26 Nisan 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 3

26 Nisan 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BN na © lal Möanliyg)ı ADALET EÇEN gün yalnız başı- laşılan,son gün- lerin cinayetle- rini düşünüyor- du. oZihnimin içinden şu Hadis geçti: «Bir saatlik adalet, yetmiş yıllık ibadetten iyidir.» Bunun üzerinde kafam işlemeğe baş- ladı. Süleyman Paygamberin şu sözü- nüdeo sırada hatırladım: « Melik, adaletle diyarı sabit kılar, rüşvet alan onu harap eder...» Dalpın, * yerime gi Benim bir arkadaşım vardır; iyi tâlik Der bir hattattır da... Bir iş için onun yanına gittim. Baktım, ka- İş ve Hedef : (AKSİYON) Prof. Mustafa Şekip TUNÇ Dilimize evvelâ mali ve ticari bir teşeb- büse ait olarak « hisse senedi » diye giren bu kelime, şimdi de hamlelerimizin ana tema- yüllerinden birine işaret olm ak üzere alınmış görünüyor. Fransızcada « bir kudretin belir- mesi, uğr#şma, hareket, tesir, eda, ateşli sözle birlikte yapılan hareketler, bir şiirin mevzuu, hisse senedi» gibi nin canlanın Türkçeye girmek istediği görü- lüyor. (Aksiyon) un delâlet sike Ee ken- din* yalnız cansızların hareke! ak toplayarak (geleceğe (sark sabit fikirlerimiz dahi (aksiyon) “değildirler. Kısaca basit ve mutlak davranışlarımızla (oto- matik) bir hale gelen veya bir noktaya sap- lanmış bulunan davranışlarimız (aksiyon) mef- humuna giremezler. Bütün bu hareketlerde geçmişi toplayıp geleceğe ilerleyen dinamiz- madan eser yoktur. lın bir kamış kalemle «Halk arasında hükmedeceğiniz vakit adl ile hükmedi- niz» mealindeki Âyeti yazıyor. Orada duramadım; kafamın içinde adalet mefhumunun binbir hatırası birbirini kovalıyordu. Alparslan'ı ha- tırladım. Romanus'un yüz binlik çelik ordusunu onbeş bin atlı ile bir gece içinde yendikten sonra, esir impara- toru, izzetle, ikramla yerine gönder- mişti. Bu savaş, bu ikram olmasaydı, birkaç yüz yıl sonra Osmanlı orduları Viyana surlarına kadar gidebilirler miydi? Geçmişten böyle bahsetmeğe, geç- mişimizle öğünmeğe ne hacet var, dersiniz belki... Bugünümüzü düşü- nelim; şüphes'z... Fakat bugünümüzü hangi zamanımızla karşılaştıralım ? Geçmişle öğünmek değil, geçmişle karşılaşmak, geçmişi iyi anlamak, bu- günümüzü anlamağa çok yardım eder. Ferdler için bile, biribirine karşı bir adalet mefhumu vardır, Birine ufak bit haksızlık ettiğinizi anlayabildiğiniz * ânda, vicdanınızda bir eza duymaz mısınız? Recai Zade Ekrem, Fransız- cadan Türkçeye şöyle bir beyit çe- virmişti : Vicdanıdır esaeti fiilinde âdemin Dâvacısı, şühudu, kavanini, hâkimi Ferdden ferde böyle olunca ce- miyetten ferde daha kuvvetli, daha aldanmaz bir adalete ihtiyaç yok mu- dur? Yargıç, bu kadar ehemmiyetli bir işi başarmak vazifesindedir.-Yargıç, fertliğinden çıkacaktır; (cemiyetinin adalet duygusunu, kendi vicdanında bulacaktır., Kanunların mücerret kav- ramlarını canlı hâdiselere tatbik eder- ken, “ne güç bir iş yaptığını düşüne- cektir. , Bir cinayet dâvasında suçlunun, yalnız suçu işlediği sıradaki ruh du- rumuyla değil, belki doğduğundanberi geçirdiği hayatiyle, belki ana ve ba- basının yaşayış tarzı, ruh vasıflariyle de ilgilenecektir; çünkü, bugün, psiko- locyadan başka ferdin biyolocyası da, ruhunun oluşunda alâkalıdır. .Bir adalet işini böyle derin, te- melli bilgiler, Arzen — almak, yargılamanın başlıca şar Ceza, başkalarına Mi li di- ye mi verilir?- Buna inanmak istemi- yorum. Çemiyetin adalet vicdanı, her hangi bir suçun karşılığını vermek ister; bence ceza budur, Bir hukukçu m üzdekn, cezanın, birinin (otoriter) , ötekinin de (demok- ratik) iki türlü telâkkisi olduğunu söyledi. ( Otokratik ) telâkki, cezanın ; 93 İŞİ başkalarına ibret olması, (demokratik) telâkki de suçlunun terbiye edilmesi- dir. Ben, kendiliğimden (demokratik) telâkkiyi benimsemiş bnlunuyorum. hukukçularımızın yetişiş - tarzını beğenmiyorum. Fakülteyi bi- tirmeği, bir iki yıl ya bir avukat ya- nında, yahut bir mahkeme zabıt kâ- tipliğinde (staj)dan sonra yargıç, savcı, avukat olmagı yeter bulmuyorum. Bir yabancı dil bilip de Batı hukuk eser- lerini okuyan, onlerdan iyi yararlanan hukukçularımız olduğu gibi, tecrübeler göre göre yetişen hukukçularımız da var; fakat adaleti bölüştürmek işi, çoğunlukla, gerisi gibi yetişememiş olanların elin Gönlüm Fi ki ki, memleke- timde adalet, istilzam ettiği bütün iyi hukukçu vasıflarını taşıyan ellerde yürüsün. Vatanseverliğin bu e bir düşünceyi istediğine inanıyor Bir memleket, adalet bölüştürme- sindeki olgunluğuyla yer yüzünde en yüksek değeri kazanır. Adesenin göziyle her hafta bir iş hedef : (Büyük Doğu) fotoğrafçısı di- merdivenlerinde kara düşün- yor ki: «Cami

Bu sayıdan diğer sayfalar: