24 Kasım 1930 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

24 Kasım 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 Teşrİnisanî 1930 Camhuriyet SON TELGRAFLÂR Tahdidi teslihat konferansmda Tevfik Rüştü B. Cemiyeti Akvama girmemiş devletler lehine yeni bir safha açan mühîm bir nutuk söyledi f Eğer teşekkülünün takririne çalışılan Daimi terki teslihat komisyonunda dahil devletler temsil edilerek diğer devletlerin bu mec buriyetlerden komisyonttn farzediliyorsa bahsedeceği zın bazı teahhüdattn icrasım kabul edecekleri muamelesi yapılmadıkça yalnız Cemiyeti müsavi Akvama^ olmaktımillet j hukuka bile malik Türk murahhas heyeti hiç birinv\ memleketi namına kabul etmiyecektir. Vergiler hakkında anket MiUetİn belini büken vergilerin fazlalığı değil yanlış tahakkuklardır Kazanç vergisi nasıl tarhedilmelidir? B a ş k a m e m l e k e t l e r d e usuller... (Vergiler hakkında açtığımız ankete gelen cevapları her gün neşretmekte devam ediyoruz. Verilecek cevaplartn ktsa ve kâğıdm bir tarafına yazılmış olması lâ • zımdır.) cular büfelerden nevaleçin de olur du. Acaba işlek yollarımızda, yolları asıl bozanlardan yol vergisini bu u facık teşkilâtla almak kabil değil mi? Sayım ve kazanç vergileri: Çift hayvanatı sayımdan muaf tutulmalıdır. Kazanç vergisi de ferdin taayyüşünü aşan fazla kazancından mütezayit bir nisbet dahilinde cibayet olunmalıdır? Hulâsa: Vergi işlerimizi salim bir şekle sokmak bugünkü marazî hal ve vazi yetten kurtarmak, mükellefin iktida rına göre tarhetmek istiyorsak, ta hakkuk dairelerimize mes'ul Avru pa'lı memurlar getirmek ve isletmek mecburiyetindeyiz. Samsun'da Kavala'lı Ahmet Muhtar Kazanç vergisinde tarh usulü Kazanç vergisi isminden de alna şılacağı veçhile kazanılan paradan hükumete ayrılan bir hissei mükelle fiyettir. Fakat bizce bunun tefsirinde bir yanlışlık vakidir. O da şudur: Bir insanın kazancı demek ne aldığı maastır. Ne de yaptığı ticaretin hasıh dır. Kazanç maaştan ve ticaretin hasılından zarurî masraf tarholunduk • tan sonra cepte, kasada kalan para demektir. Hatta bazı memleketlerde meselâ İngiltere ve Amerika'da kazanç vergisi ahnırken mükellefin eline geçen paradan çocuklarına ait muayyen bir meblâğ bile tarholunur. Ezcümle Amerika'da on bin dolara kadar olan senevî hasılat kazanç vergisi vermez. Ve her çocuk için de mükellefe ka zancından beşer bin dolar terkolun duktan sonra mütebakısi bir nisbet üzerîne vergiye tabi tutulur. Bizde ise böyle değildir. Ayda kırk elli lira maas alan bir memur ve yahut hususî müessesatta çalışanlar yüzde nisbetinde kazanca tabidirler. Halbuki onların çahşarak elde ettikleri bu cüz'î para maişetlerine kifayet edemedi ğinden böyle aylıklara kazanç deni lemez. Ve daha sonra dükkân kira larının ^kaTanç vergîsine Nesâs ftrfhaz edilmiş olması da mükellefiyeti hak ka makrun kılamaz. Çünkü dükkân kirası çok fakat sermayesi az, dükkân kirası az sermayesî çok bir tacirden, esnaftan kira esaslarına göre vergi cibayeti ekseriya adaleti şaibedar edecek bir sistemdir. İngiltere'ye gelince oradaki kazanç vergisi 135 İngiliz lirasından başlar. Ayda bu kadar bîr para kazanamı yan bu vergiye tâbi değildir. Orada da çocuklar için kırkar lira ifraz o lunur. İşte bizde de kazanç vergisi bu esaslar tetkik olunarak tarhedil melidir fikrindeyim. Karilerinizdens Ali Saim Günün İlhamları Kışa girerken ı Havada sisli bir soğuk ve soğuk bir sls var.Gök yüzünü kaplıyan kara bulutlarra bazan bir tarafı yırtılıyor ve aralıktan güneş, mütebessim ve nüvazişkâr bakıyor. Fakat ne hazin tebessüm ve ne 10ğuk nüvaziş... Gök ve deniz, bulutsuz günlerde genB bir çift mavi göz gibi... Fakat o kadan fersiz, o kadar hissiz gözler ki, ihtiyar yB bitkin insanlann bakışlanna benziyor. 2 Karanfil fidelerinde bir iki çiçek, gü! dallarında bir kaç gonca henüz eksifc değil. Fakat bunlar, kış habercisi zalim kasımpatların küstah kabarışları karşısında öyle cılız ve öyle hazin görünüyor * Iar ki.., 3 Denizlerin gürültüsü artık elem v«rf« yor. Rüzgârların mırıltısı can sıkıyof, Yaprakların hışırtısına bedel, kuru daU ların iniltisi işitiliyor... Ağjr perdelerin loş bir hale koyduğ* salonların sıcak mevsimlerde sıkıntı ve# ren köşeleri, şimdi rahat v« huzur vade* diyor. Parlak muşambalar veya cilâll mermerler üzerine serilen naftelin ko# kulu hahlar, yumuşak çimenler üzerinU de yürümenin zevkini yaşatıyor. 4 Bulutusuz gecelerde, gene haziran v i temmuz aylarının şehrayinleri yapıbyor. Uçsuz bucaksız boşluğun dört bir tarafına gene pırlantadan fenerler a M sıhyor. Fakat ne yazık ki, yeşil yaprakla* rın esmer gölgeleri artık kadife çimenler, durgun göller üzerinde titremiyor. Belkİ çıplak ağaçların kuru dallan ya bir ha • yalet soğukluğile veya bir iskeet kor • kunçluğile otsuz topaklar üzerine akse« diyor. . ^ Pardesülerin artık vakti geçmiş, faffll paltoların henüz mevsimi gelmemiştir* Bununla beraber tilki, kurt, ayı, maymaıl gibi orman sekenesinin postlan büldl omuzlarda gözükmeğe başlamıştır. Bu billur omuzlu ve zarif vücutlü malt» luklar, hafif hafif tırmalıyan ilk kış raz* gârlarından korunmak için, yırtıcı hayvanların postekilerine sarınırlar, fakat zemherilerin zehirli ayazlarında bile, giy dikleri tül inceliğindeki çorapların bacaklarının penbeliğini aksettirmemesl korkusile biraz daha kahnını ve biarı daha koyusunu kullanmak cesaretinl gösteremezler! Cenevre 22 (A. A.) Anadolu Ajansının hususi muhabiri bildiriyor: Terki teslihat ihzarî komisyonu, mukavelename projesinin daimî terki teslihat ko misyonu teşkiline dair olan beşinci faslınm müzakeresine başlamıştır. Hariciye Vekili Tevfik Ruştü B. beşinci fasıl hakmda söz alarak kotnisyonun teşkilât ve salâhiyeti mes' elesini tetkik etmek lâzım geldiğini ve bu yapılmadıkça bu hususta beyanı fikir ede miyeceğini soylemiş ve mukavelenamenin büyük bir kısmı tetkik edilmiş olduğu cihetle faaliyet ve salâhiyetlerin tesbitinden evvel bu müessesenin teşekkülâtım tammak lâzım geldiğini ilâve eylemiştir. Tevfik Rüştü B. beşinci faslın heyeti umumiyesi üzerinde umumi bir müzakere açıl masını teklif etmiştir. Müteaddit murah haslar söz söylemişler ve Tevfik Rüştü Bey tekrar söz alarak aşağıdaki beyanatta bu lunmuştur: <' Beşinci faslın müzakeresine başlanırken bazı mühim mütaleatı yüksek takdirinize vazetmek vazifemdir. Meşgul olduğu muz terki teslihat eserini temi natla ihata arzusu ancak sem pati ile karşılanabi'ecek bir haleti ruhiyenin tezahürü şeklinde tecelli etmek tedir. Maahaza bu teminatın ölçülmüş ve ve müessir olması istenildiği takdirde tatbika kabiliyeti olması lâzımdır. Beynelmilel misakların ancak onların esaslarını teşkil eden teahhüdata serbestçe riayet edilmesi yesinde yaşıyabileceği ve devletlerin manevî mecburiyetlerinin beynelmilel nıünasebatın esasmı teşkil ettiği doğrudur. Bizi işgal eden mes'elenin muğlakiyeti hususî bir kaide altına almmış hususî bir tarzı hal taharrisi endişesini haklı gosterecek mahiyette olduğu da o derece doğrudur. Bundan mülhem olarak mukavelename ahkâmının hüsnü tatbıkını temine mahsus bir teşekkülün ihdası daimi bir komisyon şeklinde derpiş edilmiştir. Bu komisyon bu gayeyi temin edebilir mi? İşte bir nokta ki tamika lâyıktır. Ve üzerinde tevakkuf etmek lâzım geldiğine kaniim. Malumat almak ve merkezileştir mek, şikâyetleri dinlemek, vekayi hakkmda tahkikat yapmak ve âkit devletler arazisinde muhtemilen kontrol ifa etmekle mükellef bir teşekkül zihniyeti çok yeni bir fikir gibi görünmektedir. Bu fikrin devletlerin hâkimiyeti prensibile gayri kabili telif olan mahiyeti daimî komisyonun tatbikatta göreceği kabul bahsinde nikbinliğe imkân verecek bir keyfiyet değildir. Buna binaendir ki muvaffakiyet temini istenirse bu komisyonun teşekkülü ve hukuk imtiyazatı hususunda çok ihtiyatkâr ve müteeni bulunmak kat'iyyen lâzımdır. Müdafaa etiğimiz davanm zafer sırrı tekmil devleler hakkmda istemekten fariğ olmadığım müsavi muamelede mündemiçtir. Bu müsavatı bu vesile ile de ve daha ziyade ısrarla müdafaa edece ğim. Sinesinde bilcümle âkit devletler mu rahhaslarmı bulundurmıyacak olan bir komisyon ihdası bizim saikımız olması icap eden ve aradığımız tekmil teminat meya nında en iyi muvaffakiyet teminatı olduğu âşikâr bulunan hahhaniyet ve realizim fikir lerile gayri kabili telif bir gayri tabiilik teşkil eder. İlk kiraatinde tetkik edilen proje metninin bu fikre tevafuk etmediğini maalesef söylemek mecburiyintdeyim. Filhakika bu metin komisyonun evvelcmirde Cemiyeti Akvam meclisindeki vazifelerinin devamı müddetince bu meclis azası bulunan âkit devletlerden, saniyen Amerika ve Rusya'dan ıııHNtlllllllllllHI izmir'de komonist beyannameleri dağıtıldı İzmir 23 (Hususî) Dün gece şehrin muhtelif mahallerine komünist beyannameleri yapıştırılmış, ayni zamanda Bahribaba, Alsancak, İkiçeşmelik semtlerinde de tevzi edilmiştir. Halkın ihbarı üzerine gece yarısı tahkikata başlandı, tevkif edilen şüpheli 7 kişi böyle bir şeyle alâkaları olmadığım iddia etmişlerse de serbest bırakılmamıslardır. Bugün matbaalara ve ticaretanclere posta ile beyannameler gelmekte olduğu haber veriliyor. Beyannamelerin üzerinde orak çekiç işareti ile «İşçiler birleşiniz!» ibaresi yazılıdır. Zabıta sür'atle tahkikat yapıyor, mütecasirlerin yakında yakalanacakları ümit ediliyor.. Tahkikat devam ediyor Ankara 23 (Telefonla) İzmir'de komünistlerin öteye beriye dağıttıkları «bütün dünya işçileri birleşiniz» ibarelerini ihtva eden beyannameler polisçe toplattırılmıştır. Müteşebbisleri hakkında tahkikat yapılmakta olduğu Dahiliye Vekâletine gelen malumattan anlaşılmıştır. Ankara T.Ocağında Telgraf kanunu Namık Kemal'in Yıldırım telgraflaheykeli dikiliyor rı kabul edîliyor Ankara 23 (A.A.) Büyük Millet Meclisi Ankara 23 (Telefonla) önü • Dahiliye encümeni telgraf ve telefon ka nununa bazı maddeler tezyili hakkındaki müzdeki cuma günü büyük vatan • kanun lâyihasını tetkik ve müzakere edeperver edibimiz Namık Kemal'in ve rek bütçe encümenine vrmiştir. Yni kanun lâyihasile tezyili talep olunan mad fatının yıl dönümü olduğundan Türk delere göre telli, telsiz telgraf ve telefon Ocağında bir toplantı yapılacak, Na muhabere ve konuşmaların, yazma, alma ve başlama işlerinde insanların hayatmın mık Kemal'in tercümesi halinden ve e selâmetine tealluk edenler birinci derecede debiyattaki kıymetinden bahsedilecek olmak üzere diğer muhabere ve konuşmaların hangi sıra ile birbirini takip edeceğive büyük adamın bir heykelinin ocak nin tayini hususunda hükumete salâhiyet Yıldırım işaretini havi kapısına rekzi için Türk Ocağının ta verilmektedir. her şey tercihen alınıp çekilecek ve vassutu rica edilecektir. teslim saati telgrafı çekeni bildirecektir. «CUMHURİYET» TEFRİKASI • 10 Vergi işlerinde bazı yanlışlıkların mevcudiyeti inkâr edilemez. Mille ve salisen de konferans tarafından tayin e tin belini büken vergilerin fazlahğı dilecek âkit devletlerden mürekkep olmasıdeğil bir takım yanlış tahakkuklar nı derpiş etmektedir.» Tevfik Rüştü Bey bu üçüncü fıkranm alâ dır. Emlâk ve arazi vergisini tetkik ekadar devletlerin meşru amâline temamen tevafuk etmiyeceğini beyan eylemiş ve de delim: Bir çok kasabalarda 330 da miştir ki: «Eğer yalnız Cemiyeti Akvama gayrimenkuller yazılmıştı. Bu tahriraza olan devletler komisyonda temsil edile de lâyık derecede kıymetlendirilmiş bilirlerse, aza olmıyan devletler bu komis ti. Muahharen hükumet âşarı kaldıryonda mes'ul olmıyacaklardır. Adedi mahdı. Buna mukabil gayrimenkul emvadut olacak olan bu devletlerin komisyon le 82 senesinden itibaren emlâke 9, amuvacehesindeki vaziyetleri ne olacak ve münasebetleri nasü tanzim edilecektir? Mu raziye 8 misil nisbetinde zam yapıldı. kavelenamede derpiş edilen hak ve mes'u İşte matrahlarda tetkikat yapılmak liyetlerden müberra mı olacaklar, yoksa di sızın icra edilen bu zamdan milletin ğer âkit devletler için tanınmış olan hukuka beli büküldü. dahi malik olmaksızın bazı taahhüdatı kaMisal: Lâdik kazasında Durasan bul edecekleri de farzetmek doğru mu ola çiftliginin kıymeti 200 lira idi. 330 caktır? tahririnde 2700 lira oldu. 332 sene ...Türk heyeti murahhasası büyük eserin sindeki zamdan bu kyımet sekiz misli intacını teshil hakkmdaki şiddetli arzusuna rağmen bu mukavelenamede sayılan arttı. Yani 22 bin liradan vergisi bin mecburiyetlerden hiç birinl en ziyade mü küsur lira verildi. Bu çiftliğin senelik icarı (250) lirasaadeye mazhar olan devletlerle müsavi muamele yapılmasını temin etmedikçe dır. O sahip bu vergiyi nasıl ve nice memleketi hakkında kabul edemiyecektir.> ödesin. Hükumet bu kabil emlâk ve Tevfik Rüştü Beyden sonra Çin ve Yu arazinin vergisini hali hazır kıymet • nan murahhasları söz almışlar ve Türk tezi lehinde beyanı mütalea etmişlerdir. Müte leirnin bir mislinden tahakkuk et akiben M. Politis'in teklifi mucibince A tirmelidir. merika, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Mübadil rum emlâki 330 da tahrir Türkiye. Finlandiya, Yunanistan, Çin ve görmüstü. Muharrer kıymetlerin se Belçika murahhaslarından mürekkep bir tâli komisyon teşkil edilmiştir. Komisyonun kiz misli fazlasile teffiz ve temlik e reisi M. Politis'tir. dilen emval mübadil Türk'lere çok Tevfik Rüştü Beyin beyanatı muhtelif pahalıya mololmuştur. heyeti murahhasalar arasında hususî mü Yol vergisi: nakaşata mevzu olmuştur. Bazi tefsirata Bu sene Samsun'da her mükellef göre Tevfik Rüştü Beyin konferansın en ten on lira alınıyor. Vilâyet dahilinde mühim bir mes'elesine cesaretle temas etCubi deresindeki Çoban, Destek'teki tiğini söylemektedirler. fakir köylü, Samsun'daki milyoner ayni on lirayı veriyorlar. öraründe bir onluk banknotu gör memiş dört nüfuslu bîr rençper ailesi bu onlukların sikleti altından çıkabilir mi? Aksine olarak (çok şükür köylü doğurtucu, zengin kısırdır.) yolları bozan zenginin kamyon ve otomobilidir? Bu itibarla yol vergisi Ankara 23 (Telefonla) Terkos köylü ve kasabahdan müsavi nisbetŞirketi tesisatımn satın alınması için lerde cibayet edilmemelidir. dört aylık bir zaman kalmıştır. Tesisat Hususî muhasebeler bu cibayet îbu müddet zarfında satın alınmadığı çin ayrı tahsildarlar beslememeli matakdirde mukavele mucibince imtiyaz müddeti temdit edilmiş olacaktır. Şirket liye tahsildarları bu işi de görebilir • imtiyazının tecdidi şartile yangın mus ler. Bazı Âvrupa kasabalarında tamiraluklarını artırmak ve terşih havuzlarını ıslah etmek gibi bazı vaitlerde bulun tı mütemadiye kulübelerinin yanıba maktadır. şında yol memurlarının binacıkları Mukavelenin feshi için bir çok sebepler vardı. Yolun iki tarafındaki müsmir vardır. Mukavelenin birinci maddesi mu ağaçların hasıiatı, yoldan geçenler cibince şirket şehre içilebilecek su getir den alınan ücret yol tamiratına, hu • mek mecburiyetindedir. Halbuki mütesusî muhasebelerin varidatına mün addit tahlil raporları terkos suyunun kabili şürp olmadığım göstermiştir. Ter hasırdı. Bu memurların oturduğu maşih havuzları da bu maksadı temin ede hallerde güzel büfeler de vardı. Yol memiştir. Sonra, şehrin yüksek kısımlarına hiç bir zaman günün her saatinSamsun tütiincülerinin de su verilememektedir. Terkös 'Agâh tzzei Tesisatın mubaya ası için 4 ay kaldı Tütün İnhisarının bugünkü vaziyetî .Ankara 23 (A.A.) Öütçe için şehrünîzl ettmı rtârnv'fütün inhisarı umum müdürit bir muhabirimize aşağıdaki beyanatta br» lunmuştur: Tütün istoklarımız tamamdır. 934) x senesi mahsulü. züra elindekî tütün mahsulü de dahil olduğu halde tamamile satl« lacaktır. Bir kaç yerde cüz'î miktarda bii mahsulden stok kalması muhtemel ise (M bunlarm da biraz gecikmekle beraber safcl* lacağına şüphe yoktur. Memaliki ecnebiy» ile muamelelerimiz haü inkişaftadır. RejJ olan yerlere mamulât gönderiyoruz. Ol • mıyan yerlerde de esasen bayilerimiz var« dır. Bununla beraber tütüncülüğümüzüı$ daha ziyade inkişafını temin ve tütünleri* mize mahreç bulmak için fabrikalar açmat usulünü takip ediyoruz. Amerika için mu • kavle yapılmıştır, Suriye ve Mısır için mü« zakeredeyiz, bunun yakında intacı memul* dür. Diğer yerlerde muhabere cereyan et • mektedir. Karton fabrikasını yakında mü* nakasaya koyacağız. Adana'da kanaviçe yapmak için Hindistan'dan celbolunan jutj tohumu ektirilmiş ve tecrübe muvaffakiyetle neticelenmiş olduğundan bunu tevsl etmek ve bilâhare fabrika açmak niyetin* deyiz. Konyada tümbeki yetiştirümiştiti Ankara ve Malatya'da da tecrübe olunacak* tır. Fransız enfiyesi ve ingiliz pipo tütün* lerine yakuı mamulât yapılmıştır. Yakındi piyasaya çıkacaktır. Amerika'dan getirilea puro tohumları bu sene Adana'da dikilerefc tecrübe edilecektir. I£ıbayaatta tasarruf lâakal dörtte bir!, ıskartalarda yüzde ellidir. Makinelerin y w dek edevatmın yüzde sekseni kendi fabri • kamızda yapılmağa başlanmıştır. Heyeti Yekilede Ankara 23 (Telefonla) Heyeti temenniyatı Vekile mutat içtimaını aktederek VeBu nevi telgraflar altı misli ücrete tabi Ankara 23 (Telefonla) Samsun tütutulacaktır. imkân ve lüzum göreceği yerkâletlere ait işleri tetkik etmiştir. tüncüler heyetile vaki olan müzakerat lerde telgrafların sahiplerinden telefonla Papa Eftim memleketten alınması ve verilmesi usulü tatbik edilecek neticesi Tütün İnhisar U. Müdürü Behve bunun için telgraflarm her 50 kelimesi cet Bey tarafından Başvekil Paşaya arçıkarılmıyor ve kesri için 5 kuruş munzam ücret alınaAnkara23 (Telefonla)Papa Eftim'in caktır. Banka telgraflarında parola yerine zedildi. İsmet Pş. nın mütalâası alınkullanılan bir kelime ile resmen muhabe dıktan sonra bir içtima daha akit ve Yunanistan'daki yüz elliliklere mukabil hudut haricine çıkarılacağı hakkında reye mezun olanların yazacakları telgraflar icap eden teşkilât yapılacaktır. burada malumat yoktur. müsesna olmak üzere tdahilî muhaberatta Ankara'da susuzluk kod kullanmak memnudur. Muhaberatın az Maliye Vekilinin hastalığt olduğu zamanlar zarfında sehirler arasında Ankara 23 (Telefonla) Maliye Ankara 23 (Telefonla) Ankara'da > yapılacak mükâlemelerden yarım ücret aünacaktır. Saat 19 dan sonra başlıyan bu susuzluktan iptidaî mektepler üç gün Vekili Saracoğlu Şükrü Bey iyileş zamanm başlangıç ve nihayet saatleri Da müddetle tatil edilmişlerdir. Susuzluk mektedir. Vekil Bey, ancak bir ay sonra vazifesine başlıyabilecektir. hiliye Vekâleti tarafından tayin edilecektir. devam ediyor. kurtulmanın imkânı yoktu. Bir aralık: Ankara'ya dönerim, dedi. Oradan dadıma mektup yazanm. Tenha, kenar mahallede küçük bir ev tutar, bana telgraf çeker, gider orada otururum. Fakat nihayet bn da bir kaç günlük itikâftı. Haftasına dul kadın olduğunu, kimsesiz yaşadığını öğreneceklerdi. Belki bunlar bir takım vehim • lerdi. Ne olursa olsun Gülöz de sabit fikir olmuştu. Yumruklarını sıktıkça tırnaklarının acısını avuçlarında hissediyordu. Kocasına bu kadar kin ve nefret peyda ol muştu. Doludan çıkardı olmadı, boşa koydu dolmadı. Oda komşusunun samimî görünen teklifi benliğine hâkim oluvermişti. Bu ihtiyarı nasıl tanımalı? Koca şehrin içinde han hizmetçisinden başka kimseyi tanımıyordu. Bir vesile ile çağrıldı ve sözü dolaştırarak sordu: Madam, komşu odada kim var? Bir ana oğul. Bilmez görünerek: İstanbul'a mı gidiyorlar? ONLARIN ROMANI Yazan: AKAGÜNDÜZ Biz de kimsesiziz. Bizim de anyanımız soranımız yok. Oğlumla konuştuk. Eğer sen bizim aramıza katışırsan çok iyi olacak. Nasıl olur? Merak etme. Dedikodu ede cek kimse bulunmaz. Oğlumdan mı çekiniyorsun? Göreceksin ki sesi bile sönmüştür, sesinde serçe sadası bile kalmadı. Bir varmış bir yokmuş gibi. Amma sen ara mıza girersen bir oluruz. İki evlâtIı bir ana olurum. Bize, daha doğrusu biribirimize can yoldaşı, dert ortağı oluruz. Soranlara seni de, kızım, derim. Ana kız, üçüncülerini kurtarmak için el birliğile çahşıyorlar, derler. Korkuyorum kızım, korkuyorum, ihtiyarım, hem seksenlikten fazla düştüm. maa zallah üç gün hastalansam evlâ dım ne olur? Ağlamayınız hanım teyze. Nasıl ağlamayım? Sen niçin ağladın? Söyle bana şimdi, bu teklif imizi kabul ediyor musunuz? Hem istediğin kadar. Ne vakit istersen o vakit gidersin. Bugün de yarın da hiç bir yerim yok. gidecek Demek kabul ediyorsun? Henüz değil. Bir kaçındığın sebep mi var? Hayır, yalnız bir iki saat kadar düşünmek isterim. Tabiî böyle şeylere birdenbire karar verilmez. Hakkın var. Şurasını da söyleyim ki ben seni ne oğluma hanım olasın diye, ne bizim işimizi göresin diye istiyorum, sadece can yoldaşı, has evlât olarak yaşıya lım. Bosanmıs kadın Ruhu sarhoştu. Düşünmeğe çahftıklarını bir tür*. 2 lü terkip edemiyordu. Gitsin mi gitmesin mi? Bütün mes'ele burada. Kendisinin ne olduğunu bu han odasında nasıl bırakıldığını öğrenmişti,fakat ihtiyar kadının kim olduğunu bilmiyordu. Hayır hah görünen yüz ihtiyar kadının doksan dokuzundan sakınmak lâzım geldiğini takdir ediyordu. Neye malolursa olsun, ne acılar getirirse getirsin, gene Istanbul'a dönmeği düşündü. Fakat kafası nın içine saplanan çivi, sinirlerini düğüm düğüm eden dikenli tel sökülmüyor, çözülmüyordu: Yarı yoldan çevirilen boşanmış kadın... Bu sıfat onu çıldırtıyordu. Bahusus harbi umumî cemiyetin ortasına o kadar çok başıboş azgınlar sahvermişti ki... Ellilik banknottan metresine yatak çarşafı yapanlar vardı. Yüzlük banknotun alevile sigarasım yakanlar: Bir sigara ile millete yüz lira kazandırıyorum. Diye bunda da hamiyet tashyorlardı. Kimsesiz, güzel dul kadın bunların ellerinden kurtulabilse bile daima kötüye işliyen hükumet makanizmaıının bagındakiler den • Kapı açıktı. Gülöz patronla hiz • Ne arasın hanımcığım? Gi metçinin arasında geçen şu söz • debilselerdi zavallı delikanlı bu leri işitti: Hasta nasıl? hallere düşmezdi. Bir senedir ki Gene dünkü gibi ağam. yataktan çıkamıyor. Sen onları tanıyor musun? Tanımaz olurmuyum. Babası rahmetli bizim kasabada tapu müdürü idi. (Sizlere ömür) oldu. Bereket oğlunu yanına kâtiplikle almıştı. Sonra ince hastalığa tutulmuş, dediler. Bir de burada gör düm ki... Evlere şenlik... Çok iyi bir ocaktılar. Babası kendi haIinde idi. Hele anasını görme. Bir iyi kadın, bir hoş kadındır ki.. Ama ne yaparsın işte, bu yaşta başına böyleler geldi. Demek ana oğul çok iyi insanlar. Ben bir defa diyeyim sen bin ekle. Ermeni dudunun bu tezkiyesinde samimiyetsizlik görülemezdi. Bu tafsilât Gülöz'ü epeyce müs terih etti. Ve bir tesadüf mükâlemesinden kanaat getirdi: Katolik hizmetçi dişarıya çıkmıştı. Kapı • »ın önünde han sahibine rastgeldi. Büyük hanıma iyi hizmet cİt Rahmetli müdürün boynumuzda" çok hakkı kalmıştır. Dünyada böyle iyi insanlar az bulunur. Az bu • lunur ama Allah ta öylelerin başına böyle kederler verir. ] Hancı ile hizmetçi tahtaları gî* cırdatarak uzaklaştıkları vakit Gülöz kendi kendine ve birden • bire: Anlaşıldı, dedi. Giderim. ' Hemen çıktı. Duduya seslenerelc hokka kalem, zarf kâğıt istedu Dadısına mektup yazacaktı. Fakat tereddüt etti. Bir defa da ihtiyar, komşusu ile görüşüp anlaşmak lâ» zımdı. İhtiyar kadın belki: Ben seni yalnız istedim, da« dını ne diye aldıracaksın? Derdi. Yan odanın kapısını Vurdu. Kapı vurmanın manasını bilmiyen ihti yar kadın açtı. Gülöz'ü görünce; tçeri buyur kızım dedi. MabatH v*t

Bu sayıdan diğer sayfalar: