25 Kasım 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

25 Kasım 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

•25 Teşrinisani 1933 Turk # # 1 komurunun ıstıkbalı 1 •• •••••• • • • 1 1 ı « Cumhurivef Fransız kabinesi gene düstü Kabine, bütçe gÖrüşühirken ekalliyette kaldı Birinci sahifeden tnabof merkezin itirazları karşısında iti • mat meselesini ileri sürmüstür. Bu tereddüt M. Sarrautya Neososya listlerle merkezden birçoklarının reylerini geri almalarma mal olmuş ve nihayet hükumet 247 reye karşı 321 reyle mağlup olmuştur. Paris 24 (A.A.) Hükumet istifasını vermiştir. Paris 24 (A.A.) M. Sarraut, saat 3,15 te Elyse sarayından çı karken sadece: «Vicdanen müsterib olarak ayrılıyorum. Ben bu hâdise üzerine devrilmiş olmasayd'ım, diğer yakın bir hâdise buna vesile oolacaktı» demiştir. Paris 24 (A.A.) M. Lebrun bu sabah saat 9 dan itibaren istişare • lerine başlamıştır. : Yüzde yüz Türk ekmeğî Cumhuriyetin eseridir. En kısa zamanda hiç şüphesiz Türk yakacağı da yüzde yüz miJlileşecektir [Başvekîl Ismet Paşa Hazretleri ve Iktısat Vekili Celâl Beyefendi ile berabeı kömür havzasını zivaret etmiş olan Bolu meb'usu Falıh Rıfkı Beyin kömürlerimiz ve kömür havzamız hakkında «Hakimiyeti Millıye» refıkimizde yazdığı makaleyi aynen iklibas ediyoruz:] Muhterem Başvekilimiz tam bir haftasmı Türk kömüriine verdi. Bu nun sebebi vardır: On dokuzuncu sanayi asn kömür asrı demektir. Biz henüz sanayileşiyonız. MerrJeketimizin ham madde ve enerji kaynaklannı iyî bümekliğ:nr>iz lâzırr.dır. Ne elektrik, ne de petrol sanayi â v leminden komürü koğabildi. Bilâkis kömür bir yandan elektrik ve benzol, bir yandan bir sürü müştak madde vererek, kara elmas sıfatmı kolay kolay elden bırakmıyacağını ispat etmiştir. Başvekilimizin yanında havzayı gezerken, bir gazeteci olarak şu suallerin cevaplannı aradım: Türk kömürünün bugün verdiği nedir? Yarın ne verebilir? Utikbali nedir?. 1 1900 de kömür havzasında 300,000 ton istihsal ediyorduk. 1920 de istihsal 651,000 tona çıkh. Geçen sene 1,200,699 ton kömür çıkardık. Eğer bii Jn cihazları tamamlanırsa, havza senede 5,000,000 ton verebilir. Şimdild dünya istihsali 800,000,000 «on olduğuna göre kömürümüzün beynelmflel davası büyük değildir. Fakat millî davası bımunla kıyas edilemez: Çünkü asırlarca Türkiyenin bütün şehir ve kasabalarau ısıtabilir ve bütün makinelerini işletebilir. Bundan ba«ka yeni Türk sanayii içinde, kömür müstaklan sanayii mühim bir yer tutabilir. Türk kömürünün kömür olarak değeri şadur: Kardifte azami kalori 8500, çamlı kömüründe 7970 dir. Kardifın vasatisini 8150 ile 8500 arasmda, Türk kömürünün kalori vasati»ini 6000 ile 7500 arasmda besap etmek lâzım gelir. Sonra bizim kömürümüzün en bü yük kısrröm yıkayarak satmak lâzım dir. Lavuvar istihsal olunan yekunu yüzde otuz eksiltmektedir. Şimdi biz yüzde otuzu dereye ve dağa atıyoruz. Halbuki bu da son damla tozuna kadar işe yanyabilir. Sonra biz kömürümüzü yalnız yakacak için, bir de havagazi için kullanıyoruz. Başka memleketler yakacak ve gazden başka, kömürün sun'î antrasit, biriket, katran, sun'î gübre ve daha 26 yı bulan müştaklarından istifade etmektedir. Alman boya sanayiinde kömürün ehemmiyeti ma • lumdur. Nihayet Türk kömür ocaklanna makine yeni girmiştir. Mütehassıs amele olmadığı için istihsal ve limannzlıkla cihazsızlık yüzünden yükleme pahalıdır. Dışardan kok bile ahyoruz. Halbuki havzada kok tesisatı dört beş yüz bin liralık bir iştir. Türkiyede Lehistan koku görmenin Amerikan unu görtnekten ne farkı var? Yüzde yüz Türk ekmeği Cumhuri yetin eseri olduğu gibi, gene Cumhu • riyet on ikinci ydına doğru yakacağını yüzde yüz millilesttrecektir. Havzada sermaye bakımmdan vaziyet söyledir: (Burada alâkadarlann verdiği rakamları olduğu gibi makle diyorum ) 1932 nihayetine kadar Ereğli Fransız sirketinin döktüğü sermaye 25,000,000, Kömür'sin 3,000,000, Türkişin 3,000,000, Türkkömürü îtalyan sirketinin 5,000,000 Türk lirasıdır. Eğer hususî ocaklar da 3 milyon hesap olunursa, EreMi kömür havzasuıa 39 milyon Türk lirası yatınl mış demektir. Maden zenginliginin beste öç buçuğu rmtiyazlı Ereğli sirketine aittir. Zonguldak limanı gene bu sirkete ait olduğu gibi, devlet ocaklardaki dem' yolunun işletme hakkmı da ona ver • miştir. Çıkardığımız kömürün 750 ilâ 800 bin tomı içeride istihlâk ediyoruz. 1932 de 400,000 ton kadar dısanya sattık. Yalnız burada fiat meselesini münakaşa etmek lâzım gelir: 1924 te 163,000 ton ihracattan 2,268.500 lira kazanmışhk. 1932 de 3,784,000 lira al dık. Demek ki dısanya vasatl 4 Türk lirasına kömür veriyoruz. Maliyet fiati 7 ile 8 lira arasındadır. tçeri fiati 1932 de 9 lira 38 kurustur. Döviz almak içm damping yapıyoruz. Fakat bu bampüıg içeri zararma değildir. Eğer ihraç durursa bütün tesisat mas raflaoı ödeneceğinden, istihsal daha pahalı olacaktv. Bu takdirde ocaklar Türk kömürünü içeriye 941 nuruşa verebileceklerdir. Dampingin ehemmîyetîni en ryi anlatacak misal Lehistandır. Silezya oeaklartnda amelesine 2 Türk lirası gün Buğday kanununun büyük faydaları Hacışafatlıda geçen bir günün şayanı dikkat intıbaları « M. Heryonun bir yazısı \ HacışafatltdaM pazar yerinin manzarttn Ankara (Hususî) Kayseri dönüşü «Hacısafatlı» da bir gün geçir dik. Bu bir günlük tevakkufun imkân verdiği tetkik ve müşahedeler şayanı dikkat oldu. Gördüklerimizi ve anlı yabildiklerimizi «Cumhuriyet» kari lerinin istifadesme arzetmeği zevkli bir vazife bildiğimiz için bu satırlan yazıyoraz. «Hacısafatlı malum olduğu üzere Ankara Kayseri hattı üzerindeki is tasyonlardan bhidir. Burası geçen a ğustosta buğday mubayaası hakkın daki Heyeti Vekile kararnamesile mubayaa merkezleri meyanına ithal edilmis ve Ziraat Bankası tarafından vü • cude getirilen teşküât ağustostanberi burada buğday almağa başlamıştır. Bizim «Hacısafatlı» da gördüğümüz manzara, burada buğday mubayaa • sına karar verilmiş olmasının isabeti kadar buğday kanununun lüzum ve ehemmiyetini çok canlı bîr surette is • pat eden bir manzara idi. Filhakika daha trenden inmeden gözümüze çarpan şey, istasyon civarmdak: düzlüğün bir mahser yerrni andıran bir kalabalıkla ve hemen hîçbir pazar yerinde eörü lemiyecek bir buğday bolluğu ile örtülü bulunduğunu görmek oldu. «Hacısafatlı» da bir buğday alun merkezi tesis edilir edilmez, bu istas yondan sonra ilk mubayaa merkezi olan Sıvas arasındaki vâsi sahanın, sinMildır Çorum havalisinin, cer.upta Yozgat mıntakasuıın ve hatta Ankara vilâyetinm Yozgada mücavir mmta kalarmm buğdav mahsulü btrrsya ak mağa baslamıs ve büyük bir izd'ham husule gehnistir. Bu hususta bir fikir edinebilmek için pazar yerinin ancak üçte bini ihtiva eden resmimize bakmak kâfidir. Ziraat Bankasmm buğdav alım merkezi tehacümün önünü alabilmek icin cidden insan takati fevkinde diyebileceğimiz bir faaliyet göstermis, geceleri ikiye, üce kadar çalısmıstır. Bu hum malî çalısmaya rağmen tehacümün arkası alınamadığı föriiMü&ü icin ahiren teskilât bir kat daha genisletilmis ve iki. üç ekip çalıstırılmağa baslanmış tır. Diğer taraftan Ziraat Vekâleti de satın alman buğdaylann sevkedilinciye kadar muhafazalarını temin ve bu su retle mubavaaya devam edilebilmesi imkânını elde edebilmek maksadile, «Hacısafatlı» da 80 vagonU4c bir silo yaptırmağa baslamıştv. Simendifrt* hathnın Ankara istikametin^pki ist?s vonlarından mubavaa merkezi olan Yerköy ve Cerikli istasyonKnida da avni suretle birer silo vapı'maktadır. Bu senenin sonlanna doğru inşaatı bi tecek olan bu silolar vagonlara buğ day tahniili için otomatik tesisatı ihti va edecektir. Hacışafatlıda nazarı dikkatimizi celbeden noktalardan biri de buğdayla • rınm Ziraat Bankası tarafından alın masını bekliyenlerin beklemekten bıkıp usanacaklan zamanı kollıyarak fırsattan istifade etmek istiyen bazı tnccar larm mevcudiyefi ve bunlarm köy lüye teklif ettikleri fiattir. Ziraat Bankasmm okkası 5,5 kuruş hesabile va • satî 6 okka tutan bh* şinik buğdaya 35 kuruş vermesine mukabil bu tüccarlar 1722 kurusa buğday almaktadırlar. Maahaza Banka mubayaa tsşkilâtınt tevsi ettiği için bu tüccarlarm bu ka dar büyük farkla buğday a1abilmelerin« artık imkân kalmamıştır. tlk zamanlardan itibaren vaki tehacüm Hacısafatlıyı kalabalık bir köy ve köylü muhiti yapmıstır. Buğdaylanmn satın alınmasına mtizaren müracaat defterindeki sıralannı bekliyerek u • rası gelenler bütün gece mallannı kantar başına tasımakla mesgul iken sıralan henüz gelmiyenler de grup grup toplanmakta ve aralannda eğlenceler tertip etmektedirler. Banka memurları banka binası ola rak kiralanan binanın ait katında he sap görerek o gün buğdaylan alınmıs olanlara paralaruu verirken uzaktan kaval sesleri duyulmakta ve şarkılar isitilmektedir. Pkhlivan güreşleri ise ihtiyarların gürbüz delikanlılan sık sık teşvik ettikleri baslıca eğlence olmaktadrr. Bu köy kalabalığında Türk köylü sünün nesesi kadar zekâsmı da gör • mek mümkündür. Soğuk yayla gece lerirtde üsümemek için köylülmln bulduğu çare basit olduğu kadar pratnctir de. Hacışafatlıda han olmadığı için köylü buğday çuvaüanndan birer 8ciser kisilik evler yaparak geceyi bun larm içinde geçirmektedir. Köylünün fazla beklememek için bulduğu çareler köy köy toplanarak mallan başına nöbetçi bırakıp köye jnt mek, sıralan gelince birbirlerine yarduı ederek buğdaylannı kantar başına taşunak ve bazan müracaat defterme yazıldıklan sırada banka memurları na gösterdikleri çuvallann yerine arkadaslannın mahsullerini de ihtiva etmek üzere birbirine eklenmek siT' yapılmıs büvük çuva'Iar getirmek çarelerdir. Bu çuvallardan biris'nin 530 kilo gcîdiğini isiterek epey hayret» düştük. «Hacısafatlı» da temas ettiğimiz bir kaç çiftçi orada biraz beklemiş olm*larına rağmen mahsullerini yükssk fiatle satabilmek imkânını bulduklan iciı bize memnuniyetlerini ifade ettiler. Bunlardan birinin bize söylediği şu basit sözler, bizdeki buğday buhranımn tahavvül ve vahameti kadar bulunan hal çaresinin isabetini de göstermektedir: « Bu ytl geçen iki yıldan fazla buğday kaldırdık. Banka harman vakti buğday almasaydı noallarımız bıldırId kadar bile para etmiyecekti. Bıldır 60 paraya, iki kurusa buğday sattık.» M. A TSafvekille tkttsat Vekili Zonguldakta madenci Süleymatf Sırrt Beyle görüşüyorlar delik veren, bu kömürü şimendiferle 500 kilometre taşıdıktan sonra Dan • zig limanında kaça satsa beğenirsiniz: 2 buçuk Türk lirasına!. Veya 2 lira 80 kurusa! Bizim vasatî 5 0 6 0 kurus amele gündeliğine karsı 2 lira amele gündeliği veren Lehistan kbmürcüsü, bizim Karadeniz kıyısyndaki kömürümüzle, Danzige kadar 500 kilometre demiryolu nakliyesinden sonra Akdenizde rekabet etmektedir. Biz de tngiliz dampingi ile boğuşarak, Portsaide 60,000 ton Türk kö mürü verdik. Portsahte tngihz kömüründen başka kömür olduğunu bilen meçhul idi. tngilizler, Almanlar, Lehliler ocaklan kapanan ameleye işsiz gündeliği vereceklerine, kömür şirketlerine tahsisat vermektedirler. Dampingden bizim iki istifademiz var: Döviz alrıak bir, Türk kömürünü tanıtmak ikü. Eğer hiç damping davası olmasaydı, hiç kimsenm bilmediği Türk kömürünü tanıtmak için bir propaganda masrafı devri zaruri idi. Unutmamalıdır ki normal şartlar geldiği zaman, Ereğli havzası cihaz landığı wman, Akdeniz Türk kömürünün en tabiî pazarıdır. 2 Damping ile dışan satışını ancak bir hadde kadar arttırabiliriz. Ondan sonra iç pazar fîatine zam etmedikçe veya maliyet fîatini azaltmadıkça ih raç mümkün değildir. Türk kömürü yann ne verebilir? suali ile iste burada kar«ıiasıyoruz. Türk kömürü yeni bir inkisaf safhasma gîrmek için hemen yapılması iâzım gelen isler sımlardır: Şimendifer ve liman Odesaya giden gemiler rotalarından 12 mil, Batuma gidenler 3 mil, Romanyaya gidenler 20 25 mil kaydıklan zaman Türk kömür depolannm önündedir ler. Bugün bu gemilere kömürü mavna ve sepetle veriyoruz. Brmin bu gemiler biraz hava bozarsa, demir alıp gitmek mecburiyetindedirler. Şu halde hicbir kaptan Türk kömüriine kat'î olarak bel bağlıy&maz. Yahut Kara deniz havasına güvendiği kadar, Türk kömürüne güvenebilir. Nihayet bu şartlar icinde Türk havzası önünde kömür yüklemek, büyük gmilerin isine gelmez. Mavna ve sepe» büyük ge mileri doldurtuncaya kadar, haftalar geçer; fırtına olabilir. 8,000 tonluk bir İtalyan gemisi, Havza önünde 20 gün kaldıktan sonra yarı boş çekilip gitmistir. Simdi kömür hattı dedığîmiz Irmak Filyos hattı kıyıdan 30 kilometre içeride bulunan Söğütözü madenleri ile Ereğli madenleri ar?&mdan geçi yor. Bu hat, Söğütözönf 80 kilometre kadar, Ereğli havzasına 40 kilometre kadar uzaktadır. t'k is hattı Ereğliye bğlarrak ve Ereğli daleakıranını yapnraktrr. Şimendifer ve liman yaDildıktAn sonra, bütün yükleme cihazları otomatik oJacağı için, nakil kolaylasaca^ı icîn ^lavza, hakiksten Karadenizin deposu oîacaktır. Bugün Karadenizde isliven pemilerin çoğu Türk kömürünü Pireden almaktadırlar. Ereğli yalnız Havza irin de^il, bü tün Karadeniz Türk kıyJannda en kolay, su halde en ucuz limandır. Pa hah olan, kıyı dağlan AAe de'e "reğliye götüreceğimiz demiryoludur. Mütehassıslar her ikisinin masrafını otuz milyon hesap etmektedmer Mütehassıs amele Eretli havzasında amele yoktur. Ustalardan geri : kalam, arasıra köylerinden gelip b r müddet çalıstıktan sonra. bircck ocaklarda, zorba çavuslann ellerinden koparabildiklerini keselerine koyup evlerine dönen köylülerdir. {çtimaî ve sıhhî müesseseler fayda verebilmek için havzada yerlesen ameleye, mütehassu ameleye ihtiyaç vardır. i^ugünkü amelenin verimi azdır. Bu amele verimi arttığı vakit, kazancını kolay Iıkla iki misline de çıkarabilir. Havzada işçi bayat ve sartlan eskismden çok farkh ise de, bu mesele başlı başına düsünülüp halledilecek bir dava ola • rak kalmaktadır. Bazı ocaklarda amele vaziyeti, iç timaî bakımdan değil, polis bakımmdan tetkik edilecek kadar acıklı oldoğunu da söylemek lâzım gelir. 50 kuruşunu çıkarmak için 12 saat ocak içinde çalışan ameleden bahsedildiğini işitmiyen yoktur. Fakat bizzat kendisi dısanya çıkmaktan üsendiği için, ocağm bir köşesine büzülüp gecesini de orada geçiren ameleler az değildiriler. Bu vaziy^t içinde hiçbir köylü için, üç aydan fazla islemeğe imkân yoktur. Günes görmiyen, asla yrfkaıvmıyan, çamaşır degiştirnüyen, tasarruf etmek için köyden getirdiği bulgur ve kuru fasulyadan başka gıda almıyan bir işçi, en zor islerden biri olan kömür ameleliğine ne kadar tahammül edebilir ? Havzada insan yerleştirmek, bun Iara köyler yapmak, her tiirlü içtimaî .ve sıhhî teşkilâtı tamamlamak lâzım • dir. Bu yalnız vatandaşlara karşı vazifemiz de^il, bizzat ikbsadî bir zaru rettir. Unutmamalıdır ki kömürün maliyet fiatinin üçte ikisi işçi gündeliği dir. Kömür ocağmda işçi, kömürden sonra en büyük kıymettir. Kok ve katran Kömür sanayünin ve kömür müştaklannın ehemmiyetinden yukarda bahsetmiştim. Bunların hepsine birden teşebbüs etmek, bizim için hem pek ağır masrafur, hem de bir çoğunun iç pazarda kâr bırakıp bırakmıyacağı uzun boylu tetkik ister. Fakat kok ilk Ibtiyaçtır. Sonra bizim parke taşımız yoktur, yahut tenadn*. Asfaltı dışardan alıyoruz. Yalnız şehir dışlannda değil, şehir içlerinde bile katranlı yol, bugün için ideal Türk yoludur. Profesör B!um burada iken bize, Ankara şehri için bu yolu tav sive etmiştir. Kok ve katran, iç pazar için birinci sınıf istihlâk mallarıdır. Kok ve katran tesisatının gelecek sene yapılacağını işittim. Bu suretle 1929 da dısanya verdiğimiz 1 milyon 922,000 ve bugün vermekte olduğu • muz yarım milyon Türk lirası elimizde kalacaktır. Dahilî istihlâk Şeker fabrikalan kömür istihlâkmi birdenbire 60,000 ton arttırmıştır. Türk sanayi programı tahakkuk ettiği zaman, bu istihlâkin ne kadar artacağı tahmin o'unabilir. Sonra tstanbul, Ankara, tzmir gibi büyük £»hirlerle, demiryolu ve kıyı ü zerinde bulunan sehir ve kasabaları mızın bir çoğunda kömürle teshin, odunla teshinden daha ucuzdur. Üç sebeple bu sehirler odunla ısınmaktadırlar: îtiyat, kömür sobasmın pahalılığı, kömürün toptan satısı! Halkımızm büyük bir kısmı, odununu, ekmeği gibi, gündelik veva haftalık olarak satın almaktadır. Bir çeyrek ton kömür parası veremez. Kömür deposu uzaktadır. Bizim harp fabrikalarımızm bir kısmı ucuz ve istsndard (kömür sobalan yaparlar. Bu sobalar devlet dairelerine ve halka ucuz olarak ve taksitle verilebilir, ve kömür her yerde küçük miktarda satılabilirse, sahil ve demir yolu şehir ve kasabalarımız birkaç sene sonra Türk kömürü ile ısınmağa ahsacaklardır. Teshin, en vüksck is tihlâk imkânlanndan biri olarak tetkik edilmeğe değer. 3 Bir siyaset için, itikat esastır. Türk kömürüne manabilrriz. Bütün sartlan, kömür denen madenin bir kıymeti olduğu için Türkiyenin mühim zenginliklerinden bH olmasına elverişlidir. Bütün dünyada kömürcüler su altında Paris 24 (A.A.) Havas Ajansından: Bugün çıkan Annales mecmuası, Fransanın malî ve iktısadî vaziyeti hakkında M. Heryonun gönderdiği bir makaleyi neşret miştir. Radikal sosyalist fırkası reisi bu yazısında bütçenin masarif kısmın • daki kabarıklık giderilmedikçe bütçe muvazenesinin temini mümkün olamıyacağı fikrinde ısrar göster mektedîr. Millî müdafaa tahsisatmın ica bında azaltılması meselesine gelince M. Heryo bu husuta diyor ki: « Teferrüata ait masraflarm yeniden indirilmesine imkân olmadığmı iddia eden yoktur. Fakat meselenin heyeti umumiyesi gözönüne getirilecek olursa Avrupanın ve bütün dünyamn bugünkü vaziyetinde her hangi Fransız Basvekilinin bu tahsisatta esash tenzilât yapılmasını kabul edeceğini anhyamıyorum.» işlemektedirler. Biz henüz su üstünde çalışıyoruz. Türk kömürü istikbalde, şimdi büyük kömür memleketlerinde verdiği nin hepsini verecektir. Fakat en mü himmi elektrifikasyon olduğuna şüp he edilemez. % 30 unu attığımız Türk kömürü eğer elektrik santralı Havzada yapılacak olursa, Istanbul ve Ankaraya ve iki şehrin geniş çerçevesi içinrVki fatfrikalara kilovatı üç veya dört kurusa elektrik verecektir. Şimdi kilovatı Ankarada 27 kurusa satın alıyoruz. Havzada toplanan bir kongre, kömür hattmın elektrikle isletilme» doğru olacağına karar vermiştir. Gerçi büyük sehir ve fabrikalann kuvvei muharrikesini, bir harp zamanı kolaylıkla tahrip edilecek bir santrala bağlamak mahzurlu gibi görimebilir. Ancak bu şehirlerle fabrikalardaki simdiki elektrik santrallarmı ihtiyat olarak saklamak güç olmıyacağı gibi, yeni fabrikalan ihtiyat santrallarla cihazlamak ta zuzun bir iş değildir. Bugün kömür havzasında her sene üç yüz milyon kilovat kaybediyoruz. Ziraî Türkive, köylerine kadar gelecek olan elektriği ve gene kömürden alınacak olan sun'î gübreyi hesap etmeğe mecburdur. 4 Maden kanununu sür'atle hazırla • mak 'âzım gelir. Eğer bir maden kanunumuz olsaydı ve işlenmiyen ocaklann devlete maledilmesi maddesinin hükmü bu kanımda izah edilmiş olsaydı, bugün Havza ocaklarmın büyük bir kısmı devletin olacaktı. Şimdi de bhrok ocaklar icin vaziyet budur. Bir ocağı işletmek, o ocağm verim kabiliyetine göre bütün tesisatı yap • mak ve çahstırmak demektir. Halhuki bugün üstünde yalnız bir tamir kazması görünen koskoca ocak, metruk saylamaz. Ocaklar münferit sahıslann ve kücük sermayelerin isi olmaktan uzaktır. Bilâkis bunlar, altın damarlarmı tahrip B'r maden karunu, ve Havzada SH kı bir kontrol, ilk islerimizden olma hdır. Yazımı bitimteden evvel Söğütözü icin birkaç kelime söylemeliyim. Sö ğütözü denizden otuz ki'ometre içer • de ve kömür haftına 80 kilometre mesafededir. Söğütözü kömürü, bu hat üzer'nden, iç Anadolu sehirlerini ve fabrikalan havzadan daha ııcuza besliyebilir. Bundan baska rrütehassıslar Söğütözü kömürünün ancak yüzde 20 gazi olduğunu, yani kok kabiliyetinin Havza kömürüne çok faik olduğunu söylemektedirler. Muhterem Basvekilin Havza seya batmin, geniş bir kömür siyasetinin mes'ut başlangıcı olacağına şüphe yoktur. FALİH RİFKİ i Tire Germencik yolu merasimie açıldı Açüış merasiminde bulunan Tire kaymakamı ve köy muhtarlart Tire, (Hususî) Kırk kilometre den ibaret olan, üzerinde on iki köp rü bulunan Tire Germencik yolu açılmıştır. Doğrudan doğruya o civar köylülerinin himmetile açılan ve Kü çük Menderesi Büyük Menderes hav. zasma en kısa bir noktadan bağlıyan bu yolun iktısadî ehemmiyeti çok büyüktür. Bu yolun açılması muünasebetile merasim yapümış ve merasimde kay makam Gafur Beyle, alâkadar dokuz köy muhtan, ihtiyar meclisi azaları ve bir çok köylü haznr bulunmuftur. Merasimde kaymakam Gafur Bey bir nutuk söylemiştir. Bilâhare sırasile her köyiin tertip ettiği eğlenceler göriile. rek hep birlikte otomobil'ıerle Aydının Germencik nahiyesine gidilmiş • tir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: