25 Şubat 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

25 Şubat 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhuriyen. = 25 Şubat 1932^ Ressamlar arasındaki münakaşa Ali Sami Bey " Resim Birliği „ ne cevap veriyor • • ! l«ı ı Yeni bir piyes: Güzel bir Mektep mecmuası 13 üncü Alfons evvelki gece bir barda îs «Serseri)) GALATASARAV Tütüncü dükkânlarına dikkat etmedinizse, gazete köşelerinde mutlaka ilânını görmüşsünüzdür: Galatasaray'lı gençler iki senedir mek • tepleri dahilinde çıkardıkları mec • mualarmı, isminde ve metninde bir iki ufak tadilât yaparak, piyasaya da saldılar.. Şüphe yok ki bu hâdise son sene lerde, yapraksız bir ağaç kadar manasız bir hal alan, mecmuacılığı mızın biraz olsun canlanmasına önayak olacaktır. Yüzümüzü ken dilerine doğru çevirdiğimiz bütün garp memleketlerinde, haftalık, on beş günlük, ayhk, edebî, siyasî, maJî iktisadî, irili, ufaklı, bir sürü mecmua çıkar. Hepsinin kendilerine göre karileri, intisar günlerini alâka ile bekliyenleri vardır. Buna mukabil, bizde (mecmua) diye gösterilecek bir şeyin mevcut bulunmaması, ve bilhassa çıkanların üç dört nüsha sonra kapanmaları hayli hazin bir manzaradır. GALATASARAY mecmuasmı çıkaran, Galatasaray Lisesi Talebe Akademisinin Neşriyat encümeni, son aktettiği içtimada, kendisine bir program çizmiştir. Mecmuanm ileride varacağı hedefi tayine matuf olan bu içtimada. mecmuaya dışarıdaki tanınmış muharrirlerin yazılarınm almması, muallimlerden yardım istenilmesi, ve bilhassa mecmuanm dışarıda satılması kararlaştırılmıştır. Ayrıca 10 mart tarihinde, akademinin senelik müsameresi şerefine, bir nüshai fevkalâds hazırlanacaktır. Bu nüshanın istihzaratına şimdiden başlanmış ve bir çok imzası duyulmuş ve sevilmiş muharrirlerden muavenet talep edilmiştir. GalatasarayMı gençlerin, talebe âleminin bu yeni vadisine bir ok sür'atile atıldıklarını görüyoruz. Fakat: 1 Bütün gayretlerini mecmuaya verip, kendini, kimi yazı yazmağa, kimi imzasmı matbu görmeğe, kimi şiire, kimi hayale kaptırıp beri ta rafta, daha mühim olan derslerini ihmal etmesinler; 2 Şimdilik sür'atle giriştikleri bu işte az Ilerledikten sonra hayvanı yorulan bir araba, benzini biten bir otomobil, istimi tükenen bir vapur gibi istoplamasmlar; yani gayretleri bir hevesten ibaret kalmasın... Galatasaray'Iılarm, bu iki nok taya dikkatlerini celbederiz. D.N. Kral Alfons gitti panyol şarkısı dinledi, dün Boğaz'ı gezdi fBMncf sahifeden maljatt) Ionunda bir masa hazırlanmıştı. 13 üncü Alfons, burada kendisine refakat eden zeval ile beraber yeraek yemiş, saat on bir buçuğa kadar oturarak muzik dinleraiştir. zun uzun seyretmiştir. «Buraya tekrar gelmek isterim!» Kral bilhassa Boğaziçi'ni çok beğenmis, etrafındakilere: Bu yaşıma kadar dünyanın hiç bir tarafmda bu kadar güzel bir yer görmedim. Boğaz, muhakkak ki Şark'ın en efsanevî, en güzel ve en şiirli köşesidir. Fırsat bulursam bir yazı burada bir şark evinde Boğaz'ın suları kenarında geçirmek isterim.» Raşit Rıza tiyatrosunda Raşit Rıza tiyatrosu bu seneki repertüvarı içinde her türlü piyes bn lunduruyor. Yeni üslup bir Fransız vodvili olan (Kocama bir metres) ten ve melodram edebiyatına mensup bulunan (Demirhane Müdürü) nden sonra evvelki gece de meşhur Fransız edibi (Alfred Capus) un (Avantorye) pi yesinden naklen (Serseri) yi oynadı. İşte diğerlerinden nevi itibarile ayrılan bir eser. (Serseri) her şeyden evvel bir karakter piyesi. Bu gibi eserler, Avrupa'da çok sevilir ve mazhari rağbet olur ve bu gibi eserlerde muharririn her şeyden ziyade çahştığı şey «tip yaratmak», hayati hakikiyeden a lınma «karakter» i bîr ressam fırçası gibi sahneye nakletmektir. «Serseri» de müellif işte bu usulü ve kaideyi gözetmiş ve ortaya «serserilerden daha fazla bir serseri iken hayat mücadeleleri arasında ve bn mücadelelerin zorile adam olmuş ve çok mükemmel insanlar sırasına geçmiş» tiplerden bir tanesini atmış, bu tipi usta bir ressam fırçasile sahnede canlandırmıştır. «Etyen Ranson» etüt edilmeğe ve ortaya konulmağa cidden lâyık bir şahsiyettir. Serseriliğinden korkan, yuvaya döndükten sonra o yuvanın erkânı karşısında hakikî bir insan • hğm belki onlarca bile gayrhnalum tekemmüllerini gösteren bu şahsi • yet, ancak (Capus) gibi bir muharririn elinde bu derece kuvvetlenebilirdi. Bu ağır rolde Raşit Rıza, mutat muvaffakiyetlerine yeni bir zafer daha ekledi ve haklı alkışlar topladı. Bu rol, Raşit Rıza için çok güzel bir . ibda oldu. Her türlü maddî ve ma • nevî ıztırapları çeken, aşka karşı sergüzeştlere olduğu kadar muka • vemet etmeği biien «Ranson) ancak Raşit gibi yüksek bir san'atkann e linde bu derece canlartabîlirdi. (Guerdy) rolünde Ertuğrul Sa • dettin güzel bir tip yarattı. Başlıbaşına bir karakter idi. Sahneye hâkim ve ağır başlı idi. Grenüvil valisi rolünü deruhde eden Vedat Ürf i Beyi bu eserde yalnız birinci perdede görüyoruz. Vedat Urfi Bey sahnede çok tabiî oynuvor ve muvaffak oluyor. Mutat muvaffaki yetlerinden birisini daha gösterd". Vedat Urfi Beyle Türk sahnesi cok kıymetli bir unsur kazanmış oluyor. Kemal Rifat, Avni Beyler de rollerinde muvaffak oldular. Yaşar Nezih Bey hoş bir tip yarattı. Cenevieve rolünde Fatma Dürnev, Marthe rolünde Nebahet, Baron rolünde Leylâ, Losyen rolünde Handan Hanımlar rollerini tamamile kavra mışlardı. Fatma Dürnev Hanımın güzel bir inşadı var. Handan H. çok sevimli ve samimî idi. Hayli uzun bir eser olan (Serse ri) de çok kuvvetli sahneler mevcut. İyi bir hayati hakikiye Jersi teşkil eden bu büyük eser her hp.Ide çok defalar oynanmağa namzettir denile • bilir. Raşit Rıza tiyatrosu evvelki geceki temsilde her halde müellifin yüzünü ağartacak bir muvaffakiyet kazandı. Ali Sami Bey diyor ki: ((Hakikat, yeni resim değil ki kimse anlamasm!) rimi kimseye yaptırmam, iyi, kötü, her ne ise, kendim yaparım. Benim hayatta resim yapmaktan büyük saadetim olmadığı gibi başka bir meşealem ve beni isimden gücümden ahkovacak bir inhimakim te yoktur. Her nedense işlerimde çahştırdığımı iddia ettikleri zevat hep bugün artık Allah'ın merhametine kavuşmu», baslarını kaldırarak: «Siz yalan söyliyorsunuz!» diyemiyecek arkadas ların isimlerinden intihap ediliyor. İddialarmın asılsızlığma bundan daba kuvvetli bir delil olur mu? Bunlann arasına hayatta olanlardan yalnız Ali Cemal Beyin ismi kanşmıştır. San'at hayatımda Ali Cemal Beyle hiç bir isi birlikte yapmıs değiliz. Yalnız iki ay evvel bu arkadaşın maddî sebeplerden doiayı biraz çalısmağa ihtiyacı vardı. Ben de ona yardım olmak üzere ufak bir iş icat ettim. O zat bu iddia] an en vazih ve en kat'î bir lisanla tekzip etti. Ali Cemal Bey bakınız neler de söyliyor. Ve bunları bana geçen seferki cevabımda yazmaklığımı teklif etmistir, münasip görmedim. Fakat hakikati tenvire faydası ola cağmdan simdi yazıyorum, Cemal Beyin aynen sözleri: «Namık Bey beni bir gün evindeki atelvesine davet etti. Mükellef bir de tepsi kurulmuştu. Bir arada atlıyan bir kaç beygir resminden mürekkep bir tabloya baslamıstı. Bana: «Ce • mal Bey, su beygirleri beceremedim, lutfen çizer misin?» dedi ve o resnnm çizgisini başından sonuna kadar yaptım, Beyoğlu H. Fırkası namına yapılan ve Çalh tbrahim Beyin imzasmı taşıyan bir büyük tablo vardır ki baResun Birliğini teşkil eden. muhşından sonuna kadar hemen hemen te~ra beyler yazılanmı dikkatle ve benim fırçamdan çıkmış bir resimdir. nüsnü niyetle okusaydılar, naciz şahVe bu resmi Akademide bütün arkasiyetimden evvel bu noktaları münadaşların gözünün önünde yaptınr.» kasa etmeğe iltifatkâr olurlardı. Her diyor. tşte ben Ali Cemal'in ağzından nedense onlar, bu tenkitlerin cevabıçıktığı gibi naklediyorum. Hata sana yanaşmadan tamamen şahsımı hevap kendisine aittir. def ittihaz ederek hücuma basladılar. Şu küçük misal gösteriyor ki bana Evvelce de söyledieim şfibi, san'at cevap vermekte. hatta hücum etmekte münakaşalarında şahsiyata sapmak ittihat eden Alayköşkü yaranı kendi aczin en bariz delilidir. Ne yazık ki !t âdetleri olan bir isi bana atfediyorbu da, memlekötm", gencliğe rehber lar. Bir gün Callı İbrahim Bey bazı olacak ressamlardan bekledîği kabîresimleri tenkit ediyordu. «Bu söyleliyeti gösterememenin bir * aşka te diğin şeyleri Beyoğlu'ndaki sinema zahürü oluyor. Bu yazılara uzun zanın panolarında nicin yapmadın?» man cevap vermek ve vermemek aradedün, bana gülerek cevap verdi: sında mütsreddit k».ldım, çünkü şah«Doğrusunu istersen onlan ben yapsivata cevap verirken insan zarurî madım, vakia imza benimdir ama reolarak kendinden bahsetmeğe mec • simleri çocuklar vaptı.» dedi. Resim bur oluvor. Nihavet muhterem Aka Birliçi reisi Sami Beyin pek çok sene Gündüz'ün şu: «Mademki tertemiz evvel Şehzadebası'nda küçük bir serbîr yelken actm. biç durma, pupa sür gide teshir ettigi bir deniz resnıini git. Ressam Ali Sami'ye bu yaraşır. beğendiğimi kendisine söyledim. KuGöstereceçîniz en ufak bir vıieınlık, lağıma eğilerek: «Kimse duymasın fikirlerinize istirak eden halkın güTahsin'den kopye ettim.» demisti. Bu cune gider ve fırçanıza olan îtimadımisaller çoktur, fakat uzatmak istenı kırar.» sözleri gözümün önüne gelmiyorum. Yukarıda Resim Birliği adi ve yazmağa karar verdim. Her ne zasından olan muanzianmm ekse kadar bu hücumiarda nezaketin en risinin Akademi muallimleri olduk elzem kaidesine bile riayet ediime Iarını söylemiştim. Fakat birisi bana: mîs ise de, ben cevaularımda onlann «O yazılara imzasını koyan Sami B. yürüdö^ü vollardan gecmiyerek de orada muallim midir, o niçin bu nrihnkün olduğu kadar meslektaslık hücumun ön safında bulunuyor?» dihukukunu korumağa çahşacağım. yebilir. Artık bu ukteyi çözmenin de Soyliyeceğim bazı hakiatler belki sırası geldi zannederim. Biz Paris'te onlan üzecektir, fakat san'atın îs tikbali icin biraz fedakârlık lâzımdır. iken bu Sami Bevefenrli de bir sene için Paris'e gelmişti. Bizim girdiğiResim Birliği mensuplarından Aka. miz «Paris Millî Güzel San'atlar Aka. deminin haricinde kalan bir kaç zat, demisi» ne srirmek istedi. Hükumetin zannetmem ki, benim o makaleme gü resmî bir müessesesi olan bu mektebe cenmis olsunlar. Cünkü o, tamamen girmek icin yası müsait olmadığın h6«nü nivetle yazılmış bir san'at madan mümkün olamadı. Kendisinden kalesi idi. Nitekim makalenin nesrin Mmra gelen Hikmet Bey de aynî seden sonra da epeyce zaman geçtiği beoten mahrum olacak iken benim halde ona dair yazı yazmak kimsebulduğum bir care ile bu arkadaşı a«în hatınndan sreememisti. Vakta ki raraıza alabildik. Sami Bey içîn de Üi*er bir makale i!e Akademi tenkit ayni çareve te«ebbüs ettîsim halde todiidi, derhal Birlik te harekete gekendî«ine h»lâ izah edemedi&im bir tîrfidi ve bütun srönüllüler silâha sasebeDten doiayı onu kabul ettirmeee nldıiar. Çünkü Akademi Müdürü Na muvaffak olamadım, işte bu Sami B., BBik îsmail Bev Birliöin de umumî re o vakittenberi. vani yirmi bir senedir, Isidîr. Heyeti idareıvn ^««»vîvetinî df bana aleyhtardır. Akademi muallimleri teşkil eder; yani Ressam Akademi demek Resim Birli§i. Birlik ALl SAMİ idemek te Akademîdir. İste bizim Gü*el San'atlar Akademisi münakaşamızın ikînci cephesi bu sebeple te Sultanahmet 4 üncü sulh mahkemeşekirüi etmistîr. sinden: Miiddei Fatma Hanımın müddeaaleyh Mnanrfsnnım iki büyük stftunu Feride ve Nesibe Hanımlar ile Abmet Edolduran bu yazıları bundan evvel fendi aleyhlerine ikame eylediği izalei •SyleHiJderi sözlerin, dsha tafsilâtlı süyu davasının cari muhakemesinde: elmak üzere, avnen fpkrj""»«dan ibarettîr. Ve bazı kıskanç ruhlarm ekse Bunlardan Kiimkapı Nisancası'nda Daltabançesmesi'nde Nişanca mahallesinde frl"* 'J'Jstükleri mü>alâtaların ace • v « tertîp ed''TYiîs bir nevinden baş 37 numaralı hanede mukime Nesibe Han" » nım ile oğlu Ahmet Efendiye tastir laka bir sey de&iMir. Yal»mn zaruret Iınan davetiyede mahallesi heyeti ihtifefduğu yerde bile insan biraz yakı yariyesile möbasiri taraftndan verilen ^ıîr'ı«.»nı sovler. M°s»î£: AM Sami refcfmlerini Ahmed'e. Mehmed'e, yap • mesrubatta Mısır'a gidip ikametgâhlan meçhu! olduğu anlaşılmasına binaen bir farırdı diyerek akılîarmca, kendile ay müddetle ilânen tebKgat icrasma karînın en mMhim kusurlarindan bîri orar verilmis ve yevmi muh?k»»me 4/4/ l«n bu sröt'"rîicü iş" tablolar yapmak 932 tarihine musadif pazartesi günü safcekametini bana söyletmenin taktiği BÎ vapmış oluyorlar. at 13,30 a talik kilmmış olduğundan yevmi mezkur ve saatte bizzat veya taRessamlık. mîrrmrlık ve hevkeltra* raflarından musaddak bir vekfl gönderIık **îl»i va«dimcı îl» »nmian bir san'a f melerine ve aksi takdirde hak'annda değüdir. Dekoratîf isler mii«tesna, gıyaben mnhakeme icra olun^cağı tebilğ ber re»«am e«»r*ni TTI"*'»1 ken''î ••"a kaim olmak üzere Dan olunar. 1 par, öondan doiayı ben de resimlc [Ressam Ali Sami Bey bize iki ma [ kale gonderdi. Bunlardan biri Resim Birliğine, ikincisi Namık İsmail Beye eevaptır. Ali Sami Beyin her iki makalesi de cok uzandur. Bunlardan Resim Birliğine cevap teşkil eden ilk makalenin ilk kısmınt baeriin dercediyoruz. Bu münasebetle iki taraftan yazılarınm çerçevelerini bu kadar genişletmemelerini hassaten rica e deriz. Esasen uzun yazılann en büyuk zarannı bizzat münakatactlar çekiyorlar. Çünkü yazılar birbirini takiben girebilmek sövîe dursttn. uzun fastlalarla intisar ed'vor ve binnetice takip edenler için müsbet veya menfi bir hükiim vermek imkânın bırakmıyor.] Bir kaç zaman evvel Cumhuriyet'te «Uyanmız arkadaşlar» serlevhalı bir makalem intisar etmişti. Bu makalemde, kendim de dahil olduğum halde, ressamları uyanık olmamakla itham ediyor, ondan sonra da bazı Tazifelerimizi hatırlatıyordum. îtiraf etmeliyiz ki simdiye kadar ressam lığımız hakiki manasile san'at ola • mamıştır. Güzel San'atlarm bellibaşlı bîr şubesi olan resim bir milletin harsî tekâmülünde en büvi'k rolü ovnıvan âmillerden biridir. Fakat nasıl re sim! San'at, «art» ve «Metier» olarak iki kısma ayrılır. San'atta «Me tîer» yapanlar da bazı isler için faydalıdır. Fakat bize re*îmden bekle di£imiz duyguları Jemin edecok sey «art» yani san'attır. Bu ise şimdiye kadar yapılamamıştır. AcaLa buna engel olan nedir? İste ehemmiyetle fcetkike muhtaç bîr nokta! Gardenbar'da geçen gece Sabık Kral Türkuvaz'dan neş'eli bir halde ayrılmış ve yanındakilerle birlikte yaya olarak Tepebaşı'na çıkmış, on ikiye çeyrek kala Garden bar'a girmiştir. Gardenbar'm en güzel yerinde, Alfons'un gelmesi ihtimali düşünülerek çiçeklerle süslü güzel bir masa hazırlanmıştır. Yanmda Dük dö Mirando, Kutro isminde bir Ispanyol genci, orta yaşlı, zarif bir tspanyol kadını ve Me • sejari kumpanyasının müdürleri buIunan sabık Kral bara girince salonu dolduran müşteriler tarafından al kışlanmıştır. İspanya'aın son Kralı kendisine hazırlanan masaya oturmuş ve şampanya içmiştir. Bu sırada cazbant, güzel bir tspanyol tangosu çalmış, Kral kalkarak yanındaki madamla dansetmiştir. Danstan sonra, bar artistleri numaralar yapmışlardır. Varyetelerden sonra İspanyol artisti Olibari sahneye çıkarak Adiyo Granada şarkısını, bundan sonra da «Ay ay ay» parçasmı ve bir de tango söylemiştir. Kral, vatanmdan çok uzaklarda kendi memleketinin hazin şarkısnu bir vatandaşının ağzından dinlerken çok mahzun olmuş, bilhassa Adiyo Granada parçasında gözlerinin yaşardığı görülraüştür. 13 üncü Alfons, artisti masasına davet ederek imzah bir resmini ver miş ve kendisi ile uzun müddet gorüsmüştür. Saat tam yarımda Gar • denbar'dan ayrılmış, otomobille va pura dönmüştür. Altınkum'da Alfons Altınkum'da plâjm üstündeki gazinoda bir müddet oturarak Boğaz'ın kuşbakışı manzarasını seyretmiştir. Oradan otomobillerle tekrar Bü yükdere'ye gelinmiştir. Burada kendisine refakat edenlerden birisi İs • panya'nın sabık Kralına, İspanya sefaretanesinin beyaz, mermer sütunlu binasını göstermiştir. Kral, sefaretane binası önünde bir iki dakika flurmuş, sonra hi<" bir şey söylemeden rıhtımda bekliyen hususî motöre binmiştir. 13 üncü Alfons, motörde tekrar îstanbul'un ve Boğazın güzelliğinden bahsetmiş, Türk memurlarından ve bilhassa Türk zabıtasmdan gördüğü nezaket ve hassasiyeti anlatmış, kendilerine teşekkür edilmesini İ3temiştir. Türk askeri ve sabık Kral Sabık Kral, bundan sonra yolda tesadüf ettigi yağız yüzlü, genis omuz lu, muntazam giyimli vakur Türk as kerlerini hatırhyarak şunları söyle miştir: « ötedenberi Türk askerinin şöh retini bilirdim Türk askerinin mii kemmeliyetini gözlerimle de gör düm.» Dün sabahki tenezzah Vapur hareket eder ken Onüçüncü Alfons, motörle ts tanbul'a inerken doğru Teofil Goty< vapuruna gitmiştir. Vapur, tam saa on ikide hareket etmistir. Kral Alfons, buradan İzmir, Rados Kıbrıs, Beyrut'a, Beyrut'tan Şam Bağdad'a gidecek, Bağdat'tan oto mobille Mısır'a geçerek orada iki hafta kalacaktır. Sabık Kral Mısır dan sonra Fransa'ya dönecektir. Sabık Kral, sabahleyin erkenden uyanmış, refakatindekilerle birlikte saat sekiz buçukta otomobiline binerek Beyoğlu, Taksim, Şişli, Maslak, Yeniköy, Tarabya, Büyükdere yolile Altınkum'a gîtmiştir. Kral yolda sık sık otomobilini durdurarak beyaz kar kümeleri altında ufuklara kadar uzanan kırları, mavi, Boğaz sularmı u Şeker komisyonu (Birinci sahifeden mabatt) Maarif Vekili geldi Mahmut Yesari Bagçede bir göl açtı Büyük roman Fiab 150, ciltlisi 175 kuruş. Sühulet kütüpanesi. Emniyet Sandığı Müdürlüğünden: Sandığımızın malı olan Ramî'de Boşnak mahallesinde İmam sokağında eski 1 ve yeni 9, 91 numaralı maabahçe bir ahırı müştemil bir hanenin tamamı 31 gün müddetle satılığa çıkarılmış ve 26/ mart/932 tarihine müsadif cu martesi günü saat on beş buçukta kat'î ihalesinin çekilaaesi mu karrer bulunmuş olduğundan talip olanlarm mezkur tarihte Sandık idaresine müracaat eyleme • leri Iüzumu ilân olunur. MÜZAYEDE İLE SATIŞ < Birinci sahtfeden mabatt ) ker bulunmaktadır. Millî fabrikalar kanunları olabilir. Fakat bu mes'ele mümessillerinin hükumetle vaki tehakkında şimdiden bir şey söylemek masları neticesinde elde mevcut stodoğru değildir. Çünkü henüz ortada kun, fiatta hiç bir tahavvül yapıl taazzuv etmiş bir şey yoktur. maksızın, her istiyene arzı takar Bu sene alınacak meccani talebe rür etmistir. Uşak fabrikası sif İs • Liselere geçen sene meccanî tm • . tanbul olmak üzere normal şekerin lebe alamadık. Bu sene bütçe müsait 100 kiloluk çuvalını 34,50 liraya saolur ve meccanî talebe paralı talebetacak, Alpullu fabrikası da fabrika nin yüzde ellisini tecavüz etmezse da ve İstanbul'da mevcut ayni nevimeccanî talebe alacağız. den 70 vagon şekeri her istiyenin emYüksek maaşlı mevkilerde bulu rine amade bulunduracaktır. Zaten nan bazı zevat çocuklarmı meccanî yeni kontenjan listesinde şekerin itolarak bazı mekteplerde okutmak halât nisbeti geniş tutulmuş olduğuntadırlar. Bunlardan ilk kısımlarda bul dan şeker ihtiyacı itibarile hiç bir nanlar derhal tasfiye edilmektedir. sıkıntı vuku bulmıyacaktır.» Yüksek kısımdakiler kanunî şeraiti h^'TSe!er kalacaklardır. Kahve ıfıtikârı da var Kahve ihtikârı yapıldığı, altı kahve tüccarının mevcut kahveyi elle • rinde tuttukları, bunları peraken decilere vermedikleri, mütevassıt tüccarlar vasıtasile kahve fiatlarmı arttırdıklan hakkında Ticaret müdiriyeti ile Bclediye Iktisat müdiriyetince hazırlaDan mazbatalar dün Vilâyete ve Müddeiumumiliğe gönde • rilmiştir. Bu işi de şeker ihtikârını tetkik eden komisyon tetkik edecektir. Muallimler arasındaki nakiller Vekâlet esas itibarile nakil mu amelâtım mümkün olduğu kadar azaltmaktadır. Evvelki sene 600 orta mektep muallimi arasında nakil muamelesi yapılmış iken bu sene ancak 300 kişi arasında nakil yapılmıştır. Bu nakiller de ancak teftiş neti cesin.de taayyün etmiş sıhhî ve idarî sebeplerle yapılmıştır. N. Borsa Dün akşam kapanan Borsada bir Türk lirası mukabili: Fransız b'rangı Dolar Liret Belçikâ Drahmi Isviçre Leva Bulgaı Florin Kuron Çek Şilin \vusturya PezeU Alman markı Zloti l'engö Macsr Ley Romany? Dinar Çem viç 12 |06 0 47,46 9 12,50 3 41,10 37 15 2 42,87,50 63 37,50 1 i:,55 15 98 4 22,50 6 14 1 99,18 4 19,22 3 95,30 79 41,50 26 77 10 ! 96,50 Lira | Knruş Bir îngüi Altın Mecidiyı Banknot lirası 7 9 2 tiorsas J5,50 27 49,50 32 23 2 932 İzmir'de de tahkikat yapuıyor Ankara'da Darülfünan açılacak mı? Ankara, Hükumeti Cumhuriye merkezi olmakla beraber irfan merke zidir. Tabiî burada bir darülfünun te sisi şayani arzudur. Hukuk Fakültes çalışıyor. Yani esasen bu işin çekirdeği vardır. Ankara'da bir darülfünun açılması buradaki Darülfünunun kapanma sına sebebiyet veremez.» 1932 subahn 26 ıncı cuma günü sabah saat 10 da Beyoğlu'nda Büyük Parmakkapı'da Hayat aparfamanımn 10 numaralı dairesinde mevcut ve muteber bir aileye ait müzeyyen esyalar müzayede suretile sahlacaktır. 9 parçadan mürekkep mükemmel kübik sistem asrî yemek oda takımı, Ticaret müdürünan bir izakı gene kübik kanape ve koltuk takımı, Dün şeker mes'elesi hakkında ga7 parçadan mürekkep kübik gayet güzel zetelerde kendisine atfen neşredilen ufak salon takımı, İngiliz bir minyon beyanat hakkında Ticaret müdürü vitrin, salon için beyzî orta masalar, Muhsin Bey, bize gönderdiği bir mavun kaplama yatak oda takımı, İnmektupta diyor ki: giliz mamulâtı 2 kisilik bronz karyola, «Ben bir guna beyanatta bulun (Berndorf) çatal bıçak takımı, elektrik madığım gibi beyanat olarak yazılan avizeler, Singer makinesi, masa örtüsü, yazılann dahi olan ve bitene uygun tablolar, mermer heykeller, vazolar, olmadığı görü^düğünden o suretle Bambu antre takımı, Tonet balansuar, yanlışlığın düzeltilmesini rica ede sedefli tabureler, ceviz portmanto ve rün.» saire, Fransız markab zarif bir piyano, Acem ve Anadolu halıları. Pey siiren Ierden 100 de 25 teminat alınır. İzmir 22 İhtikâr iddiaları tet kik edilmektedir. Ticaret müdürü > müz Ziya Bey gazetecilere demiştir ki: < İhtikâr vardır, yahut yoktur denemez, fakat İstanbul'a nazaran ucuzluk olduğu muhakkaktır. İzmir kontenjan listesine dahil bulunan 188 çuval kahveyi İstanbul'a satan bir taciri adliyeye veriyoruz.» Bundan bir müddet evvel ecnebi mekteplerine bir tamim gönderilmiş, bunda badema türkçe tedrisatın bu mekteplerde ihtiyarî olacağı bildirilmişti. Bilâhare tamimin tanziminde yanlışlık olduğu anlaşıldığından bunu tavzih edecek yeni bir tamim gelinciye kadar bu hususta bir şey yapılmaması alâkadarlara bildiriimişlir. Yanlış anlaşıSan tamim :e Ecnebi mektepleri teftis ediliyor Beykoz'daki heyelân Dr. Hafız Cemal * Dahiliye miitehassıst Cumadan maada hergün saat f2,3t dan 5 e) kadar tstanbul'da Divanyolu'nda (118) numaralı hususî kabînesinde hastalannı kabul Beykoz'a tâbi Tepeköy'ünde kayan arazi, her gün üç, dört santim miktarında ilerlemektedir. Yeniden kar yağdığı ve sular çoğaldığı takdirde bu arazinin tahminden fazla mesafeye sür'atle kayma • smdan endise edilmektedir. Beykoz kaymakamlığı şimdiden bu hususta tertibat almıstır. Evvelce tahliye edilen altı evden başka yeniden tahliye edilen bina yoktur. Ecnebi ilk ve orta mekteplerile liselerinîn dünden itibaren teftişine başlanmıştır. İlk mektepler, ilk tedrisat müfettişleri ve liseler de vekâlet umumî müfettişleri tarafından teftiş edilmektedir. Maarif idaresi tarafındnn bütün mekteplere yeni bir camim gönderiimiştir. Bu tamimde mektep idarelerinin muallim ve talebeyi yerli malı kullanmalan hususunda teşvik et • meleri bildirilmiştbr. lstanbul Hajvan Diri Cins hayvan satışlan de 06J 140 238 147 6 16 Asuan ü0 22 25 13 9 10 Kiln f •stt Azami K" ISa. 26 30 35 16 13 II (I Yerli mallar ve talebe =0 Telefon No. lstanbul: 22398 6

Bu sayıdan diğer sayfalar: