15 Temmuz 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

15 Temmuz 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

u; 'Cumhariyei ARAS1RA: SON TELGRAFL AR Fırka grubu Maliye Vekili dün bir istizaha cevap verdi Ankara 14 (A.A.) C. H. Fırkası Meclis grubu bugün saat 11 de Afyonkarahisar meb'usu AH Beyin riyasetinde toplanmıştır. Sinop meb'usu îbrahim Alâettin Beyin daireler kırtasiyesinin mubayaa ve tevzi işlerine ait sual takririne Maliye Vekili Bey tarafından verilmiş olan cevabî izahat kâfi görülmüştür.Bundan sonra ceza muhakemeleri usulü kanununun bazı maddelerinin ta diline dair kanun lâyihasının mü zakeresine geçilmiş ve bu hususta bir çok hatipler söz söylemiştir. Müzakerenin perşembe sabahı deva mına karar verilmiştir. Agamemnon da kîm ? Yeni Gün arkadaşımızın İzmir muhabiri, bir ılıca gezintisi yaparak intibalarmı gazetesine yazmış. Mevzu güzel, tasvir güzel, resimler güzel! Fakat bizi bile oturduğumuz yerde imrendiren zarif ıhcanın ismi çirkin! Gerçi muhabir arkadaş, ince bir nüktedanlık göstererek bu yabancı isme Türk şivesi aşılamış, aslen Agamemnon olan kelimeyi Agamemnun ha line koymuş. Ne çare ki kelimenin telâffuzile dilimizde ve kulağımızda husule gelen nahoş tınnet, kolay kolay zail olmıyor. Agamemnon, malum olduğu üzere, Zümrüt anka zümresine mensup muhayyel mevcutlardandır. Onu yaratan, yaşatan Yunan'lıların meş hur ve kör şairi Homer'dir. Çok eski ve biraz eski lâtin muharrirlerinden (Senek) le «Alfiyeri» nin, Fransız facianüvislerinden (Lomersiye)nin, bu isimde birer piyes kaleme almalarına rağmen Agamemnon, ef sanevî bir varlık olmaktan kurtulamamıştır. Böyle ismen mevcut, cis men namevcut bir mevhumenin güzel İzmir'imize mensup şirin bir ılıcanın varlığında halen yaşaması ne kadar garip? Hayalî mevzuları süslemek için mitolojiden istiarede bulunmak vaktile moda idi. Realizmin galebesin den sonra bu külfeti ihtiyar eden muharrir kalmadı. Asrî edebiyatta Venüs çirkin, jübiter iğrençtir. O halde muhayyel (Trova) nin gene muhayyel muhasarasında hayalî kahramanlara hayalen kumanda eden bu uydurma pehlivanın bizim diyarımızda ismini yaşatmakta mana ne? Büyük şairimiz Hâmit: «.Olimp namı bizim indimizde mazlimdir» tYeşil sanklı şu ulvî cibal, müslimdir» Demişti. Yeşil Bursa'nın bugünkü evlâdı Keşişdağı'nı tanımıyor ve tenezzühlerini Uludağ'da yapıyor. İzmir'in yedi kilometre yakınındaki ılıcanın da ismi artık değişmeli, hiç olmazsa yeni ılıca olmalı!... M. T. Tekaüt edilecekier İkramiyeler için büt çelere tahsisat kondu Ankara 14 (Telefonla) Bütçe Encümeni bütün vekâletler bütçe Ierinin maaşat faslında ayrı birer madde olarak, tekaüt edilecek memurların ikramiyesi için birer miktar tahsisat koymuştur. Bu kifayet et mezse vekâletler maddeden maddeye münakale yapabilecekleri için, maaşlarda yapılacak tasarrufattan hariç olarak bu gibi memurların ikramiyelerinin bu sene verilmesi memuldur. Maliye Zat İşleri Müdürü Macit ve Muhasebei Maliye Müdürü Kemal Ziya Beyler tekaütlüklerini istemişlerdir. Muameleleri ikmal edil miştir. Yerlerine kimlerin tayin edileceği mukarrer değildir. Yeni bütçenin devlet İHEM işlerine verdiği veçhe.. İsmet Paşanın bir sözii NALJNA MIHINA >m*%m.~ ANKARA MEKTUPLARI t Cezrî ıslahat idare mekanizmasmı amelileştiriyor. Hesaplı bir kadro ileyüksek randman!.. Ankara 13 ( Hususî ) Dünkü mektupta yeni bütçedeki tasarruf esaslarından bahsetmiştim. Bütçe lâyihasında takarrür etti rilen üçüncü bir tasarruf şekli de Düyunu Umumiye bütçesi üzerinde tatbik edilmiştir. Bu bütçeye geçen sene, Düyunu Umumiye dediğimiz imparatorluk borçları için 14,880,447 istikrazı dahilî tahvillerinin faizi ve mubayaası için 1 milyon küsur, Sark demiryolları mubayaa taksiti olarak takriben dört milyon (3,927,000) muhassesatı zatiye maaşları olmak üzere 12 milyon küsur, kibrit şirke tinden istikraz edilen mebaliğ taksiti olarak bir milyon 727 bin lira tahsisat konmuştu ve bunların ye kunu 33 milyon liraya baliğ olmakta idi. Düyunu Umumiye bütçesi bu sene 65 milyon lira tasarrufla 26 milyon 446,850 lira olarak tesbit edilmiştir. En mühim tasarruf imparatorluk borçları üzerinde yapıl • mış ve bu sene için geçen seneki tahsisatm tam üçte biri kabul edilmiştir. Bu suretle hâmillerle cereyan etmekte olan müzakeratın inkişa fına intizaren bütçeye konan bu tahsisat, geçen seneye nisbetle hayli noksan ise de bu fark günün şartlan îcabatındandır. Filhakika devlet en hayatî vazifelerinden olan hidematı umumiyeden bir çoklarını tay veya kısmen ifaya katlanır, bir kısım memurlarını açığa çıkarmağı bile düşünecek kadar malî müşkülât içinde bulunurken bugünkü neslin asla mes'ul olmadığı borçlardan dolayı daha fazla bir fedakârhk gösteremezdi. Bir tasarruf tedbiri olmak üzere tevessül edilen bu tenzil, çok yerindedir. Maamafih tasarruf tedbirleri yalnız bunlardan ibaret değildir. Büt • çe encümeni, hükumetin ayrıca derpiş ettiğine şüphe olmıyan ve fakat zamanın darlığı dolayısile bu sene filiyatına geçilemiyen diğer bir tedbir silsilesini de temenni halinde mazbatasında kaydediyor. Bu te menniler daha ziyade istikbale matuf tedbirlere aittir. Tesiri muhtelif tenelere sari taahhüdatın mümkün mertebe tahdidi, memur adedinin sckiz saat mesai gibi ranmanı ar tıran imkânlarından bilistifade gelecek seneler zarfında da yavaş yavaş tenkisi, hususî kanunların bütçe üzerindeki tazyikkâr tesirlerinin hafifletilmesi bu temenniler cümlesindendir. Encümen bilhassa tekaüt kanununun bazı hükümlerinin ve bu meyanda otuz sene hizmet edenlere verilen ikramiyelerin bütçe üzerindeki ağır tesirlerine işaret ederek diyor ki: «İkramiyeler yekununun Önümüzdeki senelere neye baliğ olacağını tahmin etmek müşkül olmakla beraber mühim mikyasta artacağı da şüphesizdir. ömrünü devlet hiz metinde geçirmiş bulunan vatandaşların bu hizmetten ayrıldıkları za man mağdur vaziyete düşürülme leri hiç kimsenin hatırından geçmemekle beraber ancak normal ve müstakar umumî ve şeraite göre tedvin edilmiş olan hükümlerin bizatihi kararsız olan bugünün iktisadî şeraiti içinde dahi cari olabilmesi mühim tetkik mevzularmdan biridir. Buna nazaran bütçeye ağır yükler tahmil eden bazı hususî kanunların bir defa daha gözden geçirilmesi lüzumuna kaniiz.» Bütçe etrafındaki mesaiyi tebarüz ettirebilmek için encümenin daha tâli mahiyetteki diğer temennilerini tun çalışma odası... Yemekten kalktık. Gene kır lara çıktık. İdil bu dostlar yuva sından gene bahis açtı: Ne diyordum? İki çalışma odası.. Evet. Evi küçük bir ta mirden geçirmeli. Duvarlarına kübik stampa yapmalı. Ben senin odalarının perdelerini dikerim. Sana bir çift lâcivert pantalon, dört tane sadakor gömlek, iki tane beyaz benekli lâcivert fular ısmarlanm. Sabah olur olmaz, gelir, hususî berberin gibi seni tıraş ederim, çiçek gibi giydiri • rim. Kahveni, sigaranı veririm. İş odana geçersin, öğliye kadar çalışırsın. Ben de o zamana kadar evin işlerini tanzim ederim. ö ğ l e yemeğinden sonra birer saat uyku çekeriz. Sonra gene ça lışmak. Akşamüstü biraz tenis, biraz gezinti ve akşam banyo sundan sonra yataklara ... Durdu, gözlerini pencereden Kâzım ve İsmet Paşaîar Ankara 14 (Telefonla) Meclis Reisi Kâzım Paşanın gelecek perşembeye İstanbul'a gideceği, İsmet Paşanı: da bir hafta sonra hare ket ederek İstanbul'da bir ay kalacağı anlasılmaktadır. Fevzi Pş. nm Zonguldakta amele ile temasîarı. Zonguldak 13 Amasra'dan Zonguldağ'ı teşrif eden büyük Erkânı Harbiye Reisi Fevzi Pş. Hz. le refakatlerindeki kumandanlar şe refine ziyafetler verilmiş ve Pasalar 63 numaralı ocak köşküne misafir edilmişlerdir. Fevzi Pş. amele jle temas ederek dertlerini dinlemiş, şirketler komiserlerinin işçi ile alâkadar olmamalarına müteessir olarak bunların bir listesini istemiştir. Mi • sefirler dün Türkiş şirketinin ocakIarını ve şehirdeki müessesatı ziyaret etmişlerdir. Fevzi Pş. yarın Filyos şimendifer hattına, ertesi günü Ereğli'ye gideceklerdir. Paşa Hz. buraya gelirlerken Boyabad'a da uğ mıştır. Tevfik Rüsfü B. Ankara'da Ankara 14 (Telefonla) İstanbul'da bulunan Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey bugün buraya avdet etti. fstasyonda vekâlet erkânı ta lise ve muallim mektepleri programları Ankara 14 Lise ve muallim mektepleri müdürlerinin kongresi perşembe günü bitecektir. Dünkü içtimada stajiyer muallimler mes'elesi ve muallim mektepleri hocalarının haiz olmaları lâzım gelen vasıflar hakkında görüşülmüştür. Kongre lise ve muallim mektepleri programlarında yapılması lâzım gelen tadilâtı tesbit etmektedir. Bir avukat tevkif edildi Ankara 14 (Telefonla) An kara avukatlarından Cevat Demir alp Bey müvekkilini dolandırmak maksadile , jçra dosyalarmdan bir kefaletnameyi çalmak cürmile müddeiumumiliğrn talebi üzerine tevkif ı^dıimış.Jr. Matbuat kanunu bu dev rede Meclisten çıkacak Ankara 14 (Telefon'î) Hü kumet yeni matbuat kanunile mu amele vergisi kanununun bu dev rede irtacını îstediği için matbuat 1» tunn T*»^7»«Î fsi]pnnİ9rJ^ Mrcliac Afyon konferansı Murahhaslarımız muka « veleyi imza etmediler Cenevre 13 (A.A.) Uyuşturucu maddelerin imali hususunun tahdidi ve bunun yalnız fennî ve tıbbî ihtiyaçlara tahsisi hakkında tetkikat icrasına memur beynelmilel konferans 28 martta imza edilmiş olan mukavelename metnini kabul ettikten sonra mesaisine hitam vermiştir. Amerika, Lehistan ve Türkiye murahhasları mukavelenameyi simdiden imza etmelerine mâni olan esbabı izah ve teşrih etmişlerdir. " '. Eğer ekmek fiatı 11 veya 12 kuruşa çıkmazsa... ^ Tapu Umum Müdürlüğü Ankara 14 (Telefonla) Tapu umum müdürlüğüne eski müsteşarlardan Seyfi, Varidat umum miidürü Cezmi Beylerden birinin tayini söylenmektedir. gelerek encümenlere verilecektir. Muamele vergisi lâyihası da muh telit encümende sür'atle ikmal olunacaktır. Ktçıkırık çetesi Adana 13 Vali Vehbi B. iki gün evvel Kadirli'ye giderek tatbiki için Vekâletten müsaade aldığı izalei şekavet beyannamelerini neşretti. 2 senedir Kadirli ve Kozan havalisinde şekavet yapan Kıçıkırık Ali çetesine dehalet için 10 gün müsaade verilmiştir. Ankara mıntaka kongresi Ankara 14 (Telefonla) An kara mıntakası merkez heyeti bu • gün İsmail Hakkı Beyin riyasetinde tonlanarak mıntaka spor kongre • sinin 31 temmuzda içtimaa davetine karar v»»TT>J«tir. Uludağ'da rasat merkezi Bursa 14 (Hu. Mu.) 3 gün evvel buraya gelen Rasatane müdürü Fatin Bey Uludağ'da tetkikat yap tıktan sonra, burada bir rasadatı havaiye merkezi tesisi için Ankara'ya müracaat etmiştir. Musa Adana'da sıcak möthiş! Adana 13 Sıcaklar çok şiddetIenmiştir. Dereci hararet gölgede 39 u bulmuştur. Halk serinlemek için nehre girmektedir. 3 milyonluk define! Bursa 14 (Hu. Mu.) Mudan ya'lı Yusuf Sıddık Bey isminde bir zat bana vaktile gayrimüslim anasır tarafından Bursa'da gömülüp ter kedilen 3 milyon liralık altın ve el masın ihracı için hükumetten mü saade almak iizere Ankara'ya gideceğini söyledi. Definelerin sahipleri kendisine haber vermişler ve mühim kumisyon vadetmişlerdir. Sıddik Bey paraların yarısını hüku mete verecektir. EDEBÎ TEFRIKA: 28 Konya'da ilk boğday mahsulö Konya Vilâyeti dahilinde ilk buğday mahsulünü borsaya Karasinir köyünden Mehmet Ağa ilk arpayı da Çömreli Davut Ağa getirmişler dir. Buğdayın okkası 5 kuruş 26 paradan, arpanın okkası da 3 kuruş 14 paradan satılmıştır. Mahsulün boluğu dolayısile fiatlardaki düş künlük çiftçiyi çok müteessir et mektedir. nuttuk. Yahut sen unuttun. Çifteni beraber getirecektin. Belki bir tavşan filân görürdük. Geçenki tavşan derisini ne yaptın? 0nun da etini bırakıp derisini alacak değil misin? Hiç ziyan etmedim. Bizim hanımefendiler salonlarma pa halı pahalı yastıklar alıyorlar, ayına varmıyor, hepsi de pörsüyüp eskiyor. Anadolu'da av derisi doldu: Tavşan, tilki, kurt, sansar, ayı ve daha daha türlü cins hayvanlar.. Bunları alsalar, ellişer kuruşa tabaklatsalar ser gi, yastık, uf filân yapsalar daha orijinal olmaz mı? Hanımlara ev döşemesinin usulüne dair bir konferans ver sen fena olmıyacak. Hanımlara mı? Fakat asıl siz beylere adam olmanızın yol ları hakkında bir konferans vermeli. \ Köylü Efendiliğini Memleket Ağahğını Kaybedecektir! Bugünkü Başmakalemîzi bir daha dikkatle oknyu nuz ve derhal samimî o larak fikirlerinizi bize yazınız. .J KOKAiN Yazan: AKA GÜNDÜZ Kendüni aradık, bulamadık. İdil merdivenleri dörder, dörder inerek etrafa haykırmağa başladı: Şoför bey, şoför bey! Şoför arabasını çektiği ahır eskisi gibi bir yerden çıktı. Bir şey mi istiyorsunuz hanımefendi? Geliyorum. Hayır, kurduğunuz sofraya sizi de davet ediyoruz. Şoför afalladı. Daima hakir görülen mesleğinin ve şahsının güzel bir kadın tarafından insan telâkki edilmesi hosuna gitmişti. Tereddütle itiraz etti. Dinlemedik. Beş kişi soframn etrafına bağdaş lcurduk. Birdenbire: Ah! Dedi, İdil. Bir şey u Vereceksin ya. Vermiyeceğim. Neden? Yoksa program bozuldu mu? Mızıkcılık mı? Hayır. İdil birdenbire sustu ve bütün bir bardak siyah şarabı içti. Bir kaç gün sonra büyük bir müsamere vardı. Bu müsamere Ankara'da bulunan Sakarya şe hitlerinin dulları, yetimleri menfaatine idi. İdil de üç vazife birden almıştı: Bilet satmak, kon • serde piyano çalmak ve bir konferans vermek... Sonra birdenbire lâfını değiştirdi. Kolumu tutarak: Dostum! dedi. Ne düşünüyorum biliyor musun? Bak şu kata! Bir sofa, dört oda. Bu ne güzel bir dostlar yuvası olabilir. Ne gibi? Meselâ.. İki küçük odayı yatak odası yapmalı. Sofa mükemmel bir salon büfe olur. İki oda da iki dos Başvekil Paşanın matbuat hürriyeti hakkında geçen hafta B. M. Meclisinde irat ettiği güzel ve kıymetli nutkunda şöyle kuvvetli bir fikir daha vardı: «Bir memlekette erbabı natnua de hulâsaten kaydediyoruz: Me lâakal eşirra kadar cesur olmazsa o zuniyetler esnasında maaşların bir memleket behemmehal batar.» miktar tenkisi, son derece mübrim Bu, bir (Anglosakson) Anglo • olsa da matlup liyakat ve evsafı hasaxon fikridir ki başta İngiltere oliz anasır bulunmadıkça yeni teşkilât mak üzere Anglosakson milletle yapmamak, muhtelif vekâlet ve derinin bugünkü şevket ve azemetivaire ait matbaaların tevhidi im nin mühim âmillerinden birini teşkânını aramak, devlet devairi na kil eder. mına yapılan ilânlara ait masarif Anglosakson terbiyesi; müteşebmühim bir miktara baliğ olduğun • bis, cüretkâr, sergüzeşçi, medenî cedan tenzili çarelerini bulmak, muhsaret sahibi, hakkını aramaktan telif inhisarlara ait muhafaza teş yılmaz, haksızlığa tahammül et kilâtının tevhidine çalışmak, mecamez fertler yetiştirir. İşte erbabı nî leylî tahsil yapan gençlerden danamusun da lâakal eşirra kadar ceha iyi bir şekilde, meselâ hizmeti mecburelerini şarkta geçirtmek vesur olmasını temin eden bu terbiye ya kendi hesaplarına tahsil edenletarzıdır ki Anglosaksonlara, he • rin rağbet etmedikleri mesleklerde sapsız servetler, hatta memleket çalıştırmak suretile istifade etmek... ler, müstemlekeler kazandırmıştır. Muhterem Başvekilimizin istediBu temenniler, tıpkı bir istihsal şubesinde fuzulî masrafların önüne ği gibi bizde de «Erbabı namus '= geçmek, şu veya bu suretle zayi o akal eşirra kadar cesur olsaydı» ı'iir lan kıymetleri kaybetmemek için kiye de, Anglosakson memleket rasyonel ıslahat arzularından farkleri kadar kuvvetli, zengin ve ileri sızdır. Denebilir ki devlet bütçede olurdu. Fakat senelerdenberi al mühim bir rasyonalizasyon ameli dığımız terbîye bizi böyle ol yesine girişmiştir. İstikbale şamil omaktan uzaklaştırmıştır. Da • lan bu temennilerin de tatbik ve taha benim çocukluğumda, Galatasa hakkuku halinde Cumhuriyet büt ray müstesna, bütün Türk mektepANKARA MEKTUBU 2 lerinde, teneffüs zamanlarında, koşçesi belki yekun itibarile mütevazi, mak, oynamak, hatta yüksek ses • fakat umumî hizmetleri ifa ve millî inkişafı temin noktasından çok yük le konuşmak memnudu. Muallimlerin, mubassırların, müdürlerin in • sek bir kudretin ifadesi olacaktır. dinde en makbul olan şey, derste * ** mükemmel ezberci, ders haricinde Yukarıda hulâsa edilen prensipise gayet uslu, yani miskin, âtıl, seslerin bugün elde edilebilen netice siz, hatta uyuşuk olmaktı. Bir sıçler geçen seneye nisbetle 41 mil rama, bir koşma, hatta bir kahka • yon 900 bin liradır. Bu rakam masraf bütçesinin muhtelif aksamından ha mubassırın, muallimin veya müdüriin kızılcık veya ayva değneği geçen seneye nazaran temin edilen ile çektiği mükemmel bir sopa zi atideki tasarruf ların yekunudur: yafeti ile karşılanırdı. O zamanlarm Riyaseticumhur 270 gençliği senelerce ve senelerce, her Divanı Muhasebat 127.562 Başvekâlet 56.612 canlılığı, atılganlığı sopa ile bastıŞurayı Devlet 27.308 ran bir rejim altmda yetişti. Oyun İstatistik Umum Müdürlüğü 10.592 oynamıyan, spor yapamıyan, hatta Diyanet İşleri 1 012769 koşamıyan ve gülemiyen bir gençMaliye Vekâleti 4.510.328 lik, nasıl ateşli, atılgan, kavgacı, Düynnu ITmnmiye 6.570.145 cür'etkâr olabilirdi. Gümrük ü. M. 815.180 Tapu ve Kadastro U. M. 219.207 Hiç unutmam, Türk çocukları • Dahiliye Vekâleti 416.225 nin en tabiî haklarını falâka ve soEmniyet işleri 250.440 U. jandarma kumandanhgı 192.281 paya iâyık bir cürüm telâkki eden Hariciye Vekâleti 820.168 o istibdat ve zuKim devrhfSe, bir Sıhhat ve İçtimaî Muavenet 781.173 gün Boğaziçi'ne gidiyordum. Va • Maarif Vekâleti 1.616.771 pura bir İngiliz ailesi geldi. Baba, Nafıa Vekâleti 6.607.490 ana ve iki çocuktan mürekkep olan İktisat Vekâleti 4.811 254 bu ailenin bir kaç bavulu vardı. M. Mü. V. kara bütçesi 10.185.138 Askerî fabrikalar 684.014 Bunları getiren hamallar, adamm Harita U. Müdürlüğü 21.974 verdiği parayı az buldular adam cağız bir mislini daha verdi. Büs Posta Telgraf 767.551 Masraf bütçelerinden B. M. Mec bütün şımardılar ve daha fazla isIisi bütçesinde geçen seneye nazaran temeğe başladılar. İngiliz, biraz Türkçe biliyordu: «Fazla istemeğe 56,518, Adliye Vekâleti bütçesinde hakkınız yok, gidiniz!» dedi. Ha 321,619, Millî Müdafaa Hava şu besinde 302,834, M. Deniz şubesinde mallar hep birden yaygarayı ko pardılar. İngiliz aldırmadı. Beriki1,562,511 liralık bir fazlalık görü ler, işi büsbütün azıttılar, üstüne lüyor. Bunlardan Adliye bütcesin yürüyerek tehdide, başladılar. Nideki tezayüt, bu sene süvari mübaşir teşkilâtmın ihdasından, hava büt hayet adam, kalktı bir ikisine birer çesindeki fazlalık ise şimdiye kadar yumnık yapıştırdı. Hatta heriflerden biri yediği yumruğun tesirile bütçeye alınmıyan Tayyare Cemiyetî benim üstüme düştü. Hamallar, muavenetînin bu sene usulü muhavumrukları yiyince kaçtılar, alış • sebe noktasından bütçeye hem vamadıkları bu muamele karşısında ridat, hem masraf olarak kaydından şaşırmışlardı. Kendisini döğmeğe mütevellittir. kalkışanlara haddini bildirecek ka • HALÎL SÜREYYA dar şiddetli davranan İngiliz, hamaIı üstüme düşürdüğünden dolayı, henüz bir mektep talebesi olmama rağmen, benden özür dilemek ne İtalyan tezgâhlarında Yunanistan zaketini de gösterdi. hesabına yapılmakta olan dört açık Bu hadise, Anglosakson terbiye deniz muhribinden birincisi olan sînin küçük bir misalini teşkil eder. Pavlos Kunduriyotis'i teslim almak üTürk gençliğînin de bundan sonra zere temmuz nihayetlerine doğru 60 cür'etkâr, haksızlığa tahammül etmez, medenî cesaret sahibi, macekişilik tayfa ve zabitandan mürek raya atılmaktan korkmaz, müca kep bir heyet İtalya'ya gidecektir. deleci, dünyanın öbür köşesinde bile hayatını kazanmağa kabiliyetli dışarıya dikti ve kendi kendine bir tarzda yetiştirilmesi lâzımdır. söyler gibi: Artık eski istibdat devirlerinin is Fakat bunlar için hazırlantediği, uslu, itaatli, sessiz, ağzına mış bir hayat ister. Sen ki günü vur ekmeğini al nev'inden Türk'ler birliğine, ben ki günde on üç saat istemiyoruz. Bunlar, belki çok iyi çalışmağa mecburuz. memur olurlar, fakat müteşebbis, hakını arar vatandaş olamazlar. Tekrar gülümsedi: Müstakbel nesilerî, İsmet Paşanın Fakat zor değil ki bunlar. istediği şekilde yetiştirmeliyiz. Perdeler varsın basmadan ol Yeni Yunan muhripieri sun. Yeter ki garezsiz, ivazsız iki dost, ahnlarının terlerile çalış sınlar ve bir dağ başında biraz rahat etsinler. Birdenbire şoföre sordu: öyle değil mi şoför bey? Bu sefer şoför biraz sinirli ve münfail cevap verdi: Rica ederim hanımefendi! Bana şoför bey demeyiniz. Ya ne diyeyim? Şoförlerde paşa hazretleri filân yok ki. Adi bir şoföre ne demek lâzımsa ve herkes nasıl çağırıyorsa. (Mabadi van Belki o Türk'ler, çok çelebi insanlar olmıyacaklardır ama her halde çelik insanlar olacaklardır ve içti maî düsturları da bizlerinki gibi «ne melâzım!» olmıyacaktır. Çömlekteki hazine! Konya'da Seydi şehrin Rezebeli yolunda çalışan ameleler bir taşın altından bir çömlek çıkarmışlardır. Çömleğin içinde bulunan 4 gümüş mecidiye ile 62 gümüş ikiliği amele paylaşmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: