4 Nisan 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

4 Nisan 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Givi Sahife 6 AKŞAM -— 4 Nisan 1938 5d PAZARTESİ KONUŞMALARI: Yakın tarihimiz hakkında Bir kitap ve bir dilek Türk Tarih Kurumu Türk tarih kurumunun VI. neşri- yat serisinin 3 üncü kitabı olarak (Ku- leli vakası) hakkında güzel bir etüd ! kazanmış bulunuyoruz. Kurumun de- | gerli sekreteri Uluğ İğdemir, vaka hak- | kında mevcud bütün vesikaları göz- den geçirmiş ve mevcudiyetinden ha- berdar olmadığımız yeni bir vesika ile şimdiye kadar devam edegelmiş bir kanaatin yanlışlığını meydana koy- müştur. İlk eserile böyle verimli bir | emek mahsulünü bize kazandırmış l olan bay Uluğ'u tebrik ederkeri kendi- sine leşekkür etmeği vazife bilirim; Vaka şudur: (1276-1859) da, Abdülmecid devri- nin son yıllarında bir gizli cemiyet ku- ruluyor. Gayesi, Sultan Mecidi tahttan indirip Abdülâzizi padişah yapmak- tır. Cemiyetin başında Süleymaniyeli şeyh Aliined, Çerkes Hüseyin paşa, Ar- navud Cafer Dem paşa, Tophâne müf- “sü Bekir efendi, hoca Nasüh'efendi, şeyh Feyzullah vardır. Reis şeyh Ah- mettir. Bunlâr düşüncelerini tahak- “Kukvettirmeden yakayı ele vermişler *v& Kuleli kışlasına tıkılmışlardır. Esa- “sen vakaya Kuleli adının verilmesi bundandır, Yapılan muhakeme netice- sinde şeyh Ahmed, Hüseyin pâşa, Arif xe Rasim beylerin idamlarına hükme- dilmiş ve Cafer Dem paşa intihar etti- gk için cezasını bulmuş farzolunmuş- tur. Fakat padişah idam mahkömi- etlerini müebbed küreğe tahvil etmiş- tir. Diğer cemiyet âzasına da nefiy, ha- pis gibi cezalar verilmiş ve vâka böy- Jece kapanmıştır. Bu vak'anın aslı ve mahiyeti hak- kında şimdiye kadar bildiklerimiz şur- Engelhartd, (Türkiye ve Tanzimat) adlı eserinde, Kuleli vakasında adı ge- çen ve ileri gelen zatların, Abdülmeci- din son devresinde işlerin bozulmasın- dan müşteki olmaları dolayısile na- muslu adamlardan bir heyeti vükelâ | teşkil etmek, diğer taraftan bilâtefrik cins ve mezhep bütün Osmanlı tebaa- sını temsil edecek bir meclisi mebusan Lesis etmek arzusunda olduklarını söy- ler. Müsteşrik Vambâry, (Osmanlı hü- kümeti meşrutasının istikbali) adlı ya- nda Kuleli vâkasını Türkiyede inkılâp hareketlerinin başlangıcı olarak gös- , terir. Millete meşruliyet vermek isti- yenler tarafından teşkil edilen bir cemi- yeti hafiye olduğunu söyler.ve mensup- larını hürriyetperverler diye tavsif eder, (Bunları söylerken Vamböry'nin yaptığı tarihi hatalar kitapla tenkid edilmiştir). Ebuzziya merhum kulaktan, Ahmed Rasim ondan naklederek ve diğerleri bu mevzua temas ettikleri zaman meş- . Tütiyet için değil, ha maksadile ya- pıldığını söyliyerek biribirinden alma şöyle böyle malümat vermişlerdir. Yu- suf , Akçura. merhum - daha, ziyade Engelkartd'in tesiri altında kalmakla beraber Takvimi Vekayiden istintak evrakının olduğunu istidiâl ederek bu asli menabiin bulunmasını tavsiye edi- yor. İşte bay Uluğ'un elde ettiği bu asli kaynaktır: Defteri Mühimmei Mektum. ,Başvekâlet hazinei evrakında bulu- nan bu vesika, o zaman maznunlar hakkında son kararı veren ve bir nevi mahkemie vazifesini gören heyeti vü- | kelânın her maznun hakkında ayr ' ayrı verdiği hükümleri ve bunlara dair irade suretlerini ihtiva eden bir defter- ; dir. (Üssi inkılâp)da Ahmed Mithatın, (On üçüncü asrı hicride Osmanlı Yi- calip makale*silsilesinde Mehmed Ga- lip ve Ak Rize beylerin, (Tarih müsa- habeleri) nde Abdürrahman Şeref mer- humun sezdikleri, fakat yazılı bir vesi- kaya dayandırmadıkları görüşleri da- Ya esaslı, daha etraflı bir şekilde bu defterin muhteviyatında görülmekte- dir. O bize gösteriyor ki Kuleli vakası bir meşrutiyet dileğini istihdat etmek- ön çök'üzak olduktan başka tam ir- ticai bir harekettir, Tanzimatın ilâni- le açığa vurulmuş olan garblılaşma da- vasını yıkıcı, geri bir ihtilâl tasavvu- rudur. “Bir defa gizli cemiyetin reisi şeyh Ahmed, Beyazıd medresesinde rüya ta- bir eder veders okutur bir softadır. - Müslümanla hıristiyanı kanun naza- rında müsavi sayan Gülhane fermanı- nın ruhuna muarızdır. Onun gibi maz- nunların ekserisi esas davanın şeriali muhafaza olduğunu söylemişlerdir. Ne Hüseyin Daim paşa, ne de Cafer Dem paşa münevver adamlar değillerdi. He- le ikincisi türkçe okuyup yazma bil mez, ifadesinin altını rumca imzala- miş bir Arnavud paşa idi. Butürlü adamların kafasında hangi hürriyet, hangi meşrutiyet fikri doğabilir! ## Muhtelif vesilelerle yazdım ve söy- dedim; yakın tarihimizi ciddi surette ledkik etmeliyiz, İthalât eşyası kitap- lardan, hangi düşüncelerin, #aiki ile yazılmış olduğu bilinmiyen eserlerden ahkâm çıkararak mütemadiyen al danmaktayız; yanlış kanaatler güt- mekteyiz. Bugün Tanzimata dair eli- mizde toplu olarak türkçe telif edilmiş bir tek kitap yoktur, En toplusu Engel- hartd'ın (Türkiye ve Tanzimat)ıdır ki yaptığı bir hatayı Kuleli vakası vesile- sile öğrenmiş bulunuyoruz. Kimbilir, başka meselelerde de ne azametli yan- lışlıkları vardır. Bilhassa son yüz sene ve bunun b&ş- langıcı olan Tanzimat devri, bugünkü hayatımızı ve cümhuriyet rejindinin yaptığı cezri hareketlerin mânasını izah ve mukayese bakından ne ka- dar mühimdir. «Bugünkü Türk inkı- lâbı, kendinden önceki ıslahat hare- ketlerinden mahiyetçe başkadır; der- ken geçmiş hareketleri olduğu gibi Fazla tiltün yerine iyi tütün İnhisarlar idaresinin çifçilere tavsiyesi İzmir (Akşam) — Bu sene Ege mın- fakasında fazla tütün ekmek için ha- zırlıklar yapılmaktadır. İnhisarlar umum müdürlüğünden vilâyete ve İn- hisarlar İzmir baş müdürlüğüne gelen bir telgrafta fazla tütün ekildiği yıl- larda müstahısillerin mallarını değer fiatine satmakta zorluk çektikleri, bu yüzden mutazarrır oldukları, bir mik- tar mahsulün ellerinde kaldığı binnen- #leyh fazla tütün ekmektense iyi kali- tede tütün yetiştirmeğe ehemmiyet ve- rilmesi bildirilmiştir. İnhisarlar umum düğünün bu tamimi, bütün belediyeler, Ticaret ve Ziraat odalarına yayılacak, müstahsil- lerin nazarı dikkatleri celbedilecektir. Lâdikte büyük bir yangın Samsun 1 (Akşam) — Dün akşam Lâdik vukua gelen bir yan- gında 15 mağaza, içindeki eşyalarla birlikte kâmilen yanmıştır. Yangın ge- ce yansından sonra saat 2,5.da Lâdi- ğin büyük caddesinin üzerindeki tu- hafiye ve hurdavat mağazalarının bi- rinden çıkmış ve az saman zarfında etrafı sarmıştır. Bir aralık yangın şid- det kesbetmiş vessitsizlik dolayıslle ateşin ziyadeleşmesinden Korkularak telefonla buradan yardım istenmiş ve Samsun itfaiyesi süratle yola çıkarıl- mıştır. Fakat itf, Samsuna 28 ki- lometrede bulunan Çakallıya varma- dan yangın, bir talih eseri olarak yağ- mağa başlıyan yağmurun da yardımi- le, sabaha karşı söndürülebilmiştir. Zarar ziyan 30 bin liradan fazladır. Yangının neden çıktığı tahkik ediliyor. ve bütün sıhhatile bilmeliyiz. Bir küçük vaka, Kuleli vakası; bizim ne derin bir hata içinde olduğumu- zu gösteriyor. Meşrutiyet gibi o dev- Te göre ileri sayılacak bir hareket nerde, 31 Martın anası olan şeriatçı ve irticai bir hareket nerede? Bu iki şey, 180 derecelik bir Kavis çizecek kadar biribirinin zıddı, Türk tarih kurumunun “feyizli, se- maereli, ciddi emeklerini hürmetle anar- ken bizi bu vadidede aydınlatacak eserler neşretmesini şükranla karşıla- rız, Mazimizin her safhasını, kültür kaynaklarımızın her noktasını gene remiz yoktur. Yaptığımız Xi kadar Kir gımızı da iyi bilmeliyiz ve biz bulma- ıyız. Türk tarih kurumunu kuran bü- yük iradenin mukaddes isteklerini ye- rine getirmekte Türk münevveri saa- detlerin en ölmezini duymalıdır. O, bize en eski mazilerden en yakın dün- lere kadar bıkmadan yorulmadan ça- lışacağımız sahalar açtı ve gösterdi. Bizzat, bıkmadan yorulmadan çalışa- rak en güzel nümüneyi verdi. Onun aziz vatlığına minnetlerimizi ödeye- bilmenin bir tek yolu vardır: Onun gi- bi çalışmak. Hasan - Âli Yücel Berberlikte likte: muvaffak olmak ... 4 Hollivudun meşhur berberi neler anlalydr? . “Menjou saçları gibi. bıyıklarına da meraklıdır izin almadan yığının bir kılına dokunamazsınıZ., Tolivudda BİN w Ring adında meş- hur bir berber yardır. Bu berbe- rin şöhretine 86- beb bütün tanın- Mış © artistlerin, kendisinin © müş- terisi olmasıdır. Bir . gazeteci BiW'i ziyaret ede- rek, ekser artist- lerin neden yal- duyan erkek az- dr. Hele sinema artistleri gibi çok çalışan ve çok yo- rülen (o insanlar berber dükkânın- da koltuğa otu- rarak bir çeyrek, “4 Na n 20 dakika pek hoş BM), Ring, Clark Gable'nin saçlarımı kesiyor olnuyan bir vaziyette durmağı âde- — Jack Oakle kadar gürültücü İa işkence sayarlar. Eh, bir bakıma | müşteri az bulunur. İçeriye girer göre bunda haklıdırlar. girmez dükkân kahkahalaria dolar. Şu halde bütün mesele saçını kes- Buna mukabil Bing Crosby en sakin .tirecek müşteriye bu işkenceyi du- | müşteridir. Koltuğa oturur oturmaz yurmamaktan ibarettir. uykuya de düdük 05 . En mei mi Powell mam Poltikedar dünya bülrann, | le Menjou'dur. Powell dükkâna gel dan bahsetmem. Dalma -yakaylin tu- | diği zamen bir makas vurunca der- haf tarafını. bulurum. “Hiç bir şey | DİS, bulamazsam bir vakayı başım- — a ban geçmiş ergekaşim e ge- Der ve aynayı alarak tedkik eder. çer; gider. Daha iyi görmek için ayağa kalkar, Bill Ring altmışına. yaklaşmış bir | iıri” ourur Sena «gili ele adamdır. Bugünkü artistlerden baş. | “Um. onun için saçlarıma dikkat € Kür sükürerti de tanır. — Duglas, meliyim» diyerek kendisini mazur Mary Picford. ile yeni pri diği za- göstermek ister. Bu suretle saç kes- man karısile brilikte berber dükkâ. | mek pek Zevkli bir şey değil, fakat mana gelir, BİL saç keserken Mary | yamacame odin için buna ek saçların iyi kesilip kesilmediğini kon- Maamafih Poweli, Menjou'ya nis- rol ederdi. Bir zamanlar Valântino. | betle melek gibidir. Menjou'nun saç- a | b m. Bıyığının her kılına ay- a allam SAR ewlenece- | yı ayrı itina edilmesini İster, Bir kılı kesmek için izin almak lâzımdır. O Bugün en sâdık müşterileri Gary | da ayna peşrevine meraklıdır. Müte- Cooper, Clark Gable, - Villiam Powell madiyen aynaya bakar durur. i Menjou, Jack Onike, Bing Crosby'dir. | © En sakin müşlerilerim Clark Gabie Berber, müşterileri hakkında de- | ve Cooper'dir. Bunlarla İst: tatlı miştir ki: konuşulur. Nakleden: (Vâ— Nü) Birdenbire bir sarsıntı duyarak, bayvanın yelesini yakalamak istedi. Fakat Bora'nın saçları çok kısa kesil- mişti, Bir sendeleme oldu. Beline bir şey dolandı ve kız kendini havada bir kavis çizerken hissetti; «— Mahvoluyorum... Ya öleceğim, yahud bir yerim kırılacak!» diye şim- şek süratile düşündü, Kendini sert topraklar, taşlar üze- rinde hissedeceğini sanıyordu. Fakat #ki kuvvetli kol tarafından çekildi ve baygın olarak bir kucağa düştü. Mümtaz, bütün haylaz ve mirasyedi gençliğini at sırtında geçirdiği için .oyaman bir binici idi, O sabah kızı uzak- tan uzağa takip etmiş, atın çayırda sa- fa sola deliler gibi koşması üzerine yo- Yunu Kestirmiş ve bu harikulâde cam- bazlığı yapmıştı: Kızı, eğerin üzerin- den kapıvermişti, Esasen ırken Çerkesti, Bu meleke- ler, onda irsi gibiydi... Feriha âdeta ölü gibi... Yüzü bembeyaz, gözleri kapal... Erkek atından indi. Bu zarif hamu- — “lesini çayının üstüne uzattı, TUZAK Aşk ve macera romanı Tefrika No, 10 Genç kıza uzun uzun baktı: Aman yarabbi! Ne güzeldi... Bu hali bile in- sanı hayran ediyordu. Aşkı-'bir kat da- ha coştu. Ah, keşki hiç ayılmasa... Hep böyle kolları arasında, hükmü Çar kalsa Feriha... Fakat sonra kendini topladı. Hazır- ladığı amonyak şişesini koklattı. © Feriha, hafif hafif göğüs geçirdi ve dudaklarının ârasından bir Kelime du- yuldu: > — Cahid! Sonra, gözlerini açarak Mümtaza baktı: - — A... Siz misiniz? Biran süküt citi; derken sordu: — Burada ne işiniz var? — Ben sizi kurtardım, Feriha ha- Genç kız, erkeğin gözlerinde fazla bir coşkunluk okuyup sözü keserek: — Babam mükâfatınızı verir... Bu söz üzerine, Mümtaz, kamçılan- mış gibi sersemledi, Zira o, fırsattan iştifade ederek ilânı aşk etmek niye- tindeydi. O sırada atların ahıra süvarisiz dön- mesini merak eden İyan, bir ârâbüyd atlamış, kaza yerine geldi, Hâlâ ken- diri topliyamamış olan genç kızın ko- Tuna girdiler, Onu arabaya bindirerek konağa doğru gittiler. Mümtaz, bileği incinmiş, üstü başı perişan, sokâkta, kendini büyük bir inkisar içinde hissel- ti, sö Akşam üstü Vahid bey, delikanlıya teşekkür için telefonu açtı: — Kızim sayenizde kurtuldu. Hisgi- yatımı $ize nasıl ifade edeceğimi bile- ; miyorum.,. Kelime bulamıyorum... Esa- sen kelime kâfi de değildir, Sizin için herşeyi, herşeyi yapmağa hazırım... — Fakat ben sizden birşey beklemi- yorum, beyefendi... Sadece eğimi yaptım. — Yeni kurduğum bir şirkette ge- nel sekreter olmanızı ne kadar İster- — Beni ihya ediyorsunuz... Fakat gunu söylemek isterim ki, Feriha hh- nımı kurtarmak için hayatımı tehlike- ye koyuşum, gayet yüksek bir hissin tesiriledir... Katiyen bir mükâfat bek- lediğim için değil... — Ne demek istediğinizi ee dım, — Öyleyse itirafa cüret edeyim... Da- madlığınıza namzed olânlar meyanın- da addedilmek isterim... Vahid Toptan kati suretle reddetme: |* kız; di; fakat işi idare etmek istedi — Arilân, ne Kadat hasöassiniz. Fa- kat biliyorsunuz ya, benim'kızlar, ev- namasına ebemmiyet. bile vermedi, dik» kat bile etmedi. Ona sadece Feriha- NN ran rahatsiz olduğunu, kimseyle görüş- lenmek taraflısı değiller. mek istemediğini, istirahata muhtaç Feriha hakkında ileri sürülen bu fik-| bulunduğunu bildirdi, Kendisinin de Time derece doğru olmadığını bildiği | acele işi olduğunu söyleyip delikanlıyı için, Mümtaz fena halde kızdı, Fakat öfkesine hâkim olarak telefonda sesini idare etti: — Kimbilir... Zamanla belki muvaf- #ak olurum.. Ben ümidimi kesmiyo- rum... — Öyle öyle.. Herşeyi zamana birak- Adeta isliskal etti. Ve soğuk bir tavırla istifsara geldiğine teşekkür etti, Mümtaz, doktor kıza karşı kalbinde bir kin duymakla ve onu ciddiyeti or- tasında can sıkıcı bulmakla beraber, güzelliğini de için için tasdik etmek- ten kendini alamadı. malı... Zaman, bütün derdierin çaresi- — Abla değil... Muhafız zabiti mü- ne devadır... Bir kızla evlenmek iste- | barek.. - diyerek homurdana homur- riz; o, bu teklifimizi reddeder; başka | dana konaktan ayrıldı. bir kız önümüze çıkar... Bu seferde pr VA onu severiz; olur, biter... | — Mükemmel bir filozofsunuz, bey- | efendi... Mümtaz, telefon kapandıktan son- ra, nihayetsiz bir öfkeyle okkalı bir kü- für savurdu. Yumruklarını sallayıp ho- murdandı: N — Ah... Bu kıza malik olmak, bu ai- lenin burnunu kırmak için ne yapmaz. dım... Bir iki gün sonra, kolu boynunda asılı olarak, delikanlı, Feribaya geç- miş olsan demeğe Vahid beylere gitti. Fakat kendisini karşılıyan Hayriye ol- du. Mümtaz İena halde bozuldu. Doktor Mümtaz, Atiyeye olup bitenleri an- Yattığı zaman, genç kadın gülerek: j — Sen Amerikadan dönmeseydin mükemmel bir gangster olurdun! - de» di, — Ya sen?.. Sen ki bu işleri hazırla- yor ve idare ediyorsun... — Ben de sinemadaki meş'um ka- dınlardanım... Sevilen, aşk duyulan ve mahveden meş'üm kadınlardan... * — Biribirimizin dengiyiz velhasıl... 'Tasavvur et... Ferihayı atının üzerin- den kucağıma aldığım zaman, içime bir his geldi ki... «Emirlerine kız kaçı- ran Arap süvarileri gibi, alıp götür. sem; götürsem...» dedim... ww e 5: (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: