15 Eylül 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

15 Eylül 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 Eylul 1932 Camfiurjyet SON TELGRAFLAP Cenevre'de endişeler! Almanya Tahdidi teslihat konferansma gitmezse galip devletler ne yapacaklar? Cenevre 14 (A.A.) Havas A zansı tnuhabirinden: Almanya'nm terki teslihat konferansının 22 tem muz tarihli celsesindeki beyanatında mündemiç tehdidatı tatbik mevkiine koyarak, teslihatta müsavata ait ta lebî infaz ve kabul edilmedikçe konferansm alelâde teknik işleri de dahil olduğu halde bundan böyle konfe rans mesaisine iftirak eylemiyeceği kat'î olarak görünmektedir. Alman hükumeti 21 eylulde Ce nevre'de in'ikat edecek olan terki teslihat konferansı riyaset divanına resmen davet edilmiş bulunduğundan bu husustaki cevabını da resmen bildirecektir. Almanya'nm gıyabmda konfe ransm mesaisinin devam edip etmi yeceğine tereddüt gösteriltnektedir. Bir çok devletler başlanmış olan e serin başarılması için Almanya'nm gıyabında da çalışabileceğini düsiindüklerinden bu hususa teyitkâr bir cevap vermektedir. Esasen ihzarî komisyonun muka vele projesinin, askeri tsatüleri sulh muahedeleri ahkâmına tâbi tutul muş olan devletlere, binnazariye bile olsa bu mukavelenin tatbik edile miyeceğine dair bir maddeyi muhtevi bulunması hasebile konferans, Al manya'nm iftiraki olmaksızın me saisine devam edebilecektir. Ancak, bütün devletler ve bilhassa Fransa, Almanya'nm mesai iştirakine devam etmesini arzu etmektedir. Almanya Jeneral Von Schleiher'in tehditlerinden bazilarını tatbik mevkiine koyacak ve yalnız kendisinin bir taraflı arzusile askerî statüsünü tadil eyliyecek olursa, Fransa Ver say muahedesine imza koymuş bulunan diğer devletler Milletler Cemi yetinî vaziyetten malumattar etmek mecburiyetinde kalacaklardır. Maamafih bu ihtimalâtm yakın olduğu zannediltnektedir. tngiltere'nin cevabr Londra 14 (A.A.) M. Mac Donpld'ın Alman talebi hakkında he nüz hiç bir karar ittihaz etmemiş olduğu resmen beyan edilmektedir. Fransa'nın Londra Büyük Elçisi M. Fleurian'ın Hariciye Nazırı Sir Jhon Simon tarafından kabul edildiği ve mumaileyhle uzun bir mülâkatta bu lunduğu bildirilmektedir. tngiltere'nin bu bapta alacağı vaziyet ancak 2 gün sonra taayyün edebilecektir. M. Mac Donald'ın cevabınm bir «teklif» mahiyetini iktisap eylemesi gayrı mümkün değildir. Italyan matbuatı ve Alman mutalebatı Roma 14 (A.A.) Gazeteler, Fransa'nın Almanya'ya vermiş olduğu cevabı ile Almanya'nm vaziyeti hakkında mütalea serdinden içtinap ettnektedirler. Efkâri umumiye müvacehesinde Fransa'nın cevabı ile İtalyan tezi a rasındaki cüz'î farklar münakaşa edilmek istenilmektedir. Diğer taraftan Fransa matbuatı, İtalya ile daha iyi bir uzlaşma yapıl masını iltizam eden neşriyata ^jl hassa mühim bir mevki tahsis et mektedir. Bazı mehafilde M. Von Papen'in nüfuzunun günden güne artmakta, bunun da Almanya'nm harpten evvelki tecavüzî siyasetrne rücu etmek niyetinde bulunduğunu göstertnekte olduğu söylenmektedir. Fon Papen karartnda masır Berlin 14 (A.A.) Von Papen, hükumetin, fırkalarm harekâtına rağmen millî ihya teşebbüsünde de vam edeceğini ve bütün Almanya'nm bu bapta hükumete tevcih edeceği kuvvetlerden cesaret alarak Almarya için teslihat sahasında müsavatı is tihsal edeceğini, aksi takdirde Al • manya'nm terki teslihat konferan sından çekileceğini beyan eylemiştir. Mumaileyh, Fransız cevabınm mev zuu bahs mes'elenin halline müsait olacağını zannetmediğini ilâve eyle mıştır. ,?<•**> *<***? *i£v t a ı Mi\ Mason Kongresi Ve Gazi Hz. Son ziyafette söylenen şayani dikkat nutuklar SAN'AT VE EDEBİYAT Ahmet Kutsi'nin ((Siirler )) PEYAMÎ 1 SAFA Ecnebi ve ekalliyet mek tepleri muallimleri Muallim kimdir?. tstikbali yetiştiren adam... Fakat, ecnebi ve ekalliyet mekteplerindeki hoce ların bir başka ehemmiyeti de vardır: Onlar, yalnız istikbali yetiştirmiyorlar. Onlar, yeni bir raillet yetiştirmek vazifesini de üstlerine almışlardır. Resmî mekteplerdeki kürsu lerin karşısında dizilen sıralar da, beşiği türkçe ninnilerle sallanmış, hafızası cetlerimize ait hatıralarla beslenmif, evlerinin duvarlarında bir kaç şebit resrai bulunan çocuklar oturuyor.. Ecnebi ve ekalliyet mekteplerinde ise, muallim, çatısı altında türkçe konuşulmıyan bir evin çocuklarına bu memleketin tarihini tanıtmak, coğrafyasını öğret • mek, dilini ve debiyatını sevdirmek, onları tam bir vatandas yapmak gayesile çahşıyor... Bu adam, yarınından emin değildir. Bu adam, her sene bir korku geçirmektedir. Bu adam, hizmetinin mükâfatını görmemek tedir. Yarınından emin değildir. Çünkü, yüz sene hocalık etse, ücre • tine yüz para zam yapılmaz. Yüz sene talebe yetiştirse, yüz para tekaüt maaşı alamaz! Her sene korku geçirmekte dir. Çünkü, her yıl, bir yeni sa yia, tehlikeli fırtınasını kadrolar üzerine üflemektedir: Resmî muallim vasıfları aranacakmış, şehadetname istenecekmiş, imtihana tâbi tutulacakmış, mış, mış, mış!.. Mükâfat görmemektedir. Çünkü, ayda yirmi saat kıraat okutan bir hoca on beş lira; yirmi saat edebiyat okutan bir hoca, yirmi bes lira almaktadır! Gün oluyor, işitiyoruz: Ecnebi ve ekalliyet mB.kjeRj.erinin muallimlerinde sehadetname arana cakmış. . Niçin?.. Ehliyet. sehadetname ile öl çülmez. Bilâkis, hayatın binbir ihtiyacı ve ıztırabı içinde kendi kendilerini yetiştirehilenlere zulüm değil, hürmet etmek lâzımdır. Ayda yirmi saat ders okutan bir Türk tarihi, bir Türk debiyatı muaUimme yirmi beş lira ayhk... Niçİn?... 3 u der*lerin ehemmiyeti bu kadar az mıdır? Bu hocalann kıymeti bu kadar düşük müdür? Yoksa, bu mekteplerin bütçeleri daha fazlasına müsait mi değıldir? Maarif Vekâletinin kulağma fısıldıyalım: Türk muaHimlerm haricinde, bu mekteplerden, saatine beş lira alan pek çok ya bancı hocaîar olduğunu biliyoruz! Hulâsa: Ecnebi ve ekalliyet mekteple rinin hocaları, memleketin millî irfanma olduğu kadar mil'î 'ivasetine de hizmet eden insanUr dir. Bunları, liyakatleri ve hiz metleri derecesinde korumak, maarifin ve inkılâbm unulmasına irnkân olmıyan bir vazifedir. Hiç bir zaman ehlivet vev^»«î olmıyan sehadetname, smıfsız Türkiye'de bir sınıf doguramaz! Senelerin yetiştirdiçi liyakat lere, ellerinde yaldızlı bir kâ*ıt bulunmadığı için bu son geçim kapılarmı da kapıyıvermek, memlekete, ancak bir yeni muz taripler ve açlar kaf ilesî ilâve etmekten başka bir netice vermi yecektir. Biz, Esat Beyefendi gibi seyfü kalem sahibi bir Maarif Vekili nin, ordusundaki bu atsız kah ramanları unutacağına asla ihtimal veremiyiz. YUSUF ZİYA Köstence Türk konsolosu bir tebliğ neşrederek Romanya'daki Türk ahaünin Türkiye'ye gidip yerleşmesine Türk hükumetinin muhalif olmadığını ve fakat hicret edeceklerin iktisadî buhran dblayısile, Türkiyede toprak ve hayvan alacak kadar parası bulunması lâzım geldiğini ilân etmiştir. Gandi açlık Grevî yapacak Dil Kurultayi Bombay'da milliyetper Kongreye kayıt muame verlerin büyük bir mitingi lesi devam ediyor Bombay 14 (A.A.) Gandi'nin açlık grevine başlamak istediği tarih olan 20 eylulde serbest bırakılması muhtem?ldir. Mecusi rüesa, Parla'lan mecusi cemaatinde kalmağa iknaa ve bunun için onlara f aydalı bir takım şartlar teklif etmek suretile Gandi'nin hayatını kurtarmak için nevmi dane mesai sarfetmektedirler. Vazi yetin vahametini ve Gandi'nin ölü münün husule getireceği felâketengiz akisleri nazari itibara alan hükumet, onu serbest bırakmağı daha muvafık addetmektedir. Gandi'yi açlık grevinden vaz geçmeğe ikna etmek için bugün bir muazzam mitinğ tertip edilmistir. Bununla beraber, Mahatma'nın hatta «dokunulamazlar» (mukad desler) arasında bile düşmanları vardır. Bu sınıfm zimamdarlarmdan biri olup Yuvarlak Masa konferansına iştirak etmiş olan Ambedkhar yalnız mecusi cemaatinm menfaatini düşü nen Gandi'nin siyasetini hiç te te veccühle karşılamamakta olduğunu beyan etmiştir. Mumaileyh, ayrı ayrı intihap pro i jesine hasım olduğunu söylemiş ve fakat Gandi'nin tehdidini ıka etmesine mâni olmak için bu noktii &azarı münakaşadan imtina eylemiştir. tstanbul 14 (A.A.) T. D. T. C. Kâtibi LJnıumiliğinden: 26 eylulde toplanacak olan kurultayda aza olmak arzusile müracaat edenlerin isîmlerini neşre devam ediyoruz: Servet Yesari Bey Beyoğlu üçüncü noteri, Dr. Akif Şakir Bey Tıp Fa kültesi muallimlerinden, Semiha t»mail H. muallim, A. Ulvi Bey muallim, Tevfik Bey Fen Fakültesi mü derrislerinden, Sabri Bey muallim, Hasan Reşit Bey Muş meb'usu, Baki Bey ruhiyat müderrisi, M. Şekip Bey ruhiyat müderrisi, Mecdi Sadrettin Bey muharrir M. Zolotarewsky Bey muharrir ve mütercim, Ragıp Kemal Bey miralay mütekaidi, Mustaf a özyol Bey tstanbul posta telgraf baş müdürlük muhasebesinden, Asım Bey muallim, Dr. Celâl Tahsin Bey muallim, A. Hikmet Bey talebe, Reşit Akif Bey talebe, H. Hüsnü Bey muallim, tsmail Hikmet Bey mual lim, Dr. Necati Kemal Bey sinir mütehassısı, ts. Hakkı Şükrü Bey göz hekimi, Reşit Bey imam. Balıkçılık mütehassısı izmir'de îçinde yirmi şür bulunan küçücük bir kitap. Sıvas'ta basılmış olmasına rağmen, maddî vasıtalann mükemmeliyeŞehrimizde toplanan beynelmilel yetini hiç aratmıyan bir zarafeti var. Mason kongresi içtimalarına bun Fakat bir çok insanlar için bu kitabm dan bir iki gün evvel nihayet ver varlığı ile yokluğu müsavi olacaknr, mişti. Kongreye gelen murahhaslar çünkü bazan Avrupa'da da yapıidığı şerefine Türkiye Masonları yüksek gibi, eser, mahdut miktarda basılmış ve heyeti tarafından Perapalas'ta bir yalnız dostlara dağıtümış. Bu tevazu ziyafet keşide edilmiş, bu ziyafette arkasuıa gizlenen gururu kolay kolay murahhaslar, murahhasların zevce affedemiyorum; çünkü Ahmet Kutsi'yî leri ve şehrimizin yüksek mehafi tanıyanlann çoğu kitabuu arıyorlar, line mensup aileler hazır bulun benden alıyorlar ve böylece kendisinden muşlardı. bahsetmek zevkini geciktirecek kadar Ziyafette yüksek heyet reisi Fervet aldıklannı geç iade ediyorlar. Yesari Bey tarafından bir nutuk irat Bu şürlerden bazılannı bir kaç sene edilmistir. Şayani dikkat bulduğuevvel Cumhuriyet'te neşrettiğimiz edemuz bu nutkun bazı parçalarını berbiyat sahifesinde görmüşsünüzdür; baveçhi ati dercediyoruz: zıları şairin bizzat çıkardığı «Görüs» te « Türkiye Masonluğu ve locave diğer mecmualarda neşredildi. Edelan namına sizi biraderane selâmbîyatımızın birinci plâna cıkmıyacak kalarım. Ve sizler ey Mason hemşiredar ince ve çekingen yüzlerini tanıyanlar lerim! Tam istihlâsları bugün bir arasında Ahmet Kutsi pek meşhurdur; emri vaki olan Türk hemsirelerinifakat edebî hareketlerin yalnız kaba zin benim li&annnla size sundukları taslağını görenler için, mahrem bir şamüşfik selâmları lutfen kabul buirdir. yurmanızı rica ed'erim.» Bu mahremiyel, belki de onun bü • «... O tarihte, ziyaret ettiğim Matün şahsiyetini ve eserlerini izah eder. son büyüklerine söylemiş idim ki, Ahmet Kutsi, içinde gayet ince ve tatlı hâlen Türk milletinin başında bu hayaletler doiaşan ıssız bir rnhtur: Aralunan fevkalbeşer şahsiyet, mem mızda gayet hafif, seyyal, fakat en derin leketi, sanki bir sihir ve füsun kuvve sıcak mh tabakalarunıza kadar ge vetile baştan başa yenilestirmekte cen bir gölgesi vardır. Çok istediği şeydir. Onun harikalı dehâsı sayesinde lerden uzak durmanm acı keyfini sü • bir asrı kaplıyacak kadar büyük bir ren bir şair olduğu için, söhreti aramaz, tekâmül, beş seneye baliğ olmıyan siirlerini okutmağa çahşmaz; gazete kısa bir müddet içinde tahakkuk etidarehanelerinde göriinmez ve şairle miştir. Kadınlığı tam bir istihlâsa şarlatan arasındaki farkı herkesten çok kavuşturan harikalı şahsiyet mem duyar; başkalan, yeni çıkan şür kitaplan lekette yeni bir içtimaî hayat yarathakkında makale yazmanız için size bir mıştır. Cumhuriye idaresinin teeskaç kere müracaat ettikleri halde, o güsüsüne, mizaç ve seciyelerin tekâ • zel çizgi üstünde birieştiğini görürsü mülüne, millî kültüre şayani dikkat nüz. bir inkişaf vermistir. O harikalı şahOnun bütün hüviyeti, insan ve tfir siyettir ki, Türkiye'yi baş döndü hüviyeti, bu tapındığı seylerden uzak rücü bir çabuklukla inkişaf ve te duruşunda, ihtiraslara karşı bu güzel rakki eden asrî bir devlet haline tavrundadır. Her sevdiği şeye karşı, sokmuştur. Mason büyüklerine söy«Yarasa» ismindeki siirinde söyledierini lemiş idim ki, o harikalı şahsiyet, hisseder: memleketi lâik yapmağa muvaffak Derdim ki: «Ne olur, »en olmasan da olmuş ve asrımızın en yüce ve heyArdmdan yıllarla gezsem, tarasam. betli eserini meydana getirerek, tek Durmadan yıllarla, seni insanda başına, bizim mefkuremizi tahakkuk Ardından kostaran deıde uğrasam. ettirmiştir. O zaman, Yıman'h Mason kar Boşlukta işitip her an sesini. deşlerhnize, istikbali keşfeder gibi Rüzgârdır zannetsem ben nefesini, demişthn ki: «Biz Masonların, birYadının âlemde loş gölgesini, birimize, sırf kendi teşebbüsümüzle Elimle bir âmâ gibi arasam.> uzattığımız dostluk eli aramızda yaAhmet Kutsi, Türk edebiyah tarihiratmağa muvaffak olduğumuz hanin en ince şanidir. Bn cumleyi, bütün yırkâr dostluk ve kardeşlik muhiti, mes'uliyetini kabul ederek söylüyorurn. devlet adamlarımızın fasılasız gayretleri sayesinde yakında mensup ol Onun ruhunun ölçülemiyecek kadar ince mesafelerinde rendelenen hisler bir duğumuz iki kavme de şamil olacakduman hsüfliğile mısralarmın üstüne tır. Bütün bu sözlerim ve keşiflerim inerler. Her bangri bir diğer şiirine ter tahakkuk etmedi mi? cih etmeden, «tlk uykular» şürinin iki Size gelince, muazzez hemşirele parçasını okuyalım: rim... Gözünüzle gördünüz ve şahit oldunuz ki, artık, bir Türk kadını ile bir Avrupa'lı veya Amerika'Iı ka dm arasında hiç bir fark yoktur. Badema, Türkiye'de bütün meslekler kadınlara açıktır. Memleketinize gittiğmiz zaman anlatabileceksiHükumetin posta vapurculuğunu niz ki, Türk kadınlan içinde, avukat, inhisar albna alacağı ve millî vapurdoktor, hâkim, hatta beledlye azası olan hanımları gözünüzle gördünüz.» culara verdiği mühletin bu ayın 17Bundan sonra rmırahhaslardan M. sinde hitam bulacağı yazılmıştı. VaGroussies, M. Casrantier, M. Madec purcular bu husustaki kanun mucibal, M. Mossiaf söz almışlar, muh bince 17 eylulde vapurlarını satıp telif mevzular üzerinde felsefî ve satmıyacaklarını bir beyanname ile ilmî hitabeler irat eylemişlerdir. Seyrisefain idaresine bildirmek meo Hatipler bu meyanda Gazi Hz. buriyetindedirler. nin mezavp.jından da hararetle bahsetmişJerdir. Türkiye Turing ve Otomobil kulübü idare heyeti, dün Kocaeli meb'usu Retzmir 14 (A.A.) tktisat Veka şit Saffet Beyin riyasetinde toplanmış leti balıkçılık müfettişi Şevket Beyle ba ve memleketimizde Turizmin inkişah lıkçılık mütehassısı M. Simson, balıkiçm faideli olabilecek tedbirler eba çılık gemisile körfez dahilinde yap fında müzakeratta bulunmuştur. makta oldukları tetkikatı bitirmişlerdir Neticede bu tedbirleri bir rapor ha Balıkçılık geraisi Çeşme'ye gitmiş linde toplıyarak Belediye ve hükumete tir. Yakında oradan İstanbul'a hareket müracaat edilmesîne karar verilmiştir. edecektir. Yıllar var, o zaman küçüktü göğsiin, Boğuşmak bilmezdin bu kuş tiiyile, Hulyanın ve yazm ve teneffüsun Sihrile uyuyan bir kızdın öyle. Alsan da koynuna sihir yelini, Saçının vermezdin ona telini, Elinin üstüne koysan elini Çekerdin ansızın bir ürpermeyle. Genç ve ibtiyar kız, şairin kalbinde ayni yeri almıştır; «İhtiyar kızlar» şi irini buraya geçiremiyeceğime teessüf ediyorum. Mezar taşlarını sevmeği bize tavsiye eden Ahmet Kutsi'nin şürlerinde, ölüm, artık o korkunç romantik manzarasile karşımıza çıkmaz: Tabut, çan sesleri, keşiş, vaveylâlar, bütün o ölüm yaygarası ve çığırtkanlığutdan eser yoktur. Kut • si'nin ölüleri bize rikkat verir, melodram ölülerinin haşyetini vermez. «ölü» is • mindeki giirini tamamile alıyorum: Bir sonsuz rüyaya açılmış gözler, Yummayın, yummayın kirpiklerini' (Kim ondan daha çok hayatı özler?) Çağırıyor, çağınyor sevdiklerini. Gelraiyor, gelmiyor o yüzler niçin? Kaybolmuş koynunda onlar da hiçin. Bilmiyor boyunun ölçüsü için Başınm ucuna geldiklerini. Bilmem ki adını onun kim saklar? Şimdiden unutmuş onu kucaklar. Besbelli üşütür soğuk topraklar, Soymayın, soymayın geydiklerini! Gene bir ölüm şürinden şu parça da bütün Kutsi vardır: Besbelli, ölümüm sabahleyindir. Ilk ışık korkuyla girerken camdan, Uzan, başucumda perdeyi indir, Mum olduğu gibi kalsın akşamdan. Bu yirmi şiirden hangisi güzel değil ki hiç birini karanlıkta bırakmıya gönlüm varmıyor. Fakat onlar, hakikî şi irlerin kalpten kalbe ve elden ele gizli, ağır ve ince sirayetile bir gün hepinizin şuurunuza ve hafızanıza girivericekler, bir daha da oradan çıkmıyacaklar. Tam bir garp edebiyah küHüriIe, şür anlayışını ve kendi edasile tarzını bazı sair arkadaşlanna da kabul ettiren Ahmet Kutsi, gururunun cezasını edebiyat tarih i veya antoloji taslaklarına geçmemek suretile çekiyor; fakat şarlatan olmamanın mükâfatını görüyor: «Şiirler» şairi olmak kâfi. Ben bu makaleyi ondan biraz bahsetraek için yazdım. Kutsi'nin edebiyahmıza getirdiği şeyleri izah etmek için bu sütunlann çerçevesini pek aşan etütlere ihtiyaç var. Kapalı ve asil bir santimantalizmden yeni bir rüya hassasiyetinin inkişafına doğru gittikçe değişen muhtelif Kutsi'leri birbirlerile kıyas etmek lâzım. PEYAMİ SAFA Vapurculara verilen möhlet cumartesi gönö bitiyor MUIkiye MOfettişlinine şikâyet ömer Faruk isminde bir genç tstanbul'dan Trakya kasabalarına yaya olarak yaphğı bir tetkik seyahati esnasmda haksız olarak, usul ve kanuna mugayir bir surette bazı yerlerde tevkif edildiğini, çok müşkül ve fena vaziyet • lere maruz kaldığuu fleri sürerek tstanbul mülkiye teftiş heyeti riyasetine bir şikâyette bulunmuş ve bu şikâyet mülkiye müfettişliği tarafından nazari dikkate almmışhr. ömer Faruk Efendi tstanbul'dan temmuzun 9 uncu günü hareket ehniş, Çorlu'ya, Tekirdağı'na, Edirne'ye, Kırklareli'ne gith'kten sonra Pmarhisar tarikile İstanbul'a avdet etnüştir. Şikâyetine sebep bazı kasaba larda haftalarca elinde vesaiki olduğu halde hüviyetinin tehkiki için hapse dilmesidir. tilini yapmıştır. Şirket yakında tekrar faaliyete geçecektir. Cidna tayyareleri şimdiye kadar tstanbul'dan Paris'e bir günde gi debildikleri halde Paris'ten tstanbul'a iki günde gelmekte idiler. Şirket önümüzdeki seneden itî baren bu yolu bir günde yapabil mek için lâzım gelen tertibatı alacaktır. Turing Kulübü idam edilecek Trabzon 1 3 Geçen sene Hıdı rellezde karısını bir meşei kte bldürüp kaçan arabacı Faik idama mahkum edilmistir. Cidna tekrar faaliyete geçecek Cidna tayyare kumpanyasmın f aaliyetini tatil ettiği yazılmıştı. Haber aldığımıza göre Cidna şirketi her sene olduğu gibi mutat ta CVMHURtYET'in edebî tefrikan: 61 Bir Tereddüdün Romanı Bunu bilmek için için hoşuma gidi yor. Fakat bir taraftan da onlar için hüngür hüngür, haykıra haykıra ağlıyorum. Senm bir kitabmda genç bir kız İzmit'ten kaçar, babası ölür. O ölüm beni çıldırtmıştır. Senin bü tün kadınların bana benziyorlar. Hayret ediyorum. Benim hayatım, benim haya Cım... Fakat her insanın hayatı mühimdir, değil mi? Manalarına bağlıyarak düşü • nursek ayni derecede mühim ve ehemmiyetsiz. Ah bu boşluk... Evet, kendimde en iğrenç arzularm tohumlarını buluyorum. Bütün insanlar boyledir manlarına sinen ejderhaları, canavar' ları tanunalıyız; içimizde gizlenen ve pusu kuran müthiş ihtimallere cesa retle bakmalıyız; bunları şuurumuzun aynasında pervasızca seyrederek PeyamiSafa hem kendimize, hem de başkalarma göstermeliyiz; ben de senin bu iti Sevmek öldürmektir. Bunu raflarını ve samimiyetini beğeniyo çok söyledim ben. Boyledir. Hepi rum. Şüphesiz, insan, bütün hayvan miz katiliz. nevilerinin seciyelerini kendinde top Fakat bilmiyerek, istemiyerek, lamış bir mahluktur, bir behime yeazar azar öldürerek değil mi? kuudur: Kaplan gibi yırtıcı, tilki gibi kurnaz, geyik gibi ürkek, arslan gibi Evet. cesur, köpek gibi sadık ve kedi gibi Fakat bende bile bile katil olnankörüz, ilh... Fakat bu vahşet imma arzusu var. kânlarını beşerî seciyemizin çelikten Daha samimisin. Fakat bazan da müthiç hilekâr. kafesleri içinde hapsettiğimiz içîn insanız ve boğa yılanından farkımız Biribirine bağlı şeyler. budur. Tırnaklarımızı ya kesiyoruz, Vildan birdenbire boynuma sa yahut cilâlı maddelerle parlatıyor ve rıldı: güzellestirmeğe çalışıyoruz, yani tır Ah, dedi, benim pırlanta ze • nağımızın çıplağını gidiyoruz. Pi kâlı dostum! Seninle beraber ölmerandelli bundan bonsetmiyor; hal ği ve yahut beraber yaşamağı ne kabuki manikür, en çirkin tarafımızla dar isterdim, bilir mism? mücadelemizdir ve ellerimizde giz Teşekkür ederim. Fakat dur. lenep, sahji Pj^çeye insanî bir şekil yjcdanınaı»» vah*i or Bu akşatn biz güç sarhoş olu vermek içindir. Sevdiklerimizi öldü rüyoruz, çünkü onlar da bizi öldürü yoruz. Fazla gevezelik ettiğimiz için. yorlar; fakat darbelerimizi insanca Haydi, bir çekişte. v vurarak, açuğtmız yaraları namü Eyvallah. tenahi şefkatünizle iyi etmeğe çalı Gene arkaüstü uzandık. Fakat elşarak ve tekrar yaralıyarak, sev • lerimizde boş kalan kadehler bizi diklerimizi hazla keserek güzel tezadını tattırarak öldürüyor ve ölüyo rahatsız ediyordu. İkimizde bir an da ve birbirimize hiç haber vermiş ruz. Yaşamak, yaralamak ve yara olmadan, kadehleri odanın ortasına lanmaktır: Fakat, insanca. Bizim tıynetimiz, ruhumuzun hayvana ve Al fırlatıp attık, parçaladık ve sustuk. laha giden iki yolunun köşesinde mün Vildan başmı göğsüme koydu, ben d( başımı yastığa iyice yerleştirdim ve demiçtir. «Ne melek, ne hayvan!», «hem melek, hem hayvan!». Bununla gözlerimi kapadım. Uzun müddet hiı konuşmadık. Fırtma ayni şiddetle de beraber yüzümüz meleğe doğrudur, vam ediyor ve camları sarsıyordu. gayemiz Allaha doğrudur. Fakat bu bir gaye değil, manevî teşekkülü Fakat, artık bana korku vermiyor, i müzün kendi kendine aldığı bir veç çimdeki tatlı sükunu yenemiyordu. hedir, bizatihi bir gidiştir. Bir arahk: Mes'udum, diye mı Vildan beni bütün ciddiyetile din rıldandı. lerken ansızın güldü: Sonra dakikalar geçti ve göğsü mün teninde sıcak bir ıslaklık duya Şimdi de Hayyam bana sesleniyor, dedi. l rak gözlerimi açtım. Ağlıyordu. Ses Mübarek adam, pekâlâ, haydi I siz ve derin. (Mabadi var) şu masaya uzan ve kadehleri doldur.] y

Bu sayıdan diğer sayfalar: