14 Aralık 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6

14 Aralık 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahifa 6 Ş v Fransız gazetelerine göre Türkiye - Şef Atatürkün şahsiyetinin kültürel tarafı Atatürkün kendi milletine verdiği hayat hamlesi mukavemet edilmez bir hamledir Yabancı gözü ile Istanbul Ve yeni Türkiye Yazan: Emile Riegler - Dimu Pariste çıkan “Europe Ori- entale,, gazetesi yazıyor: Karaköy: İstanbulun karadan ve sudan yollarının — seyrüsefer damarlarının merkezidir. Burada Galata mahallesini İstanbul ma- hallesinden ayıran Halicin üze- rinden geçen cesim köprü var. Bir platformun üzerine çıkmış olan şık giyinmiş bir seyrüsefer memuru, sakin bir meharetle tramvay ve otomobillerin” gidip gelmesini tanzim ediyor. İskeleden uzaklaşırken - öten vapur düdüğünün sesini de bas- tıran bir megafonun sesi en son hâvadisleri — neşrediyor. — Ayni megafon, bir müddet sonra- bizi Türkçe bir halk türküsünün us- talıklı bir surette alafranga bir tangoya çevrilmiş olan - ahenkli ve ritmli havasını neşir ile mü- telezziz edecektir. Adaptasyonlar, muhite uyma- lar, reformlar, teknik — terakki... İşte Atatürkün devri, nur ve aydınlık devri. Halk, öteye beriye, her isti- kamete acele acele gidiyor. Ata- Yürk, fesi sureti kat'yede me- netti, fesin kullanılmasını. ölüm cezasile müeyyidelendirdi ve hal- kının asıl yüzünü setreden — örtüle- rin de terkini ter- vic etti. Bu iti- barla spor kıya- fetini veyahut dü- rüst bir. Avrupal kılığını benimse- miş olan enerjik ve asil cenebi tip- leri. yani büyük kurtarıcının mem- leketini dolduran bol ve güzel mey- valar, sarıklardan kurtulmuş gök üze- rinde daha büyük bir vuzuhla teces- süm ediyor. Âr- kasında - dallarla süslenmiş ve içi vişne dolu bir küfe taşıyan bir sokak — satıcısı, tıpkı bizim Olte nie köylülerimiz gibi ve Bük- reşte söylenen ayni kelimeyi kullanarak “vişne.. vişne, — diye bağırıyor. Her tarafta, her mağ- azada, her dükkânda bol bol yemiş var. Burası bütçesi mü- tevazin ve hariçten istikraz yap- miyan Türk memleketi. Boğaziçinde, Dolmabahçe sa- rayının önüüde demirlemiş bu- lunan yatının güvertesinde ken- disini selâmlıyan genç gemici- leri gören Atatürk, bu zinde sporculara geniş bir selâmla ce- vab verdi ve ayni günde onları kulüplerinde ziyaret ederek on larla beraber kürek çekti ve spora olan aşkını gösterdi. Kor- sey Başkanı İsmet İnönü, Berlin olimpiyadlarında galib — gelen Türk şampiyonuna değeri bir milyon leyden fazla tutan iki etti. “Bu ev- Ayasofya camiinin yanında bulunub sahibi tarafın- dan kapısına asılan lâtin harf- lerile yazılmış bir - plâkasiyle derhal gözünüze çarpar. Bu plâ- kanin üzerindeki ibare şöyledir: *“Olimpia apartımanı, Derler ki son haddine vardı. rılan teknikcilik milletleri bar- barlaştırır. Bizzat Başkan Ata- türk — tarafından terviç edilen ilimcilik ise, Türk. terakkisi sis- in içerisinde daima “Cor- düzeltici, bir unsur teşkil rectil etmiştir. Fakat, Avrupada, ge- çirilen tekâmül medeniyetin es- ki ve yeni şekillerinin daha uzun bir zaman beraber yaşa- masını mümkün kılmışken Tür- kiyede lüzumsuz görülen ve sıvf Ayasofya camii hisse müteallik bazı cihetlerim kökünden kaldırılması yolundan gidilmiştir. Atatürk memleketi (/' Atacurguie) kaybedilmiş zama- ni yeniden ele geçirmelidir. Teknik terakkiler kültürel te- rakkilere mani olmak şöyle dur- sun, bilâkis bunlarla beraber elele yürümektedir. Atatürkün siyasi teknik ve kültürel meşgu- liyetleri, bu günkü Türkiye kita- binin münderecat faslının en esaslı başlıklarını - teşkil etmek- tedi ki bu itibarla Atatürkün bu yeni ve Aydınlık kalkınma ham- lesinin hakiki yaratıcısı ve cam landırıcısı olduğu âşikârdır. Atatürkün şahsiyetinin kültü.: rel tarafını daha iyi anlıyab lmek için onu, yakın zamanda gördü- gümüz bir fotografta olduğu gibi kalı ve modern bir ev hediye | Tarih tetkik kurumu komitesi Beyazıd meydanı arasında görümüzün önüne ge- tirmek lâzımdır. Bu arada Ata- türk müzakere ediyor, dinliyor ve direktifler veriyor. Şuraya bakın: Eski — İstanbu- lun Beyazıd meydanı ortasında fışkıran fiskiyelerin önünde teti- ğini bozmadan oturan kim acaba? Yerlerini yavaş yavaş blokhavzlara terkeden tahta ov- lerin içinden bir yangının daha zuhür ettiğini haber veren yan- gin işaretlerini böyle Jâkayd üniversite mahallesinden seyre- den kim? Fessiz erkek talebe ve çarşafsız kız talebenin canlı şevkine karşı somurtub hareket- siz kalan kim? Kimdir eski medreselerin yani islâm mektep- lerinin yerini almış olan Türk | üniversitesinin faaliyetine böyle lâkayd kalan? Bu, bir nargile tiryakisi olan beyaz sakallı bir ihtiyardır. Saatlerce bir kahve köşesinin masasına oturub dura- kalır. Ve tıpkı Barbarosa ben- ziyen bir eda ile gözleri yarı kapalı olduğu halde yenileşen dünyayı seyredeğelir. Bu ihtiyar, Peygambere aid eski günlerin tekrar avdet etti- gini kendisine tebşire gelmesini beklediği kargaları nafile yere umar durur. Atatürkün kendi milletine verdiği hayat hamlesi, mukavemet götürmez bir ham- ledir. Fesin mütemmimi olan nargi- leye eğer bugün hâlâ müsaade ediliyorsa bunun sebebi belki de nargilenin bir buhar makine- sinin tüpünü andıran teknik gö- rünüşündedir. İhtiyarlara, hülya- lar veren nargileleri ve yaşlı kadın ninelere de yüzlerindeki buruşukları gizliyen siyah örtü ve elbiseleri bağışlamak nevin- den hoş görülüyor. Maamafih bunlar da zamanla kaybola. caktır. Genç Türk kadınları sporcu olup bu sahada temayüz eden genç Türk sporcu erkeklerine lâyık arkadaşlardır. Bu sporcu kadınların, Avrupavi bir kılıkta ve şik giyinmiş oldukları halde şebirde serbest tavırla dolaş- tıkları görülür. Bugünkü gençlik, ne nargile- nin dumanları arasında hülyaya dalar, ne de eskiden olduğu gibi günde bir kaç kere sofu- casına camiye gider. Bilâkis ku- lüplerde münakaşa ve müzake. reler yapar, kahvede veya umu- mi yerlerde siyasi veya kültürel hâdiseleri takib eder ve umumi spor eğlence ve müsamerelerine iştirak eyler. ANADULU Rokfellerin hafidi Bu çocuk Metruktü. Şimdi dünyanın en zen- gin mirascısıdır Henüz “arzın en zengin mi- rascısı küçük kız,, meçhul ana ve| babadan doğmuş bir çocuktur. Bu. çocuk, Şikagoda- “Motruk çocuklar, müessesesi tarafından bulunmuş, büyütülmüştür. Bu müessese, cidden Alaamerikan bir müessesedir; böylece yalnız metruk çocukları toplayıp bü- yütmekle meşgul değildir; fakat büyüttüğü çocuklara babalık ve analık bulmağa da çalışmaktadır. Şunu da haber verelim ki, Amerikada metruk çocuklar ara- sından (Evlât ) almak âdeti çok münteşirdir. La Guardiya çocuk- ları, Glorya Svason ve daha bir çok yıldızlar böylece ( Metruk çocuklar bürolarından ) alınmış evlâtlıklardan başka bir şey de- ğildirler. Hatta sabık Nevyork Belediye reisi Jimmi Valker de böyledir. Arzın en zengin küçük kızı henüz dört yaşındadır ve sarışın, sevimli bir kızdır ve Amerikanın en zengin kadıni - olan Bayan Muriyel Mak Kormik Hubard tarafından - evlâdlik olarak alın- mıştır. Bayan — Muüriyel —meşhur zengin Rokfellerin torunu ve ziraat âletleri kralı Mak Kormi- gin kızıdır; yani hem dededen, hem de babadan çok zengindir Müteveffa Amerikalı mil- göner Rokfeller Bayan Muriyel bundan altı se- ne evel Elisa Hubard ile evlen- miş idi. Fakat genç erkek bun- dan bir sene evel ölmüş ve ka- rısını çocuksuz. olarak dül bi- rakmıştır. Bu suretle tesellisiz kalan bayan Muriyel, yalnızlık ıstıraplarından kurtulmak — için bir kız çocuğu evlâtlık almağa mecbur kalmıştır. İşte bu metrük ve küçük ço- cuk Mak Kormiğin bütün serve- tinin varisi demektir. Rokfeller- den annesine -yani analığına- yedi milyon dolar miras kalmış- tır. Yani şöyle böyle dünün metruk çocuğu 25 milyon dolar miras namzedidir! Maamafih Amerika gazetele- rine göre, Bayan Muriyel şimdi bir de erkek çocuğu evlâtlığa almak üı2dîr|— Yurddaş! Bankalarda biriken para- lar memlekete iş yaratır. Kü- çük artırma hesapları bir araya gelince ulusal ekono- mimiz için büyük bir kredi kaynağı olur. Te eee Spor, bu günkü Türkiyede, baştakilerin de çok terviç ettiği bir meşgaledir. Filhakika mo- dern Türkiyenin müstakbel ya- pıcı ve kurucularının adalelerini kavvetlendiren' ve bakışlağını 'bir leyen spor değil midir? 14 Künunuetel M. Delbosun Belgrad seyahati 'BELGRADDA Fransa aleyhine bazı nü- mayişler yapılmıştır Fakat hâdisenin failleri çok mah- duddur. M. Delbosa nişan varildi Belgraddan bir görünüş Belgrad, 13 (Radyo)— Havas muhabirinden: B. Delbosun Belgrada muva- salatı, bararetli nümayişlere ve- sile teşkil eylemiş; Frânsa - Yur göoslavya dostluğunun kuvvetini ve Yugoslavların Fransaya karşı olan bağlılıklarını bir kere daha ortaya koymuştur. e B. Delbos, sabahleyin saraya giderek defteri mahsusu —imza- ladıktan sonra, Hariciye Vekâ.- letinde Basvekil B. Milan Sto- yadinoviçle uzun müddet görüş- müştür. Saltanat naibi Prens Pol; Fransa Hariciye Nazırını öğleyin kabul etmiş ve kendisine beyaz kartal nişanının büyük - salibini vermiştir. Prens Pol; Bay Delbosu öğle yemeğine de alıkoymuş, ziya- fette Valide Kraliçe, Başvekil B. Stoyadinoviç, âyan ve mebusan meclisleri reisleri, Fransanın Pa- ris sefiri ve Bahriye, Harbiye Nazırları bulunmuşlardır. Belgrad, 13 (Radyo) — Ha- vas Ajansı muhabirinden: Burada bir şayiaya göre B. Delbosun Belgradı ziyareti mü- nasebetile nümayişler tertib edil- miştir. 2 ölü ve bir kaç yaralı vardır. Nümayişe üniversite ta- talebesi iştirak etmiş, galeyan öğleye kadar devam eylemiştir. Bilhassa üzerinde “Yaşasın Fran- sa,, yazısı bulunan şükran abi- desinin önünde toplanan halk ve üniversiteliler, zabıta ile çarpışmışlar, güçlükle — dağıtıl- mışlardır. Büyük park tamamen tahliye edilm'ştir. Fransız sefa- rethanesi, parlâmento — binası kordon altına alınmıştır. Fevka- lâde inzibati tedbirlere Sbaşvu- rulmak mecburiyeti hasıl ol- muştur. Avala Ajasının resmen bil- dirdiğine göre, tertib edilen nü- mayişlerde iki jandarma ve iki talebe hafif surette — yaralan- mıiştir. Belgrad, 13 (Radyo) — Fransı Hariciye Nazırı B. Delbos, dün sabah Belgrada muvasalat et- miştir. B. Delbos, istasyonda Yugoslavya Baş ve Dış Bakanı Milan Stoyadinoviç, — Belgrad Belediye reisile mülki ve askeri bir çok rical tarafından karşı- lanmıştır, Belgrad istasyonu, Fransız ve Yugoslavya bayraklariyle donam mıişti. B. Delbos, takdim merasimin- den sonra istasyondan doğruca Fransız sefarethanesine gitmiştir Fransa Hariciye Nazırı, bir >- sonra, Başvekâlet binasına gıd - rek Milan Stöyadineviçi ziyaret ve müteakiben saraya giderek ismini bususi deftere kaydeyle- miştir. B. Delbos, öğleye yakın kral naibi prens Pol tarafından ka- bul edilmiş ve öğle yemeğini pren Polla birlikte sarayda yi- miştir. Valide kraliçe Meri, ye- mekte bulunmuştur. Kral Aleksandrın ölümünden: beri valide kraliçenin iştirak ettiği ilk resmi ziyafettir. B, Belbos, öğleden sonra saat 15 te valide kraliçenin ikamet ettiği İsaraya giderek kendisine iadei ziyarette bulunmuştur. Mılan Stoyadinoviç, dün gece, mevki — komutanlığı zabitanına mahsus kulüpte B. Debos şere- fine bir ziyafet vermiştir. Milan Stoyadinoviç, bu ziya- fette bir söylev vermiş ve Yu- hoslavyanın, Fransa ile daimi surette dost geçinmek istediğini , söylemiştir. Milan Stoyadinoviçin nutkuna, B. Delbos, dostane bir lisanla cevap vermiştir. Belgrad, 13 (Radyo)—Fransa Hariciye Nazırı B. " Delbosla Yugoslavya Baş ve Dış Bakanı Milan Stoyadinoviç arasındaki müzakerelere bu gün saat 10 da buşlünmüştir. Milan Stoyadinoviç, Roma seyahati hakkında B. Delbosa izahat vermiş ve bu seyahatin, İtalya Hariciye Nazırı Kont Cı- anoya bir iadei ziyaretten ibaret olduğunu, yakında, — Almanya Hariciye Nazırı Von Nöyrata iadei ziyaret için de Berline gideceğini söylemiştir. Milan Stoyadinoviç, Yugoslav” yanın, daimi surette sulha hiz” met etmek istediğini ve Yugo$ lavyadan hiç bir ihtilâf çıkmıya” cağını beyan ederek B. Delbosa — Sonu 8 inci sahifede — KA

Bu sayıdan diğer sayfalar: