27 Kasım 1906 Tarihli Balkan (Filibe) Gazetesi Sayfa 2

27 Kasım 1906 tarihli Balkan (Filibe) Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bundan sonra Panayof, Gospodin Todorof'un memurin-i hükumetde görülen fesad ahlak hakkındaki ta'rizlerine nakl-i kelam ile didi ki: "Eger Gospodin Todorof Sofya ve Rusçuk zira'at bankalarında vuku' bulan hırsızlıklara atfen, memurin-i hükumetin fesad ahlakını iddi'a eylemek isteyorsa, bu hırsızlıkları irtikab edenlerin Bulgar milletine mensub bir memur, bir ferd olduğunu düşünmek, mezkur müddeanın haksızlığını isbata kifayet itmez mi? Panayatof bu cevabı üzerine, Todorof'la aralarında şiddetli bir münazara başladı ise de bu şiddet kesb eden mehakime, Reis-i Nüzzar'ın müdahalesiyle bertaraf idi. Bundan sonra Gospodin Velaykof'un Bu sene hükumet tarafından dağıtılan ipek böceği tohumlarının cinsi fena olması hakkındaki ta'rife karşı Gospodin Genadiyef cevab verdi. Gospodin Genadiyef didi ki:"Şimdiye kadar böyle bir ta'rifi yeni işidiliyor. Bugün Bulgar zürra'ı tut ağaclarının en ala cinsine maliktirler. Bununla beraber Fransa'dan celb idilen tut ağacları -ki, dünyanın en güzel ve bizimkilere nisbetele yüzda doksan daha nafi'- ile zürra'mızın esbab-ı feyz ve bereketi bir kat daha te'min edilmiştir. ----- ⫷O⫸ ----- MAARİF HAKKINDA Tatar Pazarcık'dan yazılıyor: Muharrir Efendi Mekteb ve ma'arif hakkında bir de memleketimizin halini arz ve tasvere cür'et etmek isterim. Bulgaristan'ın birçok kasabalarında olduğu gibi, kasabamız mektebi, kasabamız ma'arif-i İslamiyesi de partizanlık kurbanı olmuş. Millet hüsran ve ye's içinde kalmıştır. Geçen seneye kadar Filibeli Ali Kadızade Hafız Mehmed Efendi isminde bir muallimimiz vardı. Bu muallimin kasabamızda göstermiş olduğu eser-i gayreti bir vakit unudamayacağız. Evladlarımızın kendi sinlerine kadar lazım olan bütün tahsillerinde, görülen asar-ı terakkeden başka, hele ihtiyarlarımız içinde te'sis etmiş olduğu gice mektebi çok ağalarımızın bugün imzalarını atabilecek kadar okuma yazma ögrenmelerine sebeb olmuştu. Fakat ah ve heyhat ki, bu muktedir, bu ciddi, bu ele geçnez mu'allim de, partizanlıkdan başka bir hiss-i insaniyet ve hamiyetle mütehassis olmayan encümen efendilerin ağrazına kurban oldu, mekteb terk ettirildi. Bunun üzerine mekteb bir sene kadar Pravadi'den ve henüz rüşdiye tahsilini bile layıkıyla ikmal idememiş olan, yeni bir müdür getirildi ki, bu kadar cüz'i tahsilli bir mu'allimden beklenecek terakki-yi tedris ne olabilir ki? Hülasa bu sene çocuklarımız kara cahil kaldı vesselam. Yeni sene içün Darülfünun görmüş Talha Efendi isminde bir mu'allim getirilmişti. Darülfünün görmüş böyle bir mu'allimin kasabamıza gelmesinden hayli ümite düşüb, hayli sevindikse de, bu da boşa çıktı. Bilemeyiz ne sebebdense bu mu'allim de kasabamızı terk ettiyse de, bu efendi de mutlaka encümen efendilerin ahlakından veya idaresinden nevmid olarak çekildigine eminiz. Şimdi yeni bir moda daha çıktı. Sıbyanlarımıza mektebde insanlığa yakışmayacak derecede dayak da başladı. Bu dayak modası da yine encümenlerin, daha doğrusu medar-ı kesb ve temyizleri ahalimizi partizanlığa düşürmek münafıklık olan hal-i hazır encümeni ocak zadelerin ilkaatıdır. Varın hesab idin şimdi bizim kasabada da böyle nifak ve zillet içinde de nasıl ma'arifimiz terakki itsün, nasıl evladlarımız terbiye görebilsin. Kimden kime şikayet? Hainlik, münafıklık, hayasızlık devri. İmza Mahfuz ----- ⫷O⫸ -----

Bu sayıdan diğer sayfalar: