmalıdır. Boğaziçinde, iki Hisar arasında, deniz eli metreden daha derin olmakla be- raber - zeminin sağlam olması ihrimalini Kabul ediyorum - burada da tünel taba- Bının 88 metrede yapılmasını ve bu mah- dud: kısımlar için bizde demiyollarının Azami meyli olan binde yirmi beşini ka bul ediyorum, Bu halde, bu derinlikte kazılacak tü- mel tabanına varabilmek için tünelin Kader. geçeceği ma mahal kenuzindan 4-5 İlineli kazarak su sathına indim Mizmdir. İşte herkesin anlıya- bileceği rakama müstenld bir hesap... 11 kilometrelik tünel Deniz altındaki tüneli, Boğuziçinde Hi- sara yapmak lâzmgelirse Kiğıdhane de- Tesi içinde ve Kâğıdbane köyünün ileri- sinde bir nokladan dere seviyesinde tü- mele girerek özami meyil le Hisara ka- inmek ve gene âzami meyille ve dalma tünel için- de kalarak Anaduluhisarınndan Kuzyun- cuğa kadar yükselerek önesk orada deniz seviyesinin üstüne çıkabilmek, yani aşağı yukarı on bir kilometre mütemadiyen zim dibinde, denir seviyesinin altın- da kalmak zarureti hasıl olur. Böyle mü- temadi yerin alında kulmak zarureti hasıl olunca Boğazın en dar yerinden geçmekte fayda yoktur. Her nereden geçilirse geçlisin iniş yo- kuş ve ortadaki yfki mesafe ile birlikte tünelin uzunluğu mecmuu on kilometre yi geçer. Bu tüneli delebilmek ne kadar pahalı ve güç olduğu kolaylıkla tahmin edilebilir. Sonra bu tünel mülemadiyen artacak olan su sizntilermin bücumlarma ma- ruz bulunacağından bu sızıntıları boşalt mak için yüksek irtifada gece gündüz çalışarak olan Kuvvetli tulumbelar ister. Gayri melbuz her hangi bir hadise, bu maddi imkânı selbeder, İkinci bir tünel yeri Diğer taraftan demiryolunun, Sünnet köprüsünün yanina ve deniz seviyesine gelebilmesi için en iyi hal sureti Çırpıcı Yazan: Perihan Parla — Mahvoldum Banu! Haysiyetim, şerefim sıfıra indi. Bu ahlâksızlığı na- sıl tevil edeceğim? Herkese ne cevap -— Kahrolsun! Nefret ediyorum. Bü- tün mânasile ondan nefret ediyorum. — Kadına itimad etmek ne buda- Talık Yarabbi? Bini “töreği "olduklarını bilsem ikisini de bir saniye tereddüd etmeden vururdum. Deli gibi yerinden fırlamış, odanın içinde durmadan geziniyor, söyleni- yordu. Bir aralık geldi yanıma otur- du: — Sen hiç bir kadına benzemiyor- sun? Senden en ufak bir fenalık bek- liyemem değil mi?,. Oh Banu, dünya- da yalnız seni seviyorunı ve yalnız sâ- na itimad ediyorum. Yaşlar yanaklarından yuvarlanıyor, GÖNÜL HINCI çayırından dere boyu ilerliyerek bir kaç kilometre tünelle Alibey deresinin Keçe- deresi koluna geçip bu dere ile Sünnet köprüsü civarma gelmek, orada bir is- tasyon yaptıktan sonra tünele girmektir. Eğer deniz altı tünelinin Saraybumun- da kazılması düşünülüyorsa Yedikule ha- ricinden başlıyacak deniz altma inip Erenköyüne ancak çıkmak kabil olur. Bu şekil diğerine nisbetle ehvendir. Hiç ol- masan Sünnet köprüsünden evvelki tü- nel hazfolunur. Bası zevatın meseleyi iyi tedkik etmeden tüneli tercih ederiz, de- melerinin neticesi budur. Tünele ne şekil verilirse Verilsin ve ne- rede yapılırsa yapılsın deniz dibinde mef- ruz umka inmek lâzımdır. Ayni müş- külât ve ayni faydasız şekil has olur ve her halde köprü masrafından çok fazla bir masraf ile ancak tek hatlı bir tünel yapılmış olur. Bu da, günde bir kaç defa trenlerin geçmesinden başka bir şeye yaramaz ve şehre biç bir faydası do- kunmaz. Bunun için Avrupayle, Asyayı birbirine bağlamak için arsın teşekkölâtı itibarile tünel bir vasıta olamaz, bunu aklınıydan (o çıkarmalıyız. Trenleri bir yakadan öbür yakaya geçirmek için topu topu masrafı iki milyon lirayı geçmiyecek olan feribotlar kullanmak kâfidir. Köprü nerede yapılmalı? Gelelim köprü meselesine: İstanbulun Avrupa We Asya yakalarını birbirine bağ- hyacek Olan köprü nerede yapılmalıdır? Ulustan alinan makalede tesvir olun- duğu veçhile, 1 - Boğazın en darsyerinde, 2 - Cihangirden (Galata olamaz) Şemsi- paşaya, Seraybumu ile Fener arasmda ve eski Barathaneler önünden Karlık ba- yırına köprü kurulabilir. Boğazın en dar yerinde, yani iki Br arasında ve yahut açıklığı hemen men ayni olan Arnavutköyündeki anat: burnu ile Vaniküy arasında 45 metre yük- sekliğinde (köprünün altından serbesçe seyrü sefer İçin bu irtifa lacak asma köprünün uzun metreden az olacağından İnşaat ve mas- Taf bakımından en münasip hal sureti olur. Köprü Boğazda kurulacak $se iki Hisara nisbetle e Akıntıburnile Vaniköy arasını tereih ederim. Zira şehre iki ki- lometre daha yakındır. Bunun büyük bir €hemmiyeti vardır. Bundan başka gi- mendiferin buraya isali mühim surette daha kolay ve daha veuzdur. Lükin Boğaziçinde kurulacak bir köp- rünün en büyük mahzuru Üsküdar ve Kadıköyünün bu köprüden mahdud su- reste istifade etmeleridir. Köprünün en büyük faydam, üzerinden dâmiryolunun geçirilmesi deği Bilâkis Üsküdar ve Kadıköy gibi büyük kütleler sekenesinin günün her saatinde bir kaç dakika için- de İstanbula gidip gelmelerini temin ede- cek bir yol tesis etmektir. Boğasiçinde yapılacak bir köprü vakit ve nakid ba- kımından bu şeraiti haiz değildir. Köprü- nün Boğasiçinde yapılması en kolay ve ucuz olduğu halde Saraybumu ile karsı yaka arasında yapılmasında ı4far edilme- Sinin sebep ve hikmeti budur. 'Tefrika No, 13 elimden geldiği kadar teselliye çalış- tım. Bir kaç gün sonra (Napoli) dam- galı bir zarfı elime verdikleri zaman Fatma harımefendinin yazısını der- hal tanımıştım. Zarfı heyecanla yırt- tım.. 'Bana her şeyi bütün tafsilâtile an- Yatıyor, pek çok mesud olduğundan bahsederek mektubunu hemen hemen şöyle bitiriyordu: «Artık ben de muhi- tinizden uzaklaşınca derhal evlenme- niz için hiç bir mani kalmıyor demek- tir. Bütün temennim biran evvel yu- yanızı kurup mesud olmanızdır. Oğ- lumu size emanet ediyorum... Hasret- le gözlerinizden öperim sevgili kızım.» — Bu vakadan sonra nişanlınızın size karşı vaziyetlerinde bir değişiklik hissettiniz mi? — Hayır. Tamamen eskisi gibi idi. — Onu hâlâ seviyor mıydınız? — O zaman için evet! * — Derhal evlenmenizde ne gibi bir mahzur vardı? — Mühim hiç bir mahzur yoktu, — Nişanlılık devresini uzatmanın Mühendis B. Muhtar Çilli; “Tünel yapmak imkânsız gibidir. Köprüyü tercih etmek ve Sarayburnu ile Üsküdar arasında yapmak lâzımdır ,, diyor Sarayburnu - Üsküdar Binaenaleyh ya- pılacak büyük fe- dakârlıklardan bir fuyda temin asma köprünün ya Cihargin Şemsi- paşaya, yahut ta Sa- rTayburmu ile Fene- rintam ortasından Karlık bayırma, yani Istanbulun o hemen merkezinden Üskü- dara yapılmak icabe- der. Ben ikinei şıkkı tercih oderim. Zira evvelâ ber iki yer arasındaki fark aşağı yukarı aynıdır, Saniyen Saraybumu ve Kizkulesindeki Akıntılar dolayıslle karşı yakada kum. lar terezsüp eder ve Karlık bayarı ör deki sahilden itibaren denizin derinliği gayet bati artarak 700 metreye kadar mesafede derinliği 12 metreyi geçmez. Halbüki Cihangir ile Şemsipaşa arasında böyle az derin yerler yoktur. Yapılacak köprü, kl kilometre uzun- Toğunda hiç apaksız Inşa edilemiyeceğin- den deniz derinliğinin azını alti kumlu olsa bile ayakların inşasında faydası do- kunur. Salisen Sarayburnu civarında her iki taraf başlarına şimenifer yolunun köptü- ye bağlanması gayet kolaydır. Şöyle ki Kumkapı civarında Şark de- miryolunun deniz seviyesinden yüksekli- #1 yedi metredir. Köprü irtifama çıkmak için otuz sekiz melre yükselmek lâzımdır Ki bu da bin altı yüz metre tule tekabül eder. Yani Kumkapı istasyonundan son- Ta Olndi meydanından kısmen açıkta ve sonra tünele girerek meyli matlupta yükselip Ayasofya ününde yer altında bir yulcu durağı yapmak üzere Gülhane has- tanesi yolunu geçinceye kadar tünel için- de kalmak ve sufirn yakın yakın ayakla hafi? viyadüklerle asil büyük köprü ba- şına ulaşmaktır Ki ne bir Abideye doku- Dur, ne büyük istimlike veya cesim ima- lâta ihtiyaç kalır. « Sade bin altı yüz met- relik basit bir metropoliten hatlı yap- maktan ibarettir. Karşı yaka ciheti büsbütün sadedir. Karhk bayırı üstünde zeminin irtifa: mü- #alt olduğundan Oradan sonra matlüp meyilde kismen açık, kısmen tünelde ol- mak üzere Selimiye arkasından dolaşarak Haydarpaşaya OYarmaktan ibarettir. -Gö- rünüyor ki mevcut (demiryollarımızın şekline hiç dokunmuyor ve ameak birer makasla bağlanıyor. Cihangir Ne Şemsipaşa (o arasındaki köprü başlarma demiryolunu bağlamak meselesine gelince gerçi Şemsipaşa ei- heti basite in Cihangirdeki köprü ve bilhassa Haliçin vaziyeti igalı gel oldukça büyük müşkülât ika eder ve bü- yük masraflara bâdi olur. Rabian Cihangir - Şemsipaşa arazında- ki köprü liman ortasındadır ve daha 2i- yade seyrü selere engel olur. Böyle bir köprünün İstanbulun man- mrasina olacak tesirinç gelince köprü mühim surette ynanzarayı değiştirecektir. Lâkin manzara bozulacak mı, düzelecek mi, şimdiden kestirmek güçtür. Ve bu hu- susta herkesin düşüncesi bir olamaz. Köprüye verilecek bedii şekil manzarayı ihlâl etmekten daha ziyade boş bir hal arzedebilir. Fitre, Türk Hava Kurumuna yardım için en uygun fırsatlar- dan biridir. #leyhinde değil miydiniz? — Hayır değildim! — Demek bütün dedikodulara rağ- men evlenmek hususunda isticâl gös- termiyen sizdiniz? Genç kız elindeki mendili parçalar- casına tırmaklarile kopardı, Burada 'her şeyi söylemek, bu teklifi nasıl sa- bırsızlıkla aylar ve senelerce bekledi- ğini anlatabilmek mümkün olsaydı diye düşündü, fekat izzeti nefsi buna mânidi! Sakin ve yavaş bir sesle ce- Yap verdi: — Evlenmek için henüz biribirimi- zi tamamen anladığımıza kani değil dim. — Sekiz senedir tanıdığmız bir in- sanı anlıyamamıştınız öyle mi?! VOL — Günler, haftalar, aylar geçiyor, Enis iş hayatında gittikçe parlıyor, kazancı da o nisbette artıyordu. Bir akşam üzeri köşkün kapısında yepyeni bir otomobil durmuştu. Enis yukarı çıkınca; — Banu, bu otomobili sana aldım, Bu akşamdan itibaren istediğin gibi kullanabilirsin! dedi, , Teşekkür için sıralıyacak kelime bu- Jamıyordum. Bir başka gün kaplan derisinden bir manto geliyor, tuvaletlerim, kostüm- lerim en lüks terzihanelerde dikiliyor. du. Bursa elektrik. şirketi alınıyor mu ? irket beş yüz beygirlik yüz beygi motörlerden birini yeniliyecek Bursa 24 (Akşam) — Bir yıldanberi hükümetçe satın alınacağından bah- sedilen şehrimiz elektrik şirketinin va- zâyetinde şimdilik yeni bir dej şiklik olmamıştır, Geçenlerde şirket direktörü B. Bertola Ankaraya gitti, geldi, Satın alma işinin ne safhada oldu- Zu pek bilinmemekle beraber şirketin, pek ziyade eskiyen motörleri yenile- me işine ehemmiyet vereceği anlaşıl- maktadır. Santralın takviyesi, hayli zaman evvel kendini göstermiş bir ihtiyaçtır. Şehir tenviratını intizama sokmak için, santral ve şebeke üzerinde esaslı tedbirler almak lüzumu, gerek motör- de gerekse ana hatlarda görülen arı- zalardan belli oluyor, Santralın motörleri iyice yıpranmış- tır. Bu gidişle koca şehrin günün bi- rinde karanlıkta kalması her vakit mümkündür, Şirket, hükümetle satın alma işini kati bir safhaya koymadan, yeni ve masraflı tadilâtlan çekinmektedir. Haber aldığıma göre son günlerde şirket, beş yüz beygirlik motörlerden birisini yenilemek maksadile hüküme- te müracaat elmiş ve yeni motörün, eskisi gibi Dizel olmasını #stemiştir. Hükümetin, bazı kayıd ve şartlar da- hilinde, motör mübayaa ve intibabı için mezuniyet verdiği ve şirketçe muhtelif firmalara müracaat edildiği haber verilmektedir. Fakir kız arıyan milyarder! Iki gazete bir reklâma kapılmış Amerikalı milyarder fakir bir kızla ev- Jenmek için Balkan memleketlerine ge- lecekmiş. Arkadaşlarımız bu haberi ballandıra ballandıra yazdılar. Kolayca tahmin edileceği veçhile böyle bir haberin aslı yokmuş, bu, bir reklâmdan ibâretmiş, Sofyada çıkan Utro gazetesi birinci sahifesinde «Mil- yarderi İstanbulda bekliyorlar!» baş- liğile yazdığı bir yazıda bu iki gazete ile inceden inceye eğlenmektedir. Kanserle mücadele Geçenlerde kanser enstitüsü konseyi toplanmış, enstitü organizasyonu Üze- rinde bazı kararlar alarak dağılmıştı. Önümüzdeki salı günü, üniversite rek- törü riyaseti altında tekrar toplana- cak olar bu konseyde, kanserle mücâ- dele esasları tesbit edilecektir. Hemen her gece yemeği ya Tokatlı- yanda ve yahut Park Otelde yiyor- .duk.. senenin'en kibar balolarını ka- çırmıyor ve o gecelerin tuvalet reko- ru mutlakâ bende kalıyordu. fakat bütün bunlara rağmen katiyyen me- sud değildim: Çünkü her gittiğimiz yerde bin bir vesile ile iz'ac ediyor, mâ- nâsız kıskançlıklarile beni yiyip bitiri- yordu. Uzak masalarda oturanlar- şiyor, pek haksız yere çatıyor, kalbi- mi kırıyordu. Bana hiç bilmediğim in- sanların takdirle bakmalarına bir tür- Yü tahammül edemiyor, en eğlendiği- miz bir zamanda kalkıp eve dönüyor- duk. İstanbula yalnız inmekten tama- men menedilmiştim. Ancak köyün ci- varında otomobille dölaşmağa bir de onu karşılamak üzere istasyona kadar inmeğe mezundum! Bu hayat, böyle devam edip gidiyor, fakat hiç bir gün evlenme bahsine yanaşmıyorduk, Bir sabahı saçlarımı tarıyordum; birdenbire gözlerim bir kaç beyaz tel- le yanar gibi oldu; Şakaklarımdan başlıyarak arkama doğru gittikçe ço- galan bu beyaz saç telleri gönlüm gibi hayatımın da hazana yaklaştığı haki- katini bir zehirli ok gibi kalbine işle- mişti! Aynaya daha ziyade yaklaştım: Gözlerimin altında henüz derinleşme. KADIN KÖŞESİ 7 Orme bluz ” İkl renkten elde örme bluz. Omuz* lar, ön kısmı ve kemeri Kahve rengi- dir. Kolları yanları ve sırtı bej rengi yündendir, Düğmeler kristaldir. Kah- ve rengi etekle giyilmektedir. Aklı yerinde olduğu anlaşıldı Fakat artık genç Viyanalı ile evlenmekten vazgeçti 64 yaşında olduğu halde Viyanalı bir otelcinin 17 yaşındaki güzel kızi- le evleneceği yazılan Mısırlı Teyfik Nesim paşa geçenlerde kendisini te- davi ettirmek için Londraya gitmişti. Londranın üç mütehassıs doktoru Mısırlı paşayı muayene ettikten son- ra paşanın kendi işlerini kendi göre- bilecek Kadar kuvvetli bir muhake- mesi olduğunu tesbit etmişlerdir. 'Teve fik Nesim paşa ile beraber seyahat eden doktor Haggan Londradan ay“ rılmadan evvel İngiliz gemetecilerin demiştir ki: ! «Nesim paşanın sıhhatte olduğu an- Yaşıldıktan sonra Mısıra dönüyoruz. Paşa artık nişanlısını düşünmüyor, onunla evlenmekten (o vazgeçmiştir, Bundan sonra sakin ve âsude bir ha- yat sürmek istiyor. Madmazel Hub- nenle evlenmek hayali suya düşmüş- tür. Bir kadin bir karında üç cocuk doğurdu Kosak (Akşam) — Köyümüzden; Süvavi Mehmed karısı Hacer bir ka rında üç çocuk doğurmuştur. Çocuk» ların ikisi kız, birisi de oğlandır. Yar- rTuların ve annelerinin sıhhatçe hiç bir bozukluğu yoktur. Bu taraflarda şimdiye kadar böyle üç çocuk doğu Tan anaya rastlanmadığı için, bir çok köylüler çocukları ve bunları doğu- Tan şnneyi görmek için koşmaktadır. lar. ğe başlamış iki üç çizgi, dudaklarımın kenarlarında ince hatlar vardı!., O günkü kadar kendimden korktu umu, ürktüğümü hatırlamıyorum, Şuurumu kaybetmiş gibiydim. Birden“ bire elimdeki saç fırçasını bütün Ki zamla aynaya attım, parça parça kaya dım. Elime batan cam parçaları avi cumu kan içinde bırakmıştı. Fakat kanıyan gönlümün ıztarabı bundex çok daha fecidi. Hayatı anlamadan, gençliğim bir sonbahar yaprağı gibi sararıp solmuştu! Bir hiç peşinde bu“ güne kadar sürüklenip giden bu sefil ömre lânet ediyordum! Beni lükse, refaha boğarak gençliğimin manevi« yatını satın alan insandan artık nefs ret ediyordum! — Son iki seneden bu zamana ka dar hayatınızda mühim hiç bir deki şiklik oldu mu? Genç kız sararmıştı: — Hayır! — Sualimi galiba anlamadınız: Haf yatınıza yabancı bir şahıs karışmadı mı? — Evet!.. Bundan takribep bir seng evvel Cehdi ile tanıştım. — Ne zaman ve kimin vasıtasile? — Bir mâyıs sabahı... Köşkünüm — Yabancı bir adamla tanıştırılman dan nasıl ahbab oldunuz? (Arkası yağ a

Bu sayıdan diğer sayfalar: