8 Nisan 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4

8 Nisan 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

z iyfa 4 gaa Sğr"ümaılan intibaları İzmir sporcularının da terfihi lâzımdır! Ankaradaki maçlarda neden ye- nildik, seyahat nasıl geçti? Üçoksporla Doğanspor şeh- Timize dönmüş bulunmakta- dırlar, Üçoksporun aldıkları netice, tabi oldukları şartları düşünürsek, gerek Üçok, ge- rekse Doğanspor - için fena - değildir. Takımlarımızın yeni — teşekkül etmiş olduğu ve bazı ! — onun da birinci hata ve yanlışlıklara da ma- P rüz kaldıkları — düşünülürse, -— ümid ve tesellimiz daha ziya- de artar. Ancak, Doğanspor, muhakkak ki, kendi - varlığı ve mevkii ile mütenasip olmı- yan bir vaziyete düşmüştür ki, sebebi, ilk maçtaki bakem hatalarının tevlid ettiği âsap bozğunluğu — Olsa gerektir. Doğanspor ka- filesinin ve kulübünün reisi arkadaşımız Bay İbrahimle ko- nuştuk. Vaziyeti, daha esaslı bir şekilde tetkik eden arka- daşımız, başka cihetlere de — temas etti ve seyahatin geçiş tarzını anlatarak dedi ki: — Benim bu seyahatlen edindiğim kat'i kanaat, artık İzmirde sporcuların her ne /— yapıp yapıp kat'i sürette hi- — maye ve terfihi ile buna mu- kabil gençlerimizden hakiki — bir spor istemektir. Türk spor — teksif etmelidir. /— onlara kazanç ve kalori temin — kurumunun yarım milyon lira- büdçesinden ayrılacak yar- n ile vilâyet, hususi muha- sebe ve belediyelerin alâkala- mını bu mevzu üzerinde de Onlara iş, -— etmek, başlıca yapılacak iştir. — Meselâ bir nefes kabiliyetini, ben bu sebepler arasında gör- düm. Ankara gençliği, tama- — mile kuvvetli müesseselere da- — yanmaktadırlar. Hayat şartları -— Müsaiddir. Aldıkları vazifenin, sporculukla alâkadar bir key- — fiyet olduğunu görmekte ve ona göre — çalışmaktadırlar. — Oyunu, nasıl başlıyorsa — öyle - bitiriyorlar.. Yani, nefes kabi- İiyeti... Bizim çocuklar ancak /— bir devre oymyabiliyorlar, Se: “bebini fazla izaha hacet yok- tür tabii.. Seyahatimize - gelince, An- karada Lozanpalasta -kaldık ilk maçımızı, Gençlerbir: ne karşı verdik. Birinci ftayımı 1-0 bitiren takımı- mız, ikinci haftayımda, hakem Alâeddinin bazı yanlış karar- darı ile karşılaştı. Haddızatın- da çok iyi, dürüst ve temiz < 49 K Tabit! İlk hedefimiz es- fiz şatoya kadar varmak- 4 Yapacağız. — Evet.. İleri! — — İleril — Bu sırada yağmur yağmaya başladı ve birdenbire şiddet: dendi. Öyle bir hal âldı ki, n keskin gözlü bir gardiyan önbeş adım uzaktaki şeyleri görmeğe muktedir olamazdı. Yüzbaşı: — — Bu da bir kader işi! SN D w İAtillâ'nınDefinesi Tarihe müstenid zabıta romanı ——— ; Piye bir genç olduğuna şüphe et- mediğimiz Alâeddin, gözleri- nin fazla miyop olmasından, takımımız aleyhine olan vazi- yetleri göremedi, mağlüp ol- duk. Yorgunduk. Saha çimenli idi. Nefessizlik, biraz da şan- sızlık bu işi tamamladı. Ertesi gün de, bittabi böyle bir mağlübiyetin tevlid ettiği ma- nevi sarsıntı içinde idik. Pa- zar günü — Muhafızalayı ile Ankaragücü kulüb ve - takı- mının bize karşı gösterdikleri nazikâne alâkayı ve misafir- perverliği bilhassa kaydetmek isterim. Saat onda, Muhafız alayı bizi çaya davet etti. Vi- lâyetin tahsis ettiği bir oto- büsle Muhafızalayına? gittik. İzmirlilere karşı hususi bir sempati gösterildi. Karşılıklı o'arak nutuklar vererek bu temasların maksad ve intiba* ları üzerinde anlaştık. Bilâhare barajı gezdik. Saat üçte Ad- liye Vekilimiz ve mebusumuz Bay Şükrü Saraçoğlu Lozan- palasa kadar gelerek bize ilk maç münasebetile tesellilerini lütfetti. Biraz sonra, Ankara- gücü kaptam ve eski İzmir- sporlu Bay Nazmi geldi. Ev- velâ, takım kaptamı olduğu halde İzmirli bulunmaklığı ha- sebile, bu oyuna giremiyece- ğgini söyledikten sonra, kendi kulübü namına, o akşam şe- refimize Orduevinde bir ziya- fet hazırlattığından - bizi da- vete geldiğini söyledi. Oyundan evel yapılan - ve sadece bir kardeşlik ve neza- ket tezahürü olan bu hareket bizi çok mütehassis- etti. Ni- tekim, sofra, hakikaten bir kardeş sofrası idi. Türkspor kurumu ikinci başkanı Bay Halid — Bayrakla federasyon ikinci reisi Bay Nasuhi Baydar, mıntaka reisi Bay Yusul Ziya, fudbol ajanı Bay Danyal da hazır bulunuyorlardı. Karşılıklı olarak teati ettiğimiz sözler arasında, Bay Halid Bayrakla Bay Nasuhi Baydarın, İzmir kulüblerinin birleşmelerine aid kısımlar, hakikaten çok isabetli idi. Heriki idareci, çocuklarımızın hakikaten cen- tilmence ve fudbolun tekniğini kavrıyarak oynadıklarını, ÂAn- karada iyi intibalar bıraktık. larını, İzmirdeki birleşmelerin büyük bir memnurüyetle te- lâkki edildiğini, esasen tam Nakleden : İ".ğ. Bculloilıı zım.. — Arayalım. Herikisi de Lük Obertenin izahatını — tekrarladılar; — usta bir kurt gibi hareket etmek lâzım olduğunu hatırladılar. Biraz aradıktan sonra, mu- vafık bir yere geldiler, Blanden, yağmurun mono- ton gürültüsü arasında yüz: başıya: — Hangi istikamete yürü- yeceğiz? y sordu. ü / bekleyiniz. Üzüm hırsızlığı Halimağa çarşısında Meh- med oğlu Mevlüt, İsmail oğlu Hüseyin; Naşit oğlu Mehmedin bir miktar kuru üzümünü çal- dıklarından yakalanmışlardır. Boru hırsızlığı Selânik bankasında kavas Hüseyin oğlu Süleyman polise müracaatla banka üstündeki helâdan iki metre kadar kur- şun borunun belirsiz kimseler tarafından çalındığını şikâyet eylemesi üzerine tahkikata baş- lanmıştır. Esrar Alipaşa meydanında Mus- tafa oğlu Arap Mehmed, çöp: lükten esrar aldığı sırada gö- rülerek — yakalanırken — esrarı yutmuş ve yakalanmıştır. Dövmek Alsancakta Gül sokağında Salih oğlu İbrahim ve karısı Sakine ile oğlu Osman üçü birlikte kendi kızı İbrahim ka- rısı Saadeti dövdüklerinden yakalanmışlardır. Dolandırıcılık Çaânkın çarşısında bakkal Veli oğlu Sıdkı, karakola mü- racaatla üç gün evel Mustafa oğlu Hakkı tarafından bir te- neke peynir ve bir teker ka- şar peynirinin dolandırıldığını söylemesi üzerine suçlu yaka- lanmıştır. Sarhoşluk Birinci kordonda Yaşar oğ- lu Hüseyin fazlaca sarhaş olup cadde üzerine yatmak suretile halkı rahatsız ettiğirden yaka- lanmıştır. Hakaret İsmetpaşa bulvarında İlyas | oğlu Mehmed sarhoş olduğu halde Akif oğlu Orhan ve Ha- sana hakaret ettiğinen yakalan- mıştır. spor yapabilmek için bundan daha iyi bir şekil olamıyaca- gim, küvvetin birleşerek 1a- hakkuk edebileceğini ve bu birleşmelerin zamanla — fayda- larını göstererek diğer yerler için bir nümune teşkil ede- ceğini tebarüz ettirdiler. Bay Halid Bayrak bu mese- lenin isabeti, iyiliği ve fayda- ları üzerinde ısrarla durduğu gibi Bay Nasuhi Baydar da bunlara ilâveten, İzmirde yap- tığı tedkiklerde de bu zarureti gördüğünü bildirdi. Ankaragücünün değerli reisi Kaymakam Bay Fikret te, sporculara, esaslı çalışma şe- killeri, sporcu disiplin ve ter- biyesi etrafında kıymetli tav- siyelerde bulundu ve Doğan- sporlularda gördüğü enerjiyi | gimiz oyunlarını çıkaramadılar. beralerk sonra: — Şimale ve şimali şarkiye doğrul. Dedi. — Pekâlâ.. Siz önden yü: rüyeceksiniz, ben de sizi takip edeceğim. !,_, Eveti ki genç, yürünmesi — çok güç biş oîmırılılı sahada, lşıti bir şekilde ve aynı zamanda hiç gürültü çıkarmadan ilerleme- ğe başladıları Bir müddet sonra, daha kolay bir sahaya geçtiler. Maamalfih yüzbaşı Ojiye su dolu bir — çukura düştü, Bereket ki su, beline kadardı ve Blandenin yardımı ile kendisini Çabuk - kurtardı ve gülerek: — Hiç durimyalım.. Yoksa muh Cinayet mi, kaza mı? Genç ve güzel Raziye nasıl kaçırılmış? Dere içinden geçerken kaç- mak istiyen kız boğuldu Geçenlerde Kemalpaşa ka- zasında Mustafa ve İbrahim adında iki kişi, Halil kızı Ra- ziye adında 15 yaşında güzel bir kızı zorla kaçırmışlardı. Raziye, bir dereden geçirilir- ken Mustafa ve İbrahimin el- lerinden kurtulmuş, fakat su- yun derinliklerine sürüklene- rek boğulmuş, ertesi sabah ölüsü bulunmuştu. Bu vak'ayı yapanlar yakalanmış ve İzmir Ağırcezasında muhakeme edil- mek üzere İzmir hapisane- sine getirilmişlerdi. Raziye, çok güzel bir kızdı. Bundan bir müddet evel ana ve babası öldüğü için ninesi, Ümmehanın evinde kalıyordu. Mustafa, bu kızla eskidenberi alâkadardır. Raziye, on beş yaşındadır. Evelce yaşının bü- yülülmesi için mahkemeye mü- racaat edilmiş ise de mahke- me, bu dileği reddetmiştir. Raziye, vak'a günü ninesinin evinden tarlaya gübre taşı- yordu. Kızın geç vakte kadar eve dönmediğinden meraka düşen ninesi, tarlaya kadar gitmiş, fakat orada hayret içinde kalmıştır. Çünkü Raziye ayağında bulunan iki nalım tarlada bulunduğu halde ken- disi yoktu. Bunu gidip muhtara haber veren Ümmühanın izahatı üze- I rine kız araştırılmışsa da bu- lunamamış, fakat ertesi -gün kızın cesedi, civardaki dere içinde ve bir kolu suya sark- mış bir. halde bulunmuştur. işaret etti. Ben de geçirdiği- miz mağlübiyetlerin; yukarıda bildirdiğim sebebleri üzerinde durdum. Gerek biz Doğansporlular, gerekse —Üçoklu arkadaşlar, bu temaslarımızdan takımları- mız namına hiç şüphesiz birçok yeni fikirler edinmiş ve tecrübe devrelerinden birini geçirmiş olduk.. Bundan sonra, muvaf- fak olmak için çalışacağımız şüphesizdir. Gençlerbirliği ya yarın (bugün), yahut ta öbür gün ( yarın ) akşam İzmirde bulunacaktır. Takımımızda her iki maçta en iyi Ooynıyanlara gelince, bilhassa kaleci Mahmudla Ad- nan ve Halidi zikredebilirim. Diğer oyuncularımız, bekledi- Dedi. Biraz daha ilerledikten son- ra yüzbaşı Ojiye: — Eyvah, dedi, yakayı ele | verdik. Şurada ağaçların ar- | kasında birkaç bekçi görü- yorum. Genç kız, yüzbaşının gös- terdiği tarafa dikkatle baktı. Bir gardivan kendilerine doğ- ru geliyor, fakat çok yavaş yürüyordu. Blanden: — Bu adam mustaribdir; sanki yürümekte çok büyük müşkülât çekiyor! Dedi. Yüzbaşı da bunu farketti: — Herif elimize düşccek.. Bu da iyil Dedi. — > Adliyece derhal tahkikata baş- lanmış ve muayenesinde genç kızın boğulmak suretile ölmüş olduğu anlaşılınıştır. Kızla öte- denberi alâkadar olan Mustafa tutulmuş ve - sıkıştırlınca — su- çunu itiraf etmiştir. Mustafa; İbrahim adındaki arkadaşile birlikte kızı tarla- dan - kaçırdığını, hatta zora müracaat ettiğini, o sırada na- hnlarının tarlada kaldığını ve onu dereden geçirmeğe çalı- şırlarken birdenbire elllerinden kaçarak kurtulduğunu anlatmış, demiştir ki: — Birdenbire suyun derin- liklerine yuvarlandı. Biz kur- tarmağa çalıştık, fakat kurta- ramadık. Kızın başında bir de taş beresi vardır, bunun da dere içinden geçerken yukarıdan düşen bir taştan ileri geldiğini söylemişlerdir. Mustafa ve İbrahim, yakın- da İzmir Ağırceza mahkeme- sinde, muhakeme edilmeğe başlanacaklardır. Muayenesin- de Raziyenin kızlığının - kirle- tilmediği anlaşiılnıştır. Gördeste Şehircilik faaliyeti iyi gitmiyor Gördes, (Hususi) — Son | zamanlırda Gördeste belediye işleri o kadar ihmal edilmiş- tir ki, sokaklar pislikten ge- çilmez bir hal almış, tenvirat işi ihmal edilmiş, halkın en mühim derdi olan su işi ile uğraşılmaz olmuştur. Su yol- ları bozuk ve berbad bir hal- dedir. Sokak köpekleri çarşı- larda sürüler halinde dolaş- maktadır. Diğer işler de bu şekilde ihmal edildiğinden, belediye hakkında ilçebaya şikâyette bulunulmuştur. Gör- desin tenvirat işile de - esaslı sürette alâkadar olunmamış, birkaç lüküs Tâmbası getirile- rek şuraya buraya konmuştur. Bu hale bir nihayet verilmesi ve belediyenin faaliyete geç- mesi zaruridir. Hırsızlık teşebbüsü Karantinada Araphasan çeş- mesinde Ali oğlu Ağit, çivi ile İsa karısı Ayşenin kapı kilidini açmak için kurcalar- ken ÂAyşenin feryadı üzerine kaçmışsa da dün yakalanmıştır. ile Ojiyeyi farkedemeden gel- di. Bu aralık Blanden âni bir şekilde: — Ah... -dedi- Piyer Malendir! Bu sırada da Piyer olduğu yere yıkıldı, kaldı. İki Fransız birden Piyere doğru koştular. Yüzbaşı: — Zavallı bayıldı! bu bizim Dedi. Ojiye, portatıf ecza çanta: sından — çıkardığı — eczalarla Piyeri çabuk kendine getirdi. Piyer gözlerini açınca mad- mazel Oberteni yördü, ve: — Madmazel.. Siz mi? Bu- rada mısınız? Ooh ne âlâ.. Şu halde Lükü kurlarabilece- giz. Vakıa bu iş biraz güç olacak amma.. Herhalde kur- t ü | 8141931 B - Bu akşamki program İstanbul radyosu — — Gündüz neşriyati: Saat | 14 halk türküleri, havadislerı — hafif musiki, Akşam neşriyatı: Saat 18,3 dans musikisi, 19,30 konferansı — 20 Türk musiki heyeti, 20, 't'" Arapça söylev, 20,45 Tü musiki heyeti, 21,15 Stğd orkestrası, 22,15 Ajans Borsa haberleri, 22,30 pi larla seçilmiş parçalar, 25 son.. 'W ——” Tavasta 4 Kadın yüzünden bir cinayet oldu Tavas, (Hususi) — Geçent Perşembe günü burada, kadın yüzünden feci bir cinayet ol7 — muştur. Akşam üzeri tarlasın" dan dönen taşçı Hüseyir oğul* larından Bekir ve arka Yakub oğlu Eşref; Orta ma: hallede oturan arabacı Fahri kızı Havvanın evine gitmişler ve kendisini götürmek iste- mişlerdir. Bu sırada evde bulunan Havvanın dostu sabıkalılardan Ali oğlu Hüseyin ile Bekir arasında kavga çıkmış, Hüse yin tabancasını çekerek Bekirin üzerine — boşaltmıştır. Aldığı AA yaraların tesirile Bekir derhal — ölmüş, katil zabıtaca yakala- narak adliyeye verilmiştir. Ödemişte konferans Ödemiş, ( Hususi ) — Dün gece Ödemiş Halkevinde"aile, mevzuu etrafında Bayan Hafize Bozşahin tarafından' bir kon: — ferans verilmiştir. Alâka ile dinlenen konferansında, hatip; aile kurumunun tekâmül tarihr leri ve şekilleri, ailede kadın ve erkeğe düşen vazifeler ve bunun ehemmiyetinden bah- — setmiş, dinleyicileri tenvir ey lemiştir. Targudlu galip Turgudlu, (Hususi) — Vi- lâyet şampiyonluk kupası için Manisada karşılaşan Turgudlu — Gençlerbirliği takımı, Akhisar — takımını 6-0 mağlüp etmiş ve — kupayı almıştır. Yağmur Turgudlu, (Hususi) — Son — günlerde yağan feyizli yağ- murlar, rençperi sevindirmiş- tır. Mahsulün bereketli olacağı — tahmin edilmektedir. Koyun hırsızlığı Şehit Fahrettin karakoluna müracaat eden Cemal oğlu Halil, İagiliz bahçesinden 30 Tira kıymetinde bir koyununun Mehmed oğlu Zekeriya tara: fından çalındığını şikâyet ey- lemnesi üzerine suçlu yakâlan: mıştır. Blanden: — Piyer, müsterih olunuz, fazla söz söylemeyiniz.. Biraz daha kendinize geliniz; o za- man daha iyi konuşuruz. Dedi. Piyere bir iki bisküviti-de — verdiler. Bu suretle delikenlı iyiden iyiye kendine geldi. Lükün hemşiresi: — Piyer, dedi, burada be- nim ismim Diyan Oberten değilim. Beni bir müddet. için Blanden Dübua olarak tanı- yacaksınız. Bu mösyö de be- nim patronumdur; — ben de onun daktilosuyum. — Patronu- mun adı Fernan Ojiyedir. Bu- nun sebebini size izaha lüzum görmüyorum. İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: