19 Temmuz 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15

19 Temmuz 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(Kürtaj) Faciası Nejat MUHSİNOĞLU (Tedansan)lı bir salonun bir kö- $esinde on gün evvelki (piknik) in dedikodusu ile sermest kadın nam- zetlerini uzaktan dinliyorum, Mevzu- umuzu alâkalandıran bir bahsin açı- lacağını sanki keşfedivermişim. Bağı- ra bagıra konuşuyorlar : — Ada dediniz de hatırıma gel- di; haberiniz var mı , Kimi ince kaşlarını kaldırarak, kimi çatarak, merakla, her lisanda bir red nidası çıkardılar : — Hayır, yoo, no, nayntlll — Ayol (Samoş) gebeymiş!.. Bu söz öbürlerini, bekâr bir kızın hamile kalması vâkıasının ehemmi- yetsizliğine karşılık diği ın kim oldu uğu ais e düşür mden?.. de orası belli değil, Bana kendisinin eee söylediğine gö- re, o günü hem Metinin, hem Çetinin (garsoniyer) dini uğramış; fakat hangisinden bilmiyor. — Peki, ne yapacak? — Kara borsadan iltimasla 30 liraya bir kutu (Proginon) almış, fa- kat hiçbir faydası dokunmamış. Ben de doktor (N...) e mürâcaat etmesini söyledim. Bu esnada mânalı gülüşmeler ol- du. İçlerinden; saçlarını tepesine top- lamış fingir fingir oynak biri, âdeta hiddetli hiddetli çıkıştı: ol çocuklar, birbirimizi yine aldatıyoruz! Şurada altı kişiyiz. Aca ba hangimiz doktor (N...)e tepeden tırnağa görünmedik ? Tekrar bir gülüşme oldu. Bu sırada: — Aman, dedi bir başkası, ba- na bir avuç elmas verseler çocuk istemem | * * 4 (Lizol) ve (tentürdiyot) kokula- rının birbirine karıştığı temiz, hafif loş koridorda ilerliyorum. Burası bir sıhhat yurdu (!) dur. Karşıki kapıdan, yürürken beyaz önlüğünü ileri doğru fırlatan göbeğini hoplata hoplata, kolları sıvalı biri çıkıyar. Buranın sahibi, operatörü, sertabibi, idare müdürü, tek kelimeyle her şeyi bu dazlak kafalı adam... Bir gazeteci olarak ağızlarından bir tek lâf alınamıyacağını bildiğim için, sözde bir hasta alâkalısı sıfatiy- le karşısındayım — Doktorcuğum, bizimki, iki ay- lık hamile... Lâkin, nasıl söyliyeyim, işte, malüm, zaman |.. O bilgiç ve pişkin bir tavırla sözümü kesiyor — Uzun izahata lüzum yok. Has- tayı getirin, bir görelim — Hay hay doktorcuğum; fakat bir mesele var, Hatunu doktor dok- tor gezdirmek müşkül, Onun için ev- velâ bu işin kaça patlayacağını is- kandil etmem lâzım. Yine sözümü kesiyor, beni oda- sına dâvet ediyor. Karşılıklı oturu- yoruz. O, listedeki yemekleri ve fiat- larını ezberlemiş bir garson çabuk- luğiyle : — Aylığı yüz liradır, Yâni çocuk bir aylıksa, (kürtaj) ücreti 100 lira, iki aylıksa 200, 9 aylıksa 900 lira... Ağzım hayretten açılıyor : — 9 aylık çocuk alınır mı hiç? O saflığımla. alay eder gibi yü- züme bakıyor ve baş parmağını işa- ret parmağının üstüne hızlı hızlı sür- terek cevap veriyor : — Sen târifeden haber ver! İşin daha * girdisi çıktısı olacak her halde... Doktorda da konuşmâya istidat var, fırsatı kaçırmamalı : (gi — Başkaca bir masrafı yok yâ bu işin? — Tabii birkaç gün burada ya- tacak; günde 12 lirada Onun için alırız. Bilhassa yemeklerimiz pek iyidir. O esnada sanki doktorun sözü- nü tekzip mi, yoksa tasdik mi etm için bilinmez, odaya bir hastabakicı girdi : — Efendim, dedi, 11 numarada yatan hasta yemek tepsisini fırlattı, ie attı, iki tabak kırıldı. Doktor, gayet sakin sordu : — Sebep? — «Bu sabah ameliyat olan bir hastaya kokmuş torik fırını verilir mi?» diye bed bed bağırıyor! — Aldırma, git oraları temizle; ben birazdan geliyorum Sonra önündeki fişlerden 11 nu- maralısını çekiyor ve zimmet hanesi- sine, iki tabak bedeli olarak 7,5 lira yazıyor, Tekrar bana dönüyor, sakin sakin, hiçbir şey olmamış gibi ve bir tezgâhtar ağziyle, sözüne, kaldığı yer- den devam ediyor : — Eğer hanım kızım korkuyorsa emin olun ki, bu işin hiçbir tehlikesi yoktur. Bir sivilce koparır gibi, bir sakal tıraş eder gibi ufak bir ame- liye... Mevzuu biraz bulandırmak için gayet ciddi bir sual soruyorum — İyi ama doktor, burası doğum evi, (kürtaj evi) değil. Kanuni bakım- dan bir canı heder etmeniz cezayı ge- rektiren bir harekettir. Hepimiz mesul oluruz. Allaha karşı ise suçumuz çok büyük... Onun şaşıracağını umarken göz- lerinin parladığını görüyorum : — Az kalsın unutuyordum, bana hatırlattınız. 10 liralık bir masrafı- nız daha olacak... Onsuz bu işler olmaz Ben, sorduğum sualle, bunun alâ- kası neymiş gibi yüzüne bakarken o devam ediyor : — Bizim adamımız olan bir dok- tor var. O hastayı (!) muayene eder ve «Bu kadın doğuramaz» diye bir rapor verir. İşte bunun ücreti 10 lira- “dır. Biz de bu rapora istinaden (kürtaj)ı yaparız. Böylece ne şiş ya- nar, ne kebapl.. *x Sokakta kendi kendime diyo- rum ki: — En korkunç (kürtaj), asıl bu cemiyetin ruhuna ve ahlâkına tatbik edilmiştir. Ruh ve ahlâk çocuğumuzu düşürttüler ve bir kavanoza tıktılar ! o —..

Bu sayıdan diğer sayfalar: