19 Kasım 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

19 Kasım 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'Camhttriyet ' 19 Teşrinisani 1932; Şimendifer tarifelerimiz Yazan: BERNDORFF Türkçeye çevıren: ABİDİN DAVER 7 Naf ıa Vekâleti ecnebi bir Asari atika Şüpheli adam! eski zamana ait mü mütehassıs getirtiyor Çokhim eserler bulundu Evini silâh depoşu yapan Luka tevkif edildi Beyoğlu zabıtası tarafmdan Tcm. tom mahallesinde Boşaniçiçıkmaz sokağında 11 numaralı evde oturan Yugoslâvya tebaasından Luka'nın evi taharri edildiği sırada odasmda bir takım askerî elbise, bir Alman mavzeri, 6 tabanca ve bir mik. tar fişek bulunmuştur. Bunlar mu . sadere olunarak Luka tevkif edil miştir. (Birinci sahifeden mabait) yen program dairesinde ilerletil • mesi için muktazi tedbirleri alacağız. Inşaat gruplarile yaptığımız son itilâf'ara gelince bu itilâflar; evvelce derpis edilen inşaatın ve vagon ve Iokomotif gibi malzeme mubayaatının bütçe vaziyeti dolayısile ta mamen yav>ılamamıs olması yüzünden mukaveleye göre tertibat almıs ve taahhüdata girismiş olan insaat gmplarmın mesai müddetleri uza ması yüzünden ihtiyar edecekleri fazla teskilât masrafmı karşılamak maksadile yapılmıstır. Bu masraf ların tazmini hakkaniyet iktizası olduğu için prensip ttibarile bu mevzuda müzakereden çekinmedik. Maahaza gruplann memleketimizde is görmekle mühim muvaffakiyetler elde ettiklerini düsünerek gösterdik leri itilâfperverlik dolayısile mes'ele, tazminat olarak tavsifi bile caiz olmıyan küçük bir meblâgın tesviyesi üzerinde mutabık kalınarak halledildi.» dilmesi lâzım geldiğini gene biz tayin edeceğiz. Bugün tatbik edilmekte olan tarifelere gelince başlıca şikâyetler esya fiatları düştüğü halde nakliye nin düşmemesi noktasında toplanı yor. Halbuki tarifelerde hâkim olan âmil maliyet fiatıdır. Buğday on beş kurustan üç kurusa, beş kuruşa düştüğü halde muharrik kuvvet temin eden iptidaî maddeler ve işletme malzemesi fiatlannı muhafaza edi • yor. Sonra Sıvas'tan Istanbul'a gidecek buğdaym nakliyesini tayin ederken o buğdaylan getirmege giden vagonlann kâmilen dolu olarak gitmedîğini hesaba katmak lâzımdnr. Binaenaleyh ticarî mübadeleler her istikamette inkisaf ettiği nisbette tarifelerm de mdirilmesi mümkün olacaktır. Son zamanlarda tarifelere müessir olan arızi bir âmil de kon tenjan dolayısile dahile doğru olan nakliyatm mahsus bir surette azalmasıdır. Biz bütün bu müşkülât karfisında masrafian asgarî hadde indirmekle işe basladık. Yeni hatla rın iyi hasılat vermesi için zaman lâzım olduğu ve fazla olarak hattın Mtın alınmasi dolayısile tediyesi icap eden taksitleri ödediğimiz na • zari Hibara alınırsa tarifelerin cef felkalem tenzili cihetîne gidilemiyeceği tezahür eder. Maahaza biraz evvel de söylediğim gibi işletme tekniğinde ıslahat yapmak «uretile idare masraflannı yeniden azaJtmak çarelerine de baş vurmuş bulunuyoruz.» dediler. Vekil Beyefendi yolcu nakliyahnda hem idare, hem de yoleunun vereceği ücret noktasindan ueuzluk temini çarelermm de aynca tetkik e dilmekte olduğunu flâve buyurdular. Bu hususta lutfettikleri izahata göre muhtelif hatlarda otomotris işletmeleri çoktan başlamış bulunuyor. A dana Mersin hattında alman neticeler bu trenlerm eskisine nisbetle üç misli yolcu naklettiklerini göstermiştir. Devlet demiryollan ayni za manda nakliye ücretlerini azaltmak için ftalya ve Almanya'da olduğu gibi bir dördüncü sınıf ihdasını da düşümnektedrr. Aynca tenzilâtlı seyahat tarifelerinin geniş mikyasta fatbikı ve bu suretle seyahatlerin kolaylaşhrılması için bu hususta haşka memleketlerin neler yaptığı tetkik olunmaktadır. Bu çok kıymetli izahattan ve bilhassa devlet demiryollanmızm ıslah edileceği hakkmdaki müjdelerin den dolayı Vekil Beyefendiye teşekkür etmekle beraber tarifelerin in dirilmesi için mübadelenin artması lüzumuna işaret eden cümleleri U zerinde tevakkuf ederek acaba bu mkişafı tarifeler vasıtasile tacil et • mek mümkün olup olmadığı noktasında neler düşündüklerini sordum. Hilmi Beyefendi bu husustaki fikirlerimizi teyit eden şahsî tetkiklerinden babsettiler. Onian da başka bir yazımızda anlatacağız. ALİSÜREYYA Kütahya'da çıkan Bedbaht kızın güzel gözleri ağlamaktan kızarmış, benzi solgun bir sarı güle dönmüştü! Anne Marie, sevgilisinin kâğıt larına, yazılarına yaşlı gözlerile baktı; fakat sonra, çabucak kendini toplıyarak notlar hakkında izahat ve tafsilât verdi: Wynanky'm notlan nın sol tarafındaki rakamlar, erkânı harbiye haritalanndaki murabba ları, su çizgiler askerî demrryollannı gösteriyordu. Bu noktalar tahkimat demekti. Bu hatlar, son manevra larda işgal edümişti. Bunların ma nası şu idi. Şunlann manası da bu... Malthesius memnuniyetinden ıslık çalnordu. Saatlerce müddet ikisi başbaşa çalışarak müteveffa yüzbaşının notlannı haritalara naklettiler. Anne Marie, daima şaşılacak bîr sarahat ve kat'iyyiMe izahat veriyor, zayıf Matthesius, hiç sesini çıkar madan kadının söylediklerini haritalara geçiriyordu. Nihayet, şafak •ökerken Anne Marie'nîn elini sıka rak dedi ki: Bravo matmazel, gösterdiğiniz kablüyet re muvaffakiyete hayret ediyorum. Yarın bu işler hakkında sizinle tekrar görüşeceğim. Anne Marie, M. Matthesius'un apartımanında bir şezlonga uzandı ve genç yaşında ölen sevgilisini düşünerek uzun uzun ağladıktan sonra, nihayet uykuya daldı. O hâlâ uyurken iki kişi Tiergarten'in tenha bir yolunda konuşarak yürüyorlardı. Bu adamlardan biri Matthesius idi ve ötekine hitaben daima ekselâns tabirini kullanıyordu. Jeneral biraz sert bir sesle dedi ki: • Açık söylüyorum, teklifinizi pek kaba ve manasız buldum. Bu genç kız, Wynanky*in notlannı halIedebilir ve bu notlar hakkında size izahat ve tafsilât verebilirj fakat bımlar, genç kızm ayni malumatı kendi başma tedarik edebileceğini iıbat eder mi? Matthesius, jeneral Hz. ne cevap verdi: Ben insan sarrafiyıin ekselâns. Bu kızın bir dg£^Bİc olsun tecrübe ediimesi fikrmdeyim. Zaten, bu zavallıya ve onun dertlî gençliğine acıyorum da... Jeneralin mukabelesi şu oldu: Açık söylüyorum, teklifinizi çok kaba ve manasız buldum. Bu genç kıza acıyorsanız ona bir muallimlik yahut dadılık bulunuz. Daha on »ekiz yaşına bile gelmemiş olan bîr kizi, böyle müthis tehlikelere atmak günahhr. Matthesius O, tehlikeli işlere girmek istiyecektir. Göreceksiniz. Jeneral Ne isterseniz yapraız. Fakat, carusunuzun çok genç ve tecrübesiz bir kız olduğunu da unutmayınız. öğleden sonra, Anne Marie Lesser fle Matthesius gene karşı karşıya oturuyorlardı. Bedbaht çoeuğun güzel gozleri ağlamaktan kızarmış, göz kapaklan şişmiş, benzi solgun bir san güle dönmüştü. Matthesius söze başladı. Zayıf, fakat çok itmalı el leri haritalann üstünde dolaşıyor, pergellerle oynuyor, kâğıtlann üs tüne çizgiler çiziyor, yazılar yazıyordu. Belli ki kıza birdenbhe açıl maktan sıkilıyordu. Nihayet su suali sordu: Şimdi ne yapmak fikrindesi nir? Bilmem; hiç! Bilmem olur mu? Mutlaka bir îs buhnak mecburiyetindesiniz. Allah canınn alsın, en iyisi bu... Vefat eden sevgilinizin ruhu bundan memnun olur mu? El bette olmaz. ölenle ölünmez. Gençsiniz, güzelsiniz. Yaşamak hakkınızdır. Size, bir iş buluruz elbette .. öyle bir îş olmalı ki beni ta mamen meşgul etsin, o kadar meşgul etsin ki etrafımdaki her şeyi, hatta kendimi bile unutayım. Yazıhanede kısa bir sükut hâkim oldu. Matthesius elindeki renkli büyük kurşun kalemle, kâğıtlara hafif hafif vuruyordu. Anne Marie: Acaba yapabilir miyim? dedi. ötekî sözünü tamamlamasına meydan vermeden atıldı: Elbette, dedi, istedikten sonra pek iyi yaparsınız. Beni dinleyin, hemen Vosges'lere gidiniz. Ne görür seniz kaydedersiniz. Ondan sonra Matthesius ile çocuk denilecek kadar genç casus kız ortalık aydınlanmcıya kadar, harita ların ve Fransız ordu teşkilâtmdan bahîeden bir kitabın üzerinde çalıştılar. Bu tetkikat esnasında genç kızın vüzü canlandı. Şimdi artık gözleri esrarlı bir ışıkla parlıyor, yanaklan kızarıyor, kalbi çarpıyor, şevkle, heyecanla konuşuyordu. Karşısmdakinin düşüncelerine karsı mütalea lar, tenkitler yürütüyor, onun bazı tekliflerini reddederek kendisi yeni ve hakikaten daha makul teklifler ileri sürüyordu. Zayıf Matthesius, bu genç kızın gösterdiği harikulâde zekâ ve kabiliyet karsısmda hayretler içinde kal« dı. O da, hararetlendi. Kızla münakaşadan zevk alıyordu. On sekizine bile ginnemiş, henüz resmen kadın bile olmamış bu genç kız, sanki kırk yıllık bir casus ve harbiye mekte binden çıkmıs bir zabitmiş gibi bu işleri kökünden kavnyordu. Nihayet Anne Marie'nin Vosges'lerde yapacağı işler takarrür etti, pazarhkta da uyuştular. Ertesi sabah kız, bir otele gitti. . Hamai Derviş'in 50 lirası bir tehlike atlatfı Cerrahpaşa hastanesine, hastala rından birini ziyarete giden Soğaniskelesi hamallarından Derviş'in 50 lirası yankesici Mehmet tarafmdan çarpılmıştır. Mehmet kaçarken ya kalanmış ve Derviş'in paralan kendisine verilmiştir. Yemiş'te garip bir hırsızlık vak'ası olmuştur. Âdem isminde bir sa Iepçi güğümü bir dükkânm önüne bırakarak yandaki dükkâna salep götürmüs, dondüğü vakit güğümün yerinde yeller estiğini görmüştür. Garip bir hırsızlık Sıvas Erzurum hattı Vekil Beyefendi Sıvas Erzurum hathnın insası için bir müddetten • beri cereyan etmekte olan müzakereler hakkında bana su izahatı lutf etti ler: < Sıvas Erzurum hattmın msası için müteaddit talepler olduğu malumdur. Fakat taleplerin hiç bi risi ile müzakerenin henüz nihaî bir »afhaya girdiği mevzuu bahis de ğildir.» Hırsızlık yapan mektep talebesi Kadıköy zabıtası 1500 lira kıy metinde mücevherat çalan Mehmet Efendi isminde bir mektepli yaka lamıştır. Mehmet Efendi, tstanbul'a inerken evinin anahtarını kendi evleri* ne bırakan Fevziye Hanımın evine girerek mücevherleri çalmıstır. Zabıta satılan mücevherleri geri almıstır. Tahkik etmeden çocuktan mücevher alan mağaza sahibi hakkında da takibat yapılacaktır. Tarife meselesi Fırsat bulmusken Nafıa Vekfli • mizin devlet demiryollarmın idareri hakkmdaki ftkirlerini de öğrenmek istedfm ve mevzua girmis olmak için şhnendifer tarifelerimizin davet ettiği sikâyetlerden bahsettrm. Ben konuşurken Vekil Beyefendi büyük bh alâka ile dinliyor ve ha reketleri bu bahiste ne kadar hassas oldııklannı gösteriyordu. Şimendiferlerhnizin tulü hergün biraz daha arta arta bugün düne nisbetle iki mislî uzunlukta bir sebekenin idaresi mevzuu bahistîr. Bu sebeke üzerinde trenlerm muntazam saatlerde hareket ve muvasalat et • mesi idarenin işletme ve memleket iktisadiyatımn inkisafı bakımından mükemmel olduğuna delâlet etmez. Nitektm basta tarifeler olmak üzere sikâyeti mucip olan bîr çok nokta lar devlet demiryollanmızm idare sinde esaslı isiahat yapılmak lâzım geldiğini gösterîyor. Bu vaziyet mükemmel bir idare adamının bütün meziyet ve mümta ziyetlerini nefsinde toplamış bulunan Nafıa Vekilinin, nafiz nazarlarından kaçamazdı. Ben sözlerimi bitirince cevap vermekte müsaraat göstere rekr t Şimendiferlerimîzin ucuz ve iyi isletilmesi baslıca hedeflerimiz den biridir. Bu hedefe varmakla ayni zsmanda memleket iktisadiyatımn mkişaf ve himayesi maksadile öte denberi almış olduğumuz tedbirleri bir kat daha genişletmek te mümkün olacakhr. Bunun için isletmede en iyi ve en tasarrufkârane şekiller hakkında bizi tenvh edecek bir ecnebi mütehassisı davet ettik. Bu müte hassıs teknik ıslahat meyanmda tarifelerimizi de ilmî bir tasnife tâbi tutacaktır. Bununla beraber tarifelerm tan zhninde göz önünde tutulacak ma • hallî sartlan ve millî gayeleri daha iyi takdh* etmek mevkiinde bulunanlar bizler olduğumuz için rauhtelif esyanın mütevassıt tarifeye nisbetle daha ucuz veya daha pahalı nakleele geçireceğiz. Ne vakît? thtimal su saatlerde... Bu karyola tahtasına saplanan kama mes'elesi onun meydana çıkmasma mâni oldu. Bu mes'elenin bir sonu ola caktı. O netice inkisaf edemedi. Biliyor musunuz ki bu mes'elede bize karşı kurulan bir tuzaktır. Evet sizi, beni aldatmak için kurulan bir tu zak... Kamanın kılıfmı bulmağı Hani'ye bırakarak biz bu tuzağa düş mekten kurtulduk. Tuzak iyice yemIenmemişti. Aceleye gelmiş olacak... fşte bu noksanlık bizim işimize ya radı. Vans, bu geceki kayıtsızlığı nın sebebini anlamakla memnun ol • dum. Demek siz kamayı Blis'in karyolasına saphyanın kim olduğunu anlamak istemiyordunuz. Fakat Markam, aziz dostum, ben bu kamayı kimin sapladığım biliyorum. Vans sabırsızlık ifade eden bir jestle sözünü kesti. Onun bu hare ketinden bildiğini anlattığı ismî bizc •öylemiyeceği anlasılıyordu. Markam t Mesrutiyet caddesinde Rekor bi rahanesinde oturan kebapçı Pana yot ile duvarcı Filip kavga etmis lerdir. Panayot Filip'i hafifçe yaraladıgmdan hakkında tahkikata başlanmıştır. Birahanede kavga Kütahya'dan gazetemlze ycunltyor:' Emetçavdar Hisar yolunun kırk birinci kilometresinde tarladan $eçen tesviyei türabiye ameliyatınm imlâsı esnasında hendek kısmınd'a kurşun tabakasma tesdaüf olun • Riuş ve onun yanıbasında tahmmen 10 santim solda ağzı kapaklı bir bakır boru ve ayni tulde yaprak altm ve bir tane sırça şisenin yalnız ağız kısmı çıkmiştır. Vali Sahip Behiç ve Vilâyet yoliar idaresi basmühendisi Muhtar ve Maarif müdürü Şükrü Beylerin hu zurlarında yapılan hafir esnasın da iki tane toprak »ise bulunmuş tur. Bu şişelerd*en birisi su ile doludur. Bunu müteakıp 1,52 metre tulde kurşun bir tabut ve tabutun içinde yalnız ayak kısıra kemikleri zuhur etmiştir. Tabutun altmda 1,5 metre tul ve 1 metre arzında kapak taşı çıkmıştır. Kapak taşınm etrafı açılarak tuğladan örülmüş mükem mel bir fırm meydana çıkmıştır. Fırmın içindeki topraklar aranmaj» başlandığı sırada fınnm bir kÖşesinde bulunan meşe kömürleri meya nmda tfa iki kadın ve biri erkek olmak üzere üç adet altm yüzük bu • lunmuştur. Kadın yüzüklerinde zümrüt taşı mevcuttur. Erkek yüzüğü nohut büyüklüğünde bir yakut ve yakutun üzerinde hakkedilmiş bir kadm si lâhşorun elinde bir mızrak bulun maktadır. Binaenaleyh çıkan asa v\ nazaran buranın vaktüe bir kuyumcu izabe fırını olduğu kaviyyen muh temeldir. Burası daha ziyade taharri edilecek olursa daha bir çok kıy metli şeyler meydana çıkacağı muhakkaktır. Çünkü yolun altmda tuğla ile örülmüş daha bazı ketnerler görünmektedir. Bu çıkanlar meyanmda yüzüğün çok değerli olduğu ve sahanin madeni henüz ne ma deni olduğunun anlaşılmadığı söy lenmektedrr. Bunun kıymeti daha yüksek bulunduğu rivayet olunmak tadır. BuğOnkü Meclis mözakeratı Ankara 18 (Telefonla) Yarınk Meclsi içtimaında Bütçe Encüme . ninin hükumete tekrar iadesine lüzum gördüğü mazbata'.ar müza • kere edilecektir. Bunlit* arasm'da Tersane'de Tütün Inhîsan için ve rilecek yere dair olan maziata ile, diğer bir takım lâyihalar "e Seyri. sefaîn memurlannın harem cetvelleri vardır. Gerçi Seyrisefain me • murlan şimdiye kada barem cet . veline dahil edilmemislprse de, Seyrisefaine yeni bir şekil verilmcsi mvzuu bahsolduğundan, ancak bu mes'ele üzerinde bir karar vermeği şundilik lüzumsuz bulmuştur. Ankara 18 Bugün yapılan lik maçlarmda Muhafız Gücü Altmordu takımlan karşılaşmıştır. Müsa • baka çok hararetli olmuş ve Muhafız Gücü 50 galip gelmiştir. lzmir 18 (Hususî) Sonbahar at koşulannın birinci si bugün ya pilmıştır. Birinci koşuya dört hayvan iştirak etti. Madam Sabri Beyin Ingiliz tayı birinci ve M. Alyo. ti'nin atı ikinci geldiler. İkinci koşuya iki hayvan girmiştir. Şükrü Ağanın Ziyad'ı birinci, yüzbaşı Hilmi Beyin Selâmet'i ikînc! gelmiştîr. üçüncü koşuya altı hayvan girmis, Tevfik Beyin Sada'sı birinci, Ah . met Beyin Tayyar*ı ikinci gelmiştir. Dördüncü koşuya beş hayvan gir miştir. Madam Sabri Beyin atı birinci, Ahmet ve Fikret Beylerin Piyer'i ikinci gelmiştir. Beşinci koşuya altı hayvan girmis, Ahmet Beyin Tayyar'ı birincî, Şahan Efendinin hayvanı ikinci gehnistîr. M. Şevk Vans'ı da, Markam'ı da seneler denberi tanıdığım için oniann her huylannı bilirdîm. Onlar birisi diğeri hakkında cemilekârane bir söz söflediği zaman bunu lâtifeye boğmayı âdet etmişlerdi. Yannki program nedir Vans? Yann ki program mı? Yeni açılan resim sergisini gezeceğun. Belki Bethoven konserine de giderim. Ya Santral Palas'taki müsamere... Alayı bırak Vans... Bu işleri bir müddet daha kendi cereyamna bırakırsak kendimizi tehlikeye ko yacağımızdan korkuyorum. Yeni bh cinayet... Hayır, zannetmem. Beklediği miz hâdise her halde bu kadar şiddetli olmıyacaktır. İş şimdi daha ince, daha mühlik bir safhaya gir mL'tir. Vekayi katilin hesaplanna uygun gelmedi. Biz onu her tara f ından abloka ettik. Onun elinde oynıyacak bir tek kozu kaldı. tşte biz de bunu bekliyoruz. Endişe etme, Markam, ben vaziyete hâkimim. Beklediğimiz delilin zuhurumı taefl edeceğim. var) I urkıye buriye (3 üncu sahifeden mabatt) kumetimm hazır bulunduğunu be yan etmekle seref kesbeylerim. Salifüzzikir 12 ind maddede derpis edilen müddetlerin Türk optanları lehine müttefikan tekrar temdit edilebilmek üzere daha bir çok sene için uzatılmasına hükumetim mü . saade eder. Ecnebi memleketlerde mütemekkin olup ta Lozan muahedenamesile tanmmıs hıyar haklarını kanunt müddetler zarfında istimal edernemis bulunan an'asıl Suriye'Ii ve Lübnan'lılarm vaziyetlerinin yuka . nda mezkur müzakerat esnasında tetkik edîlmesinde mutabık olduğuna dair Türk hükumetinin kendisuıe teminat veTeceJini hükumetim ütnit etmek ister. thtiramatı faikamın kabulünü rica ederim. „.<. Bir kaç gün sonra 16 yaşından fazla görünmiyen bir mektepli kız, bavullan ve eşyasile Berlin civannda, Charlottenburg'taki Bismarkstrasse'de bir pansiyona yerlesiyordu. Urun sarı saçları bir altm selâlesi halinde bukle bukle omuzlanna dökülen bu kız, kisaca boylu, zarif, terbiyeli, cici bir mahluktu. SokulganIığınm, güzelliğinin hoşa gitmemesi imkânsizdı. Onun bu hali, tutacağı işleri pek kolaylaştmyordu. Matthesius, bir kaç gün sonra, bu sevimli yavruyu Colmar (Kolmar) trenine bindirdi. O, vagona binerken biraz ötede duran uzun boylu, dimdik vücutlü, yaşlıca bir adam, dikkatle kızı süzdü. Tren hareket ettikten sonra, bu adam îstasyonun merdivenlerinde Matthesius'a tesadüf etti. Ona: Siz deli mi oldunuz? Bu kız, daha çocuk, dedi. Matthesius, tesadüfen yanından geçen yaslıca zatı sanki tanımıyor mus, kendi kendine konuşuyormuş gtbi yavasça bir seyler mırıldandı. Yaslıca zat yalnız su cümleyi anladı: Lutfen biraz intizar buyuru • nuz ekselâns! Geneve (Cenevre), Güzel San'atlar mektebi resim şubesi talebesin den Anne Marie Lesser, güzel ve güneşli bir sonbahar günü, Fransız Vosges'lerinde bir küçük köye indi. (Mabadi var) Ankara'da lik maçları Charles de Chambrün izmir'de at koşuları izmirlde 2 bin sanatkârın istirak ertiği ictima lzmir 18 (Hususî) Izmir'in biitün ayakkabıcılan, debağları, tacirleri ve kavaflan bugün Halkevinde fevkalâde bir içthna aktetmlşlerdir. tçtimaa iki bin kadar san'atkâr iş. tirak etmiştir. Bu içtimada lzmir'i alâkadar eden mühim tedbirler tesbit olunarak cemiyet nizamnamesi ayakkabı ve malzemeleri sanayiini tadilen kabul olunmuştur. tzmir'de teşekkü] eden bu cemiyet iktisadi ve sınaî noktadan büün'Türkiye'ye örnek olabilecek faaliyete basla mışlardır. M. Şevki Belki bütün ev balkını hapse attırırdı, doğrudur. Brus ta, Dingl de bu meyanda tevkif olunurlardı. Ne garip zihniyet... Gazetelere hos gorünmek için masumlan cezalandır mak... Yooo Markam, bu benim isime gelmez. Ne ise bunları bırakalım. . Siz sağlam bir delil bulmak için ikinci bir hâdisenin vukuunu bekliyorum, diyordunuz. O zaman katili bulaca ğınızı söylüyordunuz. Halbuki bu ge. ce vuku bulan ikinci hâdise bana sizi büsbütün kararsız, mütereddit yapt'> gibi geliyor. Yanılıvorsunuz, Markam. Be nim beklrdiğim hâdise bu değildi. Bu onun ancak bir cüzüdür. Evvelce dedipim gibi tablo henüz natamamdır. Araya başka bir sey girdi. Şu halde sizin bu hâdise hakkında brr fikriniz var? Şüphesiz var. Maamafih o çu sekilde olacakhr, diyemem. Bunu belki katil de bilemez. Çünkü onun da münasip fırsatlara, münasip ze mine ihtîyacı vardır. Bu hâdise vaki olacaktır, Markam, görürsünüz. O vaki olunca biz de istediğnniz delil i Çıldıran bir polis memuru Neler yaptı? Koeslin «Pomeranya* İS (A. A . ) Bir müddettenberi kendi . sinde cinnet eserleri görüİJn Yendreski sabık polis memuru Pomeranya valistnin ikametgâhma uğrıya. rak valiyi derdeste memur cdil Jiğini söyleyip onu tevkife teşebLUs et > tniş ise de valinin polis memurunu yakalamağa kalkışması i<?erine mecnun kaçmıştır. Deli bilî,hara buIunmuş ve timarhaneye gönderil . miştir. Skarlet'i de istiçvap etmediniz, dedi. Halbuki ondan faydalı malumat ahnabilhdi. İyi ama doktor Blis'in daire»! ile müze arasmda kalın duvarlar vardır, Markam... Sonra dönemeçli merdivenin üstündeki demir kapı da gürültülerin harice sızmasım menedecek kadar kalındır. Doktorun o • dasında bir bomba patlamış olsaydı gene müzeden işitilmiyecekti. Markam ayağa kalktı. Vans'ı sevgi ve hürmet dolu nazarlarla bir müddet seyrettikten sonra: Benim sana itimadım vardır, Vans, dedi. Beni prensiplerimden ayıracak kadar büyük bir rtünat... Bu itimaf ile resmî vazifemin icap ettirdiği kayıtları bile bertaraf ediyorum. Fakat Allah göstermesin sen de bir yanılacak olursan... Vans müstehzi brr tebessümle güldü: Bu iltifat büyük olmakla beraber beni sana alenen teşekkür ettirecek kadar ehemmiyetli değil Markam... Başka yapacak şey olmadığı içfn benim yardımıma lüzum gördüğünüzü düsünecekJer olabil» 932 senesinin en güzel zabıta romanı: 53 13 temmuz cinayeti Yazan: S, S. VAN DtNE Aynldık. Skarlet kapısmın zilini çaldı. Biz de yürümeğe basladık. Beş on adım ilerledikten sonra Vans birdenbire geri döndü ve bagırdı: Skarlet ben sizin yerinizde olsa idim dört be« gün Biis'lerin evine uğramazdım. 19 Tercüme eden: ÖMER FEHMÎ kem: Bütün gün işi size bıraktım, dedi. Sözlerinize, fikirlerinize hiç kanşmadım. Bununla beraber Kil'in katli faciası hâlâ müzeye ilk ayak bastığimiz dakikada olduğu kadar karanlıktır. Markam, siz yola getirilmesi irakânı olmıyan bir bedbinsiniz. Biz Kil'in cesedini göreli henüz 15 saat oldu. Nevyork müddeiumumisi pekâlâ bilir ve teslim eder ki en basit cinayetlerde bile 15 saat ancak tahkikat için kâfi gelebilir. İyi ama ba*it bâdiselerde 15 saat uğraşırsak hiç olmazsa sağ lam deliller elde eder, hatta kabataslak bir hareket plâm bile çize • biliriz. Eğer bu isi Hat deruhde etmis olsaydı şimdiy* kadar çoktan bir iki tevkif müzekkere»! doldurtmuştu. Tutulmıyan bir söz 13 temmuz gecesi sabaha karşt 2,10 Hat on dokuzuncu sokakla dör düncü caddenin birleştiği yerde bizÜen ayrıldt. Vans, Markam ve ben bir taksi tuttuk. Vans'm ev'me gittik. Saat ikiye yaklasmıstı. Fakat Mar Itam hiç te evine dönmek niyetmde gözükmiyordu. Oturma odasmda pencereye dogru yürüdü. Açarak dısansını seyretmeğe başladı. Bir müddet sustuk. Sonra Mar

Bu sayıdan diğer sayfalar: