14 Nisan 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

14 Nisan 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Nîsan 1931 Camhuriyet SONTEfcRAFLARİir sandal devrildi, İspanya'da Cumhuriyetin zaferi! Haliç'te bir facia ,„» © Irak'ta isyan! Ayıp şey 2 kişi boğuldu Kazaya, ölen kadının helecanı sebep oldu Dün sabah Haliç'te Kasımpaşa önlerinde iki kişinin ölümile neti celenen bir deniz kazası olmuştur. Kurtuluş'ta oturan Yorgi Efendi ile posta müvezzilerinden Cemal, Eyüp Sabri Efendilerle Erzincan'li olduğu anlaşılan Necmiye Hanım ve Gebze müstentiği İrfan Naci Beyin valdesi Ayşe Hanım ve Beyoğlun'da büyük Ziba'da seyyar yogurtçu Civanı Kasımpaşa'dan sandalcı Rizeli Mehmed'in sandalına binerek Is tanbul'a hareket etmişlerdir. Sandal, Kasımpaşa iskelesinden ayrıldıktan biraz sonra, Köprüden Kasımpasa'ya gelmekte olan Haliç şirketinin 9 numaralı vapuru sandahn yanından geçmiş ve vapurun sür* • atle seyretmesi büyük bir dalga husule getirmiştir. Sandal sallanmağa başlamış, müşterilerden Necmiye Hanım, bundan korkarak birden bire ayağa kalkarak bağırmağa başlamıştir. Necmiye Hanımın, a • yağa kalkarak feryat etmesi esasen sallanan sandahn muvazenesini bozmuş, sandal devrilmlş, ve içîndekiler kâmilen denize dökülmüşlerdir. Hâdiseyi etraftan görenlar, derhal kaza mahalline koşmuslardır. Fakat imdatçı sandallar yetişinciye kadar Necmiye Hanım ile Civani Efendi boğulmuşlardır. Diğer yolcular ve sandalcı kurtarılmışlardır. Zabıta hâdiseyi tahkik etmektedir. Kraliyetçiler müthiş bir hezimete uğradı! Belediye intihabında kraliyetçilerin 199 azasına mukabil Cumhuriyetçiler 364 azalık kazandılar Madrit 13 (A.A.) Belediye intihabatında Cumhuriyetperver sos yalist kualisyonu 45 vilâyet merke zinden 41 inde ve büyük şehirlerde ekserîyeti kazanmtstır. Madrit'te Kral tarafından 50 azaIıktan ancak 20 isini elde edebilmişIerdir. Bütün eyaletlerde Kraliyetçilerin kazandığı 199 azalığa mukabil Cumhuriyetçiler 364 azalık kazanarak ekseriyeti almışlardır. örfî idare ilânına dair olan ha • belrer tekzip edilmektedir. M. de Romanones Havas Ajansının bir muhabirine su beyanatta bulunmuştur: < Intihabat, teessüfe şayan bir surette neticelenmiştir. Hükumet için bundan daha fena bir şekilde bir netice beklenemezdi. Nazırlar meclisi salı günü yerine pazartesi günü toplanacaktır. Hükumetin alacağı karar ne şekilde olursa olsun fev kalâde bir ehemmiyeti haiz olacaktır. Kraliyet taraftarları bu intihap neticesinde bir hezimete uğramışlar ise bunun kabahati de Rivera siyasî fırkaların maruz kaldıkları fena muamelelere racidir. Her halde sükunet göstermek lâzım gelmekte dir.. «Cumhuriyet» in muhterem okuyucuları için (150) lira gibi az bir para ile Peşte sergisini ziyaret imkânını temine mu • vaffak olmasından fena halde sinirlenmiş olan gazete, tutunmak istediği garip ve gülünç iktisat nazariyesini teşhir eden yazımıza cevap olarak dün gene bir yığın satır içinde bir şeyler söylemek istemiş ve sözle rini, bu yığına «seyahat acen • talığı yapanların memleket menfaatlerinden bahsetmele rine» şaştığını ilâve ederek bitirebilmiş. «Cumhuriyet» i memleket menfaatlerinden bahsetmek hakkından mahrum görmek!.. Doğrusu gülünç olmaktan da fazla bir şeydir. Fakat biz bunun mahiyetini teşrih etmek zahmetine katlanmağa lüzum görmeyiz, yalnız «ayıp, derler bir şey vardır, bilir misiniz?» Kürt şeyhi Mahmut büyük gaile oldu İngiliz ve Irak orduları seferber halde!.. Taymis gazetesinin Bağdat muhabiri Irak Kürdistan'mdaki harekâtı askeriyeye dair 9 nisan tarihile şu telgrafnameyi göndermiştir: 'Irak Kürdistan'ında askerî harekât ilerliyor. ingiliz hava kuvvetleri Irak ordusu ve polisi ile teşriki mesai etmiştir. Bu harekât, üç sene evvel verdiği söze rağmen bir eşkiya çetesi ile Iran'dan Irak'a tecavüz eden Kürt serkerdesi Seyh Mahmud'a karşı yapılmaktadır. Mahmut münfrit Irak polis ka rakollarına hücum etmekte ve kendisini Kürt milliyetperverliğinin kahramanı göstererek Kürt kabilelerini Irak hükumeti aleyhine tahrike çaIışmaktadır. Henüz bu teşebbüslerinde pek az muvaffak olmuştur. Şimdiki halde Şeyh Mahmud'a tabiiyeti tercih edecek pek az Kürt vardır. Fakat kabilelerin bir çoğu vakayii yakmdan takip ediyor. Şeyh Mahmut hükumet kuvvetlerine galip gelecek olursa kabilelerden pek ço ğunun Şeyh Mahmud'a iltihak edeceği şüphesizdir. ingiliz hava kuvvetlerinin vazi fesi fevkalâde sür'atle hareket eden asilerin çetelerini keşfetmek ve askerî kuvvetler gelinciye kadar bunları işgal eylemektir. Asiler ekse riya köylere iltica ettiklerinden hava kuvvetlerinin köylere hücum et • mesi icap etmektedir. Fakat asilerin bulunduğu yer lâyikile tesbit edilip köye hücum yapacağmı haber veren beyannameler atıldıktan bir müddet sonra tayya reler ates açmaktadır. Köylüler beyannamelerin atılmasını müteakıp köyü tahliye ettiklerinden îçerîde yalnız asiler kalıyor. Simdiye kadar iki taraftan veri Ien zayiatın yekunu ehemmiyetsiz • dir. İHEM NAUNA MIHINA Millî iktisada riayetî Beyoğlun'da, Fransız tiyatrosunda oynıyan Yunan operet heyeti, memleketine avdet etmiş... Dönen dedikodulara bakıhrsa İstanbul'un bazı zenginleri, bu operetin baş muganniyesi Mel Zozo Delmas'a geçen sene Fransız artisti Mel Marie Bell'e yap • tıkları gibi, bir çok kıymettar yüzükler ve mücevherler hediye etmişler. Hatta bu defa, bir musevî vatandaşımız da fedakâr ve cömert âşıklar kafilesine katılmış. Mel Zozo'ya kendi menfaatine oyun verdiği gece, 500 lira gönderdiği gibi giderken de pırlantah yadigârlar vermiş... Anlaşılan bu zengin yahudi vatandaşımız, Türk Yunan dostluğu siyasetine musevilerin de iştirak ettiklerini göstermek sevdasına düşmüş olacak... İstanbul Belediyesi, şehre ecnebi ziyaretçiler, getirmek için çare düşünüp dururken, bakmız, İstanbul'un zenginleri bu mes'eleyi kolayca hallediverdiler. Her gelen güzel artiste böyle bir kaç bin liralık yüzükler, mücevher ler ihda edince ve şampanyalı ziyafetler çekince, hiç şüphesiz dünyada ne kadar güzel artist varsa hep İstanbul'a dolacaktır. Fakat.. Biz, buraya para bırak • sınlar diye ecnebi celbine çah şırken muhterem zenginlerimi zin buldukları usul tamamen aksi neticeyi veriyor. Bu nazenin ecnebiler para bırakmak şöyie dursun para ve mücevher top layıp gidiyorlar. Benim şaştığım zenginleri mizin hovardalık etmek için hep ecnebi kadınlarına gönül, daha doğrusu cüzdan kaptırmalarıdır. Koca İstanbul'da para yedirmek için Zozo Delmas'tan güzel kadın mı yok? Muhterem zenginler, lutfen biraz millî iktisada riayet edi niz!. Bu turetle verdiğiniz paralar ve mücevherler memleket dahilinde kalmış ve dönüp dolaşıp gene sizin keselerinize gîr • miş olur. Der ve geçeriz.. Demiryol inşaatı Yeni hatların inşaatını bundan sonra Nafıa Vekâleti idare edecektir Ankara 13 (Telefc&la) Nafia Vekâletinin Münakalâtı Umumiye Vekâleti olacağına dair salâhiyettar makamlarda hiç bir malumat yok • tur. Devlet demiryolları müdiriyeti umumiyesi bütün hatların işletmesile meşgul olması dolayısile 30 milyonluk hat inşaatı ile de iştigaline im kân görülemediğinden inşaatın doğrudan doğruya Nafia Vekâleti tarafından idaresi için bir proje hazır lanmaktadır. Devlet demiryolları müdiriyeti umumiyesine Ali Hikmet Paşanm tayin edileceği de söylenilmektedir. Posta, telgraf ve telefon idaresinin Nafıa Vekâletine raptı için, evvelce hazırlanan teşkilât kanun lâyihasında bir madde vardır. Şimdi Heyeti Vekilede bulunan kanun Meclisten çıkarsa Posta idare»i Nafia'y* <*evredilecektir. Seyrisefain idaresinin de Nafia'y» raptı için mukarrer bir sey yoktur. Peşte seyahati Kayıt muamelesi bir iki gün sonra kapanacaktır Hamillerle. Müzakerat yakında Ankara'da başlıyacak Ankara 13 (Telefonla) Düyunu umumiye hâmiller meclisine verilen son cevabın müddea ve muhteva itibarile müteamil hüsnü niyetimizin en yüksek bir teza hürü olması meclis üzerinde çok müessir olmuş ve yeni müzakeratın pek yakında Ankara'da baş hyacağı anlaşılmıştır. Türkiye'yi Saracoğlu Şükrü Beyin temsil etmesi kuvvetle muhtemeldir. Hâmiller meclisi murahhasla rının Ankara'ya muvasalatları tarihi henüz tesbit edilmemiştir. Devlet Bankasının muvaffakiyeti Kayıt müddeti yarın akşam bitiyor, hissedar olmak için müracaat edeler ümidin fevkindedir Devlet Bankası o Ankara 13 (A.A.) Cumhuriyet Merkez Bankasma hisse kaydi muamelesi 15 nisan çarşamba akşamı nihayet bulacaktır. Bugüne kadar hissedar olmak üzere müracaat edenlerin miktan şayani memmmiyet bir derecededir. Henüz kapatılmamış olan hisse miktarı az kalmıştır. Çarşamba akşamı na kadar bu miktarın da tamamen kapatilacağından şüphe edilmemektedir. Devlet Bankasma muayyen miktarda hisse ile iştirak eden isimleri evvelce neşredilen millî ve ecnebi bankalarla şirketler ve müessese • lerden maada millî reassorans 20 bin, Kommersil bank Of Nirist Bankası 15 bin, Banka Jeneral pur kommers etrahje, Memaliki Şar kiye Fransız ve Türk Imar Ban kaları onar bin lira, İzmir Kasaba demiryolları şirketi ve AdanaElektrik şirketi ve Akhisar Tütüncüler Bankası beşer bin lira, Adapazarı emniyet, Izmir sular şirketleri ikişer bin lira, îzmir Tramvay ve Elektrik şirketi 2600 lira, üsküdar, Kadıköy su şirketi 1500 lira, Bor zürra ve tüccar, Konya Türk ticaret, Denizli Iktisat ve Elâziz İktisat Bankaları beş yüz lira ile hissedar kaydedilmişlerdir. İstanbul Tramşirketi 30 bin lira ile bankaya iştirak için müracaatte bnlunmuştur. Zehirlenen talebe Konya kız muallim mektebi bir tehlike atlattı Konya 13 (A.A) Kız mual lim mektebinde bir zehirlenme hâdisesi olmuş, talebe ve heyeti talimiye zehirlenmişlerdir. Ya pılan tedavi sayesinde hepsinin hayatı kurtarılmıştır. Hâdise hak kuıda tahkikata devam edilmektedir. Zannedildiğine göre zehirlenme yenilen et yemeğinden ileri gelmiştir. Yemekler tahlil edilmek üzere kimyahaneye gön derilmiştir. etmiş ve bunun için de bir seyahat acentası ile anlaşmıştır. Atina se • yahati bhinci mevki 50, ikinci mevki 30 lira ile yapılacaktır. zannetti... Fakat aldandığını, mağlubiyetini çok geçmeden anladı. O • lana tabiatile müteessifim, fakat vicdanımda bir azap yoktur. Bir şey yapamazdım.» O kadmdan bu sözleri dinledikten sonra o zamana kadar nefret ettî • ğim heriften bir de iğrenme hisset • tim. Bununla b'eraber beğenilecek noktaları da vardı. Benden daha metin ve belki de zeki hareket et miştir; bahusus daha metin, çünkü, onun kadar Odil'i ben de anlamış • tim; fakat aramızdaki fark şu idi, ki, ben anladıklarımı ona lüzumu veçhile anlatmağa cesaret edeme medim. Fakat, acaba onun cür'etkârlığı mı, benim zafım mı müreccahtır? Bunu düşündüm ve bu noktada kendi hareketimde teessüfü mucip bir hal görmedim. Insanlan yenmek ve ümit • sizliğe sevketmek kolaydır. Şimdi, muvaffakiyetsizlikten sonra hâlâ, onları sevmek velev kendilerine rağmen, sevmeğe çalışmak.. Daha güzel ve daha doğru olduğu kanaatini muhafaza ediyorum. mırfnnntlllllllHlllılllIllllllllllinilfllllllllıinıllımınınınimnı. D* "ocuğunu birden düren baba Sefirlerin ziyareti Ankara 13 (Telefonla) Dani marka, Suriye, İran sefirlerile Italya maslahatgüzarı Hariciye Vekilini ziyaretle ayrı ayrı görüştüler. Zuı.n 12 (A.A.) Dü nakşam bir memur ânî bir cinnet buhranma tutularak 4 ve 6 yaşında bulunan iki oğlu ile tatil zamanını geçirmek üzere evinde misafir bulunan 5 ve 8 yaşlarında iki küçük kızı öldürmüş, sonra intihar etmiştir. Cumhuriyet'in tefrikası: 40 Tertip ettiğimiz Peşte seyaha tine iştirak için dün de İzmir'den, Ankara'dan, Adana'dan, Zonguldak'tan bize telgrafla ve mektupla bir çok müracaatler vaki ol • muş, yeni malumat ve izahat istiyenlere tarafıraızdan icap eden cevaplar verilmiş, seyahat ücreti olan (150) liranın yüzde yirmi beşini gönderenlerin de kayıt muameleleri ikmal olunmuştur. Ankara'dan müracaat edip kayıtlarını yaptıran zevat arasında İzmir meb'usu Osman zade Hamdi Beyden maada fş Bankası Ankara sabık merkez müdürü Fethi Bey ile maruf tüccardan Erzu rum'lu Naf iz Bey de vardır. İzmir, Adana ve Zonguldak'tan seyahatimize iştirak edecek Köprü parasının lâğvı üzerine aolanlar hep maruf ve muhterem çıkta kalan, 150 memurun kısmı azamı münhal memuriyetlere tayin o • şahsiyetlerdir. lunmuşlardı. Fakat bunlardan 47 Seyahatin muhtasar programıkişi elân açıkta olup bir yere tayin m bir kaç kere enşrettik, bu progedilememişlerdir. Son zamanlarda ramdakinden fazla tafsilât tale • bunlara verilen açık maaşı da kesilbinde bulunanların suallerine de miş olduğundan bu memurlar müş ayrı ayrı cevaplar verdik. kül vaziyete düşmüşlerdir. Dün bu memurlar Vali Beye ricada bulun Artık tereddüt edecek bir nokmak üzere dün Belediyeye gitmiş • ta kalmadığı kanaatindeyiz. lerdir. Fakat bu esnada Muhittin Bey Bu sebeple bugün kısaca yalnız yeraeğe gitmek üzere otomobiline şunlan kayt ile iktifa edeceğiz: binmiş ise de memurlar otomobiSeyahat on gün devam ede lin etrafını almışlar ve ricaya baş cektir. Trende yemek ve pasaport lamışlardır. Muhittin Bey yemekten avdette kendilerile görüşeceğini söyhariç olmak üzere seyahatin bü • lemiştir. Bilâhare kendilerine mü • tün masrafı yüz elli liradan iba racaat eden memurları Muhittin Bey rettir. Sahillerimizden bu seyamuhasebeci Nuri Beye göndermiştir. hate iştirak etmek üzere İstan Nuri Bey de bunlara açık maaşları bul'a gelecek olanlara Seyrisefaiçin bütçeye tahsisat konulduğunu in vapurlarında gelirken ve gi fakat Dahiliye Vekâleti tarafından çıkarıldığını söylemiştîr. Nuri Bey derken yüzde elli tenzilât yapılabaşka bir fasıldan tahsisat bulunu • caktır. larak maaşlarının verileceğini va kaydolunmak için pek az bir detroiş memurlar da müsterihan evmüddet kalmıştır. lerine dönmüşlerdir. Köprü memurları Dün Muhittin Beyin otomobilini sardılar! Merkez Bankası 15 NİSANA KADAR HİSSE' KAYDINA DEVAM EDİLECEKj Beheri yüz liradan ibaret hisse senetlerinin bedeli bir senede taksitle ödenecek Hisse senetlerine üç sene için yüzde altt temettü vermeği hükumet tekeffül etmiştir Hem kârh bir iş yapmış, hem de Türk parasınm kıymetini yükselt miş olmak îçin bu fırsattan istifade ediniz. Yerli ve ecnebi butun bankalann kiselerinde kayıt muamelesine devam edilmektedir. gelirdi ki, erganun sesi değil,havanm terennümatı imiş zannolunurdu. Kendisi ile ilk defa olarak Floransa'da siyah serviler önünde gezindiği miz zaman üzerinde olan beyaz esvaplarile, Odil'i yanımda imiş gibi tahayyül ederdim. Onu neden, ni • çin kaybetmiş idim? O büyük askı, hazin bir faciaya kalbeden sırrm a* nahtarım arardım; arar, bulamaz dım. Bütün bahçelerde onun seve bilmiş olacağı güller vardı. Bu gezintilerden biri esnasında ağusto sun bir cumartesi günü idi, ki, da • vulun ve orman bekçisinin gürül • tülü sesleri «kara ve deniz ordula » rının seferberliğini» ilân ettiğinî duydum... îzmir'den Atina'ya bir seyahat Izmir 13 Hilâliahmer cemi • yeti kurban bayrammda Izmîr ile Atina arasında bir seyahat tertip Ankara'da asfalt yollar Ankara 13 Ankara'da yapıl • ması mukarrer asfalt ve adî yolların ihalesi yapılmış ve müteahhit işe başlamıştır. Yollar 3 milyon dokuz yüz bin küsur liraya ihale edilmiştir. Zaten bunlar da başlıbaşına onun intiharım izaha kâfi değildir. Şu muhakkak ki intihar günü kocası Tulon'da değildi. Bertran intihardan bir gün evvel Odil ve üç bahriye zabiti ve diğer üç genç kadın ile beraber taam eden bir gence umumî harpte tesadüf etmiştir: Taamda söhbet çok şen geçmiş, Odil şampanyasını içerken yanındakilere güle • rek: Haberiniz var mı ? Yarın öğleyin ben kendimi vuracağım! Demistir. Bütün akşamı çok sakin ge • çinniş, taamda ise ziyadar, beyaz şaşaası tamamen üzerinde imiş.. Bir ay süren hastalıktan sonra Tulon'a gittim. Orada bir çok günler kaldım, mezarmı sevdiği beyaz çiçeklerle örttüm. Bir akşam me • zarlıkta yanıma ihtiyar bir kadın sokuldu. Odil'in oda hizmetçisi olduğunu, beni tanıdığını, çünkü hanımının çekmesinde fotoğrafımı gördüğünü söyledi. Ondan dinledi ğime göre, son haftalarda herkese şen ve şatır görünmekle beraber yalnız kalır kalmaz büyük bir yese kapılmağa başlamış. Bu kadın odasına girdikçe hanımını bir koltukta otur Kadın hırsızlar Bursa 12 İstanbul Izmir, Bursa Bahkesir arasında dolaşan 4 Üsküdar'Iı şık hanım üzerlerinde çalınmış ipekli esya ile beraber tevkif edilmişlerdir. muş, başı iki ellerinde, gözlerî gör» mediği bir noktaya merküz, ölüme bakar gibi mütedehhiş görürmüş. Kendisile uzun uzadıya konuştum ve Odil'i çok sever bularak memnuni • yet duydum. Tulon'da bir şeyler yapamıyor dum. Temmuz iptidalarında fabri kalarımıza gitmeğe karar verdim. Orada çalışmak ve okumak istedim. Fundalıklarda dolaşa dolaşa kendimi bitap kalmcıya kadar yorar ve ancak o surelte uyuyabilirdim. Bir çok geceler rüyada görürdüm, ba zen de kendimi tiyatroda veya kilisede görüyordum ve yanımda bir yer boş duruyordu. Kendimden: Odil nerede? Diye soruyor, ve arıyor dum. Sarartnış; perişan saçh kadınlara rasgeliyordum; hiç biri ona benzemiyordu. Azap içinde uyanırdım. Çahşmıyordum, hatta fabrikaya da uğramıyor, kimseleri görmek is temiyordum. Sevdiğim kederlerim di ve ancak onlarla beraber kalmak istiyordum. Her sabah yalnız ba şıma köye kadar yürürdüm, uzak • tan uzağa köy kilisesinin erganun sesi o kadar hafif, seyyml »• Yazan: IKLIMLER Andre Moruva Terceme eden: Haydar Rifat istedi. <O/ da «Obiri» de mağrur î"diler, birbirini şiddetle tahkir ettiler. Pek çok sonra, bundan aşağı yukan, altı ay evvel, bir kadın <'ObirH nin kendisine «o"> nun hakkmdaki tevdiatını bana şöylece nakletmiş • tir: Çok güzeldi, <o» nu cidden sevmiştim. Fakat ilk kocası fena yetiştirmiş. Delicesine işvebazdı. Kadınlar içinde bana ıztırap çektî ren yalnız «ov olmuştur... Kendimi tuttum, <o» nu teşrih ettim... «O» nu adeta bir araeliyat masası üzerine çıplak ve açık olarak yatırmış bir hekim vaz'ü halile tetkik ettim. U fak ufak yalanlannm garip, ivi > caçh teselsüllerini buldum.. Onları gördüğümü kendisine isbat ettîm. Beni yalnız cazibesile çevireceğini Elen bir çok defa geldi, çiçekler getirdi. Muvazenemi bulunca büyük bir endişe ile o gündenberi neler öğrendiğini sordum, Anlattığı hikâyeler, benim de muahharen duyduklarım gibi, hep mütenakızdı. Hakikat şu olacaktı ki, Obiri>, bekârlığın büyük istiklâlile meluf bulundu ğundan, evlilik hayatından çabucak bıkmıştı. Odil'in güzellik şasaası Obiri yi iptidada kamaştırmışti. Ben «o» nu her arzusuna esirane ram olarak çileden çıkarmıştım. O , naz ve edasına, kendisine «Obiri') nîn iptilâsı azaldığı bir sırada, baş lamış olacaktı. </Obiri,, onu zeki bir sey sanmıştı; "o> hiç olmazsa keliraenin adî manasile dahi zeki de • ğildi. Bunu ben de bilirdim, fakat bu bence müsavi idi. «Obirit., on dan, fikir ve meşvannda zabtü rapt İkinci kısım îzabel ı Filip, bu akşam çalışmağa senîn yazı odana geldim. Girerken sentn orada bulunamıyacağraa manamıyordum; benim için o kadar hayat • tasm, Filip' d

Bu sayıdan diğer sayfalar: