16 Şubat 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

16 Şubat 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iyet 16 Şubat l9?2s B1R DEVRIN TARIH1 ( Sehır ve memleket haberleri Ziya mal Siyasîicmaı Ingiltere Rusya münasebatı Son günlerde tngiltere ile Sovyei Rusya'sının arasındaki münasebatta mühim bir tebeddül vuku bulmustur. İngiliz amele hükumeti düştükten sonra böyle bir hale intizar edilmekte oldu ğundan bu tebeddül şayani hayret sayılamaz. Sovyetler ile son diplomasi münasebatı tesis eden sakıt amele hükumetidiri. İlk amele hükumeti dahi Sovyetler ile ilk diplomasî münasebatı tesis etmişti. Fakat bu münasebat çok devam etmemişti. Çünkü muhafazakârlar bugüne kadar sıhhati ve hakikî mahiyeti bir türlü anlaşılamıyan ve guya tngiliz komünist fırkasını askerî isyana tah' rik eden Zinoviyef mektubunu bir hâdise yaparak hem birinci amele hükumetini devirmişler, hem de Sovyetler ile münasebatı kesmişlerdi. Amele fırkası ikinci defa olarak iktidar mevkiine geldikten sonra borçlar mes'elesi ileride müzakere edilmek üzere Sovyetler ile diplomasi münasebatı iade etmişti. Fakat bu hükumetin çekilmesi ve yeni intihabatta muhafazakârlann kahir bir ekseriyet kazanması üzerine vaziyet değişmiştir. Mevcut münasebatın kat'i için şimdiden teşebbüsler başlamıştır. Bir hafta evvel İngiliz Hariciye Nazırı Londra'daki Sovyet sefirine göndermiş olduğu bir notada borçlar mes'elesinde şimdiye kadar cereyan eden müzakeratm Sovyet hükumetinin almış olduğu vaziyet vetakip ettiği usulden dolayı bir netice vermediğinden devamında bir mâna ve faide kalmadığını bildirmiştir. Diplomasi münasebatın tesisi borçlar mes'elesinin hallme tâbi oiduğundan mezkur nota ile bu münasebatın kesilmesi için ilk adım atılmıştır. İkinci adım olarak tngiltere hü • kumeti Rusya ile muamele yapan İngiliz sanayi ve ticaret müessesatına karşı şimdiye kadar teminat maka • mında göstermekte olduğu krediyi kesmiştir. tngiltere hükumetinin bu kredi yüzünden elli milyon tngiliz lirası alacağı vardır. Kredi kesildikten sonra İngiliz fabrikatorlarının ve ticarî müesseselerinin Sovyetler ile ticarî münasebette bulunmalarına imkân yoktur. Şimdi üçüncü adım olarak Sovyetler in İngiltere'ye olan ithalâtını damping bahanesile menetmek istiyorlar. Rusya'nın İngiltere'ye senevî itha lâtı ihracatından yirmi beş milyon tngiliz lirası fazladır. Bu memnuiyet vazedilirse Sovyet iktisadiyatı için müessir bîr darbe olacaktır. Rusya'daki ziraî ve sınaî istihsalâtm mec • burî hizmete tâbi amelenin eseri sâyî olduğu iddiasile Rus eşyasına karşı İngiltere'de kuvvetli ve şümullü propaganda yapıhyor. Japon'ların Mançuri ve Siberya'ya karşı istilâcuyane emeller îzhar ettikleri bir sirada tngiliz muhafazakârlannın Sovyetlere karşı hasmane bir vaziyet almakta olmaları şayani dikkattir. MVHARRZM FEYZt Şehir Meclcisi ve Mithat Paşalarla Namık Ke Beyir» hayatlarına ait hatıralar Temdit edildi Selânik valii sabıkt NAZIM PAŞANIN hatvranttndan iktibas edümiştiT. Biraz insaflı olalım! Glikozdan yapılmış bir helvanmll üzerine şekerden yapılmış olduğunu gösterir bir etiket konulduğu için Yeşilköy'de bir bakkala Belediyece (30) lira ceza verilmiştir. Asıl işin garibi tahinhelvalarına glikozdan yapıldıklarına dair etiket konulursa hiç ceza verilme mekte olmasıdır. Çünkü glikoz muzır bir madde değildir. Pan cardan, sekerkamışmdan yapılan şekerle glikoz arasındaki fark bir kıymet farkından ibarettir ki bu da nihayet yüzde onu geçmez. Biz Belediyenin yerdiği ve vereceği haklı cezalara itiraz etmek iste • miyoruz. Fakat her ne sebeple olursa olsun esnafa verilecek tahripkâr cezalann acısmı yalnız o cezaya düçar olan zavallı bak kal değil, memleket çeker. Zira hali faaliyette bulunan bir ser maye sahsî olmamakla beraber böyle ağır darbeler yüzünden sıfıra inecek olursa zarar taammüm eder. Biz bu sermayenin faaliyette bulundukça bunun nemasından evvelemirde vergi şeklinde hazinei devlete ve daha sonra rüsum ve saire tarzında şehre yani Bele diyeye hisseler ayrılmakta olduğunu galiba düşünemiyoruz. Bi naenaleyh zarar müvacehesinde daha ziyade mukavemet edemiyen faal sermayeler ortadan kalktığı gibi devletin de Belediyenin de bunlardan alacakları hisseden mahrum kalacaklan tabiri di • ğerle • varidatın mütemadiyen azalacağı şüphesizdir. Belediye • lerce verilen böyle ağır cezalann hakka ve'adle mukarin bir hadde tenzilini ve affını tahti karara alacak sulh hâkimleri olmasa es nafın işi duman demek olacaktır. Ceraimi belediyeden mütevellit olarak verilen cezalarda pek büyük haksızhklar görülmekte ol duğundan bu cezalar evvelce olduğu gibi belediye merkezinde müteşekkil bir komisyon tarafından verilmek suretile evvelemirde ve daha sonra küçük sermayeli es> naf korunmahdır, diyoruz. Vapurcular Haksız değildir Rüsumat «Talep kanu na muhaliftir» diyor Gümrük idaresinin 340 senesinden evvel satm alınan vapurlarm gümrük resmini istediği, vapurcularm da buna itiraz ettikleri malumdur. tstanbul Gümrükleri basmüdürü Seyfi Bey bu hususta diyor ki: < Vapurcularm talepleri kanu na muhaliftir. 340 senesinden evvel satm alınan vapurlarm gümrük retmmi almak mecburiyetindeyiz. 3u • nun için müddet tayin ettik. Bu müddet yakında bitecektir. Gümrük resmini tahsili eraval kanunu mucibin ce tahsil edeceğiz. Vapurcularm bunu bir gümrük müşkülâtı şeklinde göstermelerini doğru bulmuyoruz. : Gümrük idares vapurculara ne diye müşkülât çıkarsm? Resmm affedilmesi ancak kanunun tadili ile kabildir.» Cumhuriyet Bir kaç gün evveî, Gümrük idaresmm senelerdenberi almadığı gümrük resmini şimdi istemesi iki noktai nazardan hakmz olduğunu tafsüâtile yazmıştık. Evvelâ, bu vapurlarm hemen hepsi, İstanbul limanına mukavyet iken satm alıi miştir. Binaenaleyh ecnebi memle • ketlerinden almıp sretirilmiş değil • dir. Saniyen, istenilen gümrük re simleri, o gemilerin alındıpı tarih teki tarifeye değil, son tarifeye i a zaran istenilmektedîr. Gümrük basmüdürü bey, bu noktalan mesköt geçivor. 1340 dan ev vel alman vapurlarm gümrük rea tnini 1932 senesindeki tarifeye tevfikan istemek, vapurculara karsı büyük bir hak»ızlık de$il midir? Ton basına 75 kuruş nerede, dört lira oerede? Âli, Fuat ve Nedim Pş. lar devletlerin müdahalelerine boyun iğerlerdi! Ziya Pş., hiç bir ecnebi kuvvete serfüru etmediği için kendi memleketinde kendi hükumeti taraf mdan bir çok belâlara uğramıştır 23 Evet Ziya Pasa kendisinin de de • diğî gibi sözünü hiç bîr yerde hiç kimseden sakınmazdı. Haksızhğa daima itiraz ederdi. Hakkı ve hakikati müdafaa uğrımda fevkalâde titizdL Hatta bu yüzden, kendisini çekemiyenler arasında ismi, «aksi ve itirazcı» diye çıkmıştı. Sonra za maıun ricali, ÂH Paşalar, Fuat Paşalar, Mahmut Nedim Paşalar ve taire ecnebi devletlerden: Fransız'Iardan, İngiliz'lerden, Rus'lardan fevkalâde çekindikleri halde, bu ecnebi devletlerin her husustaki müdahaleleri karşısında baş iğdikleri halde, Ziya Paşa bir an bile olsun ecnebi bir kuvvete serfüru etmemiştir. Ve tu haftır ki, bu yüzden de kendi memleketinde kendi hükumeti tarafın • dan envaı belâlara uğramıştır. tşte mektupta İngiliz'lerin belâsma uğ radık demesinden de bu vakıa pekâlâ anlaşılıyor.. Sonra Ziya Paşanın hazır cevaplığı da meşhurdu. Dalkavuk ve miskin tabiatte yaratılanlara karşı & • mansızdı. Bir gün bizzat kendisinin bana anlattığı ve bu iddiamı tevsik eden su vak'ayı kaydetmekten kendimi alamıyorum. Ziya Paşa Avrupa'dan geldikten sonra ramazanda Beyazıt camüne gitmîş. Daha namaza başlamadan evvel, o zaman Hassa Müşürü olan şehzade Yusuf İzzettin tarafmdan bir adam gelerek, Efendinin Paşayı istediğtni söylemiş. Ziya Paşa Yusuf İzzettin'in yanma gittiği zaman orada Zaptiye Nazırı Hüsnü Paşanın da oturmakta olduğunu görmüş. Bu Hüsnü Paşa Ziya Paşanın meşhur Zafername isimli eserindeki kahra manlarmdan biridir. Malumdur ki, Yeni Osmanlılar, yani Ziya ve Kemal Beylerle rüfekası Avrupa'ya git tikten sonra mutasamf mazullerin den Bosna'lı Fazıl Paşa, yukarıda da bahsetmiş olduğumuz gibi, Âli Paşaya Yeni Osmanlılar aleyhinde bir kıt'a takdim edip, caize olarak tzmit mutasamfı olmuştu. Fakat Bosna'lı bununla da iktifa etmemiş, muta • sarnflıktan valiliğe atlamak ümniyesile, Âli Paşanın Girtt'teki muvaffakiyetlerme?! dair bir de kaside inşat etmiş. Bunu gören, karantine kitabetinden mütekait Hayri Efendi, kaside sahîbmin mazhar olduğu mükâfata imrenerek, kasideyi tahmis etmiş.. Ve o esnalarda Yeni Osmanlıların neşriyat ve teşebbü • satma mâni olmak hususundaki himmetinden dolayı Zaptiye Nezaretinde bulundurulan Hüsnü Paşa da tah misin şerhile ibrazı sadakat eylemiş. Ve Zafername bu üç şahsın ağzından yazılmıştır.. tşte, Ziya Pasanm Yusuf tzzet tin'in yanma girdiği zaman orada bulduğu Hüsnü Paşa, bu Hüsnü Paşadır. Yusuf İzzettin Ziya Paşayı gö rür görmez: Gel bakalım Ziya Bey, demiş.. Bak Hüsnü Paşa Zafername senin değildir, diyor. Sen Zafername'yi întihal etmişsin. Doğru mu? Ziya Paşa derhal cevabı yapıştırmış: Tabiî efendim, Zafername bendenizin değil, Hüsnü Paşa kulunuzundur. Sair asarı bergüzideleri gibi bunda da ibrazı iktidar buyurmuşlar dır.. Bunun üzerine Hüsnü Paşa, Ziya Paşanın neyî ima etmek istediğini anlamış. Fevkalâde bozulmuş ve bir daha Iâkırdıya karışmamış.. Ziya Paşa ile Yusuf tzzettin ara • sındaki hususiyet, bir aralık Paşanın Yusuf tzzettin'e arabî ve edebiyat muallimi olarak tayin edilmiş olmasındandır. Fakat bu muallimlik ve talebelik uzun sürmemiştir. Çünkü zamanın ricalinden birisi Sultan Aziz'e bir ariza takdim ederek: «Şehzadelerin edebiyat ile iştigali ciddiyeti müluk düsturuna muhaliftir» demiş. Ve Ziya Paşa da edebiyat hocalığından azledilmiştL. Ziya Pasa bu hâdiseden bahseder ken daima güler: Ne yapalım, derdi, bu hanedanm silsilesi cahil gelmiş, cahil gi • decek... Ziya Paşa Şam Valisi olarak, vezaret rütbesile, tstanbul'dan çıkarıldıktan sonra, mahalli memuriyetine gitmek için İzmir'den geçmişti. tz mir'de Ziya Paşa bir nutuk söylemiş ve bu nutkunda: «Padişah devletin hâdimi olmalıdır..» demiş. Paşanın tzmir'e muvasalatını ve bu nutkunu bir gazete yazmış. tşte bu gazetede çıkan bu nutuk Mithat Paşanın ilk tevkifi ve hudut harici edilmesi için vesfle telâkki o* lunmuştu.. Fakat bu sadece bir vesile idi. Ve bu vesile de şu suretle ileri syriilmüştü. Ziya Paşa meşrutiyet ta> raftarlarının rüesasındandır. Ve Mit hat Paşanın dostudur. Binaenaleyh onun ileri sürdüğü fikirler Mithat Paşanın da noktai nazarıdır. Ziya Paşa: «Padişah devletin hâdimi olma lıdır» demîkle makamı saltanatı bir hizmetkâr mevkiine indirmiştir. HaIifenin şan ve şevketini haleldar etmiştir. Mithat Paşa da bu kanaattedir. Ve bundan çıkan netice Sultan Hamid'i indirip yerine kardeşi Reşat Efendiyi getirmektir... Fakat yukarıda söylemiş olduğum gibi bu sadece bir vesile idi. Asıl sebep daha ilk adımlarında Mithat Paşa ile Sultan Hamid'in ve zamanın vükelâsınra anlaşamamaları, anlaş • malarma 'mkân olmamasıydı. Bil • hassa haricî siyasette, Mithat Pasa, memleketin istiklalini, şan ve şeref ini payimal eden ecnebi müdahalelerine göz yumamıyordu. Sultan Hamit ve tevabii ise memleket dahilinde is tedikleri gibi at oynatmak için, her ne pahasına olursa olsun ecnebi dev> letlere karşı serfüru etmek istiyor lardı. Ve işte bundan dolayı, Mithat Paşa Avrupa devletlerine verilecek bir notada Saffet Paşanın kullandığı mutabasbıs lisanı beğenmemiştî. Ve kendisinden müstakil bir devletin Hariciye Nazır:na yakışacak bir su • rette notayı tanzim etmesini iste mişti. Halbuki Saffet Paşa, Avrupa'yı aman kızdırmıyalım, diyerek Mithat Paşanın taiebini reddetmiş ve nihayet Mithat Pasanm fikrinde musır olduğunu görerek bu mes'elenin hallini Padişaha bırakalım, demiş.. Padişahın yanma çıkarak, her iki taraf ta noktai nazarını müdafaa etmiş. Mabadi var Beyoğlu kanazilasyonu ve hararetli münakaşalar Şehir Meclisi dün bhinci reis vekili Sadettm Ferit Bevin riyasetind« toplandı. Meclisin şubat devrei ictimdi nihavet bulmuş olmakla beraber e'de mühim işler bul'.nduğundan içtima müddetinin ay nihayetine kadar temdit edildiŞine dair makam tezkeresi okundu, kabul edildi. Ruznamenin bîrincî maddesînde 930931 seneler; hesabı kat'î aporu vardı. Raporun varidat kısmı tab ve tevzi edilmisti. Lâkm masraf kısmı henüz hazır olmadığmdan müzakere gelecek celseye talik olundu. Et komisyommun mazbatası okun. du. Komisyon esas itibarile •* aza»• mî fiat konmasmı kabul ediyordu. Mehmet Ali Bey, bunun tetkike muhtaç bir mes'ele olduiunu il*»rî sürerek müzakeratm tehirini teklif et; ti. Avni Bey, Daimî Encî menin de ayni mevzua temas eder bir mazbatası bulundueunu söyliyerek bu fikre iştirak etti. Teklif kabul edildi. Beyoğlu ciheti kanalizasyonu hakkındaki Sıhhiye Eencümeni mazba tası okundu. Encümen fennen bu inşaata lüzum göstermekle berabef inşaata lâzım olan para ancak bir k.tç sene sonra temin edileceftine naza ran ervelemirde avan projelerin ihzarına lüzum gösteriyordu. Bu mevzu üzerinde hayli hararetli müna • kaşa oldu. Avni Beyt « Kanalizasyonun yedi buçuk milyon lira sarfile temmi hakkmda evvelce verilmi^ bir karar vardır. Bunun haricinde bir şey yao'maz. Şimdi ayrı bir Beyoğlu kanalizas • yonu mes'elesi mi çıkaracağız? Sıhhiye Encümeni kendine havale edi • len iş hakkında bir şey töylememiş • tir. Mes'ele avan proje değildir. A meliyatm nerede yapılmasını tayindedir» dedi. Tevfik Salim Paşa: «tnşaat mu • kavelenamesinde farkında olmıyarak bazı şeyler kabul etmişiz. Yed ; ^uçuk milyon lira sarfile sokaklara döşe nen boruların bir kısmı hiç bir ise yaramıyacak. Btitün kana1iza«yona şimdiye kadar altı ev bağlanmırtır. Bir kaç milyon lira tediye ettiğimiz halde kanalizasyon yalnız sokakla • rın sularını almaktadır. Mevcut in I şaatı durdurup Beyoğlu'nda ameli • yata başlamak manasızdır» müta I Ieasmda bulundu. Belediye Reisi Muhittin ve Fen tşleri müdürü Ziya Beyler Beyoğlu ciheti kanalizasyon inşaatına başlamak lüzumunu müdafaa ettiler. Cevdet Kerim Bey, verilecek karar da acele edilmemesini tavsiye etti. Muhittin Bey tekrar izahat vere» rek tstanbul kanalizasyon inşaatının dört mmtakaya ayrıldığını, şimdiki halde bir mmtakada ameliyata devam edildiğini; Beyoğlu cihetine başlamakla devam eden kısma halel gelmiyeceğini söyledL Neticede Beyoğlu ciheti inşatına da başlan • roası kararlastı. tktisat müdürlüğü maaşmın üç yüz liraya iblâğı hakkındaki makam teklifi üzerine tanzim edilen Bütçe Encümeni mazbatası okundu. Encümen teklifi tasvip ediyordu. Tevfik Salim Pasa ile Nazmi Nuri ve tsmail Şevket Beyler buna itiraz ettiler. Cevdet Kerim Bey de: < Bugünkii vaziyette ne kadar büyük iktisatçı olursa olsun İktisat müdiriyetine geldiği zaman önüne konacak kâğıt hamal kâğıdıdır. GS » recek olduğu iş te yüz elli liralık İktisat müdürünün işinden fazla de ğildir. Uç yüz liralık mütehassıs teklif edilirken bu şubenin teşkilâtını da değiştirmek lâzımdır» dedi. Makam namma muavin Nuri Bey cevap verdi: « Mütehassıs geldikten sonra teşkilât hakkında da teklif te bulu nacağız.» Bütçe Encümeni reisi Hamdi Bey: « Evvelâ mütehassıs; sonra teşkilât gelecek ise bunu biz de reddediyoruz» sözlerini söyledi. Mazbatanm, bu esnada içtima salonunu terketroiş bulunan, Muhittin Beyin huzurile müzakeresi karar • laştı Filorya plâjınm Belediye tarafmdan almması hakkındaki muhtelit encümen mazbatası okundu. Encümen makamın teklif ini tasvio edivordu. Fakat daha bazı noktaiarın tenviri için teklifh» bir kere de Bütçe, tktisat ve Mülkiye Encümenlerince müştereken tetkiki takarrür "" *. Mecidiye köyünün tekrar Bele diye hududu dahiline almması mü nakaşası tensip olundu. Çarşamba günü içtima edilmek üzere geç vakit müzakereye nihayet verildi. Yeni bir hapisane binasına lüzum var Şehrimizde umumî bir hapisane inşası hususunda Adliye Vekâletine müracaat edilmiştir. Bugün mevcut olan binada sık sık vukua gelen firar hâdiseleri ve nihayet geçen günkü kanlı vak'a bunu bir lüzum haline koymuştur. Kanunu medeniye göre hükumet 5 bin kişi alabilecek bü» " Mükte sihhî ve mazbut bir hapisane binası yaptıracaktır. Doğru değil mi? îYerli mallar Pahalı satılıyor İFabrikatorlar hükumete müracaat ettiler Yerli mamulâtmm bazı mahallerde pahalıya satıldığı ve baa dükkânlarda da ecnebi mamulâh gibi gösterflerek fazla kâr temin edilmek istenildîği nazari dikkati celbetmis, bazı fabrikatorlar bunun önüne geçmek için tedabir itti • hazını tktisat Vekaletinden ricaya ka • rar vermişlerdir. Fabrikatorlann dusândükleri ted • birler şunl&rdır: Evvelâ, her fabrikanın mamulâh a • zerine bir alâmeti farıka koyması, bu • nun ecnebi isim ve alâmeti farikalarile iltibas olunmıyan isim ve alâmeti farikalardan olması. Bundan baska perakendeci esnafın yerli mamulâbnı Avrupa mamulâtm dan fark edecek surette hususî vitrinler yapmalan ve ecnebi mamulâtmı yerli diye satanlar hakkında takibati kanunîyede bulunulması. Fabrikatorlar bu munasebetle bîr rapor hazırlıyarak Vekâlete takdim edeceklerdir. Bir lavuk hırsızı mahkum oldu Ahmet ağanm kümesinden tavuk çalnvkla maznun altmıs yaşmda Musta fa'nın muhakemesi dün ikinci cezada bitmiş, Mustafa'mn cürmü sabit oldu ğundan bir ay beş gün hapse mahkum edi'miştir. Bir artistîn muhakemesi Darülbedayi artistlerinden Sait B. Galata'da bir söforle kavga ederken kendisini ayırmak istiyen bekçi Meh • met ağayı tahkir etmekle maznun bu • lunduğundan dün ikinci ceza mah • kemesinde muhakeme edilmiş, dava bazı ^'Merin celbi için talik olunmuştur. îşsiz kalan 300 garson Dün Vilâyete bir heyet gönderdiler 300 Türk garsonu namına bir heyet dün Vilâyete müracaat ederek kendîlerinin mensup oldukları müesseseler tarafından işlerinden çıkarıldıklannı, bu müesseselerin Türk garsonları yerine ecnebi tâbiiyetini haiz garson kullanmağa başladıklarını söylemişlerdir. Türk garsonları memleketin her türlü mükellefiyetini omuzlarrada tasıdıkları halde îssiz ve aç bırakıldıklarmı söylemekte, bu hususta hükumetin nazari dikkatini celbetmektedirler. Garsonlann iddialarına nazaran bu suretle açıkta kalanlann adedi 300 dür. Vilâyet şimdiki halde bu garsoniar için bir şey yapmağa imkân görememektedir. Bu gibi garsonlann vaziyeti ancak yakında Millet Meclisince müzakere edilecek olan küçük esnaf kanununun kabulünden sonra salâh bulacaktır. Çolak Hayri Efendinin muhakemesi Sîrkeci'de Cumhuriyet gazinosunda Süleyman ve Hamza isminde fld kişi ile kavga ederken kendisini ayırmak istiyen zabıta memurlarını tahkir et mekle maznun bulunan çolak Hayri'nin muhakemesine dün ikinci cezada devam edOmis, bazı şahitlerm celbi için dava talik olunmuştur. Maarif Vekili Esat Bey Şişli terahki lisesinde Maarif Vekili Esat B., refakatinde tstanbul Maarif müdürü Haydar Bey Ie bazı müfettişler olduğu halde Şişli Terakki Lisesini ziyaret ve teftif et miştir. Şişli Terakki Lisesi, Maarif Vekilimizin bu ziyaretinden müserref ol • duğu kadar da müstefit olmuştur. Esat B., mektebin dersanelerini, la • buratuvarmı, yemekhanesini ziyaret etmiş ve talebe ile hasbihalde bulunmnstur. Vekfl B., ayni zamanda, terbiye ve tedris usulleri hakkmda mektep müdürü Mehmet Ali Beyle hayli konuşmuş tur. Saat on bire doğru gelen Esat B., mektepte bir buçuk saat kalmısbr. Maarif Vekilimiz, bu ciddî ve davamlı teftişlerüe mekteplerimizin en ziyade muhtaç olduğu murakabe ve tesvik keyfi yetini tatmin etmiş oluyor ki, bunun faydalan hakkmda söz söylemeği zait addederiz. Esat B., mektebin tedrisab hakkmda uzun boylu izahat almıs, görülen întizamdan dolayı mektebin faal müdürü Mehmet Ali Beye mem nuniyetini beyan etmistir. Şişli Terakki Lisesi müdürü Mehmet Ali Beye, mektepte seneden seneye görülen intizam ve mükemmeliyetten dolayı, biz de bu yesUe ile tebrik ede iki imza mukallidi Defterdarkk bin'nci şube müdürü Âmir Beyin imzasmı taklit etmekle maz • nun, defterdarlık memurlanndan Hikmet ve Muhittin Efendilerin muha kemelerine dün Ağırcezada devam e • dilmiş, bazı sahitlerin celbi için dava talik oîunmuştur. Türk İran dostluğu Musiki kongresi Bir Tahran gazetesinin Mısır kongresine bizden kimler cağırıldı? yaptığı neşriyat Tahran'da çıkan «Ittıla» gazetesi Tevfik Rüştü Beyin Tahran'ı ziyareti münasebetile yazdığı bir makalede Türk inkılâbının tarihçesini yaptıktan sonra şu satırları yazmaktadır: «tran'la Türkiye arasındaki mu • nasebatı mütalea edecek olursak bu münasebatm daima dostane olduğunu görürüz. Vâkıa bu münasebatı ihlâl etmek istiyen bazı müfsîtler zuhur etmemiş değildir. Fakat iki mem • leketin de uyanık ricali bunun önüne geçtiler ve şimdi muhterem Türkiye Hariciye Vekilinin Tahran seyahati bu esasen mevcut dostluğu bir kat daha muhkem bir hale koyacaktır. Bu ziyaret her iki memleket için de hayırlı olacak ve Türkive • tran dostluğu ebediyen paydar kalacak tır.» Mısır'da gelecek ay sonlarına doğru toplanacak Şark musikisini ısiah kongresine Türkive'den Rauf Yekta ve Mes'ut Cemil Beyler davet edilmişlerdir. Rauf Yekta ve Mes'ut Cemil Beyler mart bidayetlerinde Mısır'a hareket edeceklerdir. Kongre bütün şark memleketlerînin en maruf musiki üstatlarından baska şark musikisi hakkındaki tetkikleri ve bilgileri ile tanınan müsteşrikleri de çağırmıştır. Kongrenin meşgul olacağı en mühim mes'ele şark musikisini ıslah etmek ve asrın seviyesine yükseltmck çarelerini aramaktır. Kongreye istirak edecekler Mısır hükumetinin misafiri olacaklard^r. Seyahat ve ikamet masraflarını deruhde etmistir. Soba borulan hakkında bir karar Belediye mevcut memnuiyete rağ men soba borulannı sokaklardan gelip geçenlerin üstlerini başlanm kirletecek sekilde harice uzatan ev sahiplerini cezalandırmağa karar vermiştir. Bu şekildeki soba borulan söktürülecektir. Edebiyat Fakültesi talebesi Sömestr tatüinde tetkikat icrası için Adana'ya gitmiş olan Darülfünun Edebiyat Fakültesi talebesi dün şehrimize avdet etmislerdir. Beynelmilel tarih kongresine gitmîş ve evvelki gün şehrimize avdet etmiş olan Darülfünun Edebiyat Fakültesi reisi Muzaffer B. kongre hakkında hazn> ladığı raporunu Darülfünun Emanetf • ne vermiştir. Japon maslahatgözari Japon sefareti maslâhatgüzarı M. Murakoni dün akşamki trenle Ankara'ya gitmiştir. riz. Mehmet Ali B., Almanya'da se nelerce maarif ve pedagoji tetld katmda bulunmu» çok değerli mektep müdürlerimizdendir. Muzaffer Beyin raporu

Bu sayıdan diğer sayfalar: