18 Haziran 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

18 Haziran 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

S iö fıazıran S SON TELGRAFLÂfc Halk Fırkası teşkilâtı Umumî merkezde bugünlerde 11 muhtelif büro teşkil edilecektir Ankara 17 (Telefonla) Fırka umumî heyeti idaresinin bugünlerde yapılacak içtimaında Fırka merkezi umumisinde 11 büro teşkili ile bunUnn faaliyet tarzı ve meiai programlarını tesbit edecektir. Söylendiğine göre merkez, hars, gençlik, spor, halkın dileği, nizamname ve diğer bir kaç esaslı büro teşkil edilecek ve bunlar muayyen bîr program dahilinde çahşacaklardır. Halk Fırkatı merkezi umumisi yakmda eski Türk Ocağı binasına nakledilecektir. ..»»iBdiı.ffllllllllllllllllllHllllllltllllllllllllüllllllllllllllllllllHlllimı .. Hava kongresi • ^ 1 » • Cumhuriyet LÂTİFE : •> Bükreş'teki içtimada nelere karar verildi? Bir kaç gün evvel şehrimizden geçerek Romanya'ya giden ve evvelki gün tekrar İstanbul'a dönen Mısır Tayyare Cemiyeti u mumî kâtibi Kemal Ulvi Bey dün kendisile görüşen gazetecilere Bükreş'te toplanan beynelmiiel hava kongresi hakkında su iza hatı vermiştir: « Kongreye Türkiye de dahil olduğu halde 32 muhtelif memleketten 72 murahhas işti rak etmiştir. Bu kongrede son zamanlarda elde edilen beynelmiiel tayyare rekorları tesbit ve tasdik edilmiştir. Bundan başka, tayyarecilere bütün memleketlerden serbestçe geçebilmeleri için beynelmiiel birer karne verilmesi takarrür etmiştir. Her murahhas kendi hü kumeti nezdinde bu hususta te şebbüsatta bulunacaktır. Kon grede turizm nizamnamesi o kunmuş ve son zamanlardaki terakkiyat neticesinde elde edilen motörsüz tayyareler hakkında bazı müzakereler cereyan etcniştir. Turizm tayyareleri hakkında mevcut telsiz telgraf ve fo toğraf memnuiyetinin ref'i için hükumetleri nezdinde teşebbü satta bulunmağa karar vermiş lerdir. Bir müddet evvel ttalya'dan Amerika'ya uçan Italya Hava Nazırı ceneral Balbo'ya kongrece altın madalya verilerek taltifi takarrür etmiştir.» Bizim köy Yazan: CENAP ŞEHABETTİN şaiye» filezofları varmış ki ge zerek düşünürlermiş. Biz, Bakırköy'lüler, onlardan değiliz. Uyukhyabileceğimiz yerlerde otururuz ve oturduğumuz yerde yalnız ölü fikirlere yanaşırız, o da diriliverirler korkusile nefesimizi tutarak ve ayaklarımızın ucuna basarak!. Doğrusu başlar burada düşünmekten ziyade takke giymek içindir ve köyün havası götürraediği cihetle tefekkür baş ağnsı verir. On sene evvel «Taksim» den taşınan bir zat diyordu ki: «Bu köy benim ufkumu söndürdü. Şimdi arzın döndüğüne bile inanacağım gelmiyor. Hele merkezi ateş olmasınm benim zihnimce imkânı kalmamıştır!» Ve niçin buraya geldiğini soranlara: «Ne yapayım, dedi, şeytanın bir kerameti eseri olarak bütün durğunluğa istidadı olanlar burada buluşuyorlar!» Filhakika hareket burada pek sık görünen bir hâdise değildir. Yağmursuz günlerde kasabanın sokaklarından Marmara'ya akan saf bir boş luktur; ve cadde burada sanki toz cereyanı için açılır. Bizim köyde ayaklar gezdirecek is karpinden değil, oturmağa teşvik eden pantofladan hoşlanır. Bana öyle geliyor ki bizim köylülerin ikişer değil, kırkar ayakları da olsa kımıldamıyacaklar ve tesbih böcekleri gibi topuklarını karınlarında toplıyacaklar. Yaz günlerinde güneşin gökyüzünden nuranî uzanan: «Kalk!» Emri bile bizi harekete getiremiyor. Diğer cihetten bedenen şakulî olsak ta ruhlarımız tesviye ruhu gibi ufka müvazi durur ve bu lutları sanki yattığı yerden takip eder. Biz Bakırköy'lülerin, yük selme iddiamız ancak cigara dumanlarımızda hissolunur, o da galiba arşıâlâyı öksürtmek için!. İHEM NAL1NA MIHINA Eski Reisicumhur M. Dumerg: «Artık benim unutulmağa ihtiyacım varb diyor Parlt 16 (A.A.) M. Dumerg'in kendîtine inzivagâh ittihaz etmiş olduğu Tournefeuille'ye bir çok gazetecller ve fotoğrafçılar gelmiştir. Bir çok khseler alınmıstır, bunlar sabık Reisicumhurun mutat tebes • sümünü zayi etmemiş olduğunu gösteriyor, maaraafib biç kimse ken disile mülâkatta bulunmağa mu vaffak olamamıştır. M. Dumergue, her türlü mülâkattan kat'iyen içtinap edeceğini söylemif ve ancak su sözleri töylemek için bu kararından biraz feragat etmiştir: « Artık benim isim bitti. Şimdi », yeni bir Devlet Reisi var. Şimdi artık onun iözlerini, tavırlannı kaydetmelisiniz. Matbuatın dikkat ve ihtimamına yalnız onun hakkı vardır. Hıç kimsenin halefim ve dostum Doumer kadar buna liyakati yoktur. Onu bu en büyük devlet makamına gelmiş görmekle memnunum. Onun vazifesini büyük bir liyakatle ifa edeceğine kaniim.» Bu sırada kendisine şöyle bir sual soruldu: «Ya tiyaset? Eski reis cevap verdi: «Asla! Benim istirahate ve unutulmağa hakkım var!» ıııılllllllllllllllUlllllllliillllllHIIIHIIIIIIIIIIIIIMl»»'»"1""1"1" Yaz ve kış Şark'ta kar, garpte sıcaktan ölenler var Deniz faciası Iş Bankasının Gazi Antep şubesi dün açıldı Gazi Antep 17 (Hususî) Iş Bankasının Gazi Antep şubesi bu • gün Müdiri Umumî Mahmut Celâl, meclisi idare azasından meb'usumuz Kıhç Ali ve tzmir meb'usu Osmanzade Hamdi Beylerin ve vilâyet erkânının huzurile ve parlak mera simle küşat edilmiştir. Bu münasebetle nutuklar söylenmiştir. Mem • lekete iktisaden pek mühim ve bü • yük yardımı dokunan tş Bankasının Gazi Antep'te de şube açmış olma sı burada halkı pek çok sevindir • miştir. SAMİ Geminin battığı yerin bulunmasına çalışılıyor Saint Nazaire 16 (A.A.) De Paskof 16 (Kar* eivarmda bir niz, sahile bir çok naaşlar ve kadın kasaba) a/T üç gündenberi kar çantalan, yakahklar, kunduralar, yağıyor. Evlerde sobalar kurul • bir çocuk arabası gibi türlü türlü eşdu, paltolar giyildi. Hararet na ya getirmiştir. Felâketin bu zavallı enkazı kakı* on derecededir. yalar veya kumlar üzerinde yat Izmir 16 Burada sıcaklar maktadır. Tahlisiye gemilerile ro şiddetini gittikçe arttırıyor. Bumörkörler enkaz üzerinde bazı kagün hararet gölgede 32 derece zazedeleri bulmak ümidile boşuna idi. dolaşmaktadır. Yarın saat sekizde ge Malatyctda yağmur ve dolu minin battığı yerin bulunması için Malatya 16 (A.A.) Bir haftarama ameliyatı yapılacaktır. tadanberi her gün yağmur ya Ankara'nın su ihtiyacı ğıyor. Yağmur, afyon mahsulü Ankara 17 Ankara içme su ne yarı yarıya zarar vermiştir. ihtiyacım temin için bütçeye 400 Dün yağan dolu Malatya'nm şi bin lira tahsisat konulmuştur. Bu mali garbisindeki köylerin bağ para ile büyük bir depo yapılacak•e bahçeleri ile mezruatını fena tır. ıalde zedelemiştir. Dolu iri Hariciye Vekilinin cevabı bir fındık büyüklüğünde düamüşAnkara 17 (Telefonla) B. M. tür. Meclisinin cumartesi günkü içtimaMilano'da sıcaklar ında Hariciye Vekili Tevfik Rüştü B. îzmit meb'usu Süleyman Sırrı BeMilâno 16 (A. A.) Şiddetli yin istizah takririne cevap vereceksıcaklar devam etmektedir. Beş tir. teşemmüs vak'ası kaydolunmuştur. Fransız kabinesi itimat reyi Şimendifer tarlfeleri Ankara 17 (Telefonla) Yeni tarif eye nazaran Ankara Istanbul • Adana • Haydarpaşa hatları ara sındaki şimendifer ücretleri yüzde yîrmi nisbetinde yükselmiştir. Ev velce Ankara'ya kadar birînci mev. ki 21 lira 54 kuruş iken şimdi 23 lira 84 kuruş olacaktır. Buna mukabil Ankara Sıvas tarifesi 35 liradan 26 lira 89 kurusa düsmüstür. Köyümüzde yüksek olarak sema ve güzel olmak üzere de tabiat vardır: Fakat onların yüzüne de bakan yok. Kâinatın şiirlerile pencere arkasından mestoluruz, sefaf kavanozlarda reçel seyreder gibi. Ve bakılmıya bakılmıya zavallı köy seması insan nazarına o kadar yabancı olmuş ki Raşit Rıza hey'eti Edirne'de hangi gece bir buluta gözüm kaysa guya hayretini ifade için ke Edirne 17 (A.A.) Yunanis narından bir yıldız düşer; bak tan'dan muvaffakiyetle dönen Raşit Rıza ve arkadaşları dün şehrimize makta ısrar etsem korkuyorum ki Hayatın tenevvüünü görmek isgelerek Cumhuriyet sineması bah • eflâk boşalacak! tiyen Bakırky'ünden uzak geççesinde temsülerine başlamıştır. Bizim köyün havasını methe • Raşit Rıza Bey burada beş temsil melidir. Bizim köyde yalnız bir tek türlü yaşayış bulunur ki bu derler: Hakikaten uykusuzluğa verdikten sonra İstanbul'a dönecektir. na, mülga terkip usulile, «tuyurü karşı birebirdir. Burada herkesin esneyişinden anŞark vilâyetleri mahsulâtı ehliye maişeti» diyebilirim. Gü ahvali ruhiyesikaza halkı cibin laşılır. Bütün neş ufkun ötesine geçti mi, hepiTrabzon 16 (A.A.) Şark vi miz guguklu saatlerin kusları gibi lik dediğimiz sivrisinek süzgeci lâyetleri hayvanatı ile yumurta ve altında rüya âlemine göçmek için meyvaların nefaset ve tazeliğini mu içeri çekilir ve kapımızı kaparız; son treni zorlukla bekleriz. Bizi ve artık ertesi güne kadar her hafaza suretile ihraç edecek tesisat en çok mütehayyir eden mahluk vücude getirmek üzere bir milyon li horos kendi çöplüğünde uyur ve piredir. ra sermayeli bir şirket teşkiline te her tavuk kendi folluğunda se şebbüs olunmuştur. Bu şirkete hüku mirir... Burr'la misafirlik ve ziGece uyumaz, gündüz uya metin 200 bin,. lira ile iştirak ede yaret yalnız senebaşlarına ve bay nıktır ve günün her hangi bir saceği, Trabzon'un 200 bin, Erzu aldı atinde kametinin üç yüz misli rum'un 300 bin lira ile dahil olacak ramlara mahsus vak'alardır. Adi Paris 16 Yeni Laval kabinesi yüksekliğe sıçrar. Bizim hayatı • günlerde her evli kendi evine giları ve diğer kasabaların da ceman bugün meclisi meb'usan huzuruna mız onunki ile taban tabana zıt300 bin lira temin edecekleri vado rer ve hiç bir pavurya kabuğunu çıkarak yeni Reisicumhur M. Du lunmuştur. şaşırmaz. Köyümüzde zaman ma tır. mer'in bir mektubunu okumuştur. Fena yaşıyoruz mu diyecek kine dikişine benziyor: Ezelde Bundan sonra M. Franklen Buy Trabzon'da balıkyagı ihracatı yon'un verdiği bir takrir üzerine si> sökülmeğe başlamıs ve artık böy siniz? Belki, lâkin buna taviz oTrabzon 16 (A.A.) Trabzon yaseti hariciye hakkında cereyan elarak ta çok yaşamak ümidin le devam edecek, muttarit, mutbalıkyagı fabrikası külliyetli ihra • den müzakerattan sonra kabineye deyiz, papazlar gibi! tarit, muttarit... cat yapmaktadır. Fabrika, balık de261 reye karşı 312 reyle beyanı itiCENAP ŞEHABETTİN Vektile Yısnanistan'da «meşrisi istihsaline de çalışmaktadır. mat edilmiştir. kütlesinin tükenmeden artan mu Onlar için sıkıntı, zorluk yoktu. İstedikleri zaman, istedikleri yerhabbetinden aldım. Dikmen mart 1931 den, mahalleden veya memleketAKA GÜNDÜZ ten istedikleri yaşta, cinste ve çapta artist getirirler ve iste BİRİNCİ FASIL dikleri salonda bar kurarlardı. Ankara barlarının tarihi Hem bu çok defa gayet ucuza mal olurdu. Rus altınları henüz 1922 sensine kadar Ankara'da piyasadan aşırılmamıştı. Bir çil barlar portatifi. Rus altınına yedi Türk kâğıdı O tarihe kadar bütün memle fark konmuştu ve herkes bu farkkette içki de yasaktı. tan memnundu. Alımverim kolay Portatif barların bir fevkalâ ve serbestti. Fakat bu altınların deliği yoktu. Konya'nın oturağı, İstanbul'da piyasa kıymeti on ile Kastamonu'nun perdesi neyse on bir lira arasında idi. Bir çok Ankara'dakiler de aşağı yukarı bar mes'elesi bununla hallolu o idi. Yalnız bir farkları vardı. nurdu. Başka yerlerdeki portatif bar Yedi liraya toplanan bin altının lann çeşidi bir, fakat Ankara'da geliri, taş atıp kol yorulmadan kinin nev'i üçtü: üç bin kâğıttı. Bin tanesini ortaya Yüksek tabakanm barı, me dökebilenlerin cebi; çantası lepiska, kumral, siyah, mahmur, mur sınıfının barı ve esnafın ince, tavh, lenfatik, isterik, pelbarı.. Yüksek tabaka her türlü artisti tek veya şakrak kadınlarla dolmabulup buluşturmağa muktedirdi. sın da benimle mi dolsun? Tango, fokstrot, şimi, çarlston;piştarlarını henüz fstanbul'un mahdut mıntakalanna göndermişlerdi. Onun için portatif barlarda çifte telli, bahriye, minnoş, telgrafm telleri, Ankara koşması, zeybek, sepetçi, oğlu, Yozgat havası, kara kuş, çarşamba, yıldız gibi danslar ve havalar moda idi. Eski kaba usuller kalkmıştı, bu oyunlar hep kadınlı, erkekli oynanırdı. Viski yeni yeni içiliyordu. Siftah edenler önce lezzetinden, kokusundan hoşlanmıyorlardı ama, fiatı yüksek, kibar içkisi olduğu için zoraki beğenir görünüyor Iardı Yüksek tabakadan artaka lan veya beğenilmedikleri için kadro harici edilen artistler me teliksiz tabakanın malı olurdu, yani memurlarla küçük kazançlı gençlerin. Bu tabakada imece ve masraf Tren cesim bir karga çiftanesi içinde durur: Bakırköy istasyonundasınız. Her katar kuzgun kümelerinin kara haberlere yaraşan acı yaygarasile karşılanır; ve o, kurum renkli kuşlardan tepenize sanki istavroz biçiminde matem gölğeleri elenir. Mevkiften çıkar çıkmaz sola dönerseniz ilk ayak basacağınız müessese «Bakırköy parkı» dır. Fakat pertevsüzünüz yanınızda olmalı ki bunu görebilesiniz, zira hurdebinidir. Maamaf ih eb'adına bakıp ta hor görmiyelim: Burası kasabanın belli başlı sevda mahfili imiş; hemen bütün beslemelerle toy külhanilerin kalp rabıtaları burada düğümlenir ve burada çözülürmüş. Diyorlar ki: lkindiden sonra buraya iğne at sanız yere düşmez, bir masum yüreğin iştiyak damarına saplanır. Akşam trenlerinden boşalan ların büyük kısmı esnaftır; ve Karaman'hlara mahsus tıknaz güzelliğe iştirak ederler. Mükâlemelerinde «g» ahengi alan «k» lar bir nevi dudak ziyneti dir. Hepsinin memnun ve tiyah gözleri: «Param çog! Arzum yog!» Der; ve yüksek kazançların cel bettiği müsavatsızlık içinde ök sürükleri bütün köyü sarsar. Maamafih diğer komşularım gibi onlar da cümlei asabiyeleri ga yet rakit zatlardır. Feveranı Bakırköy'ünde iki unsur temsil e der: Bardaklarda gazozlar ve rüzgârh havalarda sokakların tozu... Buna mukabil, bakınız, kedilerimiz son derece hırçm dırlar: Köy halkı guya olanca sinirlerini onlara ferağ etmişlerdir. Bu kadar kavgacı pisipisiler sanırım ki dünyanın başka hiç bir yerinde görülmez. Hepsinin ti tiz postları her an öfkeyle ka barık durur. Hangi ayın hangi saatinde hangi sokağımızdan geçseniz tenhahğı dolduran acı, keskin ve tehditli miyavlardır. Neyi paylaşamıyorlar, anlıyamadım ki... Guya gittikç şiddetlenen açlık'arı arasında daima bir taze ciğer asılı durur ve bazı hakların ancak kuru haraza ve şiddetli yaygara ile kurtarılabileceğini anlamışlardır. Acaba? 1 Şehirde insanlarm evleri oturacak halde değildir. Belediye mükemmel inek ahırları yaptı rır, o kadar ki şehir halkının bir çoğu, inekleri kıskanır. Şehirde insanlarm yattığı mezarhklar birer virane halindedir. Belediye, mükemmel hayvan mezarlıkları yaptırmağa karar verir; o kadar ki şehir halkın dan bir kısmı, öldükleri zaman hayvan mezarlıklarına gömül mek için vasiyetname yazacak lar... Şehirdeki veremlileri yatıracak büyük bir sanatoryomu olmıyan Belediyemizin, pek yakmda bir de hayvan sanatoryomu yaptırması da :nuhtemeldir. Acaba tstanbul Belediyesi, Himayei Hayvanat Cemiyeti mi oldu, dersiniz? Manisa hapisanesi 31 kişinin kaçtığı bu hapisane pek haraptır Manisa hapisanesinde vuku bulan firar hâdisesi hakkındaki tahkikata devam ediliyor. Firarilerin bir hafta içinde tünel açmağa muvaffak oldukları ve çıkan taş ve toprağı yatakları altında sakladıkları anlaşılmıştır. Müdeiumumilik Adliye Vekâle tine bu hususta bir rapor gön • dermiştir. Kaçaklardan Palabı yık Mehmet ve Mustafa oğlu İzzet hapisane içinde bir derebeylik hüküm sürmekte olduğunu söylemişlerdir.5060 sene evvel ya pılmıs olan bu hapisane maili inhidam bir haîdedir. Sihhî ve fen nî şeraitten t tı E r H mahrum âtA &/ e olan bu binada bulunan 880 mevkuf ve mahkumun gıdesı günde verilen siyah ve camur gibi bir ekmeğe mühasırdır. Manisa haoisanesi firariîerinden biri yakalandı !zmir 17 (Hu. Mu.) Manisa hapisanesinden firar edenlerden tzmir' de börekçilik eden Van'lı Murat oğlu Nazmi Pınarbaşı'nda jandarma tarafından yakalandı, buraya geti rildi. tfadesinde. yanmda 15 seneye mahkum Ankara'lı Kürt Mehmet ve Erzincan'lı Hakkı olduğunu söyledi Bu iki firarinin takibine baslanmıştır. Izmir'de iki kadın mtihara te:.ebbiis etti İzmiır 17 (Hu. Mu.) İkiçeşraelik'te mukim Nazife Hamm süblüme içerek, Eşrefpaşa'da mukim Emine Hamm tabancayı göğsüne sıkarak intihara tesebbüs etnv.*!erse de kurtarılmışlardır. Emine Hanımın yarası ağırdır. İntiharın »ebebi meç huidür. Çeşme malmüdürOne işten elçektirildi İzmir 17 Çeşme malmüdürü Asım Beye, bir mübadile teffiz edilen han işinde yolsuzluğu görüldüğünden, işten el çektirilmiştir. KOKAiN Yazan: AKA GÜNDÜZ BAŞLANGIÇ Bu romamn adını okuyanlar belki kiiflii bir ahlâkçıltğa, ya hnt paslı bir hıfzıssıhha öğütçülüğüne yeltendiğimi zannede ceklerdir. , . Fakat hakikat bambaşkadır. Kokainin mahiyeti, zararı veya faydaaı, şusu veya busu ile romamn hiç münasebeti yoktur. tstiyen kullamp perişan olur, diliyen reddedip normal insanlık • ta kalır, ikisi de beni hiç mi hiç alâkadar etmez. Mademki her • keain aklı kendi kafatatımn i çinde durup duruyor, onu bo »altmakta, bulandtrmakta mana EDEBİ TEFRİKA : 1 ne? Kanun vaziliği ile de ihtisas ve iştigalim yoktur. Eterin (Kokain) adtm alısı, mevzuunun mihverini teşkil et mesindendir. Ve bu adı ben bulmadım. Asıl vaftiz babası, ese • rin e$as itibarile sahibi olan zat tır. (Kokain) in çerçeveaini çi zen, krokisini yapan noktalarım biriktiren bir arkadaşımdır. Ve romant bizzat yaşamıştır. Fakat yazıcılıkla pek iştigali olmadığı için yazmaktan çekinmistir. Başından geçen bu hem karı şık, hem hazin maceranın karanlıkta kalmasına gönlü razı olmtyan dostum, onları bana vermişti. Anemik münekhitlerin ne di yeceklerine bir defa daha ehemmiyet vermiyerek canım ve key fim nasıl isterse b'yle bir roman meydana getirdim. Bıznda da cesaretimi, beni seven büyük kari bölümü bütün intizamı ile hâkimdi. Meselâ Ajans müdürünün evinde bar kurulacak, icap edenlere haber verilir, herkes yiye ceğini, içeceğini getirirdi. Yalnız artistlerin yiyecekleri, içecekleri, yatacakları, ve bazı defa da giyecekleri ortadan çıkardı. Bu artistler çok namuslu, çok kibar ve insan kadınlardı. Nihayetsiz, karşılıklı bir kredi vardı. Meteliksiz adam ha kerdi vardı. Meteliksiz adam ha deyince koynundan bir deste banknot çıkaramaz. Böyle müşkül biı vaziyette kalan bar halkına karşı artistler hemen veresiye mua melesine başlarlardı. Çok defa moratoryom ilân edilirdi. Yalnız bu kredi muamelesinin iskontosu ve faizi vardı, ki bu da krediyi açanın yiyeceğini ve barınıp ya tacağı yeri temin etmekten iba retti. (Mabadi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: