9 Nisan 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

9 Nisan 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CamJiuriyeî 9 Nisan 1933 Rauf Bey Yazan: M. TURHAN Hindistan'da Türkiye için neler söyledi? Kahire'de çıkan Muhadenet gaze • tesi yazıyor: «Kahire'de intisar eden El Belağ gazetesinin «Kalküta» muhabirinin gazetesine bildirdiğine göre geçenlerde bir müddet Mısır'da vakit geçâdikten sonra Hmdiatan'a gitmif olan Hamidi • ye kumandanı Rauf Bey (Delhi) seh rinde millî islâm darülfünununda şimdiye kadar: 1 Osmanh saltanatınm teşekkü lü ve büyük harbe kadar geçirdigi muhtelif devirler, 2 Mitat Pasa zamaıunda baslı • yarak günden güne kuvvetlenen, ar tan ve ilk defa ikinci suhan Selira ta • rafından temeli atılan «tslâm birKgi» ve gene ilk defa Fransız edibi «Leon Kabon» tarafından meydana atılan ve tahsilini Fransa'da yapan Türk genç leri tarafından benmuenen «Tvrancı • lür» siyasî hareketleri, 85 Prensim, bu çiçekler bir gönül bahçesinden derlenmiştir. Bahçesi gibi çiçekler de sizindir Fakat Cetn, ateşim içinde sakla mayı beceriyordu. Apaçık inlemiyordu, ah çekip etrafı inletmiyordu. Sessiz bir Utiğrak içinde askını y&satıyordu. Ancak yalnız kaldığı vakit, gül fidanına »u veren bir bahçivan gibi, sevine sevine ağlıyordu ve riyasız ibadet eden bir dindar samimiyetile sevgilisinin hayali önünde sec deye kapanıyor, ilâhiler terennüm ediyordu. Bir zuman, bu şekilde geçti. Cem, münzevi bir hayat içinde aşkile başbaşa kaldı. Onun siyasî vaziyetini düsünenler yoldasları idi. BUhassa frenk Süleyman Bey, şövaliyelerle sık sık temas ederek Paris'ten ha ber almağa, Cem'in faal bir sahneye geçiriltnesini temin etmeğe savası yordu. Fakat ne Paris'ten haber geliyordu, ne oraya gidenler geri dömiyordu. Cem'in ve yoldaşlarınm âkıbeti, koyu bir karanlıkla örtülü görünüyordu. Ortada hiç bir ısık yoktu ve en fena cihet Cem'in, bu ışıksız vaziyette kuru bir aşkın zevkine benliğim verip her şeyi umıt ması idi. İfte böyle bir sırada bir gece Cem'e büyük, çok büyük bir sepet çiçek getirildi. Sepet, araba ile getirilmisti ve getiren adam, bu hediyeyi bizzat prense teslim etmeğe, kimin gönderdiğini de gene ona söylemeğe memur ve mecbur olduğunu iddia edi yordu. Celâl Bey, Sinan Bey, Doğan Bey gibi müsahipler.alelâ.. bir arabacmın »ehzade huzuruna çıktnasına ilkin razı olmamak, hatta sepeti de iade etmek istediler. Fakat Cem'in, renk renk demetlerden te rekküp eden bu göz kapıcı, nes'e verici zarif hedîyeden memnun kala cağmı düsünerek kendisini haberdar ettiler. Ciçek ve koku, askın timsalleridir. Âsık, çiçeklerde sevgilinin rengini ve koku«unu «ezer! Cem de, pek tabiî olarak bövle bir sezintinin ilhamına kapildı, hemen sepeti ve getiren adamı istedi. Arabacı sarif bir adamdı, kıyaf etçe tasıdıgı kabalığı sözlerîndeki incelikle pekâlâ |ygnm ediyordu. îki üç kisinin yardımile sepeti, C«m'm yanına getirip halınm üstüne bıraktıktan sonra iğilmi» ve Cem'in anlı • yabileceği bir fransızca ile su söz leri söylenvsti: Prensim, bu çiçekler bir gönül bahçesinden derlenmiştir. Bahçe sizindir, çiçeklerini de siz kokhyacaksmız. Ve sonra sesini biraz yavaşlatarak ilâve etmisti: Gönül bagına yabancı girmez, o bağın çiçeklerine de yadel değtnesrn, baska göz ilismesin! Cem, çiçeklerm hangi kaynaktan koptuğunu anladığı gibi herifin tavsiye etmek istedigi şeyi de kavra miftı. Sepet, sevgilisi tarafından gönderiliyordu ve o sevgili, çiçeklere btşkalannın el vurmasını istemiyordu. Sevgililermden mendil veya çiçek alan her âsık, bu arzudaki inceliği ve o inceliğe hürmet etmekteki zevki bilir. Cidden seven adam, sevgili eli değen böyle bir bergüzara kimsenin burununu sokmasna tahammül edemez. Ayni zamanda sevgiHye sunulan o çeşit bir gönül hediyesinin de gene öyie muamele görmesmi is ter. Asıkından aldığı çiçeği baskasr na koklatan kadın veya erkek, aş kında günah islemiş demektir! Cem böyle düşündü ve derin bir heyecan içinde arabacıya tesekkür ettikten sonra şu sözlerle onu geri çevirdi: Senin gönül bağı dediğin yer, benim ruhumun kâbesidir. Sepeti gönderene öyle söyle! Ve adam çıkar çıkmaz, yalnız kalraak istediğini adamlanna ihtar ederek hemen sepetin basına kostu. Cennetten çiçek devsirir gibi saf bir ihtiram içinde ve elleri titriye titriye demetleri çıkarmağa koyuldu, her buketi aldıkça öpüyor, sonsuz görünen bir istiyak ile kokluyor ve her çiçeğin üstüne bir kaç sebnem, yürekten sızan bir kaç jale bırakıyordu! Hdiye de, cidden zarifti. Sanki bin bir bahçe gezilmis; gül, sünbül, lâle, karanfil, menekşe, şebboy gibi atlarla anılan tabiat tablolanndan üçer, beşer tane seçilmis gibi sepette her şey, her çiçek vardı. Cem, kokulann geçit resmini kokluyor gibiydi. Bir ıtın baska bir ıtır kovalıyor ve renklerin kucağında akıp giden bu koku alayı onu sar hoşlatıyordu. Dördüncü veya besinci demeti de ayni haz, ayni sarhosluk içinde çıkarıp ta yüzüne gözüne sürdügü sırada sepette bir kımıldama sezer gibi oldu. Fakat aldırmadı. Çiçeklerin hayatı kokulanndadır. Hareketi onlar yapar! Cem de böyle düşünerek demetlerin kımıldanabilmesine îmkân vermedi. Lâkin bu kımıldanış, gittikçe çoğalı yordu. Sanki sepette kalan çiçekler, birbirlerile kucaklasmak için hazırla nıyorlardı. Cem, bir nebze bu tuhaf oynayısa baktıktan sonra kaşlannı çattı, iki üç saniye düfündü vc müteakıben yerin den fırladı, sepetin karşumda kollannı kavusturdu, gamh gamh mınldandı: Ah, ihanet, alçaklık. Sepette yıIan var! Genç prens bu hükmü vermekle beraber ürkraiif değildi, dimdik duru yordu. Gözlerinde iğrenif ve kızıs yanıyordu. Aldıgı tavır, onun tertip olunan ihaneti karsılamağa hazırlandığmı gösteriyordu. Güllerle, yasemmlerle oyalamrken, zeMrK bir ytlanm penee sine düsürülmek istenilen veya o zehabe kapılan Cem, kendisine öliim getirecek o smsi mahluku bekliyordu. Bak:?ı yaman, duruşu yamandı. Kıvnlan parmaklannda sekiz on yılanı birden boğacak bir kuvvet görüyordu. Bununla beraber sepete yanasmı yordu, çiçekleri atarak orada saklanan cellâdı yakasmdan tutup dışan abnı • yordu. Hücumun yüz göstermesmi bekliyordu. Bu bekleyif bir, iki dakika *ürdü. Umulan zehirli düsman çıkmadı. Hatta, çiçeklerdeki kınuldams ta söndü. Cetn, hükmünde aklanmadıgina *• nanıyordu. Sepette saklandığına kanaat getirdiği yılanın da biraz evvel vaziyetini değiftirmek, rahatlaşmak için iamıldadıîpna ve simdi hareketsizleştiğine zahip oluyordu. O inanıs ve bu zehap ile sepetin başma geldi, suursuz bir tehevvürle haykırdı.. Çık btre mel'un, durma, çık. Topunu birden tutup atmak için elini çiçeklerm üzerine uzattı. Lâkin uzat ma*ıle beraber çekmesi bir oldu. Çünku henüz sepetin ta üst tarafında bulunan bnsak basak sünbüller, tutam t v tam güller. demet demet yasem'mler, ciçek pösküren bir fiskiyenin ansızm fe\^ran etmesine btnzer bir stçravısla dcrt tarara yvnlmtf ve sepetin dîbin den tülle örtülö bir vucut yüktrlmisfi. lMtlbr'(t' »nri Memlekette süngerciliği tekrar ihya etmeliyiz Ege sahilleri sünger dolu iken bu nimetten ecnebiler istifade ediyor, biz sünger ithal ediyomz K Bu akşamki program Tercih edinîz: ROMÂ ı 21,50 Die verlorene Fran (G. Pietri). BRÜKSEL I (Franz) : 21.05 Tebessümler diyan (F Lehar). BELGRAT : 23 Konser (Beethoven, Bach) Almanya'da. Hakikî vaziyet göre dalgıçlann çalışma müddetlerinî tzmir (Hususî) Akdeniz havza • tayin etmek, bir kaza zuhurunda dalgısının fazla met ve cezrden ve ceeryanca ük tedaviyi yapmak, dalgıç makinelardan müteessir olmıyan sahilleri dünsinm arızasını anlamaktır. Bu hususun yanın en güzel ve makbul süngerlerini süngercilikte mühim bir rolü vardır. yetiştirir. Bu meyanda Ege mmtakası 3 Sünger terbiyeciliği; süngerleri kıyılan sünger istihsal eden mahallerin temizlemek, kurutmak, dnslerine göre en mühimmmi teşkü eder. Mıntakanın ayırmak, çuvaüara istif etmektir. Bu da hemen bütün sahilleri, bilhassa Fet haylice ihtisasa bağlıdır. hiye, Marmaris, Budum, Kusadası, 4 Sünger mahallerini tanımak; Çeş«ıe, Ayvalık ve mmtaka haricmde mütehassıslar hiç bir külfete ve ameliKaraman, Antalya, Çanakkale havalisi ve Marmara kıyılan baştanbaşa süa • yata hacet kalmaksızın deniz altmdaki kayalıklan ve süngerlerin bulımduk • ger tarlası halindedir. Amerika'da Filorida sahillerinde sün ları mahalleri tsmırlar. 3 Büyük Harpten sonra Türkiye SüngerciUğin mütehassuı olan an • hakkutda üç konferans vermiş ve kah ger yetişiyorsa da cihan piyasalarmda surlar memleketten gktikten sonra öz rağbet görmemektedir. ramanlıklarile Türkiye'yi kölelikten, ecTürk evlâtları bu işi de ellerine almıs • Sünger başlıca üç suretle avlanmak • nebi müstemlekeliğinden kurtaran Gakrdtr. Hatta 4 0 • 5 0 btn liralık ser tadır: Dalgıç vasıtasile, taramak (kanzi ve arkadasları hakkmda «tayîskâra • maye ile bu işe girişmiş bir Türk firmakada) ve çıplak olarak dalmakladır. ne bir lisan kullanmifhr. sı da vardır. Bunlardan maada fernez denilen, maMuhabirin bildirdiğine göre «Gazi Süngerciliğimizin az zaman zarfında kine ile idare edilmek şartile başa ta • ile aralarında kuvvetli ihtilâf bulunan» Harptan evvelki halini buhnası için şu kılan maske ile süngercilik daha seri Rauf Beyin bu suretle beyanatta bulu • çareler öne sürülmektedir: ise de bu usulün tehlikesi fazladır. nusu halkı hayrette bırakmiftır. A Süngerlerden saydi bahri ni Süngerler aliyülâlft (Melâta), birin Gene muhabirin «zikre şayan» kayzamnamesi mucibince yüzde 12 resim ve ci (Kabatika), ikinci ve iskarta namladile bildirdiğine nazaran bazı Hint gaaynca yüzde iki buçok muamele ver rile dört cinsten ibarettir. Melâta cinsi zetecileri Rauf Beyden Ankara'nuı gisi almmaktadır. Sahillerimize pek yaTürk'Ieri Kur'an tercümesmi okumağa ufak kıt'adadır. Mesamatı sık ve kadikm olan ecnebi amatörler çıkardıklan mecbur etmesi hususunda ne düfündüfe (ribidir. Fethiye, Andifli, sahillerinde süngerler için hiç bir resim vermemekğünü sormuslar ve şu cevabı almıs • bulunmaktadır. Geoen sene zarfmda tedirler. Petrol, benzin, motormin gi lardır: Fethiye sahillerinde eski süngerler avbi mahrukahn, işçi ve kayık ücretleri lanmış olduğundan bu sene içinde bu « Hiç bir ehemmiyeti yok, hatta nm ucuz ohnası sayesinde yaphklan civarlarda melâta cinsinin daha mü • çok iyi yapdmts bir iş! Kur'anı orapça masraf bizden daha aşağıdır. okumağa muktedir olmıyan veya m* •> sah bir tarzda yetiseceği ümit edümekB Amatörlerle «sçiler arasında tedir. Ege sahillerinde bhinci ve ikinci nasını anlamıyan insanlar için kendi dilbir nizamname yoktur. cins süngerler ise mebzulen bulunur. lerinde tercümesmi okutmaktan daha C Hali hazırda yetişmis dalgıç mantıkî, daha dogru bir şey olur mu?» Ege mıntakasuıdan Umumî Harpten Iaruntz mevcut ise dalgıç makinesinin evvel ve scn seneler zarfında harice anzasından anlıyacak kılavuz ve süngönderilen sünger m&tar ve kıymeti ger terbiyecilerine ihtiyaç vardır. su suretle tesbit edilmiştir: D Elde edilen süngerler, eskidenHarpten evvel: Kilo Altın lira beri sahş merkezi olan Kalminos ada 1910 109.296 55,722 sınduki Rum'lara ucuz fiatlarla satıl • 1911 144,198 75,699 maktadır. Süngerler için Türkiye dahiSon seneler zarfında: Almanya'da Türk Ticaret Odasm • linde bir piyasa merkezi tesis ve sün Evrakı dan şu mektubu aldık: gerlerm Türkiye'den doğrudan doğ • Kilo naktiye «Almanya'da miHryetperverlerm 3c ruya hariç piyasalara gönderilmesi lâ 1929 2,327 14.702 tidar mevkiine gelmelerile son zamanzımdır. 1930 10.341 84.040 larda vaki olan siyasî mkılâp ecnebi Memleketimize büyük bir servet cel1931 19,468 145.022 memleketlerinde Almanya aleyhind» bedecek olan süngercilik san'atının in» Yukandaki istatütikler bize son se kişaf ve terakldst ve halkımızı bu san'bazı propagandalara vesüe teşkfl et neler zarfmda Ege mıntakast sünger mi«tir. Btthttu Garbî ve Şarkî Arruata teşvik için hükumen'mizm bu husuihracatının Harpten evvelkine nazaran pa ile Amerika'da yapılan bu propa • sa lâyık olduğu ehemmmiyeti vermesi gandalarda Alraan yahudilerinin şid • mukayese edileraivecek derecede a • lüzumana kani bolunuyoruz. zaldığmı göstertr. Bununla beraber detli bir takibe maruz kaldtklarındaB ZEKt DOĞANOĞLU 1929 senesindenberi sünger ihracatmda bahsedilmekte, yahndilerin eUerine ketedricî bir mkişaf beKrmeğe başlaımssildiği, gözlerimn oyulduğu, kadın ve tır. çocuklanna fena muamele yapıldığı ve Yozgat iktısat ve tasarruf bankası genç kızlara taarruzlar vâki olduğu idMemleketimiz sahiDeri süngercSik 23 nisanda açılacaktır. Köy yardun dia edümektedir. noktai nazanndan dünyanm en zengin sandıklanmn hesap ve muameleleri Ecnebi matbuatında intişar edip a • yeri olduga halde acı bir mraf mahi • de şimdilik bu banka tarafından yayetinde olmak üzere Türkiye'mize bajans baberleri arasında memJekethni • prlacaktır. riç memleketlerden 1 9 2 8 senesinde ze de akseden bu havadislerin tacirle31,927 lira kıymetinde 2486 kilo, rimiz nezdinde bazı endişelere sebe • Ziraat Vekileti, Ankara tohnm 1929 da 2 6 8 8 fealık 3 5 9 kOo, 1 9 3 0 biyet vereceği tabüdir. ulah istasyonu asistanı Celâl Beyi, da 1 1 8 3 liraldc 2 1 2 kflo sfinger Khal Almanya'da Türk Ticaret Odası ynfennî pancar zeriyatı ve tecrübeleri edildiğini zikretmek lâzim gelir. karıdaki havadislerin kat'iyyen uyduriçm Sivas'a göndermiştir. Zeriyat Sahillerimisde istihsal olunan sün ma olduğunu ve hiç bir hakikate istinat muhtelif üç cins arazi üzerinde yagerler kayıklarla doğruca eskidenberi etmediğini, Almanya'da umunu sükun pılacaktır. Bunların biri rulu, diğeri piyasa merkezleri addolunaa Kahnmos ve asayişin ve ticarî hayatm hiç bir taban, üçüncüsü de kıraç arazidir. ve Sümbeki adalanna naklolunduğu isuretle sekteye uğramadığını ve her çin dahiiî piyatalannuza sünger az mflc Tohum nisan haf tası, nisan ortası ve kesm tam bir emniyet altında işme denisan somı olmak üzere üç defa ekitarda gelmektedir. vam etmekte bulunduğunu Türk efkâ leeektir. Eslrişehir fabrikası tecrü Memleketimizin servet kaynaklannn umumiyesnte tebliği iyi bir vazife bidan sayılan süngerleri avlamak içm baş beler için lâzım olan tohumlarla dilir. ğer malzemeyi göndermiştir. hca dört sahada ihtuasa mecburiyet Taşradaki yahudiler tarafmdan ya vardır. Bunlar da dalgıçlık, klavuziuk pılan propagandalara mukbele eylemek sünger terbiyecüiği ve sünger mabal ve bühassa Alman iküsadiyah aleyhine Mısrr Ziraat Nezareti hariçten dolerbıi (an ma biîgistdir. tevcih edihniş bulunan hücumlara bir mates salçası ithal inin önüne geç 1 Dalgıçlık; verilen ehemmiyet nihayet verdirmek maksadile yalnu 1 mek için bir fabrika tesis etmistir. sayesinde son feneler sarfmda lork kanisan 1 9 3 3 cumartesi günü için yahu Bundan başka domateslerin böcekdar dalfiç yeriytkilmiştir ve ınâten.a dilere karşı boykot ilân edilnuş ve ba lerden muhafazası için de altlanna diyen yetişmektedr. vesile ile dahi hiç bir hâdise kaydo tel serilmesi usulünü tecrübe etanektedbr. tyi neticeler almırsa ba usul lunmanuştır. Ba boykot mönhasaraa Al2 Kılavuzluk; dalgıçlan deniz alMısrr zürraına tavsiye edilecektir. man yahudilerine müteveccih buiun • trada idare etmek, solarm dermligine muş, ecnebi tâböyetindeki yahodilere hiç bir yerde tatbik edOmemiştir. Bi Bu naenaleyh tacirlerimizin kat'iyyen endiakşamı ve meşhur tenor şeye kapılmamalannı ve Türkiye efkân umumiyesinin dost Almanya sJey • DON JOSE MOJlCA'nın KONSERİ hindeki bu oydurmalara ehemmiyet Biletler şimdiden temin edilebilir. Fiatlar 7SIOOI5O ve 200 kurustur. vermemesini tavsiye eyleriz.» İSTANBUL: 18 saz: (Nihal Tevfik Hanım) « • 18,45 orkestra konseri 20 saz: (Bedayii musiki heyeti) 21,30 Madam Riçi tarafından sarkılar 22 Ajans, Borsa haberleri ve saat ayarı. ANKARA: 12,30 Ankarapalas'tan nakü (or * kestra) 18 alaturka saz 18,45 gramofon plâkları nesriyatı 19,20 ala * turka saz devam ediyor 20.10 Ajans haberleri ve hava Taporu. VİYANA : 1 7,05 orkestra ile hafif musiki18.2 5 (Çekoslovakya Avusturya) maçının neticeleri 19,20 salon musikisi20,05; konferans ve havadisler 20,45 şarkılar 21,25 muhtelif pTogram 22,20 havadisler 22,35 akşam konseri. BUDAPEŞTE : 19,20 koro konseri 20,35 plâklarla bir konferans 21,05 muhtelif program 23,35 havadisler müteakıben* Bir kahverfen naklen tsigan rkestraeı ve halk şarkıları konseri BÜKREŞ: 17.05 radyo orkestrası 18,05 havadisler 18,20 orkestra devam edi yor 19.05 konferans 19,25 konfe rans 20,05 stüdyoda bir operet temsili. PARİS (Poste • Parisien): 20,20 gramofon plâkları 22,05 skeç 22,35 radyo orkestrası tarafın dan konser. VARŞOVA \ 18,05 piyano konseri 18,40 sarkl* lar 19,05 kafekonser 20,15 skeç 21,05 Italyan musikisi konser 23,05 viyolonsel solo 24,05 halk musikisi (plâklarla). BELGRAT. 18,05 gramofon plâkları 20.05 din! musiki konseri 21,30 skeç 23 konser: Keman, Sonate Nr. 1, G. Mell (J. S. Bach); keman ve piyano. So • nate Nr. 10, op. 9 6 GDur (Beetho • ven) 2.3.55 orkestra. ^«r**** ROMA: 20,35 spoT haberleri. mttfcteljf ha vadisler 21,50 (Die verlorene Frau) PietTİ'nin opereti bu arada: Bir mu • sahabe ve havadisler. tj BRÜKSEL I (franz): 20.05 gramofon plâkları 20.35 havadisler 21,05 (tebessümler diyarı) LehaTin opereti birinci perde 22,05' skeç 22,20 operetin 2 inci perdesi 23,20 havadisler 23,30 gramofon plâkları 23,45 operetin 3 üncü ve son perdesi 24,20 gramofon plâkları. PALERMO: 21,05 havadisler ve plâklâr 21.50 senfonik orkestra konseri 24 hava ' disler. J Yozgatia Iktisat Bankası Fennî pançar zeriyatı Mısır'da salçacılık OUSSELDORF VAMPİRİ Filmi kemali muvaffakiyetle OPERA'da Devam ediyor. (1728) Tarafından ibda edilmiş tamamen Fransızca sözlö FRITZ LANO ^ ••™ Bugıinden itibaren ^ ^ ^ ^ ETUAL SİNEMASII • •• (1725) Kadıköy JÜREYYA SİNEMASI Bugünden itibaren pazar, pazartesi ve salı günleri Feyziye Lisesl talebesi dün aksam Tokatlıyanda bir çay ziyafeti tertip ederek samimî bir surette eğlenmişlerdir. Çayda, talebe, muallimleri ve aileleri bulunmuştur. . JHHL MEKTEPLİ KIZLAR CENUP Y1LD1Z1 ^ ^ ^ • ^ ^ 1 ^ ^ ^ ^ ^ ^ M ^ ^ ^ ^ . l . . l CHARLES DE ROCHEFORT KAİSSA ROBBA ve JEAN TüULOUT Mükemma! bir musikinin iştirakile temsil ettikleri Artistlerin kahramanlan GUSTAV FROEHLİCH ve LlANE HAtD'in temsili muhteşemleri En eğlenceli seyahatler ve en kıymetli eşyalar sizierîndir. Fenerbahçe Eşya Piyangosu Satış: Millî spor Zeki Rıza mağazası ve Milyon gışeleri (1511) 200 genç kız tarafındân vücude getirilen ba filmi genç, ihtiyar bütün Kadıköy halkı gonneiidir. Matine ve suvarelerde llâveten baş tan başa kahkaha filmi BRODVAY Fransizca sözlii filim REVÜSU l(!f>96) Muzatferane muvaffakiyet kazanıyorlar. ilâveten: 6ECELEYİN VENEDİK ve FOX JURNAL • • R T S S T i K S E AI D i MS A N N | (1726 Frınsızca sözlü ve şarkılı muhteşem fiümlerinde KİM 0LDU6UNU BİLMEK İSTEMİYORUM Filmini göstermejje başlıyor. Dikkat: Bu filim harice gönderileceğinden ıstical olunması rica olunur. (1706 J BORİS KARLOFP Frankenstein'in canavar suratlı adamı pek vakında VAHŞİLER KRALI filminde sineroasina geliyor. BEYAZ ŞEYTAN tnsanı JEAN Biz büyük filimlerimize devam edeceğiz ASRl SINEMADA 0 P ER A 0 Pek yakında M E L E K (1720) baştan çtkaran kuvvet: Miimessilleri: MURAT DANYEL PAROLA Lâyemut şaheser kemali mu vaffakiyetle devam ediyor. Bngün: 16 1/2 matinesinde ve suvaresinde T E S E O Bronz adaraian. U723) IN HÖR NOVARRO'nun temsili sinemasında

Bu sayıdan diğer sayfalar: