25 Ağustos 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1

25 Ağustos 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Her kitapçıda bulunur umhu Sabık Maliye Vekili Saraçoğlu Şükrü Beyin Paris'te Dayinler vekil lerile cereyan etmekte olan Osmanlı borçları müzakeratı hakkında hükumete izahat vermek üzere memleketimize geldiğini yazmıştık. Bir kaç gündenberi Yalova'da bu Iunmakta olan Saraçoğlu Şükrü Bey bu müzakerat hakkmda bir muhar ririmize şu izahatı vermiştir: « Dayinlerle müzakerat son safhasına dahil olmuştur. Burada bir ay kadar kaldıktan sonra gene müzake rata devam etmek üzere tekrar Pa • ris'e gideceğim. Paris'e avdetimden sonra bütün müzakeratın bir aydan daha fazla devam edeceğini zannet " miyorum. Müzakereler çok samknî bir hava içinde cereyan etmektedir. Netice bugünkü iktisadî şartlara uygun şeraiti ihtiva eder şekilde te celli edecektir. Yeni mukavelede memieketin ik tisadî tahammülünün fevkinde hiç bir madde olmıyacağmdan emin olabilirİtüufnamenin nihayet tki ay sonra einiz. Esasen henüz hallolunmamif trmalanacağtm söyliyen pek fazla mes'ele yoktur. Paris'e avSaraçoğlu Şülcrü Bey detimden nihayet bir ay sonra yeni 26 kısımdan ibaret olan bütün b"orçtnukavele imzalanmış bulunacaktır. Yeni mukavelenin en bariz hatlan ların hepsi tek bir isim altında toplaşunlar olacaktır: nacaktır. HER TÜRKÜN BİR KİTAP Fiatı 1 Liradır ATTİL OKUMA/I LAZIM ISTANBUL CAĞALOĞLU Telgraı ve mektup adresi: Cunihuriyet, tstanbul Posta kutusu: lstanbul, No 246 Telefon: Başmuharrir: 22366, Tahrlr müduru: 23236, İdare müdürü: 22365, Matbaa: 20472 Pppcomho Edebiyatsız millet, Dilsîz însan < Muhami Haydar Rifat Bey e'debiyat namına ortaya kendi dilimizde kendi fikîr ve hislerimizin ter cümanı özlü ve canlı eserler konulabilmesini beklerken boş vakit ge çhmemek üzere garbin maruf ediplerinin meşhur teliflerini tabiî dik kat ve muvaffakiyetle tercüme ederek kucak kucak halka sunsak çok faydalı bir iş yapmış oluruz iddia sında musırtfır. Biz kendisine bu fikrinde muanz değiliz. Her hangi bir san'at eserinin millî olduğu kadar beynelmilel kıymetine de kanüz. Fazla izaha ne hacet var ki biz Türklerin Arap ve Acem karışık çetrefil dilimiz bile garbin fikriyat ve be diiyatile temasıjnızdan sonra ken disine şöyle böyle daha selisçe konuşan bir istikamet alabilmiştir. Eğer Şinasi Avrupa'da tahsile gitmemiş olsa idi ve eğer Namık Kemal garbin irfanından istifade etmemiş bulunsa idi lisanımızm bugüne kadar muhtelif tekâmüller arzeden «on hayırh istihaleleri asla tahakk;ık etmemiş olacaktı. Şinasi zamanına kadar Türk'iin romanı (Hayalâtı Aziz Efendi) unvanını taşıyan de mh leblebi idi. Edebiyatı cedide ismile irfan yolumuzda bir merhale teşkil eden mektebin en doğru tarifi ise garpli gibi düşünmek ve yaz maktan başka bir şey değildir. Düşünmek ve yazmak, yani fikir ve dil.. tşte edebiyatın en esaslı iki unsuru, ki birincisi elbet ikin cisinden mukaddem ve ikincisi ise süphesiz birincisi kadar mübimdir. Düşününüz ki içtimaî hayat namına konuştuğu dilin bütün malzemesi iki yüz kelimeyi geçmiyen bir ekseriyet ile bütün bilgisi ve görgüsü kurunu vustaî, yani iptidainin iptidaisi köhne mefhumlan yabancı ÜiIIerin yardımile gevelemekten ibaret bir ekalliyetin içinde fikir ve idrak namına dünyanın ve hususile müterakki dünyanın fezaya nurlar saçan bedıalannı düşünce Hibarile sağlam ve ifade seklile de munis ve cazip üsluplarda söyliyeceksiniz. Bunun ne demek olduğunu anlıyorsunuz tabiî: Bu bir cemiyeti bir veya bin metre Heri götürme ve yukarı çıkarmanın hem ifadesi, bem çaresidir. Edebiyat, medebiyat diye az çok hafiflikle şöyleyip geçiver diğimiz şey işte bu kadar büyük bir marifettir. Diyebiliriz ki beşerin îrfanı son kemalini, çünkü son ifadesini ancak güzel san'atlarda ve bilhassa edebiyatta bulur ve edebiyatla gösterebilir. Bu izaha nazaran mademki edebiyat hesabına bizzat halk ve ibda etmek her zaman ve herkes için kolay olmaz, o halde aradaki boşluklan bizden ileri gitmiş milletlerin edebiyatlarmdan dünyaya malolmuş olmak kuvvetinde yüksek şaheserleri tabiî lâyık olduklan itina ile dilimize nakletmekte millî irfanımızın seviyesini dalgalandırmak ve dalga dalga genişletmek gibi bir fayda ve hizmet vardır demek olur. Işte Haydar Rifat Beyle ihtilâf etmediğimiz nokta burasıdır. Ancak tercihan hangi eserleri tercüme ile işe başlamalıdır? Çünkü garbin irfan haznesi öyle geniştir ki tercüme ve iktibas maksadile de olsa oraya teveccüh ettiğimiz zaman bizim için intihap müşkülâtile karşılaşmak mukarrerdir. Muhallet olmak liyakatini kazanmış büyük eserler, bir kere okudtığunuz zaman en derin fikirleri sehli mümteni denilecek güzide bir kolayhk içinde bütün hayat ınız için sizin hafızanıza nakşediveren eserlerdir. Yirmi sene, otuz sene evvel bir kere okumuş oldu ğunuz bir kitap vardır ki hâlâ tesir ve teshiri altındasmızdır. Halbuki garp edebî eserlerini yaratıp bitir memiş, mütemadiyen yaratmakta ve hemen her gün ortaya yeniden yeniye eserler atmakta devam ediyor. Mütemadiyen ilkbahar çaylannın berrak ve hızlı akışını tanzir eden bu cereyanı takip ederek her senenin en güzel ibdalarını seçebilmek bile herkesin kolaylıkla mu vaffak olamıyacağı bir marifettir. İste bu mülâhazalar altmdadır ki maruf Fransız edibi Andre Moru vo'nun Iklimler (Climats) unvanlı eserini, tercüme etmesi için, hapisanede dahi boş vakti olmıyan ve şimdiki hapisane sonu hayatmı ise bütün mevcudiyeti ile telif ve tercü meye hasrettiği görülen Haydar Rifat Beye biz vermiş idik. Çıktığı setteden itibaren hemen her lisana ter Güyan'da 12 sene inJiyen İktisadî vaziyetimize tiygun bir Türk askeri kurtuldu! mukavelenin imzası çok yakınlaştı Zile'li Ibrahim serbest bırakıldı ve Bu borcun faizi, amortismanı ve itfası bugünkü iktisadî vaziyetimize tetabuk edecektir. Eski borçlardan Lo Türk istikrazı ikramiye istikrazı olduğu için yeni itilâfnamenin haricinde kala cakhr.» Bu hususta yaptığımız tetkikatm verdiği kanaate göre Paris'te Paris müzakeratı iki türlü sekli halle doğru yürümektedir. Esaslı noktalan tesbit edilen bu iki tarzı birbirinden ayıran cihet birisinin tam tediye ile başlaması, diğerinin de tedricî bir şekil takip etmesidir. Saraçoğlu Şükrü Bey şehrimizde bir kaç gün daha kaldıktan sonra Ankara'ya gidecektirŞükrü Beyle Bern sefiri Cemal Hüsnü Bey dün Yalova'dan şehrimize avdet ederek Perapalas oteline in mişlerdir. Borçlar ihtilâfı bitiyor Gazetemizin yeni bir zaferi dün tekrar ana vatana kavuştu Ibrahim feci Macerasmı anlatıyor Dün idarehanemize yanık yüzlü, çekingen tavırlı zayıf bir adam geldi. Çehresinde büyük f elâketlerin ve ıztıraph yıllarm kılıç yarası gibi derin izleri yaşıyordu. Tahrir odasına girdi ve bozuk bir türkçe ile: « Güyan'dan geliyorum, dedi, adım Ibrahim Mehmet. TeşebbüsünüzIe zindandan kurtuldum. Nihayet ana vatana kavuştum. Buraya size teşekkür için geldim...> Hatırladık. Zile'li fbrahim Meh met Ef. mütarekede Fransız'lann evvelâ idama, sonra müebbet hapse mahkum ederek memleketten götürdükleri bir Türk askeridi. Senelerdir Güyan'da cehennem âzabınm mib netlerini yaşatan bir hapis ve menf a hayatı geçiriyordu. «Cumhuriyet» onun kurtarılması yolunda bir çok nesriyat yapmış ve Başmuharririmiz Yunus Nadi Bey siyasî teşebbüslerde bulunulmak üzere hükumet nezdinde tavassut etmişti. Nihayet buna mu vaffak olunmuştu, Ibrahim kurtul • muşut. tbrahim Mehmet Ef. Güyan'da tam 12 sene üç ay kalmış, bu berbat memlekette insafsızca çalıştırılan ve her halde en pespaye hayvandan daha kötü muamelelerle ezilen mah • pusların ıztraph hayatlarını yaşamıştı. Bu mağdur vatandaş bize meraklı Oİduğu kadjur hasin maceraİBnı» Roma mözakeratı Ankara 24 Roma'da murahhas larımızla Italyan maliyecileri arasındaki malî müzakeratın yeni esaslar dairesinde devam etmekte olduğu haber veriliyor. Doktorlar cevap veriyor «Apartıman adedile doktorlarm adedi karşılaştırılırsa her sey meydana çıkar!» Bundan bir kaç gün evvel şehir» deki insaat bolluğundan bahsetmis, bu munasebetle yeni apartımanlann bir çoğunua doktorlar taraf ından yaptırıldığı hakkmda ileri sürülen iddiayı da mevzuu bahseylemiştik. Bu iddialar doktorlar tarafmdan hiç te iyi karşılanmamıştır. Dr. Tevfik Salim Paşa bu hususta şunları söylemektedir: < Bunu iddia edenlerin her halde rakamla ünsiyeti olmasa gerek. Eğer apartıman adedile dok torlarra adedmi karşılaştıracak oIurlarsa her şey meydana çıkar. f s tanbul'da bütün doktorlarm mev • cudundan çok daha fazla apartı man yapılmaktadır. Bu işte her halde mübalâğa vardir. Ben öyle zannediyorum ki halk doktorlan çok sevdiği için kendi sıhhatlerme hizmet eden insanlarm güzel binalarını gördükçe zevk alıyor. Ve sık sık bundan bahsetmek isti yor. Yoksa kumsuyoncularm, müteahhitlerin, mühendislerin, yol ve şimendifer müteahhitlerinin yaptırdıkları binalar da görülürdü.> GaziHz.nin Dünkü gezintileri Reisictımhtzr Hz. dün akşama kadar Yalova'daki köşklerinde iatirahat etmişler ve akjam üzeri saat dörtte otomobiüe çiftliğe gi~ derek bir maddet kaldıktan sonra kaplıcaya avdet buyurmuşlardtr. 12 sene Güydn'&it müthis TAr hapis hdyatı yaştyan Zile'li Ibrahim Mehmet Bfendi Emniyet işleri Istanbul müdürleri ter fian ipka edildiler Ankara 2°* (Telefonla) Derece fevkin deki îstanbul M. Kemal Bey Tevfik Salim Paşa emniyet mü < Bugün bir çok doktorlar se ' dürlüğüne FeH mi Bey ibkaen, falet içindedirler. Fakat doktorluk dekorlu, şatafatlı bir meslektir. Men derece fevkin Ankara supları şık ve temiz gezmeğe, bas deki emniyet mü ton taşımağa, hususî otomobilleri dürlüğüne Salih yoksa bile taksiye çok binmeğe mecBey ibkaen, îsburdurlar. Doktorlar içinde doktortanbul emniyet luktan kazanarak apartıman yapmüdürlüğü muatıranların adedi ancak bir kaç tavinliğine Polis Gazi Antep Emniyeı nedir. Buna mukabil lstanbul'da müdür muavini müdürluğüne tayin Etibba Odasına kayıtlı 1100 hekim Hüsnü Bey ter edüen Hikmet Bey vardır. Hele bugün kazann tek bir fian, Izmir birinci sımf emniyeyt müdoktor yoktur.» dürlüğüne Polis müdürü Feyzi Bey, lattı. Beş sene serhatlerde harp ettikten sonra lstanbul'da düşman işgalini gören, yabancı askerlerin zu lüm ve işkencelerine şahit, ve nihayet hedef olan Ibrahim; düşmanm memlekete girişini, yapılan fecayii hatırlar ve anlatırken hüngür hüngür ağladı. Bu temiz vatan çocuğu ve mert askerin hikâyesi şöyle başlıyor: « 12 sene evveTdi. Kafkas fır . Jutsmds Mttı. rırkamrz tsrffnbUl'o geldi. Bizi Sultanahmet camisine koydular. Edirne'ye gidecektik. Tren ( Mabadi 6 ınct sahifede ) Tevfik Salim Paşa diyor ki Paris'te son günler Keriman H. bir sinema kumpanyasının filim çekmek feklifini reddetti Yugoslâvya güzeli ile Heyecank bir veda.. Paris 21 (Hususî) Bugün aym yirmi biri... Dünya Güzeli Keriman Hanım şerefine Fransa'da yapılan merasim ve şenlikler evvelki gün akşam üstü nihayet buldu. Maa • maf ih Kraliçe ve pederi hâlâ Paristedirler ve IstanbuPa avdet etmek için de henüz bir karar vermemişlerdir. Civar şehirlerden, Kopenhagdan, Cote d'Azur'dan yapılan bir takım davetler vardır. Bunlara henüz cevap gönderilmemiştir. Kraliçenin Istanbul'a mı dönmesi, yahut daha evvel buralara mı git mesi lâzım geldiği düşünülmekte dir. Keriman Hanımm evvellki gün, dün ve bugün ne yaptığmı sırasile Güzeli KSHman H&nım ve en Küvvetli raMbesi Yugoslâvya güzeli bir sofrada... Dr. Rıza Enver Bey de şunları M. Kemal Beyin cevabi söylemektedir: Operatör M. Kemal Bey de şun« DoktorLvın çok kazandık ları söylemiştir: ları hakkmdaki iddialar vakit vakit « Ben bu mes'ele hakkında bir ortaya atılır. Belki bir çok doktorlar şey söyliyemem. Çünkü ben de a para kazanmasını ve biriktirmesini partıman yaptıranlar arasındayım. bilirler. Çünkü meslekleri ve meşHayatımız pahasına çalışıp tasarruf guliyetleri fazla para sarfetmeğe müettiğimiz bir miktar para ile bin a sait değildir. Biraz parası biriken yaptımamız neden göze batıyor? bir doktor bunu bir bakkal gibi başNeden bir ilim adamınm para kaka bir semtte de bir şube açarak işzanması ve bir eser yapması kıskaletemez. Benim de param olsa bu nılıyor? iddiayı çok gülünç ve yerparamı işletmek için bir apartıman yaptırmakta tereddüt emem. siz Üuluyorum. Hem doktorlarm apartımanları söylenildiği kadar çok iddia hakikatte hiç te samimî dedeğildir.> ğildir. Memleketin kaç tanmmış doktorunun apartımanı ve büyük bir Ferit tbfahim Beye göre serveti vardır. Isim zikretmek lâ Sağhk Turdu sahibi Dr. Ferit zımdır.» Ibrahim Bey diyor ki: ıııııııııııınıııııııııııııiıiıııııiıınııiMinıııııııııııııııııııııııııııııııııiiiıııııııııııııııııııııiiiıııııııııınııııı Rıza Enver Bey ne diyor? İMabadi 2 inci sahifede) KENDİ KENDtMlZl TENKİT: Muvazene mi, tasarruf mu? Bugün AvTupa'nın bir çok memleketleri ithalât ve ihracat itibarile bir takım tedbirler almak mecburiyetinde kalmışlardır. Biz de onlardan biriyiz. Vaziyetleri bizden müşkül ve tedbirleri bize nis betle daha çok şiddetli memleketler var. Binaenaleyh kontenjantman usulile başka memleketlere nisbetle hiç te fev kalâde bir veıziyette bulunmuyoruz de mektir. Yalnız iyice anlasılamıyan nokta bizitn l onteniantmanla takip ettiğimiz maksadm her zaman kat'iyyen kâfi denilecek bir vuzuK ve sarahatle anlasılamamasıdır. Ticarî muvazene elde bir, tediye muvazenesi elde iki. Bunlar birer maksattır. Mes'ele bu iki maksadm birinden veya her ikisinden ibaret olsa bunu belki Devlet Bankasmın hâkim ve nâzımı olacağı bir döviz politikasile de temin edebilirdik diye hatıra gelir. O halde bu iki maksattan başka az ithalâtla bir de millî tasarruf maksadı takip etmek istediğimize hükmetmek zarurî olur. Olur ama milletler bu işte zannolunabileceği kadar hiir değillerdir. Ş) itibarla ki kendilerine karşı bilmu kabele başkalarının da ayni tasarruf siyaseti takip ettiğini görürler. Yani it halâta mümanaat ettikleri kadar kendi ihracatlarmda mutazarrır olurlar. Bu, ehemmîyeti vahametile katmerleşen bir vaziyettir. Aman gözden kaçınlmasın. anlatayım; (Mabadi 6 met sahifede) ıııııııııUMiınıııııııııııııııııııııııııııııııııııı cüme olunan bu kitapta bir kaç şahsın muhtelif ve mütehalif mizaçları tahlil olunur. Fakat bu tahlil çok güzel ve pek temiz ifadelerin selsebiline tevdi olunmuş bir hikâyenin cereyanı imtidadmda adeta kendilğinden tebarüz ediyor şekilde yapılmıştır, ve zaten san'at ta buradadır. Kitap bittiği zaman sizde kalan tatlı hulâsa hakikaten her mizacın arzettiği başka bir iklim, başka bir âlem hatırasıdır. Pek güzel tercümesi CumKuriyette tefrika olunan İklim'lerin dikkatli nazarlarda alâka uyandırmaktan hali kalmamış olduğunu memnuniyetle öğreniyorduk. Bu şaheser ro man ahiren kitap halinde de çıktıktan sonra bizi onun tercüme ve neşrine sevketmiş olan fikirleri de söylemiş olmağı faydasız bulmıyarak işte bu satırları yazmış bulunuyoruz. Eğer bu f ikirler doğru ise garbin irfan haznesini dolduran büyük eserleri böyle birer brrer değil, imkâ nm azamî hadlerine giderek ikişer üçer, yani çok çok türkçemize nakletmek işi millî vazifelerin en zarurilerinden biri sayılmak kıymetinde mühim bir mes'ele olarak karşımıza dikilmiş olur. Anhyalım ve en gür sesimizle itiraf edelim ki bu bir hakikattir. YUNUS NADI Yahu niçin çıkme.Ktan vaz geçtm'i. Ne yapayım birader, açhktan dizlerimin dermanı kesildi!

Bu sayıdan diğer sayfalar: