8 Temmuz 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

8 Temmuz 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Temmuı 1933 Çrnnhmrtvet' S<m TELGRAFLAB Hicaz ile Yemen arasında harp mi çıkacak? Hicaz Asir hududundada kabileler ayaklanarak birçok Vahhabî köylerini işgal ettiler 3a m 5 Yemen ve Hicaz hüku metleri arasında hudut meıelesin âen cıkan bir anlaşamamazhk iki hükumetin arasını açmıştır. Hudut boylarında tahşidat yapılmaktadır. \ aziyet bir harp müvacehesinde bulunulduğunu göstermektedir. Son gelen haberlere göre Yemen Veüahtı Yemen askerlerinin başkumandanı sıfatile Necran cihetinden Hicaz hududuna tecavüz etmiş ve kısa bir muharebeyi müteakip Nec ran havalisini tamamen eline geçi rerek buralarm Yemenden ayrılmaz bir paçra olduğunu ilân etmişt'r. Veliahtın bu muzafferiyeti Yeraende şayi olur olmaz büyiik şenlikler yapılmış ve memleket baftan başa donanmıştır. Her ne kadar Yemen ve Hicaz hükumetleri arasmda heniiz resmen harp ilân edilmemiş ise de Hicaz hiikumetinin bu tecavüz karşısmda sükut etmiyeceği muhakkak addedilmekted'ir. Hicaz • Asir hududunda ityan Beyrut 7 (A.A.) Hicazla Asir hududundaki kabileler arasında isyan çıkmıstır. Asiler bir takım Vahhabî köylerini işgal emişlerdir. A silerle tbnissuudun kuvvetleri ar» smda müsademeler olmaktadır. Gayrimübadillere Paramı verilecek? îdare heyeti ile azalar arasında, yeni ihtilâflar Kitaplar arasında "Tfirk tefekkürü tarihi,, Birinci cilt Hilmi Ziya Beyin eseri liHEM NALINA MIH1NA Gazeteciliğin mükâfatı! "•"""""»mıiPiııuuıuuııııııııuınııınimıııiHiıımıııııııtiHmı. Yunanistanda Siyasî vaziyet Muhaliflerle hükumet fırkası anla.şacaklar mı? Atina 7 (Hususî muhabirimiz denl Siyasî vaziyet hakkında yürütülen tahminler iki türlüdür: Bunlardan biri hükumet fırkasile muhaliflerin teşriki mesaisi, digeri hükumetin her türlii çareye baş vurarajk vaziyete hâkim olaeağı hakkıadadır. Hükumet muhacir mahallelerinin belediye hud'udu haricine çjkanlma »ında ısrar etmektedir. Muhalifler is« bunun sırf fırkacılık gayreti ile alınmış bir tedbir olduğunu söyle • mektedirler. Hükumet bu meselede muhalif lerin hakikt fîkirlerini meydana çıkartnıya, yani muhaliflerin teşriki mesaiye mi, yoksa âyan vasıtasile icraata mâni olmıya mı meyyal bu lunduklarını anlamıya karar vermiştir. Netice hükumetin meclise karşı olan vaziyetini tesbit edecektir. Eâyan meclisi muhalefette ıırar Rus Ingiliz Ticarî münasebatı Ticaret muahedesi müzakeratı başlıyor Londra 7 (A.A.) Ingiltere ile Sovyetler birliği arasında yeni bir tica ret mukavelesi yapılması hakkındaki miizakereler pazartesi günü tekrar başlıyacaktır. Ankarada yözme müsabakaları Ankara 7 (A.A.) Bugün Kara deniz havuzunda kalabalık bir seyirci önfinde Ankara rmntakası yüzme müsabakalan yapılmıştır. 100 metre sürat yansmda Altmordudan Faik Bey birinci, Güreş kuÜJbünden Faik Bey ikinci. 400 metre mukavemet yanşmda Gençler Birliğmden güreşçi Necmi Bey birinci. 800 mebeyc Ankara kulfiplermden altı, Galatasaraydan bir kişi ve bir Macar iştirak etmiştir. Neticeler: Galatasaraydan Fikret Bey birmei ve Macar ikinci gelmiştir. Bundan sonra 800 metre bayrak yacaktır. rışı yapılmış, bu yartsa Altmordudan dört kisilik bir takım, Güres kulübün M. Pâpanastasyonun beyanah den iki kişilik bir takım iştirak etmiş Atina 7 (Hususi) M. Papanas tir. Neticede Altmordu takımı birinci tasyu gazetecilere beyanatta bulunave digeri ikinci olmuştur. rak hükumetin hareketlerini müstebiddane bulduğunu söylemiş ve kabineyi şiddetle tenkit etmiştir. Bursa 7 (A.A.) Bursa Sebat kulübü ile bir maç yapmak üzere Bursaya gelen Fenerbahçe B takımı, Bursanın Bilecik 7 (Hususî muhabirimiz yeni stadında, kalabalık bir seyirci kütden) Esen kuvvetli ruzgârlann te lesi önünde muvaffakiyetli bir oyun gössirile kırlarda bulunan ağaç kurtlan termistir. Müsabakada tzmir Valisi Kâşehre hücum etmiştir. Caddeler, sokakzrm, Ordu Müfettişi Fahrettin ve Ali lar timsiyah bir hale gelmiştir. Her a • dım ahldıkça toprak yerine kurtlara ba Hikmet Paşalar da haztr bulunmuşlardır sılm^ktadır. «tponomot »denilen bu Birinci devrede Fenerbahçeliler ha • kurtlar meşe, elma, badem, kirac, viş kim oynamakla beraber devre 0 0 ne gibi meyva ağaçlanm harap etmişberabere bitti. tir. Kasabadaki diken yapraklarmı bi tkinci devrede takımlarmdan ban le bırakmıyan bu kurtlar herkesin haytadilât yapan Fenerbahçelüer, bu devretini mucip olmaktadır. rede de hâldmiyeti ele aldılar. Ve kısa Çetin fasdalarla yaptıklan gollerin adedini beşe çıkararak 5 0 kazandılar. Fenerbahçe B takımı Bursada Bilecik, kurt istilâsına uğradı Tayyareci Matiern bulundu! Moskova 7 (A.A.) Dört haf • taya yakm bir miiddet siiren uzun bir seısizlikten sonra bugün Moskovaya gelen bir habere göre Amerikan tayyareci Mattem Siberyada Avadirchtkada bulunmaktadır. Matterne hiçbirşey olmamıştır. Berlin Eski Dünya boks şampiyonu meşhur Şmelling bu sabah sinema yıldızı Anni Otıdra ile evlenmiştir. /* Şemlıng evlendi Almanlar höcum kıtalarına yeni aza almıyacaklar Berlin 6 (A.A.) Wolff ajan sından: Milli sosyalist milis kuvvetleri baskumandanlığı verilecek emre kadar 10 temmuzdan itibaren hücum, muhafaza ve çelik miğferliler kıtalarına yeniden aza alınrnasını yasak etmiştir. Öziir ve insaf dilerîz «Anadolu Ajansıv birkaç gündenberi haberlerini okunmaz bir yazı ile tebliğ etmektedir. Dün de ayni silik yazılarla gönderilen haberlerin bir kısmını okuyamadığımız için dercedemedik. Karilerimizden özür ve Ajanstan da insaf dileriz. azetecilik hem aci, hem taf« h bir meslektir; fakat, acı Bu nevi mütalealar • istisnasız! Bu eserin bîrincî cildini elime altaraflan, muhakkak, tatlı clkitabın her sahifesinde vardır. Bu dığım zaman kitapları umumiyetle hetlerinden fazla olan bir meslek..* nun gibi, kitabın her sahifesinde ba Herkes gelir, bize derdini yanar, fazla indî; ve gavriilmî bir cesaretle Gayrimübadiller Cemiyeti idare riz ıstılah ve lugat paralamak ille • malul telâkki edilen arkadaşımız Tıeyeti ile azalardan bir çoğu ara • şrkâyetini söyler, buna mukabil se* tine tesadüf ediliyor. Türkçesi olan Hilmi Ziyaya karşı büyük bir şükvinç, neş'e ve saadetini kendine sak sında büyük noktai nazar farklan birçok alelâde sözlerin yanına franran hissi duydum. Ne olursa olsun, lar da ondan. . Yazdığımız ölütn husule gelmiş, cemiyet azalan bu sizcalarını da yazmak: «llim (sciTürk tefekkür tarihlnin kopmuş bir haberleri bile düğün baberlerinden yüzden bir kaç grupa aynlmıslardır. ence), iktısat (economie) ve idare tesbih gibi dağılan vesikalarını ve daima fazla değil midir? Bu vazivet dolayısile idare heyeti (administration) kaideleri bu zümeserlerini toplamak, bu taneleri ilGazeteciliğin en hoş tarafı, gahaziranda toplantnası lâzım gelen reye girer sahife 5» gibi gösterişmî bir usulün ipine dizerek mey zetecinin en büyük zevkî, bence, konsrreyi iki av sonraya bırakmntır. ler. Muharrir kitabının her tatafındana eksik bile olsa toplu bir tarih memleket uğrunda yaptığı neşriyaİdare heyetinin muarızları, bil • da böyle yapsaydı bunu bir usul manzumesi çıkarmak, bana kahratın muvaffakiyetle neticelenmesi « telâkki edebilirdik; halbuki çok demanca emeklerin en güzeller!nden hassa yapılan bazı füzuli masraf • dir. ı falar «Mysticfsme» deyip geçtiği biri gibi göründü; şahsan kendisini lara, takdiri kıymet komisvonunun Biz, iki gündür bu zevki duyn • halde, arada bir «setrilik, tasavvuf» sevdiğim ve eserleri hakkında tam Ankaraya nakline, kongrenin vak • yoruz. Çünkü aşağı yukarı, bir aya gibi tercümelerini de yanına yazmatinde toplanmasına itira* etmekte • bîr fîkir edinmeğe çahştığım bu muyakm zamandanberi, Cumhuriye • sından anlaşılıyor ki bu, kendisinde, harriri daha geniş bir okuyucu ta dir. Bunlarla idare heyetinin arala • tin bütün sütunlarında açtığımız bir usulden ziyade istılahperdazlık bakasma tanıtmak için ötedenberi nnı bultnak tesebbü» ve tavassutu bir mücadele, semeresini verdi, !s • haleti ruhiyesidir. Her ilmî eserde Cumhuriyette bir tetkik ve tenkit neticesiz kalmıstır. kenderiye seferlerinin ilgasından birçok ıstılahlarin bulunması zaru • makalesi yazmak istiyordum. «Türk GayrimUbadillerin yeniden istih vaz geçildi. 260 bin değil i 400 bln ridir; fakat bu eserde olduğu gibi, tefekkürü tarihi» bu fırsatı bana, kaklarına mukabil bono istedikleri, lira da zarar etse ilgasi, memleket itiraf ederim ki, dbstane emellerimin her sahifede ve çok defalar her safakat hükumetin, mevcut bonolann için muhakkak daha zararlı oiaca « tırda hiç lüzum ve münasebet olmazıddma olarak, veraıiş bulunuyor. kıymetini düsürecek mahiyette o ğma kani bulunduğumuz bu sefer • dığı halde bir düziye lugat ve ıstılah Zıddına diyorum, çünkü bu eser, bir lan yeni bono ihracı yerine müna lerin kaldırılmaması için yaptığımız sıralamak illeti bir malumatfüruş tarih olabilmek için icap eden pek kasalara iştiraki temin edecek mazluğu pek ziyade andınyor. Gene ay neşriyat olmasaydı, çok kuvvetle eok unsurlardan, bilhassa ciddiyetbatalar veya para tevzi etmek şıkmuhtemeldir ki hat bugün ilga edilni illet tesiriledir ki en uzak alâkaten ve usulden mahrumdur. larından birini tercih etmek üzere miş olacaktı. Bütün bir samimiyet larla bir sürü kitap ve âlim ismi de Bilmem nasıl olmuş ta arkadaşı olduğu söylentnektedir. ve imanla sanldığımız bu işin, tezikredilmektedir. Bu illet, muharrimız Hilmi Ziya Bey, tarihin bir sismenni ettîğimiz neticeye varması, rin hikmet savurmak illetile de katematizasyon ve izah gayreti olmaCumhuriyet gazetesi ve bütün tah • rışarak birçok yerlerde gülünç tezayıp ta vosikalar Uzerînde afakî bir rir ailesi için, en büyük mükâfat olhürlere sebep olmuştur. Meselâ tetkik neticesi olarak meydana gel48 inci sahifede, memleketimize mi muştur. diğini unutuvermiş! Adeta muhartoloji hareketi sokan iki eserden biri Ankara 7 tstanbulda Kumkapıda «Dışhatlar» Umini verdiğiraiz yeririn tarih usulü hakkında hiçbir de hangisi imiş, biliyor musunuz? ni vapurculuk ve deniz nakliyat mfl« kayitli Fehmi Efendi oglu göz dokfikri olmadığına hükmetmek lâzım essesesinin, daha işe başlar baş • geliyor. Bacondan itibaren modern toru Mehmet Nuri Beyin resmî izin Orhan Seyfinin Peri Kın ile Çomütefekkirlerin tarih hakkındaki lamaz biricik dış hattımızı kaldır • almadan yabancı tabiiyetine geçtiği ban hikâyesi! Büyük bir fikir hare fikirleri şöyle dursun, Aristonun ması, kendi ismile alay etmeji de • anlasıldığmdan vatandaşlıktan çı • ketinin iki vesikasından biri olarak mülâhazalannı bile unutmuş görümek olurdu. ' bu küçük ve tatlı masal da ileri sükarılmışhr. nüyor ve kitabının her sahifesinde, Bizim propaganda vesaKimfz gariilüyor! Fakat daha tuhafı şudur ki Ankara 7 Muğla Vilayetinin bazan her sahrında, gayet müşevveş 152 inci sahifede meşhur Nicholsovet noksandır. Bu güzel, temiz, muı Marmaris kazasinda kayitli tbrahim hareket noktalanndan başlıyarak, nun bir tezine istinat ederek adeta tazam vapurlar hariçte Türklük leoğlu Mustafanm yabancı bir devleumumî fikirlere, hükümlere can akoca bir fikir manzumesi vücude gehine hemen hemen yegâne propa tin askerlik hizmetini kabul ettiği tan bîr acelecilikle sistemarizasyontiren Hilmi Ziya üstat, bu fikirleri de ganda vasıtasıdır. Bu vapurUr, om ve memleketi aleyhine çalşıtığı an lar ve indî Izahlar yapıyor. nereden aldığını yazmak safhğında lan bu kadar intizam ve mükemmelaşıldığmdan vatandaşlıktan çjkarılbulunmuş: «Reynolds A. Nicholson: Meselâ daha kitabının ilk sahifeliyetle işleten milletin vüksekliğine, mıştır. lerinde • iddiasına rağmen ilmî bir The mystics of tslam, Abidin Dino medeniyetine, kabiliyetine birer Bey tarafmdan tercüme edilen nüseser muharririne yakışmıyacak tarzremz, birer timsaldir. Fakat, onlar, hasından.> Şimdi siz bu haşiyeyi göda â priori, yani vakıaların tetkikinyalnız, Türk sancağım Şarkî AkdeNevyork 6 (A.A.) Fransız tayrünce zannedeceksiniz ki Nicholsoden ew€l Türk tefekkürü hakkında niz sularında Pire ve tskenderiye liyarecileri Codos ile Rissi Amerikanun gayet büyük bir eseri bir Türk hükümler veriyor ve bunları rakammanlannda, şerefle gezdirmekle kal dan trana uçmak için yaptıklan haâlimi tarafmdan tercüme olunmu; larla sırahyarak: «Türk tefekkürü mıyorlar, iktısadiyatımıza da büyük ve Hilmi Ziya Bey de bunu okuyarak zırlıklan bitirmişlerdir. Hava iyi orealisttir. Türk tefekkürü fikirler hizmetler ifa ediyorlar. Bizhn fik esaslı mehazlere dayanmıştır. Have mefhumları basitleştirmek, vazıh lursa bu sabah FloydHennet tayrimizce yalnız, vapurlanmızın Türk yır! Tercüme edilen şey, bir küçük ve anlaşılır bir hale koymak; ona en yare meydanından uçacaklardır. lük lehinde yaptıklan propaganda makaledir ve tercüme eden de yirmi rasyonel ve kolay şeklini vermeğe bir kaç yüz bin lira değer... Tayyareciler bir dünya mesafe müsaittir. Türk tefekkürü hadscidir.» yaşında ve kıymetli ressam arkadarekoru yapacaklanm ümit ediyorlar. tşte bütün bu düşüncelerledir kî şımız Abidin Dinodur ki îlimle hiç gibi birbirini iptal eden, tamamile bir alâkasaı ve bu yolda hiçb'r idCumhuriyet, seferlerin devatni için keyfî bir takım umumî fikirler serdiası yoktur. Sadece Bürhan Ümi canla başla uğraştı. Buna muvaffak dediyor. Vakıâ bu mütaleaları bku din ricasile o parçayi alelâcele terolmakla memlekete hizmet yolun • yucunun yolunu aydınlatmak için cüme edivermiş ve makale de, hâlâ daki mesaimizin en büyük mükâ • Ankara 7 Gümrük muhafaza yazdığmı söylüyorta d*a elinde tutneşredilmediği halde, Hilmi Ziya üs fatını kazanmış olduk... Işte gazetuğu bu fener, ışığını ilimden ziyade teşkilâtımız cenup hudtıdumuzdaki tadın eline geçivermiş! Gene böyle teciliğin bütün zevki ve saadeti buindî tahminlerden ve temayüllerden kaeakeilara karşı pek sıkı tedbîrler Yusuf Osman Bey hocamızın neşreradadır. almaktadır. almışttr. Muhafaza kıt'alan arasında ildmemiş bir makale müsveddesin telefon ve gizlî elektrik tertibatı yaGene bunun gibi, «Türk hikmeti» den, yahut mecmualanmızda çıkan pılmaktadır. bahsinde henüz hiçbir vesika ztkretmeperakende makalelerden muharrir, Telefon hatları kaçakçılar tara • den felsefı hükümler vermeğe başlıyor: gene büyük (!) ilmî neticeler istid«Hikmet, kolektif tefekkürün en fından bozulsa bile takip kuvvetleri lâl etmiştir. Herhangi bir müellifin süsün yufka mahsullerinden ibarettir yüksek eseridir( !) Kolektif tefekkürenkli fişeklerle birbirlerile görüşeeserinin bir parçasmdan bütün bir Kendisine birkaç defa şahsan da rün hikmet haline gelmesi onun arbileceklerdir. Alman bu son tedbirtarihî hâdiseler silsilesine istikamet söylediğim gibi san'atkârane bir mi« tık kendine mahsus felsefe, bir dünlerin cenup hududunda kaçakçilığm verici mütalealar doğurtmakt* Hilm zaç sahibi olan, hatta şiirler de yaya görüşü yaratabileceğini, ratîonel kökünden kazılmasına kifi geleceği Ziya eşsiz bir kariha sahibidir. Hang zan bu arkadaşımız, allâmei kül ve kıymeti kazandıfını ifade eder(?) tahmin edilmektedir. birinî alayım? Kitabı dolduran mimütebahhir görünmek sevdasma bi • Her hikmet, bütün bir milletin ırkî saller, birkaç makaleye sığmaz. raz daha esir kaldığı takdirde, birseciyesi tarafmdan meydana geti • biri üstüne akim eserler vernvkten Otuz yaşını henüz geçen Hilmî rilmiş olan, fakat üzerinde hiçbir kurtulamıyacaktır. Buna rağmen, Ziya Bey arkadaşımızın bu kitabına fahsın ayrıca hissesi olmıyan (!) aŞehrimizin maruf bahriye acentalabize daha ciddı ve ilmî usule daha bir göz gezdirenler, onun almanca, melî bir felsefedir.» nndan Norveç Konsolosu Kristof DaSriayetkâr bir Türk âlimi tarafmdan ispanyolca, ingilizce, fransızca, aFilân falan böyle gidiyor da arkoviç Efendinin 29 haziran 933 tari yeni bir «Türk tefekkür tarihi» ya • rapça, acemceye vâkıf, eski Yunan, kasındant «tşe bu sebeplerden do hinde Oslo şehrinde sureti hususiyede zalması ihtiyacını siddetle hissettirHint, Çin, Arap, tran eserlerinden layı (hangi sebepler? Bunlar mu • haşmetlu Norveç Kralı tarafmdan ka mek itibarile bu kitabın çıkması faymaada bütün modern şark, garp, harririn mülâhazalandır, vesikalar bul buyurulmuş olacağını kemali memdalı olmamış değildir. şimal, cenup kitaplarım okumuş, değil!) Hint, tsiâm ve Avrupa medenuniyetle istihbar eyledik. Pek samimî maşallah her ilme aşina, her saha PEYAMl SAFA niyetleri kendilerine mahsus birer surette cereyan etmiş olan bu mülâkat dan ayni salâhiyet ve gururla bahhikmet vücude getirmiş değillerdir!» esnasında Dabkoviç Efendi ahiren mazseden eşsiz bir allâme olduğuna hükFelsefenin en eski adı olan Sageshar olduğu iltifattan dolayı hasmetlu meder. Arapça pek az anladığı halse hikmet kelimesini bu kadar keyf kral hazretlerine «ifahan teşekküratını de, meselâ 184 üncü sahifede ol arzeylemiştir. Filhakika geçenlerde Dab fakat o kadfer da yanlış tefsir eden, duğu gibi, Farabiden bahsederken hele dünya felsefe tarihlerinin ta NiUhası 5 Kuniftur koviç Ef»ndive »ent olaf nisanırın bi arapça bir takım cümleler naklet mamile zıddına olarak Hint, Islâm rinei «ınıf zabit derecesi ihsan buyu mek suretile eserin birçok yerlerinde Türkiye Hariç ve Avrapa medeniyelerini bundan nılmuştur. hem o lisanı bildiğini, hem de Faraiçin için mahrum gören üstadın, en maruf tabiyi ve daha nice Şark filezoflarmı Türkiye Cumhuriyetile tskendinav . birleri bile kendine nasıl esir ettiği baştanbaşa okuduğunu zannettirmek Senelik 1400 Kr. 1700 Kr ya memleketleri arasında muamelâtı eserinin birçok yerlerinde daha gögayretindedîr. Altı ayhk 750 1450 bahriyenin mkişafma hizmet ve bu u rülüyor. Hem de bir tarihçi bir bahğurda her iki taraf için semeredar bir faÜç aylık 400 800 se girerken, vakıalan tetkik etme Muharririn pek muhtelif birçok aliyet sarfeden Mösyö Dabkoviçe bu den evvel başlangıçta böyle «dog • eserlere el attığı kabul ed'ılebilirse Bir aylık 150 yoktur vesile ile en famimî tebrikâtımızı arzı meler koyabilir mi? «deduction» de, edindiği sathî ve umumî malu • vazife biliriz. (5265) lar yapabilir mi? mat, aceleci ve dağınık bir t^~es TOrk vatandaşiıfiından cıkarılanlar Amerikadan irana Cenup hududunda kaçakçılık i'e mücadele Türkiye iskandinavya Cumhuriyet Abone şeraiti Büyiik hikâye: 13 Yazan: Perihan ömer Oölge Çîçeği Hiç... Hiçi düşfînmek her halde pek hoş bir şey oltnasa gerek. Senin şimdi ne güzel şeyler düşünmen, dün yayı renkli, parlak bir camın arkasından görmen lâzım. Omuılanmı sflkerek: Ben hayalperest değilim, di yorum. Gülüyor: Sen mi? diyor. Bütün düşüncelerim! okutnak is tiyormus gibi gözlerime bakıyor, bakıyor. Sonra birden ciddileşerek: Hayatta mes'ut olmak lâzım. Yoksa yaşamak çok saçma olur. tster misin sana bir masal anlatayım? Cevabımı bekletneden söylemeğe başlıyorj Evvel zaman içinde bir peri kızı varmış. Bu peri kızından Allah hiç bir lutfunu esirgememiş. Bir misli daha görülemiyecek kadar güzel olan bu D^eri kızını dünyanın en güzel bir ormanına bırakmış. «Bu rada istediğin gibi yaşa, sana ebedî bir ömür veriyorum.» demiş. Ve uzun seenler peri kızı bu ormanda yaşamış. Bir kelebek gibi çiçeklerin arasında koşmuş. Büyük ağaçların serinliklerinde yatmış.. Yeşil göl gelerin arasında parhyan sulara bakarak süslenmis.. Kuşlarla konuş muş.. Tavşanlarla oynamış. Ona bütün hayvanlar, bütün ağaçlar bütün çiçekler âşıkmış.. O geçerken ağaçlar, yolunu gölgelemek için en sık yapraklı dallarmı uzatırlar, çiçek • ler sevinçle renklenerek açılırlar, bütün kokulannı etrafa saçarlar mış.. Onun beyaz parmaklannın dokunduğu herşey istediği şekle girermiş.. En adi taşlardan en kıymet tar elmaslar.. Su damlalanndan dizi dizi inciler yaparak eğlenirmiş. Bütün bunlara rağmen güzel peri mesut değilmiş. Gündengüne büyük bir iç sıkmtısının siyah kanatlarını gözlerinin önünde görmeğe başla mış... Güneşin kavunıcu ateşiri etrafa saçtığı bir gün peri kızı en çok sevdiği bir ağacın altında uyuyormuş. Yapacak isi o!madığı için sıkılan insanlar gibi güzel peri de uykuyu severmiş.. O uyuduğu zaman herşey susar, rüzgâr bile korka korka gelir, hafif hafif almnı, saçlannı okşar, öpemeden kaçarmıs.. Fakat o gün büyük bir patırdı küçük periyi tatlı uykusundan uyandırmış.. Güzel gözlerini uğuştura • rak kalkmış, hayretle etrafına bak • mağa başlamış. Tam bu sırada hiddet denilen canavar yerinden fırlamış «seni uyandırmağa kim cesaret etti? Bu saygısızlığı yapanı bulup cezalandırsana?» diye bağırmış. Oteden gurur, taçlı başını kal dırarak: Evet, niye duruyorsun? Sana karşı böyle bir saygısızlık nasıl yapılabîlir? diye tekrarlamış. Bu iki teşvîkin arasında peri kızı ses gelen tarafa doğru koşmağa başlamış. Onüne, çirkin dişlerini gös tererek sıntan kara bir şeytan çıkmış. Gel bak, patırdıyı kim yapı yor?. Diye ona kuvvetli kollarile koca bir kütüğü baltahyan yakışıkh bir genç göstermiş. Sonra yanla nndaki ağacın tepesine tırmanarak acı acı feryada başlamış. Bu acayip sadalara şaşıran genç oduncu bal • tasını bırakıp etrafına bakınırken peri kızile gözgöze gelmiş. îste o zaman aralarından kızıl kanatlarııu gererek aşk geçmiş. Fakat Allah fena halde kızmış. Ben aşkı, fanileri avundurmak için yarattımdı. Aşk yalnız onların hakkıdır. Söyleyin o nankör periye eğer vaz geçmezse, onu en kısa ö mürlü bir fâni yapacağım. Yalnız yirmi dört saat yasıyabilen bir fâni.. Bu haberi ahnca, zavallı peri düşünmeğe, ağlamağa başlamış. Aş ki da hayatı da seviyor. Ikisinden de vaz geçemiyormuş. Fakat gene karşışına sırıtarak kara şeytan çıkmış: Budala, ne düşünüyorsun? demiş. Şimdiye kadar yaşamaktan ne zevk aldın?.. Bu uzun, nihayetsiz günlerde iç sıkmtısmdan bunaîan, uykudan teselli dilenen sen değil miydin? Düşün bir kere.. Yıllar, asırlar geçecek, bu yapraklar sola cak, bv ağaçlar çökecek, bu kuslar ötmez, bu kelebekler uçmaz ola • cak. Fakat sen gene yaşıyacaksm. Tek basına sevdiğin adama ağlıya • rak daima, daima yajiyacakıın. Ne tatsız bir ömür, ne tahammülfersa bir işkence!. Halbuki şu yirmi dört saati sevdiğin adamın kollan arasında geçireeeğin saadeti bir düşün.» Peri kızı düşünmüş ve şeytanr hak vermiş.. tşte Meral, yirmi dört saatlik saadeti sıkıcı bir ebediyete terciK eden peri kızının masalı.. Sen ne dersin ? Buna cevap vermeden e m l âşık olmak lâzım, derim. 15 : Haziran Gece sabaha kadar uynyamıyor, ancak her taraf aydınlandığı zaman gözlerimi kapıyor, derin bir uyknya dalıyorum. Nekadar zaman böyle uyuyabüi • yorutn bilmem. Odanın içinde acayip bir patırdı olmağa başlıyor. Istetniye, istemiye uyanıyor, tembel tembel gözlerimi uğuşturarak geriniyorum. Mabadi var

Bu sayıdan diğer sayfalar: