8 Eylül 1934 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

8 Eylül 1934 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hakikî bir binbirgece masalı! cz Hîndistanh zengin bir hükümdar kıztnaMCeyîz oiarak 360 kat eîbise, 70 otomobil, 200 av köpeği ve saire hecîiye etti Muhtesem dügünün hayale sığmıyan tafsllâtı 8 Eylul 1934 =! Cumhariyet Serbest Sütuc İyi bir tavsiye • ^ 1 ^ • M «Böbrek rahatsızlığımı tedavi ettirmek üzere bu sene bir kaphca sehrinc gitmeği düşünmüstüm. Karpatlarda Kalimaneşti tavsiye ettiler. Gittim. Kür yaptık. Sabahlan ve akşamlan çocuklar gibi kafile, kafile emzikle, derece ile su içtik. Doktorlann verdiği defterdeki sarahat veçhile banyolar yaptık. Eu vesile ile nazari dikkatime çarpan bir noktayı yazmak istiyorum: Avru pa günrien giine fakirleşiyor. Halkın sıhhatini düşünenler herkesin su şehrine gidemiyeceğini takdir ederek kür ya pılan suyu damacanalarla şehİTİere getirmişler, parklarda ufak birer kulübe yapmışlar, sabah, akşam halk oraya gidiyor Aç karnına ve gezinerek su içiyor. Doktorlann nezareti altında cihazı hazmilerini 21 veya 1 8 gün bu su ile yıkıyorlar. Bu esnada askerî mızıka muntazaman çalarak halkı eğlendiri • yor. Hem tedavi, hem eğlence.. H;lâliahmere ait bulunan şu bizim Karahfaar suyu şifalı bir sudur. Böyle süriimü muayyen sahalarda kalacağına meselâ Taksim bahçesinde böyle bir teşkilât yapılarak bol bol sarfedilemez mi? ve bu suretle halk kür yapmağa alıştınlamaz mı? Bu sayede Hilâliah mer de ucuz su satarak çok kazanmış olıır.» Viyana Avukat Mustafa Münim Dilini kaybeden mîllet mahvolmuş demektir! Bir Âlman gazetesi hayranlıkla bahsettiğî dil inkılâbımızın siyasî ve içtimaî ehemmiyetini anlatıyor Berlinde münteşir, Alman devlet reisi ve Başvekil M.Hitlerin naşiri efkârı Völkischer beobachter gazetesi 23 ağustos 1934 tarihli nüshasında «Türk dilinin ıslahı» baslığı alhnda ve Karl Holmeier imzah bir makale nesretmiştir. Büyük Şefin rehberüğile girişilen bu büyük savasın hariçte ne kuvvetli bir tesir yaptığını göstermek için bu makaleyi aynen nak'ediyoruz: «tkinci Dil kurultayı 18 ağustosta Dolmabahçe saraymda büyük roerasimle açıldı. Türkiye Reisicumhuru Gazi Hazretlerinin de içtimalarına şeref verdiği bu büyük kurultayın toplanması münasebetile Türk devletinin büyük rehberinin eserine ait sempati ve tak dirlerimizi izhar etmeğe vesile buldu • ğumuz için bahtiyanz. Türk dilinde yapı'acak ıslahat için icrasına tesebbüs edilen tarihî hamle : sade dil âl m'eri için değil, bütün mil liyetperver'er icin ehemmiyetle telâkkî edilecek bir hâdisedir. Onun ihtiva ettiği mana sade Türkiye hınlutlan dahilinde deS'1, hariçte de büyük alâka uyandırmıştır. Almanca bugün bize nekadar tabiî, ve akıcı bir dil oiarak görünüyor. Bu nunla beraber herhangi tamamile yabancı bir ırkın ve bir manevî âlemin diline derinden vukuf insanda o lisan kendi dili imis gibi bir his peyda eder ve o dilin sahibi millet hakkmda bir hüküm verdirir. Cünkü her dil mensup olduğu milleHn hayat ve mevcudiye tinin, tarihinin bir aynasıdır. Bu esası milüyetçi Türkiye pek güzel anlamıştır. Bakın genç bir Türk ne yazıyor: «Bir milletin dili, en kıymetli istinatgâhıdır. Ordusunu kaybeden bir mil • let hiç şüphesiz tehlikeye maruzdur. t«tiklâlini kaybeden bir millet muhakkak ki kckunç felâketlere giriftar olur. Fakat lisanmı kaybeden hh millet tamamen mahvolmuş demektir.» Türkçe, vatanı Orta A»y» oUm OralAJtay diline mensuptur. Fekat Osmanlı İmparatorluğu zamanında bütün devletin hâkim olduğu havzada, hususile tstanbulda islâm ve sark kültürünün tefevvuku türkçeyi arapça ve farsça ile kansık bir sekle sokmuştur ki bunda mukaddes sayılan bir takım kitaplarm tesin çok fazla olmuştur. Neticede Osmanlı türkcesi denflen bir dil meydana çıkmıştır ki bu lisan fazla ahenktar olmakla beraber öğrenilmesi gayet güç ve halka tamamile yabancı idi. Osmanlı imparatorluğu yıkıhnca millî Türkiye canlandı ve kendi halkının gideceği doğru yolu buldu. 1932 senesi ağustosunun 11 inde, ilk tarih kongresinden biraz sonra, Gazi Hazretleri Ankaradaki ikametgâhmda münevver arkadaşlanna: « Bence dil meselesini halletmek zamanı da gelmiştir. Siz ne fikirdesi niz?» Dediler. O günün akşamı da »Türk Dili Tetkik Cemiyeti» kuruldu. Gene ayni akşam Gazi Mustafa Kemal Hazretlerinin dahiyane teşebbüsile m°sai plânmın esas hatlan çizildi. Bu plân Türk halkına tekrar millî dilini vermek ga yesini takip ediyordu. Teşebbüsün si yasî ve içtimaî ehemmiyeti asikârdı. Türkiyenin Büyük Rehb^rinjn bu az'metli karan bilhassa iki noktayı he def ittihaz etmişti. Birinci hedef şu idi: «Türkçenin tasfiyesi ve kanşşık bir lisan olmaktan çıkanlarak millî bir dil haline konması.» Türk taribi için yapılan tetkikafca âlimler devam ederken Türk dili tet kikatı için de bir dil komisyonu yapıl dı ve bu komisyonun mesaisme gaze « telf r ve mecmualarla birlîkte butün mil lethı yardım etmesi takarrür eyledi. O zamana kadar türkçede kullandan arapça ve farsça kelimekrin listeleri gazetelerde neşredilerek herkes bunlann türkçe mukabillerini bulmağa davet cdildi. Bu suretle meçhul ve kıymetli btf takım hazineler meydana çıkanldı. Yalnız ağızlarda dolasıp yazı haline grJ • memiş halk, köylü, yüriîk sarkılan top« landı, nalk masaüan ve hikâyeleri n e f redileneb hem dil arashrmalarma hizmet edildi, hftn de vatanî hissiyat takviye edildi. Türk Dili tetkikahnm şu ıdı: ikinci hedef? Hindistanm en zengin hükümdar larından Partiyala Mihrac.sinin kızı • nm Patna Mihracesnin veliahtı ile ev lenmesi münasebetüe yapılan muazzam ve mutrntan düğünde Avrupah gazetecilerden bazılan da hazır bulunmuştur. Bunlardan biri bu görülmeğe «ayan hâdiseyi şu suretle anlahyor: «Sekiz gün »ekiz gece ufuklannda saz ve eğlence sesleri akseden Partiyala diğer Hint sehirlerins pek benze mez. Uç dört katlı evleri ve bu evlerin renk renk çiçeklerle dolu baîkonlan onun en büyiik hususiyetini teşkil eder. Uzaklarda Himalâya silsflesinin karlı tepeleri görünür. tşte, bahse'mek iste • diğimiz muazzam ve nvıhtesem düğün bu dekor içerisinde icra edilmiş, v e garpteki emsaline çok faik bir derecede debdebeli olmustur. Muayyen fan lalarla en eski dinî âdetlerden tutun da en asri ve aristokratik kabu] resimlerin« vanncıya kadar yekdiğerine zıt bütün merasim yapılmıs ve bazır bulu nanları hayret içinde bırakmıştır. Av • rupadaki düğünlerde de getir'Ien hediyelerin teshiri mühim bir meseledir. Partiyala ş?hrindeki düğünde de bu iş ilk safı işgal etmiştir. Bu düğün binbir gece masallarında tasvir edilen hayalî sahnelerden btrinin hakicat olrnası şeklînde teceFi eyleT»iştir. . . ^ * Geline gelen bütün hediyeler hiz metçiler tarafından getrilip ortaya kondu. Mihrace tarafından,kızuıa biî en agn ve en birini giyecek. verflen çeyizm içinde tam 3 6 0 elbise vardı. Tasüslülerinden.. 3 6 0 elbise yani gelin, senenin her gününde Mücevherler.. Elmas lar ve bilhassa inciler ve zümrütler.. Bü Sağda büyuk tfyafet saîonundan bir koşe ve binlerce vantilâtorlerden bir kısmt; solda, haremde izaz edilen Avrupalı misafirler, ortada Mihrace duğun yerine gelırken tün sasaaiarile gözleri başladdar. kamaştırmağa Kızın babası Partiyala Mihracesi o kadar zenkin ki kızmın bir dediğini iki etmiyor. Sonra sade elması, mücevheri, ınciyi değil, d;ger bazı şeyleri de düzüne veya seri ile alıyor. Meselâ gene kızına vermiş o!d ğu çeyiz içinde 70 otomobil, 200 av köpeği ve sayuız fll ve diğer vaksi hayvanlar vadı. Bur.unla beraber zannetmemelidir ki bu zat memleketini ihmal ediyor. BabaM ö • lüp te Rîcalık m?vkı"n» geçtiği 1900 tarihindenberi s?rvetinin mühnn bn* kısmını da vatanmm maddî ve manevî ünanna hasretmiştir. Resmikabul şatonun büyiik »alonunda yapıldı. Bütiin naznIar, kumandanlar, zabitler, memurlar millî elbiselerile gelmişlerdi. Tefrifat kaidelerine, en irce noktalarma vanncıya kadar dikkat ediliyordu. Arada bir çok ecnebüer de vardı. Herkes evvelâ salondaki avizelerin ihtişamı karşısında şaırdı kaldı. Buna dair oldukça meraklı bn hîkâye de tfuydum: Bvgürkü Mihracnin babası alelide bir kıyafetle Kaikrtada gezerken bir mağazaya uğramış. Dükkâncı Mih raceyi tanımadığı için ehemmiyetsiz bir müsteri zannetmiş. Mihrace de kız • mış, eşyamn bir kısmını satmış, ?er! kalanını da dükkânla beraber sahn almış. Işte avizelerin ekserisi o eşyanın arasında satoya naklounanlardantnış. Dinî merasim Kali mabedinde icra olundu. Orada yalnız rahiplerle, MJh • race ve büyiik oğ!u hazır bulundular. An'ane icabı evlenscek olan küçük oğlu bfle bu merasime iştirak etmedL Baş rahiple oğlu dua et iler. Bu sırada binlerce, keçi ve koyun kurban edildL Bu kurbanların saadet ve zenginlik getireceğine hükmolunan kanlan tokak • Iarda seller gibi akh. Merasim bittikten sonra halk mabe din içerisine akın ederek gelini tebrik ettiler. Bir hafta süren düğün esnasında Hint an'anesile lngiliz âdetleri mucibince eğlenceler tertip olundu. Mihrace, şehirde hiiküm süren sıcaktan rahatsız olmamaları için her davetlinin onüne bir vantilâtör koydurtmuslu. Mihrace, erkek misafirlerine ikram etmekle mesgulken sarayın diğer kıs • mında da kızı, kadın davetlileri izszla meşguldü. HHdis*an ksdırNn son zamanda büyiik terakki ve tekâmüle maxhar o'm<»kU beraber hâlâ ruhlarmda an'anevî fik'rler ve iikath* hii'*üm sürmektedir. Meselâ meras'm esnasmda Avrupalı bir fotoğrafçı gelip resimle • rini almak isteyinc» b'rçoğu objektifin önünden k?.çtılır. Bazılan da peçele rini kapadılar. Muhtelif merasim «ras'ndaki boş zamanlarda davetlilerin canlannuı sıkılmamasını temin için »iir'er okunuyor, çslgı çalınıyor, temsiiler veriRyordu. Düğünün en eğl'mceli lasımlanndan birini de gece senlik'eri teşkil etti. Güneş batar batmaz, büyük şato elektrik ziyalanna garkoldu. Her tarafta çarkıfelekler yakılmağa, havaî fisekler ah'mağa başlandı ve bütün hazır bulunanlar yukanda da söylediğim gibi bmbh* gece masallarmdan bir sahne yaşadüar.» Çankırı kütüpanesine iki kıymetlı yardım Çankırı (Hususî) Vilâyette genç srümre arasında okuma zevk ve merakının gittikçe arttığını ve kütüpanelere rağbeti memnuniyetle gören meb'uslarımız Talât ve Ziya Beyler memleket gençliğinin bu ihtiyacna cevap vermeğe çalışan umutnî kütüpanenin takviyesi için muhteviyatları çok kıymetli olan 1,200 ve 300 ciltlik kütüpanelerini maarife terk ve teberrü lutufkâr • liğini göstermişlerdir. Memleket bu hareketten pek mütehassis olmuştur. Türk dil'nin Asyaî ve Avrupaî menseli diğer dillerin arasındaki mevkiinf göstermek! Bunun için de Türk dili * nin diğer üsan gruplan üzerindeki ta • rihî tesir)eri gösterilmoğe calışıldı. Hi • ti. suhesile alâkası dolayısile TürK arazisi üzerindeki tarihî hîkimiyetin « den bahsedildi. Bu suretle Türfelerin Yunanlılardan evvelki medeniyet dev« rinin babası olmalan icap ediyordu. Bugün şanh ve serefli bir hürriyeM sahip olan Türk mületine böyle büyüM bir tarihî maziye malik olmak hiç şüphesiz manrvî bir istinatgâh teşkil ede* cekb*. Dil ir.kılâbmın gayesi iktuadf ve fo> timaidir Osmanhcayı konuşmak için Bç H • sana ve onun gramerine vâkıf olmak lâzundı. Bugün okunması güç Ara0 harfleri yerine yeni harfler kaim oldu» ğu cihrtle lisan kendih'ğinden sadeleş • ti. Bu suretle bir takım ekalliyetleri hökumete yaklaşmaktan meneden manetj Çin duvan ortadan kalktı. (Bu hal yo« ni Türkiye Oe danna hüsnü mSnasebaf temin etmek istiyen Almanlann da ! < • f Zeytinyagcıların ş:kâyeti »« .İetkik ediliyor.,^,,.,. '' Zeytinyağ4»nnm ihracmda kuîlam lan kaplann bed'lleri ötedenberi klering hesaplanndan mahsup edibnek suretile ödenmektedir. Zeytinyağı ih raç edenkrin şikâyetini mucip olan bu cihet tk'ısat Vekâleti tarafmdan tetkik edilmektedir. Bu kaplann kleringsiz ve muvakkat kabul suretüV ithal edilmeleri hakkm • da gümrüklerin noktai nazan sorulmustur. !ırc ;<uaj.. çjıL;: ı:.^u önmt*, mıı * Kayseride dağcılık Erciyese tırmanan sporcular çok müşkülât çekiyorlar. Buraya bir şose yapmak lâzımdır Devi'in edebiyatı heniiz Yugosiavya veliahtına nişan Atina 7 (Hususî) Yunan Cum doğmadı! (Birinci sahifeden mabat) rir kongrede kendi noktai nazarına uygun birer tez okudu. Tabiî bizim de bir tezimiz vardı. Tezimiz, M. Mitolin tarafından rusçaya tercüme edildi. Ne Rusyada ve ne de diğer Avrupa memle ketlerinde zamanın zihniyetini temsil eden bir edebiyatın henüz mevcut olmadığı yolundaki noktai nazarımız tnünakaşa ve tefsirlere yol açtı. Moskovanm edebiyat muhi tinde büyük bir alâka uyandırdı. Muhanirler konsrresi Rusyada en çok ehemmiyet verilen hâdiselerden biri idL Halk kongre binası önüne tehacüm ediyordu. Kongrede çarpışan en belli başlı fikir şu idi: Bir proletarya edebiyatı olabi lir mi, olamaz mı? Bazı Rus münevverlerinin fikir lerine göre, bir proletarya edebiyatı olamaz. Çünkü Rusyadaki inkılâp rejitni bir sınıf meFhumu kabul etmiyor. Binaenaleyh rejimin ede biyatı, bir sınıfın edebiyatı değil, ancak msanî bir edebiyat olabilir. Buna mukabil bir proletarya e debiyah olabileceği tezi galebe çaldı. Çünkü Averupada 19 uncu PS1 ın başlangıcındanberî san'at ve edtebiyat namına yapılmış ne varsa burjuva stnıfı tarafından yapılmıştır. Ondan evvelki edebiyat ise aristokratikti. Asıl halkın ruhu, hayatı, bu her iki edebiyattan kovulmuştur.» hurreisi M. Zaimis Yugosiavya veliahtına büyük salip nisanmı vermif tir. letin benliğm"' de anlamak demekti.) ' Fakat dil ıslahahnm ehemmiyeti b ^ kadarla da kahmyor. Bu ıslahat hal « km siyasî ve içtimaî vaziyetini takviye için en mühim bir istinatgâh teşkil ede* cektir. Eskisinin anlaşılmamazlığmm ta< mamile aksine oiarak kolay bir lisanm mevcudiyeti gazete ve mecmualann en ücra köylere kadar gidip okunmasma, bu suretle Ankara, îstanbul ve Anadolu arasmdaki kültür münasebatmm Inr4 vetlcnmesine sebebiyet verecektir. Yazıhş şeklile halkm soylediği tarzm yekdiğerine uygun olması halk kütlesi a • rasmda mevcut anlaşamamazlık duvan nnı da kökünden yıkacaktır. «Türkiye Tiirktür!» oldu. Evc* Türkiye Türktür. Bunun için • dir ki arhk minarelerde arapça ezaıi yerine türkçe ezan okunuyor. Mustafa Kemtal Paşa yeni lisanı ortaya çıkar makla Anadoludaki muhtelif şiveleri di birleştirdi ve oralardaki halkı müttehit bir kütle halme soktu. Büyük Şef bugün bütün dünyaya Türk dilinin yeni leştiğini ve zenginleştiğini ve buna a it kültür tetkikahnın üerltmekle olduğunu gösterdL Bugün Türkiyede bir takrm hayalî siyaseti hariciye plânlan takip ediimekten ziyade yegâne vanlmalj istenen gaye şudur: Türkiyenin hür topraklan üzerinde yasıyan Türk halkmm barsî v e içti maî birliğini temin etmek. Bu hususta ahlan adunlardan biri de dil inkılâbı < dır. fikrî muzaffe* Otobüs işleri ve belediyenn düşllnce'eri tstanbul Vali ve Belediye Reisliğinden: lstanbulda hususî teşebbüslerle iş letilmekte olan otabüslerin, bir şirket halinde idaresi için otobüs sahiplerinin birleşmek teşebbüsünde bulundukları son günlerde gazetelerde okunmakta ve bu teşebbüse iştirak etmek istemiyen otobüs sahiplerinin suveri muhtelife ile üzerlerine tesir ika edilmek istenildiği ve şirket teşkili teşebbüsünün vilâyet ve belediyece iltizam edilmekte olduğunun iş'ar edildiği işitilmektedir. Bundan başka belediyece tevessül edilmiş olan otobüs işletme imtiyazının dahi akim kaldıgı gene bazı neşriyatından anlaşılmaktadır. Halbuki 1 5 tem muz 934 tairhli resmî gazetede neş redilen 97934 tarih 2571 sayılı ka nun mucibince belediye sının dahilinde muayyen mıntakalar arasında yolcu nakil vasıtası oiarak otobüs, ominibüs, otokar işletmek hakkı münhasıran belediyelere verilmiş olduğundan mev zuu bahis imtiyaz teşebbüsünün akameti hakkındaki neşTİyat doğru değildir. 'Kayseri tayyare fabrikan sporcaları Erciyes tepelerinde Kayseri (Hususî muhabirimiz • den) Bu sene tayyare fabrika ıının spor kulübü tarafından Er • ciyes dağına müteaddit seyahat ler tertip edilmiştir. Anadolunun en yüksek bir tepesi olan ihtiyar Erciyesin tepesinden yaz, kıs kar eksik olmadığı gibi yüzlerce asır evvel sönmüş bir yanardağ olduğu için de her vakit tetkike değer bir mahaldir. 4,600 den fazla irtifada olan bu dağ Kayseri için istikbal de bir ehetnmiyet kesbedecektir. için tepesine kadar mükemmel bir şose yapmış olduklannı biliyoruz. Bu bizim için güzel bir ibret dersidir. Tepeye kadar yol yaptnak çok masraf lı bir iş olmasa gerektir. Çünkü Erciyesin eteklerinde g^yet büyük ve nüfusu çok bir takım köy • ler vardır. Hükumet bu köylerde bulunan amelei mükllefe.yi baska yollarda çalıştıracağına tepeye açılacak olan bu yolda çalıştırmıs olsa zann"c>rim ki matlup daha ucuBinaenaleyh evvelemirde en yük za ve daha kolaylıkla temin edilir. sek tepesine kadar muntazam bir Şimdi tepeye pek müşkülât çe •ose yapmak lâzımdır. Sonra Bur kilmek suretile çıkılıyor. Kayseri sanın Uludağında olduğu gibi seyden gîden sporcular evvelâ kam • yahlann ikametine mahsus mükemyonlarla (Tekir) ismindeki köye mel ve konforlu bir otel inşası da kadar gidiyorlar. Ve oradan geceşarttnv Bundan sonra yapılacak en yarısı hareket ederek tepeye tır mühnn tnesele kuvvetli bir pro manıyor ve geceyansı yorgun ve bitpaganda olacaktır. Bu propaganda kin avdet ediyorlar. Sporcularımızın sayesinde Erciyesin tepesinde bil • tepelere tırmanmak için lüzumu ohassa yaz mevsiminde her halde lan vesaitleri dahi olmadığından bircok ecnebi seyyah kafileleri görtepeye çıkış ve konak mahalli olan Biek mümkün olacaktır. ttalyanla • Tekire geliş 1215 saat devam et rm Vezu yanardağına seyyah celbi Ayancıkta Tayyare bajnramı Diğer taraftan otobüs sahiplerinin şirket teskiline matuf teşebbüsleri şahsî takdirlerine bağlı olmakla beraber bu teşebbüse iştiraJt edenlerin, otobüs Yakup Kadri Bey, Moskovada bulun imtiyazının belediyece filen istimali haduğu sırsda beynelmilel münasebah fik j linde uğnyacakları zararların belediyeriye teşkilâtı birliğinde bizdeki dil ye teveccüh edemiyeceği ve böyle bir ve tarih hareketlerinden bâhis uzun ' teşekküle girmek istemiyenlerin tazyik bir konferans vermis ve şiddetle alolunmasına müsaade edilemiyeceği ve kışlanmıştır. mevzuu bahis şirketin teşkili teşebbüsünün vilâyet ve belediyece iltizam edilmektedir. diği hakkındaki şayialann da doğru olŞimdi Kayseri Halk Fırkası ve madığı alâkadar hemşerileri melhuz Halkevi, bu hususta bazı tertibat zararlardan korumak üzere beyan olualtnakta ve program bazırlamaktanm. dır. 30 ağustos ve Tayyare bayramları memleketin her tarafında olduğu gibi Ayancıkta da büyük tezahüratla tes'it edilmiştir. Resmimiz yeni ahnan Ayancık tayyaresinin şehir üzerinde uçusunu göster mektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: